Seyahatname
Kitabında Geçen Alıntılar
Tür kültür tarihi ve gezi edebiyatı
açısından önemli bir yere sahiptir
Kitapta geçen alıntılar şunlardır:
“Hz. Adem' in yeryüzüne inişinden
sonra ilk defa tarihi olayları kaydeden İdris Aleyhisselamdır.”
“Erzurum şiddetli kış ülkesidir.
"Arazisi geniş, fiyatları ucuz" dedikleri yer burasıdır. Toprağı
bereketlidir.”
"Şefaat yâ Resûlallah"
diyecek yerde "Seyahat yâ Resûl- allah" demişiz. Kutlu zât, yüzündeki
örtülerini açtıktan sonra güzel yüzünü gösterip gülümseyerek; "Şefaatim,
seyahatim ve ziyaretim. Allah'ım ona (bu yolda) sıhhat ve selâmet ver"
diye Fatiha dediler. “Aldanma dünyasına Dünya benim diyenin Gittik dün yasına.”
“İşitmek görmek gibi değildir.”
“Sırrı öyle bir sakla ki
vücudundaki canın duymasın. Yanlışlıkla ağzına alma ki dilin duymasın.”
“Bir dervişe: Nerden geliyorsun?
demişler. Kar rahmetinden geliyorum, demiş. O ne diyardır? demişler. Soğuğu ere
zulüm olan Erzurum'dur, demiş. Orada yaz olduğuna rast geldin mi? demişler.
Vallahi, on bir ay, yirmi dokuz gün sâkin oldum. Halk hep yaz gelecek, dediler.
Ben göremedim, demiş.”
“Nitekim büyüklerin dediği gibi “
Zeki insanlar aklını kullanan insanlardır ama daha zeki insanlar başkalarının aklını
kullananlardır”.
“Saltanat merkezi olan büyük
Konstantiniye şehri -Allah belalardan korusun - daha önce Ak Şemseddin
Hazretlerinin Fatih'e bildirdiği gün ve saatte feth edildi ki, 20 Cemaziyelahir
857 Çarşamba (12 Temmuz) günü idi. İstanbul'un fetih günü için bir çok şairler
tarihler düşürmüşlerdir. Fakat Kur'an'da bulunan "Beldetün
tayyibetün" (En güzel belde) sözü en doğru tesadüftür.”
“Yunan Rum kavmi ilk defa Hz. Davut
(as) zamanında Rum ülkesinde çoğalarak mal ve mülk sahibi olunca ilk olarak
yaptıkları büyük şehir Makedonya şimdiki Felibe şehridir. Bundan sonra
kurdukları şehir Bozanta'dır ki sonra ona Konstantiniye dediler, şimdi İstanbul
denmektedir. Daha sonra Rum denizinin Rumeli tarafının kuzey batı tarafındaki
körfez bitimine bu Atina şehrini kurdular.”
“Lagari, elli okka barut macunundan
yedi kollu bir fişek yaptı. Sarayburnu'nda hünkarın huzurunda fişeğe bindi.
Fişeği ateşlediler. Lagari: 'Padişahım Allah'a ısmarladık! İsa Peygamber'le
konuşmaya gidiyorum.' diyerek göğe yükseldi. Barutu bitince kartal kanatlarını
açıp denize indi. Yüzerek padişahın huzuruna geldi ve: 'Padişahım İsa Peygamber
size selam söyledi.' diye şakaya başladı.”
"Gün akşamlıdır devletlim; dün
doğduk, bugün ölürüz!"
“Oğul! İnsan Yoksul olabilir ,
ancak asla besmelesiz yemek yeme.”
"Acaba baba, anne, üstat ve
kardeş kahırlarından nasıl kurtulup dünyayı dolaşırım?" diye düşünür, her
an Allah'tan dünyada vücut sağlığı ve büyük seyahat, son nefesimde de iman
dileğinde bulunurdum.”
“Bu timsah denilen hayvan, mübarek
Nil'in ejderhasıdır. Bütün yaratıklar ondan korkarlar. Nil içinde ondan hızlı
giden, ondan sert hayvan yoktur. Ama karada gayet yavaştır. Zira elleri ve
ayakları kısadır. Karnı yere sürtündüğü için çabuk hareket edemez ve çok
gezemez.”
“Oğul! Dünya bakımından nasihatim
odur ki her vakit hoş meşrep ol, beraber olduğun vezir ve devlet adamlarına
varıp dünya için bir şey isteme ki senden nefret edip seni hor görmesinler.
Rıza lokmasına kanaat et. Eline giren mali israf etme. Kanaatle geçin, kanaat,
tükenmez bir hazinedir.”
“Lâlanın dünyası ne? Aldanma
dünyasına, Dünya benim diyenin, Gittik dün o yasına.”
“Şeyh Sa'dî ne güzel demiş:
“Denizde çok kazanç vardır ama kurtuluş istiyorsan kıyıdadır. ”
" Doğru yolu elden bırakma.
Kinden, garezden uzak kal. Tuz, ekmek hakkını gözet. İyi dost ol. Kötülerle
arkadaş olma. İyilerden iyilik öğren. "
“Kayseri’nin pastırması ve sucuğu padişahlara hediye gider. Erciyes Dağı eteğinde olduğundan havası soğukçadır. Bütün halkı zinde ve yiğittir. Şehrin Zarifleri Farsça ve Arapça konuşurlar ama halkın dili Etrak (Türkçe) dilidir. Genellikle reayalarıyla Ermeni dilini konuşurlar ama Kürt ve Rum lisanını konuşmazlar."
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme