“Yoksulun Tek Silahı Çalışmaktır. Tembellerin İse Çalışma Günü Yarındır.” Bu Söz İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Yoksulun Tek Silahı Çalışmaktır. Tembellerin İse Çalışma Günü Yarındır.”  Bu Söz  İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Beni hayata bağlayan ve hayattan zevk almamı sağlayan şey işimin olmasıdır. Her insan mutlaka kendine uygun bir işte çalışmalıdır. Çalışma olmazsa, alın teri olmazsa kişiyi mutsuz ve umutsuz bir gelecek bekler. Yoksul olabilirsin, beş parasız olabilirsin . Bunlara takılmamak gerekir. Önemli olan durmadan çalışmaya, üretmeye devam etmektir. Yoksulun silahı çalışmaktır diyen Aziz Nesin, çalışarak, bilime, ilime öncülük ederek ilerleyen kimselerin , başkalarına muhtaç olmayacağını belirtmek istemiştir.

 

 Yoksul insan , dürüst insan çalıp çırpmadığı için, başkalarının malına göz koymadığı için onun yapacağı tek ve önemli şey çalışmaktır. Çalışmaktan, alın teri dökmekten başka bir işi olmamalıdır. Yoksulun çalışmaktan başka seçeneği yoktur. Bir insan namuslu ve dürüst bir yaşam sürmek istiyorsa, insan haklarına, adalete önem veriyorsa ve  her şeyden insanca yaşamak istiyorsa çalışmalıdır. Türkiye’nin en önemli girişimci bilim adamlarından rahmetli Sakıp Sabancı hep şunu söylerdi: “Çalışmak çalışmak çalışmak. Hayatta doyamadığım bir şey varsa o da çalışmaktır.” derdi hep.  Israrla hep çalışmanın önemini vurgulardı. Gittiği her iş ortamlarında bile çalışmanın faydalarını, insanlığa katkılarını anlatırdı. Çalışan insan  başaran insandır. Alın teri ile kazanılan bir paranın değeri ve insana verdiği mutluluğu hiçbir şey ile kıyaslayamam.





 

 

Tembeller ise işlerini hep ertesi güne bırakırlar. Yarın başlayacağım, pazartesi ilk iş günüm olacak, şu sıkıntılar bir geçsin, hayata yeniden başlayacağım gibi boş laflar söyler ve ama bir adım da ilerlemez ve kılını bile kıpırdatmaz. Tembeller böyle söyleyerek günlerini, aylarını, yıllarını veeeee tabi ki en sonunda ömürlerini heba ederler. Arkaya dönüp çok pişman olurlar ama o kişilere aynı hayat yine verilse tembel kalmaya devam ederler. Birileri bize çalış, senin en büyük dayanağın, silahın çalışmaktır diyorsa bunu bir dinlemeliyiz, bu söze dikkat etmeliyiz  ve durmadan çalışmalıyız. Çünkü “Kişinin en büyük sermayesi çalışmaktır” der .Hz. Ömer.

 

Hayvan Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 Hayvan Sevgisi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


İnsanlar ve hayvanlar dost olan iki canlıdır.  Aklını kullanan insan kendisini korumayı bilir ve aklı sayesinde  nerde n zarar geleceğini, nerden fayda sağlayacağını bilir. Hayvanlar ise her ne kadar aklı olmasa da bazı durumları önceden iç güdüleri ile sezer. Çünkü onlara da Allah tarafından farklı özellikler verilmiştir. Hayvanlar; korunmaya, sevilmeye, sıcacık bir yuvaya, bir kap suya yada bir kap mamaya ihtiyacı olan, savunmasız  masum varlıklardır. Dost canlısı olan hayvanlar çoğu zaman insanoğlundan daha vefakardır.

 

 Onlara bir iyilik yaptığınız zaman bunu asla unutmazlar. Size olan sevgisini ve ilgisini size yaklaşarak, çeşitli hareketler ile gösterir.  Örneğin sokakta rastladığım bir kediye bir kereliğine evimdeki sucuktan vermiştim. Kapıdan her çıktığımda işe doğru giderken o kedi beni durağa kadar götürüyor ve ben otobüse bindikten sonrada geri bizim evin tarafına doğru gidiyordu. Zamanla o bana , ben ona iyice alıştım. Ona mama aldım, süt aldım, ciğer aldım. Çok yakın iki arkadaş gibi olmuştuk. Başlarda kedilerden korktuğumu sanırdım ki ama aslında durum  hiç de öyle değilmiş. Zamanla alışıyormuş insan bir hayvana sahip olmaya ve bağlanmaya. Ben de Toto adını verdiğim kediye bu sayede bağlanmıştım.

 

Hayvan sevgisi daha küçük yaşlarda başlar insanda. Kimi çocuklar hayvanlardan korkarken kimi çocuklarda ise zerre kadar korku yoktur. Buda her çocuğun yapısı ile ilgilidir. Durum böyle de olsa aile büyükleri ,   çocuklarına  hayvan sevgisini küçük yaşlarda aşılamalıdır. Bir hayvana dokunamayabilirsiniz, ondan huylanabilirsiniz ama ona zarar veremezsiniz. Çünkü kimsenin o masum canlılara zarar vermeye hakkı yoktur.

 

 Onları korumaktan  başka    onlara sahip çıkmaktan başka daha güzel ne olabilir ki? Bir canlının yaşamasına vesile olma, onu açlıktan, susuzluktan ve soğuktan koruma … Ona bir kulübe yapıp onun da soğuk kış günlerini sıcacık yuvasında geçirmesini sağlamak kadar insana yakışan başka ne olabilir? Yeter ki içimizde hayvan sevgisi olsun, onlara karşı duyarlılık olsun.









İftira İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 İftira İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Sözlükteki anlamı;  uydurmak, yalan söylemek, asılsız isnatta bulunmak gibi anlamlara gelir. Dini olarak ise  bir kimsenin yapmadığı, işlemediği bir suçu yapmış gibi göstermek, onun adını lekelemek amacı ile ortaya konulan son derece çirkin bir davranıştır. İnsanı, insani vasıflarından uzaklaştıran karalama biçimidir. Bir insanı hele hele dürüst, namuslu, güvenilir ve başarılı insanları kıskanan, ona leke atmak isteyen  çok sayıda kötü kalpli insanlar vardır  ve ne yazık böyle kimselerin sayısı  da az değildir. Yapmadığın bir şeyi yapmış gibi göstermek, söylemediğin bir sözü söylemişsin gibi kişiyi rencide edecek şeylerin hepsine birden iftira denilir. İnsan hem iyi hem kötü varlıktır. Dil öyle bir şeydir ki nereye çevirirsen oraya döner. İnsanlar ne yazık ki manevi değerlerden uzaklaştıkça  kolayca  iftira atmaya başvurmaktadır.

 

 Hem de yüzü bile kızarmadan ve pişkince. Bunu da rahatlıkla söyleyebilmektedirler. Oysa bizim kültürümüz, bizim maneviyatımız böyle şeylere izin verir miydi hiç. Yok oluyor her şey zamanla. Değerler, gelenek, görenekler ve en önemlisi de maneviyat. Bir insanı lekeleyen, ona iftira atan bir kimseye sözüm şudur:  Gece yatağınızda  nasıl rahat uyuyorsunuz, birinin yapmadığı şeyi yapmış gibi orada burada  üstüne üstelik ballandırarak anlatarak vicdanınızı nasıl rahatlatıyorsanız. Sizce yaptığınız bu yanlış eylem doğru mu? Utanmıyorsunuz değil mi? Utansanız zaten mazlum, dürüst insanlara iftira atmazdınız öyle değil mi? Verecekleri cevapları olmaz elbette. Çünkü bunlar İslam dinini bile hiçe sayan aciz kimselerdir.

 

Gündelik yaşamımızda bile komşular arasında kişilerin birbirine iftira attığını duyarız. Örneğin; Ev sahibinin genç kızı  sınıftaki bir erkek  arkadaşı ile yolda konuşarak eve doğru yürürken içi fesat ve hasetlikle dolu olan komşu,  kızı hemen mahalleliye haber eder. Şu erkekle şöyle gördüm, böyle gördüm diyerek çok sayıda kafadan çeşitli şeyler atmaya başlar.  Milleti de zaten bir şey olsa da biz de inansak der gibi hazırdır ve atılan iftiraya kolayca kanar. Olan genç kıza olur, o kızın psikolojisine, hayallerine ve geleceğine olur. O dilleriniz yanmayacak mı sanıyorsunuz öbür dünyada? Kolay mı gencecik bir kızı bu kadar kolay lekelemek ve yapmadığı bir şeyi ona yüklemek? O genç kız oldu ki gülerek konuşuyor sevdiği arkadaşı ile ya da gerçekten seviyorlar birbirlerini. Bundan kime ne , bu neden o kıskan ve içi fesat olan komşuyu ilgilendiriyor?  Onun amacı kötülük, iftira atmak olduğu için insanları kolayca harcayabiliyorlar. Allah böyle iftira atan kimselerden çocuklarımız ve herkesi korusun. İftira atan mutlaka cezasını  hesap günü geldiği vakit çekecektir.




 

 

 

 

“Kibir Bele Bağlanmış Taş Gibidir Onunla Ne Yüzülür ne Uçulur.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Kibir Bele Bağlanmış Taş Gibidir Onunla Ne Yüzülür ne Uçulur.” Sözü İle İlgili  Kompozisyon Yazınız.


Kendisini herkesten üstün gören, büyüklenen, gururlanan kimselere kibirli kimseler denir. Kibirli davranış , insanı maneviyattan uzaklaştıran, onu karanlığa götüren ve insanlığından  uzaklaştıran kötü özelliklerden biridir. Kibirli olan kimseler kendilerini diğer kimselerden üstün gördükleri için kimseyi seçmezler, kimse de  onları sevmez. Çünkü kibirli insanla oturup kalkmak kişiyi yıpratır ve kişiyi mutsuz  eder. Kibirli insanlar kendilerini bir şey zanneden zavallı varlıklardır.

 

En önemli özellikleri şunlardır:


 Hata yapmaktan korkarlar ve başkalarının yanında küçük düşeceğim endişesi ile yaşarlar, yani kendilerine güveni olmayan, yaşamda yanlış yapmanın da doğal olacağını bilmeyen topluluktur. Eleştiriye kapalı insanlardır ve eleştiriyi sevmezler, insanlar ile ilişkilerinde mesafeli olurlar ve kimseye güvenmezler, hırslıdırlar ve rekabetten hoşlanırlar, onlara bir konuda öğüt verildiğinde kendilerinin küçük düşürüldüğünü sanırlar, kendilerini dünyanın en akıllısı ve en güzeli sayarlar ve daha bencilce birçok özelliklere sahiptir.


 

Kibir ile hiçbir yere varılmaz ve hiçbir mutlu son da gerçekleşmez. Hacı Bayram Veli bu anlamlı sözünde kibirli insanların kendilerine ve kimseye faydası olmayacağını anlatmak istemiştir. Kibir insanı insan yapan özelliklerden noksan bırakır. Kibirli insanlar kolay kalp kıran, gönül almayan, gönül yıkan acımasız kimselerdir. Oysa Hacı Bayram Veli ve şunu söyler. İnsanın gönlü Kâbe’ye benzer. Lakin gönül ondan da ileridir. Çünkü gönül Tanrı’nın evidir. Tanrı ile gönül arasında perde yoktur. Kâbe nasıl dokunulmaz, mübarek ise gönül de Tanrı’nın tecellî ettiği yer olduğu için mübarektir, ona dokunmayın.” der.


 

 Kibir insanın yakasını kolay bırakmayan bir zillettir. Bir kere o ona kendini kaptıran kolay kolay yakasını kurtaramaz. Allah kibirli kimse olmaktan hepimiz korusun. Kibir ile ne yüzülür, ne uçulur. Kibrin vardığı yer iyilik yerleri değil değildir. Kibrin olduğu yer can yakma, gönül kırma yeridir. Kibirli insanların yanında kimse yer almaz. Onların sohbet ettiği, candan kimseler yoktur. Çünkü onlar yalnızlığı seven bencil kimselerdir.


 

 Kendini diğer kimselerden üstün gören, bilgili gören, daha kültürlü gören bilgisizlerin tekidir aslında. Bir adım bile ileryemez böyle insanlar hayatta. Çünkü ufkunu genişletecek, insanları mutlu edecek bir şey yapmazlar. Bencilce yaşamayı tercih ederler. İnsan kibirli olmamalı, alçakgönüllü olmalıdır. Kendini üstün görmek yerine tevazu sahibi olmalıdır ve insana en yakışan davranış olan insanca yaşamayı bilmektir. Kibir ile ilgili şu söz benim için çok anlamlıdır ve bana hep yol göstermiştir:

 

* "Kalbinde hardal tanesi kadar îman olan hiç kimse, Cehennem’e girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiç kimse de Cennet’e giremez.” (Müslim, Îmân, 148-149).





Neden Sonuç Cümleleri Ve Amaç Sonuç Cümleleri İle İlgili 10 Yeni Örnek Cümleler

 Neden Sonuç Cümleleri  Ve Amaç Sonuç Cümleleri İle İlgili 10 Yeni  Örnek  Cümleler


* Neden- Sonuç Cümlelerine Örnekler


 

1. Akşam babası ile atıştığı için  bugün kahvaltıya gelmedi.

2. Sabaha kadar uyumadı çünkü çok önemli bir sınavı vardı.

3. Yemek yemediği için annesinden azar işitti.

4. Sınavdan yüz puan alması annesini mutlu etti.

5. Yoğun sis nedeniyle tarfik ulaşıma kapatıldı.

6. Kardeşleri ile tartıştığı için o gün eve geç döndü.

7. Hava rüzgarlı olunca çarşıya gidemedik.

8. Yazdığı deneme çok beğenilince kendine olan inancı daha çok arttı.

9. Arabayı kaçırdığından kendini kötü hissetti.

10. Akşam yemek yemediğinden bugün  aç kalmıştı.


 

 

* Amaç- Sonuç Cümleleri İle İlgili 10 Örnek

1. Melisa okumak üzere yeni bir bilim teknik dergisi almış.

2. Diş sağlığını korumak için dişlerin her gün fırçalamalıdır.

3. Top oynamak maksadıyla arkadaşlarının yanına koştu.

4. Temiz hava alsın diye  minik kızını ormana götürdü.

5. Ayşe, yaşanılan bu duruma gülmemek için kendini zor tuttu.

6. Üşümeyeyim diye kendime çok sayıda çorap  aldım.

7. Yeni arabasına alışmak için sürekli araba sürüyüp alıştırma yapıyordu.

8. Daha fazla konuşmamak için sessizce odasına gitti.

9. Kimseyi üzmemek için kalp kırmadı.

10. Mehmet, sınavda istediği sonucu almak için gece gündüz ders çalışıyor.





 

"Bir Kütüphane Bin Cezaevi Kapatır." Sözünden Hareketle Bir Kompozisyon Yazınız.

 Bir  Kütüphane Bir Cezaevi Kapatır Sözünden Hareketle Bir Kompozisyon Yazınız.


Eğitim öğretim yuvalarının en temel taşlarından biri olan yer,  kütüphane denilen ilim yuvalarıdır. Her türlü kitapların olduğu, istediğimiz romanları, hikayeleri, masal kitaplarını, dergileri, ansiklopedileri ve daha çok sayıda kitap türünü burada bulabiliriz ve her birinin sayfalarına dokunarak o sayfaların muhteşem kokusunu içimize çekebiliriz.


Okumak, yaşamın değeridir, yaşamı anlamlaştıran, hayata ne için geldiğimizi bize öğreten , doğruları, yanlışları ile insan olduğumuz bize hatırlatan şey kitaplardır. Kitaplar ile okuyarak, sorgulayarak, eleştirerek öğrenmediğimiz bilgiler öğreniriz. Okuyan insan her şeyden önce merak eden insandır. Meraklı olmak iyi bir şeydir yeter ki amacımıza ulaşabilecek hayaller için kendimize hedefler koyalım ve o hedeflerin de peşinde koşalım.


 

 Okuyan insan,  neler olup bittiğinin farkında olan insan olduğu için her denilen söze hemen inanmaz. Önce bir araştırır, doğru olup olmadığına emin olduktan sonra anlatılan bir şeye inanır. Okuyan insan , kendini bilirse o kişide okumak daha da  bir anlam kazanır. Kişi gerçek anlamda okumaya, insan olmaya önem verdiyse iyi bir insan olur. İyi olan insan da kitaplar sayesinde çok şey öğrenir.



Cahil olmaz, merhametli olur, kültürlü olur ve başkalarına zarar vermez. Başkalarına zarar vermeyen , nitelikli insanların , bilinçli eğitimli insanların olduğu toplumlarda da hapishaneye yani cezaevlerine ihtiyaç kalmaz. Çünkü kimse suç işlemediği için buna gerek duyulmaz. Durum böylece olunca da okuyan toplumların insanları mutlu ve huzurlu olur. O toplumda dayanışma olur, işbirliği olur. İnsanların tartıştığı konular ilim ve bilim ile ilgili olur.  


 

Okuyan toplumlarda suç oranı azalır,  kadın cinayetleri, hırsızlık olayları, gasp olayları ve daha birçok şey yok olmaya başlar. Çünkü okumak, gerçek anlamda iyi bir insan olmaya niyetlenmek kişinin ahlakını güzelleştirir. Okuyan insan başkalarının hakkını yemez, adaletli olur, eşitliği savunur ve  kötü olaylara karışmaz. Alın terine , emeğe saygı duyan bilinçli toplumlar yükselmeye , ilim ve fen yolunda zirveye çıkmaya ve zirveden inmemeye de devam eder. Hapishanelerin yerini eğitim ve öğretim yuvaları alır. İşte tüm bu anlatılanlardan yola çıkarak şuna çok dikkat etmeliyiz. Çocuklarımız, en değerli, geleceğimizin aydınlarını küçük yaşlardayken kitap okumaya, iyi insan olmaya alıştırmalıyız. Onları olduğu gibi kabul etmeli, merak ettiği konuları onlara anlatmalı ve onları güzel davranışlara yönlendirmeliyiz.




 

 Küçük yaşta atılan güzel ahlakın temeli ve eğitimin temeli o çocukların gelecekte kötü işler yapmasını engelleyecektir. Çocuklarına kötü örnek olan, onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmayan, onları iyi bir ahlakla yetiştirmeyen ve ona iyi bir model olmayan anne ve babalar da o minik yavruların geleceğine büyük bir darbe vurur. Bugün hapishanelerde çok sayıda gençler, yetişkinler vardır. Bunların birden çok sebebi vardır ama en önemli sebeplerinden biri de aile ortamının, yetiştiği çevrenin onun bu hale düşmesine neden olan etkenlerden biridir. Zararın neresinden dönülürse kardır mantığı ile hareket ederek oradaki gençleri tekrar topluma kazandırmalı, iyi işler yapmaya yönlendirmeliyiz.

19 Eylül Gaziler Günü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 19 Eylül Gaziler Günü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Gazi demek;  Bir savaş çıktığında o savaşa giden ve düşmanla çarpışan, savaştan sağ olarak geri dönene, zafer kazanan kimsedir.

Bugün bu topraklar üzerinde özgürce  yaşayabiliyorsak, geceleri yatağımıza güven içinde gidebiliyorsak, sabah kalktığımızda işimize gidebiliyorsak ve her şeyden önemlisi güvenilir bir vatan toprakları altında bulunuyorsak işte bunu borçlu olduğumuz kimseler vatan için canını feda etmiş şehitlerimiz ve vatan için düşmanla çarpışıp zafer kazanan gazilerimiz sayesindedir. Şehitlerimiz ve gazilerimiz vatanımız için düşmana göz açtırmamışlardır.


 

 Bu uğurda ölen şehitlerimiz, yaralı kalan gazilerimiz bizim hakkını ödeyemeyeceğimiz değerlerimizdir. Gazilere toplum olarak her zaman saygı gösterilmelidir. Canını feda etmek için düşmandan korkmamış vatanın bu cengaver evlatları, her zaman başımızın üstünde taşınmalıdır. Devletimiz gazilerine, gazilerimize gereken değeri vermeli ve vermeye de devam etmelidir. Onların sadece maddi desteğe aynı zamanda manevi desteğe de ihtiyacı vardır. Toplumda bazı kendini bilmez kimselerin gazilerimize karşı tutumları hiç doğru değildir. Onların maaşlarına göz koyan, onların ücretsiz faydalandıkları şeyleri kıskanan kimi kendini bilmez kimselerin de bu yanlıştan bir an önce dönmesi gerekir.





Onlar olmasaydı biz olmazdık, onlar olmasaydı bu vatan toprakları bugün sömürgeci İngiltere, Fransa vb.  gibi devletler yaşar ve manda altında yaşamaya devam ederdik. Şehitlerimizin ve gazilerimizin çocukları da baş üstünde tutulmalıdır. Emanete gözümüz gibi bakmalı ve vatanımızı korumak ve geliştirmek için hep birlikte seferber olmalıyız.

Özlediğimiz Birine Mektup Örneği

 Özlediğimiz Birine Mektup Örneği


Sevgili babacığım

 Öğretmen bugün bize ödev verdi. Özlediğiniz bir kimseye mektup yazın dedi. Benim aklıma ilk olarak sen geldin. Merhabalar baba! Nasılsın? İyi misin? Sağlığın nasıl, keyfin yerinde mi?  Yemeklerini güzelce yiyebiliyor musun oralarda? Bugün öğretmen kırtasiye malzemelerini herkes getirsin  demişti . Ben de dün senin gönderdiğin para ile tüm kırtasiye ihtiyaçlarımı aldım babam. Annem sayende hiçbir şeyimi eksik almadı. Ben ve kardeşlerim için başka bir ülkede çalışmak zorunda kaldın. Bizim için, bizi mutlu etmek için canım babam.  Sen gittiğinden beri küçük kardeşim Ayşe sürekli huysuz davranıyor ve hep baba diye ağlıyor.


 

Ben de seni çok özledim baba. Bana göz kırpışını , beni kollarına alıp havaya atışını ve en çok da beni sımsıkı sarmanı…. Abim de keşke babam gitmek zorunda kalmasaydı diyor. Bazen geceleri bir anda yatağımdan uyanıyorum. Çünkü rüyamda seni görüyorum baba. Sonra annemin odasına doğru vardığımda onun sessizce ağladığını duyup geri kendi odama dönüyorum. Keşke burada iş bulabilseydin, keşke gitmeseydin baba. Bizim iyiliğimiz için gittin biliyorum ama yine hasretine dayanamıyorum.



Almanya nasıl bir yer baba? Orası da benim yaşadığım ülkem gibi güzel mi? Mesela orada da yaş incir oluyor mu? Burada incirler oldu da geçiyor bile. Havalar soğumaya başladı ama  güzel İzmir’imiz çok soğuk değil. Bugün annem bizi yemeğe götürdü lokantaya. Hepimize kıymalı pide aldı, yanında da en sevdiğim meyve suyundan. Lokanta çıkışı sahilde biraz yürüdük, koştuk ve yorulana kadar eğlendik. Şimdi eve doğru yürüyoruz. Ayşe yine huysuz bu defa uykusu geldi . O kadar koşarsa olacağı buydu zaten. Şimdi eve geldik, annem hepimizi banyo yaptırdı, dişlerimizi fırçalayıp yataklarımıza doğru gidiyoruz.






 

Canım babam!

Ne zaman Türkiye’ye geleceksin. Burada kaç gün kalacaksın. Bu geldiğinde dizinin dibinden hiç ayrılmayacağım ve seni daha çok öpüp daha saracağım benim yakışıklı ve mavi gözlü babam. Seni özlemle bekliyoruz. Sen de mektuba cevap yaz babam. Bizi merakta bırakma olur mu? İnşallah en yakın zamanda görüşürüz. Seni Allah’a emanet eder ve kocaman ellerinden ve yakışıklı yüzünden öperim. Sevgili kızın  , prensesin Tuğçe...

Dostlarınızı Seçerken Nelere Dikkat Edersiniz ?

 Dostlarınızı Seçerken Nelere Dikkat   Edersiniz?


Yaşam, iyisi ile kötüsü ile çabuk biten bir ömürden ibarettir.  Yaşadığımız süre içinde de tek başımıza yaşamak oldukça sıkıcı olur. Bu sıkıcılıktan bizi kurtaracak olan kişiler ise bizim en yakınlarımız, can yoldaşı diyeceğimiz arkadaşlarımız, dostlarımızdır. Ailemiz zaten önceliğimiz olduğu için onu saymıyorum bile. Dostlar bir telefon kadar bize yakın olan, nerede olursa olsun başımıza kötü bir olay geldiği zaman hemen yanımızda olmaya çalışan fedakar ve vefakar kimselerdir. Acılarımızda üzülen, mutlu olduğumuz anlarda bizimle mutlu olan cana yakın, insan gibi insan olan kimselerdir.


Dostlarımı seçerken şunlara dikkat ederim.


Dost dediğin kişi ilk olarak beni her halimle olduğu gibi kabul etmelidir. Benim fiziksel görünümüm ile alay etmeyen, beni insan olduğum için, iyi biri olduğum seven kişi olmalıdır.  Dost dediğin kimse ön yargılı olmamalıdır. İnsanların arkasından sürekli konuşan, onları bana kötüleyen, olur olmaz kimileri hakkında kafasından çeşitli yakıştırmalar yapan kimseyi kesinlikle dost olarak yanıma yaklaştırmam. Bugün başkası hakkında olmayan şeyleri konuşan yarın bana da iftira atar. Onun için boş ve çok konuşan dedikoducu kimselerin yanından bile geçmem. Herkese mavi boncuk dağıtan kimseleri dost olarak görmem. Bana ayrı, benim düşmanıma ayrı tavır ve tutum içinde olan, arkamdan kuyumu kazanları asla yakınımda bulundurmam.

 

Güvenilir olmalıdır. Hepsi çok önemlidir ama güvenilir olmak, emin olmak, kuşkuya kapılmadan ona her şeyini anlatabilmek… İşte benim dostum böyle olmalıdır. Dost denilecek kişide aradığım diğer bir husus ise  her şeye hemen inanmayan  kişileri severim. Gözü açık, geleceği tahmin edebilen, ileri görüşlü… vb.  İnsanların her zaman iyi olmadıklarını bilmeli, iyi niyetini kötü insanlara kesinlikle ihmal ettirmemelidir. Yalancı olmamalıdır. Dürüst olmalıdır.  Kıskanç biri olmamalıdır. Kıskançlık yerine örnek almaya bakmalıdır. Çünkü ben de başarılı olan insanları kıskanmam ve onları örnek almaya çalışırım. Çok önem verdiğim bir şey de dostumun güler yüzlü, anlayışlı ve hoşgörülü olmasıdır. Gülümseyen, tebessüm eden kişiler o kadar hoşuma gider ki. Samimi bir gülümseme, içtenlik en çok da dostlara yakışır zaten.





Dostum beni uyarmalıdır. Başarılı alanlarımı zaten bilir  ve mutlu da olur. Asıl önemli olan hatalarımı bana beni kırmadan diyebilmektir. Bana sürekli iltifat etmek yerine beni koruyan, kollayan , yeri geldiği zaman hatalarımdan dolayı beni uyaran kimseleri dost olarak seçerim. Dost olarak adaletli insanları severim. İnsan haklarına önem veren, haksızlık karşısında susmayan, mazlumun, yoksulun yanında olan kimseler benim için zengin bir hazine gibidir. Açık görüşlü,  aydın, okuyan, araştıran ve üreten insanları dost olarak seçerim.  Başarmak isteyen, azimli insanları, başarılı insanları dost olarak seçeyim ki ben de bir nebze de  olsa onlardan bir şeyler öğreneyim. Kendimi geliştireyim ve içinde yaşadığım dünyaya faydalı olayım.  Mesela içi boş insanları dost olarak seçmem. Ne kadar iyi niyetli olursa olsun kitap okumayan, vaktini boş işlerde harcayan insan beni de harcayacaktır eminim buna. Onun için araştıran, sorgulayan, çalışan insanları takibe alırım ve dostumu da onların arasından seçerim. Türkü söylemek, dinlemek benim için çok önemlidir. Müziği seven insanları severim. Müziği seven insanlar genelde cana yakın olan kimseler oluyor, duyguları oluyor,  duyarlılıkları oluyor hayata.


Sokak hayvanlarını koruyan, doğadaki hiçbir canlıya zarar vermeyen kimseler eminim iyi insanlardır. İçinde şefkat ve merhamet sahibi olan kimseler benim için çok kıymetlidir. Yetimi, öksüzü sevindiren, onları mutlu eden kişileri zaten dost olarak görürüm. İçinde nefret olmayan, iyiliğe dair ne varsa, güzelliğe dair ne varsa bunu yansıtan ve çevresindeki kişileri de mutlu etmeye çalışan bencil olmayan kimseleri dost olarak seçerim. Dostluk ile ilgili şu anlamlı söz benim için her zaman yol gösterici olmuştur:

* “Yarasından taze kan sızan gönül ehline dostların yüzünü görmek merhem gibidir.” Mevlana Celaleddin Rumi.

 

Ablaya Mektup Örneği

 Ablaya Mektup Örneği


Sevgili ablam  Alin!


Bu sabah uyandığımda senin evden ayrılışının,  eksikliğini hissediyoruz ailece. Annemin akşamdan gözleri şişmiş ağlamaktan, babam uykusuz ve ben de çok mutsuzum. Dışarısı güneşli ve gökyüzü masmavi bugün. Hafif bir rüzgar var dışarıda. Seni düşünüyorum şu anda. Elimde sıcak bir kahve , bir kara kalem ve mektup kağıdı... Yazmaya başlıyorum şimdi, sabırsızım işte.   Biliyorum üzmeyin kendinizi dediğini duyar gibiyim ama ne yapayım abla?  Sen benim  tek ve biricik ablamdın. Zaten birbirimizden başka kardeşimiz yok ki. Üniversiteyi kazandın gittin  Ankara’ya . Ben ise burada, kaldım mı bir başıma ablasız?  Sanki tamam Aslıhan bebek gibi ağlama dediğini duyar gibiyim. Tamam annem ve babam yanımda ama seni çok özlüyorum ablacığım. Nasılsın, iyi misin? Alıştın mı devlet yurduna? Oda arkadaşların nasıl, seni üzen kimse yok değil mi?


Öğretmenlerin nasıl iyiler  mi abla? Dersleri anlayabiliyor musun? Tıp fakültesini okumak çok zor kitapları çok ağır diyorlar. Umarım zorlanmazsın ablacığım. Zorlansan bile en azından istediğin mesleği kazandın . Doktor olmak, insanlığa faydalı olmak dünyanın en güzel işi derdin hep. Eminim böyle düşünmeye devam ediyorsundur. Oranın yemeklerine alışabildin mi? Tabi  annemin yemekleri gibi olmaz ama yine alışacaksın abla değil mi? Oda arkadaşların kaç kişi, adları ne,  hangi şehirden gelmişler? Hepsini, her şeyi merak ediyorum. Bana hepsini tek tek yaz olur mu ablacığım. Biliyorum Ankara’nın havasına hemen alışamayacaksın. Hiç İzmir’in havası gibi olur mu diyorsun? Olmaz ablacığım olmaz. Burası daha sıcak ve ılık orada biraz zorlansan da zamanla alışacaksın tüm bunlara.

 

Sınıf arkadaşların nasıl kimseler? Sevdiğin, cana yakın bir arkadaşın olur inşallah.  İyi insanlar çıkar karşına inşallah ablacığım. Orada güzel güzel okur, öğrendiklerini bana da anlatırsın.  Buradan sana taze incir yollayacak abam? Arkadaşlarına da ikram et olur mu?  Seni çok seviyorum ablam. Sen de bana yazmayı unutma, beni merak içinde bırakma olur mu? Kendine iyi bak, cansın, emanetsin benim en kıymetlim.