Şimdiki Komşuluk İlişkileri İle İlgili Kompozisyon

Şimdiki Komşuluk İlişkileri İle İlgili Kompozisyon

 

Komşuluk; aynı mahallede, aynı köyde ya da aynı apartmanda birbirlerine yakın evlerde yaşayan insanlar arasındaki ilişkilere verilen addır. Komşuluk, her zaman olduğu gibi günümüzde de önemini devam ettiren bir olgudur. Hatta belki de her zamankinden daha önemlidir bile diyebiliriz. Çünkü günümüzde teknolojik gelişmeler, geçim sıkıntısı vb. sebepler insanların kendi kabuğuna çekilmesine sebebiyet vermektedir. Bu durumda en yakınımızdakilerden bile bihaber yaşamamıza sebep olabiliyor.

 

Maalesef günümüzde komşuluk ilişkileri eskisi kadar samimi değildir. Haberlerde ve gazetelerde en yakın komşularının başına gelen felaketten haftalar sonra haberdar olanları sıkça duymaya başladık. Geçim kaygısı, yoğun iş temposu, son zamanlarda ortaya çıkan salgın hastalıklar vb. sebepler insanların evin içine hapsolmasına sebep oldu. Böyle bir ortamın doğal sonucu olarak da çoğu insan kendi evi dışındaki gelişmelerle çok fazla ilgilenmemeye başladı.

 

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” ya da “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” gibi sözlerin önemini unutmamalı ve komşularımız ile daima dayanışma içerisinde olmalıyız. Akrabalarımızdan bile çok gördüğümüz komşularımızın dertleri ile ilgilenmeli, onlara gerektiği zaman kol kanat germekten geri durmamalıyız. Unutmamak gerekir ki yanı başımızdaki insanların dertleri varken bizler huzur içinde yaşayamayız.



Her ne kadar çağ değişse de millet olarak bizim değişmeyen vasıflarımız vardır. Bu özelliklerimizi yitirmemek için değerlerimize sımsıkı sarılmak zorundayız. Bu nedenle komşularımız ile devamlı irtibat içerisinde olmaya, onların dertleri ile dertlenmeye ve elimizden geldiğince onlara yardımcı olmaya çalışmalıyız.

Yürüyen Şato Kitabının Kısa Özeti

Yürüyen Şato Kitabının Kısa Özeti 

Sophie Hatter 3 kız kardeştir ve kız kardeşler içerisinde en büyüğüdür . Büyük olmasının kendisine büyük  sorumluluklar yüklediğine ve kötü şansla bezeli bir hayatı olacağına çoktan kanaat getirmiştir . Babasının sonsuz alem göç etmesinden sonra ona ve ailesine Pazar kasabasındaki küçük şapka dükkanından başka hiçbir şey kalmamıştır .


İşlerin istedikleri gibi gitmeyeceğini düşünen üvey anne  kardeşlerinden birini pastaneye çırak olarak, diğer kardeşini  büyücü bir krabasının yanına, Sophie’yi ise terzilikte ustalaştığı için Şapkacı dükkanına koyar .

Sophie 18 yaşında fiziki görüntüsü güzel , şirin, uzun kızıla yakın saçlara sahip, dikişte uzmanlaşmış  vücudunun aksine ruhu yaşlanmış ve geleceğinden umutsuz olan  gencecik bir kızdır . Zamanını  dükkan ve ev arası mekik dokumaktan başka bir iş  yapmadan geçiren Sophie , dünyayla arasında ki iletişimi  koparmış şekilde gece gündüz şapka tasarlamakta ve endişeleriyle  günlerini geride bırakmaktadır .

Bir gün dükkanına davetsiz bir konuğun gelmesiyle yaşamı değişir. Gelen kişi, kimsenin adını söylemeye cesaret edemediği, kasabalıların korkulu rüyası olan Çöl Cadısının ta kendisidir .

Çöl Cadısı Sophie'ye birkaç soru sormasının ardından onu aradığı kişi sanarak , ruhunun hissettiği yaşa dönüştürür . Sophie artık yaşlanmış , eli ayağı tutmayan, vücudu  buruşmuş pamuk babaanneleri andırmaktadır  fakat bunu kimsenin görmesini istemediğinden evden gider . Pazar kasabasının karşısında dağlık alanda bir görünüp bir kaybolan “Yürüyen Şato” da hayatını sürdüren  o zamana kadar kimsenin görmediği fakat söylentilere  göre genç kızların kalbiyle beslenen kötü kalpli büyücü Howl’a gitmeye karar verir. Artık yaşlı bir kadın olduğu için Howl’un ona zarar vermeyeceğini sanmaktadır .

Howl ona yardımcı olacak mıdır ?
Sophie eski şekline kavuşabilecek midir ?
Howl söylendiği  kadar kötü biri midir?
Sophie, Howl’u yanında kalmaya ikna edebilecek midir?


Kitap anlattığım gibi fantastik özellikler barındıran, ufkunuzu ve yaratıcılığınızı uç noktalara taşıyacak  nitelikte bir romandır. Çocuk romanı diyenler var . KATILMIYORUM ! Biz yetişkinliğe yavaş yavaş  adım atan gençlerin ve her yaştan insanın kafa dağıtmak için okuyabileceği yumuşacık bir kitap. Diana Wynne Jones’un yazdığı bu eşşiz kitap 3 seridir.
          
  "Yürüyen Şato, Uçan Şato, Sihirli Ev"  

Yürüyen Şato kitabından etkilenen Hayao Miyazaki kitabı beyaz perdeye uyarlayarak  animasyon film yapmış , film çok başarılı olmuş ve Oscar’a aday gösterilmiştir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca Hakkında Bilgi Veriniz.

 Fazıl Hüsnü Dağlarca Hakkında Bilgi Veriniz.


*Fazıl  Hüsnü  Dağlarca 1914 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir.

* Kendi şiirine çizgisine ise  “Çocuk ve Allah, ve  “Daha” keseri ile başlamıştır.

* Babası süvari yarbayı Hasan Hüsnü Beydir.

* 1935 yılında piyade subayı görevi  ile  Orta Anadolu, Trakya ve Doğu Anadolu’nun  pek çok yerinde görev yapmıştır.

* Orduda 15 yıl kadar görev yapmıştır.

* Çalışma Bakanlığında da iş müfettişi olarak görev yapmıştır.

* İlk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek’in etkisinde kalmıştır.

* Türk şiirinin büyük şairi olarak bilinir.

* Bilinçaltı ile ilgili şiirlere yeni ürperişler getirmiştir.

* İlk yazısı Yeni Adana Gazetesinde yayınlanan bir hikayedir.

* İlk şiirinin adı ise “ Yavaşlayan Ömür” adlı şiiridir.

* Türkçeye bakışını  “Türkçem Benim Ses Bayrağım” diyerek  Türkçe Katında Yaşamak  isimli şirinde sergilemiştir.

* 1970 yılından sonra çocuk şiirleri yazan şair genellikle lirik, epik, didaktik ve toplumsal gerçekçi anlayışını şiirlerine de yansıtmıştır.

* Yazdığı eserler ile çok sayıda ödül alan Fazıl Hüsnü Dağlarca  1967’de Amerika Birleşik Devletlerindeki  Milletlerarası Şiir Forumu tarafından   “En İyi Türk Şairi” seçilmiştir.  1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçilmiştir.

* Şiirleri sezgi  ve us dönemi olarak iki şekildedir.

* Sezgi döneminde  kendine özgü bir şiir dili yaratmaya çalışmıştır.

* Us döneminde ise güçlü bir Türkçe ile  şiirlerini yazmıştır.

* Şiirlerinde evrensel l konulara ve temalara da değinmiştir.

* Başarılı bir şair olduğu için çok sayıda ödüllere layık olmuştur.

* Fazıl Hüsnü Dağlarca 15Ekim 2008 yılında , 94 yaşında doğduğu yer olan İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur.

* Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın eserleri şunlardır:

* Havaya Çizilen  Dünya

* Toprak Ana

* Çocuk ve Allah

* Daha

* Aç Yazı



*İstiklal Savaşı- Samsun’dan Ankara’ya

*İstanbul- Fetih Destanı

*Türk Olmak

*Çakırın Destanı

* Üç Şehitler Destanı

* Yedi Memetler

* İstiklal Savaşı- İnönüler

* Asu

*Sivaslı Karınca

* Taşdevri

* Anıtkabir

* Hoo’lar

*Özgürlük Alanı

* Kubilay Destanı

-*19 Mayıs Destanı

* Gazi Mustafa Kemal Atatürk

*Yunus Emre’de Olmak

*Çukurova Koçaklaması

* Uzaklarda Giyinmek

* Kınalı Kuzu Ağıdı

* Çıplak

*Malazgirt Ululaması

 *Vietnam Körü

* Hollandalı Dörtlükler

 *Dildeki Bilgisayar

* Yeryağ

* Vietnam Savaşımız

* Nötron Bombası

*Kazmalama

* Haydi

* Dışarıdan Gazel

-          - Hiroşima

-*İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler

*Horoz

* Batı Acısı

*Delice Böcek

* Mevlana’da Olmak

 

Zararlı Alışkanlıkların Gençler Üzerindeki Etkileri Hakkında Bir Kompozisyon Yazınız

Zararlı Alışkanlıkların Gençler Üzerindeki Etkileri Hakkında Bir Kompozisyon Yazınız

Zararlı alışkanlıklardan olan sigara , alkol , uyuşturucu, kumar vb .  ne yazık ki gençler tarafından daha çok kullanılmakta ve bu da hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etmektedir . Zararlı alışkanlıkları kullanan gençler  fiziksel ve ruhsal sağlığını kaybetmekte ve kendine ve çevresine zarar vermektedir . Bu kötü alışkanlıklar  insanı kendisine bağımlı yapar .

Kişiyi bu kötü alışkanlıklardan vazgeçirmek kolay değil fakat imkansız da değildir . Kötü alışkanlıklardan korunmak için çeşitli önlemler alınmalı ve bunu uygulamak içinde okul , aile ve çevre olarak  işbirliği içerisinde hareket edilmelidir . Burada en büyük görev gençlerin ailelerine ,  daha sonra ise okul ve  yakın çevresindeki insanlara düşmektedir . Son zamanlarda sokak ortasında kendinden geçen daha yaşamının baharında yapacak çok şeyi olan çocuklarımızı gördükçe içim kan ağlıyor ve bir an önce ülke olarak  millet olarak gençlerimize sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum .  Zararlı alışkanlıklar insanı bunalıma sokar.  Kısa süreliğine kişi rahatladığını düşünse de bu kötü alışkanlıklar hiç bir derde deva olmaz ve kişiyi daha da bataklığa sürükler.

 O tertemiz  , pırıl pırıl gençliğini bu kötü alışkanlıklar ile kirleten gençlerin bir an önce bu yoldan vazgeçmesi için gençlerimize sahip çıkalım ve onları bu zorlu yolda yalnız bırakmayalım lütfen .

Gençlerimizi , çocuklarımız bu kötü alışkanlıklara hiç bulaşmaması için onları sağlıklı nesiller olarak yetiştirmeli ve bu konularda çeşitli konferanslar verilmeli , çeşitli çalışmalar yapılmalıdır . Bir ülkenin umudu olan gençler  ilim ve fen ile uğraşmalı ve onlar için elimizden gelen her türlü fedakarlıklar yapılmalıdır . Onları kötü alışkanlıklar ile uğraşırken değil laboratuvarlarda ilim ile , fen ile uğraşarak görmeli ve birlik içinde hareket etmeliyiz.




Dostluk ile İlgili Atasözleri ve Açıklamaları

  Dostluk ile İlgili Atasözleri ve Açıklamaları


Dostluk bizim milletimizin en çok önem verdiği ve en hassas olduğu konuların başında gelmektedir . Durum böyle olunca da " gerçek dostluk , iyi dost , kötü dost , dostluk nasıl olmalı ? " gibi konularda atalarımız birçok söz söylemiştir . Bu sözler şu şekildedir : 

- Dost acı söyler : Gerçek dost bize doğruyu gösterendir . Söylediklerinin bizi kıracağını , üzeceğini bilse bile bizi içinde bulunduğumuz yanlıştan kurtarmak için doğruları söylemekten çekinmez . 

- Dost başa, düşman ayağa bakar : Dostlar daima bizim en iyi yerlerde olmamızı yani "baş"ta olmamızı isterler . Düşmanlarımız ise hep daha kötü olmamızı yani "ayağa düşmemizi" isterler .

- Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur : Dostlar faydalı insanlardır ve ne kadar çok dostumuz olursa o kadar çok bize yardımcı olan yakınımız var demektir . Düşmanlar ise hep kötülüğümüzü isterler . Bu yüzden ne kadar az düşmanımız olursa o kadar iyidir . Yani mümkünse hiç düşmanımız olmaması için çaba göstermeliyiz.

- Dost dostun ayıbını yüzüne söyler : Dostlar bir birinin arkasından konuşmaz , bir birinin kuyusunu kazmaya çalışmaz . Rahatsız olduğu durumlar olduğunda bunu bizzat dostunun yüzüne söyler ve düzeltmesini ister . 
- Dost dostun eyerlenmiş atıdır : Eyerlenmiş at yola çıkmaya hazır at demektir . İşte gerçek dost da tıpkı eyerlenmiş bir at gibi dostunun başına zor bir iş geldiğinde hemen harekete geçmeye hazırdır.


- Dost ile ye iç, alışveriş etme : Ticarette çıkarlar , kar ve zarar esastır . Para araya girince de anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir . Bu yüzden mümkün olduğu kadar dostlarımızla ticari ilişkilere girmemeye çalışmalıyız .

- Dost kara günde belli olur : Ortada bir sıkıntı yokken herkes birbiriyle iyidir . Ancak işler kötü gittiği zaman sahte dostlar ortadan kaybolur . İşte böyle zamanlarda gerçek dostlarımızı tanırız .

- Dostluk başka alışveriş başka : Alışverişte kar zarar hesabı yapılır , dostluk ise menfaatlerden öte bir şeydir . Bu sebeple alışveriş yaparken dostluğumuzu ön plana çıkarıp menfaat elde etmeye çalışmamalıyız . 




- Dostun attığı taş baş yarmaz : İnsanlar gerçek dostlarının her zaman ve her şartta kendilerini düşündüğünü bilir . Bu yüzden onlar hoşumuza gitmeyecek bir söz söylese de biz onun bu sözü bizim iyiliğimiz için söylediğini biliriz . 

- Her şeyin yenisi dostun eskisi : İnsan bir insana dostum demek için uzun bir zamanın geçmesini bekler . Çünkü tecrübeler ve yaşananlar bir insanı tanımamızı sağlar . Bu yüzden dostluklar zaman geçtikçe yani eskidikçe daha da pekişir .

Atatürk'ün Hayatını Uzunca Anlatınız .

  Atatürk'ün Hayatını Uzunca Anlatınız .


Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük lideri , vatansever insan olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Yunanistan'ın Selanik şehrinde dünyaya gözlerini açmıştır . Ana adı Zübeyde Hanım , baba adı Ali Rıza Bey'dir . Dede adı ise Hafız Ahmet'tir . Babası Kocacık yörüklerinden , annesi ise Konyar yörüklerindendir.

 Ulu Önder Mustafa Kemal'in  Ömer, Ahmet, Fatma, Makbule, Naciye adında kardeşleri olmuştur . Mustafa Kemal Makbule dışındaki diğer kardeşlerini  küçük yaşta kaybetmiştir . Mustafa Kemal Atatürk babasını da küçük yaşta kaybetmiştir . Bundan dolayı annesi Zübeyde Hanım Tütün Reji  İdaresi'nde görevli olan  Ragıp Efendi ile ikinci evliliğini yapmıştır.

 Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında Latife Hanım  ile evlenmiştir . Bu evliliği kısa süren Mustafa Kemal'in bu evlilikten çocuğu olmamıştır fakat Mustafa Kemal daha sonraları çok sayıda evlatlık edinmiştir.

En çok bilinen evlatlıkları   Sabiha Gökçen , Ülkü Adatepe iken diğer evlatları ise Çoban Mustafa, Rukiye, Zehra, Afife, Abdurrrahim, Sabriye'dir .


* Gazi Mustafa Kemal'in  öğrenim gördüğü okullar ise şunlardır:
- Mahalle Mektebi
- Şemsi Efendi
- Selanik Mülkiye Rüştiyesi

- Selanik Askeri Rüştiyesi
- Manastır Askeri İdadisi
- İstanbul Harp Okulu
- İstanbul Harp Akademisi.

Mustafa Kemal'in yazdığı kitaplar şunlardır:
* Nutuk ( Söylev)
* Cumalı Ordugahı
* Medeni Bilgiler
* Geometri
* Karlsbad
* Zabit ve Kumandan İle Hasbıhal
* Söylev Ve Demeçler
* Tabiye  ve Tatbikat Seyahati
* Takmın Muharebe Talimi
* Bölüğün Muharebe Talimi
Arıburnu Muharebeleri Raporu
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal


* Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal 1905 yılında  Harp Akademisi'nden  Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuş ve ilk görev yeri olan Şam'a atanmıştır . Atatürk Şam'da Vatan ve Hürriyet  adlı Cemiyeti kurmuştur .
*  Atatürk 1906 yılında  Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin  Makedonya Şubesi'ni açmıştır .
* Atatürk 1907 yılında Makedonya'ya atanmıştır .
*  Atatürk 199 yılında  3. Ordu Selanik  Tümen Kurmay Başkanlığı'na atanmıştır .
* 1909 yılında Hareket  Ordusu Kurmay  Başkanı olarak  31 Mart Vakası'nın bastırılmasında görev almıştır .
* 1910 yılında  Fransa'daki Picardia Manevralarına katılacak heyetin içinde yer almıştır .
* 1912 yılında  Derne ve Tobrukda İtalyanlara karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur .
* 1913 yılında  Akdeniz Mürettep Kuvvetler Kumandanlığı Kurmaylığı Hareket Şube Komutanı olarak Edirne'nin alınmasında görev yapmıştır .
* 1913 yılında Sofya Ateşemiliteri olarak görev yapmıştır .
* 1914 yılında  19. Tümen Komutanı olarak atanmıştır .
* 1915 yılında  Çanakkale Savaşı'na katılmıştır ve  bu savaşın kazanılması ile Albaylık rütbesi almıştır .
* 1916 yılında Kafkas Cephesi'nde Bitlis ve Muş'un  Ruslar'dan alınmasını sağlamıştır . Buradaki başarısı ile de Tümgeneralliğe terfi edildi .
* Daha sonra Suriye'ye  7. Ordu Komutanı olarak atandı . Burada Alman General Falkenhayn  ile anlaşmazlıklar yaşamıştır .
* 1917 yılında Veliaht Vahdettin ile  Almanya'ya  seyahate gitmiştir .
* 1918 yılında  7. Ordu Komutanı  olarak Suriye Cephesi'nde  İngilizlere'e karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur.
* 1918 yılında  Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra  görevi sona eren Limon Van Sanders'ten  Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı  görevini almıştır .
* 1919 yılında  9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a atanmıştır .
* 8 Temmuz  1919 yılında  askerlik görevinden istifa etti .
*  23 Temmuz 1919  yılında Erzurum'da Temsilciler Kurulu Başkanı oldu.
* 12 Ocak 1920 yılında  Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne  Erzurum Milletvekili olarak seçildi .



* 23 Nisan 1920 yılında  Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde  Ankara Milletvekili olarak göreve başlamıştır .
* 24 Nisan 1920 yılında   Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından  meclis başkanı seçildi .
* 5 Ağustos  1021 yılında  Kütahya Eskişehir Savaşı'ndan  sonra Başkomutan seçildi .
* 1921 yılında  Gazi ve Mareşal unvanı verildi .
* 29 Ekim 1923'te  Cumhurbaşkanı seçildi . Üç kez Cumhurbaşkanlığı yapmıştır Mustafa Kemal Atatürk .
* 1934 yılında  Yunanistan Başbakanı Venizeolos tarafından  Nobel Barış Ödülü'ne  aday olarak gösterildi .
* 10 Kasım 1938 yılında hayata gözlerini yumdu .
* 21 Kasım  1938 yılında Etnografya Müzesi'ne defnedildi .
*  10 Kasım  1953 yılında  Anıtkabir'e nakledildi .
* 1981 yılında  Unecso tarafından   doğumunun yüzüncü  yıl dönümünün  dünya çapında  farklı etkinlikler ile  kutlanması kabul edildi .
Not : Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk  vasiyetinde mal varlığını şu kurumlara bırakmıştır :
- Türk Tarih Kurumu
- Türk Dil Kurumu
- Kız Kardeşi Makbule Hanım
- Manevi Çocukları
- İsmet İnönü'nün  çocuklarının eğitim giderleri
- Cumhuriyet Halk Fırkası.

Roman Nedir ? Özellikleri Nelerdir ? Roman Türleri Hakkında Bilgi Veriniz ?

Roman Nedir ? Özellikleri Nelerdir ?  Roman  Türleri Hakkında Bilgi Veriniz? 


Roman : İnsanların yaşadıkları veya yaşayabilecekleri olayları, yere, zamana ve kişiye  bağlayarak anlatan eserlere roman denir . Romanın özellikleri şunlardır :
* Romanda olaylar ayrıntılı olarak anlatılır .
* Romanın kişi kadrosu geniştir .
* Ana olay vardır ve ana olaylar vardır.



* Zaman olarak geri dönüşler vardır.
* Karakter tahlilleri yapılır .
* Türk romanı  Tanzimat döneminde gelişme göstermiştir .
* Türk edebiyatının  ilk çeviri romanı Yusuf Kamil Paşa'nın   eseri olan  '' Terceme-i  Telemak'' adlı romandır.
* Çağdaş Türk  romanı ise Cumhuriyet döneminde ortaya çıkmıştır.
Romanlar konusu bakımından farklı türlere ayrılır.

Roman türleri şunlardır :
* Tarihi  Roman
* Sosyal Roman
* Macera Romanı
* Otobiyografik Roman
Şimdi de bu roman türleri hakkında kısaca bilgi verelim:
1) Tarihi Roman:
- Konusunu tarihten alan romanlara Tarihi Roman denir.
- Tarihi romanın temsilcileri şunlardır:
*  Tarık Buğra ( Küçük Ağa)
* Kemal Tahir ( Devlet Ana)
* Gogol ( Taras Bulda)
* Walter Scott ( Waverly)
* Alexsandre Dumas ( Monte  Cristo Conto)

2) Sosyal Roman : İnsan hayatının  sınırsız  kültür birikimi içinde yer alan ve insanı  derinden etkileyen  siyasi olaylar, toplumsal olaylar, gelenek ve görenekler, inançları bazen eleştirel yönden bazen de  bilimsel açıdan ele alıp anlatana roman türlerine  Sosyal Roman denilir. 

Sosyal roman türleri de kendi içinde  beşe ayrılır. Bunlar ; Tezli  roman, Mahalli roman, Psikolojik roman, Yergi romanı, Töre romanı.

3) Macera Romanı : Günlük hayatta her zaman   olmayan , sürükleyici, şaşırtıcı ve esrarengiz olayları anlatan romanlara Macera ( Serüven) Romanı denilir. Macera romanları kendi içinde  ikiye ayrılır. Bunlar; Polisiye Romanı ve Egzotik Roman'dır .
4) Otobiyografik Roman :
 Yazarın kendi hayatını anlattığı romanlara otobiyografik roman denilir. Örneğin  Peyami Safa : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu Anamın Kitabı adlı eserler Otobiyografik romana örnektir.

Merak İle İlgili Atasözleri Ve Özdeyişler

Merak İle İlgili Atasözleri Ve Özdeyişler


Merak etmek , araştırmak , inceleme yapmak insanın doğasında vardır . Kişi merak ettikçe bilgi sahibi olur ve bir şeyler öğrenir.  Merak etmeyen kimse ise yerinde sayar ve hiçbir şey öğrenemez. 

Bunun  her zaman ilime ve bilime , öğrenmeye merak salmalıyız. Ama her şeyi merak etmek de iyi bir şey değildir. Bazen bizim alanımız dışındaki şeyleri merak edersek  ya da bizi ilgilendirmeyen şeyleri merak edersek başımız belaya sokabiliriz. Bunun için açık gözlü ve dikkatli olmamız gerekir.


Merak ile ilgili  atasözleri ve özdeyişler ise şunlardır:
* Çok merak adamı mezara sokar . ( Başımıza bela olabilecek şeyleri de merak etmemeliyiz. Çok merak iyi değildir.
* At görür aksa , su görür susar. ( Meraklı olan kişi merak ettiği  şeyi öğrenmek için   her yolu dener, yani şekilden şekle girer. )
* Fazla merak iyi değildir.
* İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir.


Merak ile ilgili özdeyişler ise şunlardır :
*Kendine kayıtsız olduğu halde kendinin ilgili olmadığı bir alana duyulan merak saçmalıktır .  Platon

*Hiçbir özel yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım .  Albert Einstein
*Önemli olan sorgulamayı bırakmamak. Merakın var olmak için kendi nedeni vardır. Kimse bunu anlayamaz ancak bunun içinde, sonsuzluğun, hayatın, gerçekliğin inanılmaz yapısının gizlerini çözmeye çalışarak, olabilir.  Albert Einstein.

*Merak dinç bir beynin en kesin ve kalıcı karakteristiklerindendir.  Samuel Johnson
.
*Bazen sorular cevaplardan çok daha önemlidir.  Nancy Willard.

*Merak, yüce ve cömert beyinlerde, ilk ve son tutkudur. Samuel Johnson.

*İnsan aklında keşfettiğimiz ilk ve en basit duygu meraktır.  Edmund Burke.


*Meraklı olduğunda, yapacak bir sürü ilginç şey bulursun. Walt Disney

*Merak öğrenme mumunun fitilidir.  William Arthur Ward

. İleri gitmeye devam edeceğiz, yeni kapılar açacağız, yeni şeyler yapacağız, çünkü biz meraklıyız ve merak bizi yeni yollara götürüyor.  Walt Disney

*1789-1991 Çağı'nın sonrasındayız .Meraksızlar dünyasındayız. Sürü sürü sürülere benziyoruz. En sürüler, en tepedeler.  Yalçın Küçük.

*“Merakın formel eğitimde hala hayatta olması bir mucize. Albert Einstein.



Dil İle İlgili Deyim, Atasözü ve Özdeyişler

Dil İle İlgili Deyim, Atasözü ve Özdeyişler


Dil ile ilgili Deyimler:
ağız dil vermemek: Sırrını açıklamamak , sus pus olmak
ağzı dili (ağzı) kurumak : Çok susamak , susuz kalmak
ağzı dili bağlanmak : Herhangi bir nedene bağlı olarak konuşamaz hale gelmek .
ağzı dili tutulmak : Aşırı heyecan , korku vb. sebebiyle konuşamaz hale gelmek
ağzı var dili yok : Kendi halinde , sessiz , lafa söze karışmayan
baş dille tartılır : Kişinin zekası konuşmasından belli olur .
dil bir karış : Ukalaca konuşan , her söze cevap verenler için kullanılır .
(birinin) diline düşmek : Bir yanlış ya da ayıp yüzünden sürekli insanlar tarafından konuşulmak
(birinin) dilini bağlamak : Bir kişiyi konu ile ilgili konuşamaz hale getirmek.
dil otu yemek
 : Sürekli konuşmak
dile dolamak : Aynı sözleri sürekli tekrarlamak
dili açılmak : Uzun süre suskun olarak görülen birinin bir anda çok konuşmaya başlaması
dili çözülmek : Konuşmayan birinin çok konuşmaya başlaması
dili (dilinin) döndüğü kadar : İfade gücünün el verdiği ölçüde halini anlatmak
dili dolaşmak : heyecan, korku , sevinç gibi duygular sebebiyle söyleyeceklerini karıştırmak .
dili dönmemek : Söyleyeceklerini tam olarak anlatamamak
dili durmak : Susmayı becerememek
dili kılıçtan keskin : Kırıcı ve ağır sözlerle konuşan
dili pabuç kadar : Ukala ve saygısız konuşan
dili sürçmek
 : Konuşurken bir kelimeyi yanlış telaffuz etmek


dili varmak : Bir sözü söylemeye gönlü razı olmamak
dili yanmak : Bir konuda büyük zarara uğramak
dilinde tüy bitmek : Aynı sözleri sürekli tekrar etmekten bıkmak
dilinden düşürmemek : Devamlı aynı kişi ya da olaydan bahsetmek
diline dolamak (takmak) : Aynı şeyi olur olmadık her yerde söylemek
dilini tutamamak : Sonunu düşünmeden aklına geleni söylemek
dilini yutmak : Korku , sevinç gibi duyguların etkisiyle konuşamaz hale gelmek .
dilinin altındaki baklayı çıkarmak : Gizlenen bir şeyi söylemek
dilinin ucuna gelmek : Söylemek üzere olmak
dilinin ucuyla konuşmak : İsteksizce , samimiyetsizce konuşmak
dillere destan olmak  : Herkes tarafından tanınmak ve konuşulur olmak
pabuç kadar dili olmak
 : Ukalaca konuşmak


Dil İle İlgili Atasözleri :
bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz) :
İnsanlara karşı kırıcı , aşağılayıcı konuşmalar hiçbir zaman unutulmaz .
buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? :
Maddi imkanların sebebiyle belki insanları çok iyi ağırlayamayabilirsin ama tatlı dil ile konuşarak insanları güzelce ağırlamak her zaman mümkündür .
bülbülün çektiği dili belası :
Söylenen sözler düşünülmediği zaman insanın başına bela açar .
dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur :
İnsanlar sadece konuşmakla yetinirse isteklerine kavuşamaz . Aynı zamanda icraat da gereklidir .
dili olsa da söylese (anlatsa) :
Bir insanın neler yaptığını insanlar görmese bile türlü nesne oradadır . Konuşabilseler neler anlatırlar .
dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim:
İnsanların dillerine hakim olamamaları başlarına türlü bela açar .
dilin kemiği yok :
İnsanlar doğru yanlış ya da kırıcı aklına gelen her şeyi söyleyebilir .
dille düğümlenen, dişle çözülmez :
İnsan verdiği sözü tutmazsa , bunu açıklaması zor olur .
iki kulak bir dil için :
İnsan çok konuşmaktan ziyade çok dinlemeyi bilmelidir .
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır :

Hoş sözlerle , aşılamaz sanılan zorluklar kolaylıkla aşılır .

Dil İle İlgili Özdeyişler
Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez. Kaşgarlı Mahmut
Gönlü ve sözü bir olmayan kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır. Mevlâna
Dil, insanın karakterinin bir parçasıdır. Bacon
Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır. Eflâtun
Kültürün ilk basamağı, anadilini iyi konuşmak ve iyi yazmaktır. Peyami Safa
Akıllının dili kalbindedir; ahmağın dili ise ağzındadır. Hz. Ali
Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur. Yusuf Has Hacip