Uzun Beyaz
Bulut Gelibolu Kitabının Özeti
Buket Uzuner güzel bir kitabı olan Uzun Beyaz Bulut Gelibolu kitabı Birinci Dünya Savaşı yıllarını ve ve Çanakkale Cephesi’nde yaşanan o büyük savaşı ve askerlerin hüzünlü hikayelerini anlatan güzel bir kitaptır. Birinci Dünya Savaşı yılları devam etmektedir. Çanakkale Savaşı yaşanır ve o sırada Anadolu halkı büyük yoksulluk içindedir. Bir yandan yoksulluk bir yandan da yabancı devletlerin ülkemizi işgale başlaması Anadolu halkını daha da zor duruma sokmuştur. Cephede askerlerimiz açlıkla, susuzlukla, yoklukla imtihan olmuş ama kurtuluş umudu onları yıldırmamış ve Çanakkale Cephesi Çanakkale Geçilemez dedirtmiş ve askerlerimiz ve cephede başarılı olmuştur. O yıllarda Ali Osman adında hukuk okuyan genç bir adam Çanakkale Cephesi’nde görev alırken ağır yara alır ve ölmek üzereyken üzerindeki kıyafeti Yeni Zelandalı düşman askere verir ve onun bu kıyafetleri giymesini ve kendini kurtarmasını ister. O yabancı askeri öldürmez. Çünkü İngilizlerin Yeni Zelandalı gençleri kandırıp bizim ülkemize getirdiğini ve onların da kandırıldığını anlar Türk askeri Ali Osman. Bu yabancı asker de her şeyi anlar ve artık bir kere Çanakkale’ye gelmişlerdir.
Yabancı askeri gören Meryem adlı Türk kızı onu yerde yatarken görür ve onu alır evine götürür, ona aşık olur ve ona çok iyi bakar. Yeni Zelendalı yabancı askerin adı artık Gazi Alican Çavuş olur. Gazi Alican Çavuş şehit olan Ali Osman'ın annesinin evine gider ve Semahat Hanım onu kendi oğlunun kıyafetleri ile görünce yabancı askeri de kendi evladı kabul eder ve onu çok sever. Gerçek adı ise Alistair John Taylor’dur. Meryem bu yabancı adamı çok sever ve onu her şeyden kıskanır. Yeni Zelenda’ya Uzun, Beyaz, Bulut dendiği için Gazi Alican çavuş (Yani o yabancı Yeni Zelendalı genç) çocuklarının adlarını sıra ile Uzun, Beyaz, Bulut koyar. Oğullarını çok sever ama kızını daha çok sever Gazi Alican Çavuş. Meryem bile kendi kızını kıskanır. Çünkü Babası en çok Beyaz’ı sever. Meryem kızı Beyaz’ı okutmaz ve bu yüzden babası ve annesi arasında bir soğukluk başlar ve bu böyle devam eder. Daha sonra anne, baba ölür. Beyaz Hanım okuyamadığı için hiç evlenmez ve evinde kalır. Babası ona zamanında çok sayıda yabancı dil öğretir. Beyaz Hala zeki, inatçı, kendine güvenen, kültürlü biridir. O yıllarda Eceyayla köyüne Viki adında yabancı bir turist gelir. Bu turist kadın Gazi Alican Çavuş'un kendi büyük dedesi olduğunu iddia eder ve rehber Mehmet onu Beyaz Halanın evine götürür. Victoria ve Beyaz Hala evde günlerce konuşur. Mektuplar okunur ve gerçekten de Gazi Alican Çavuş Viki’nin büyük dedesi,Beyaz Halanın babasıdır. Yani kişi akraba çıkar. Beyaz Hala bu durumu kimseye anlatmaması gerektiğini söyler Viki’ye. Çünkü halk bunu duyarsa atalarımızın geçmişine saygısızlık edebilir ve onların mezarlarını rahatsız edebilir der ve Viki de bunu kimseye demez.
Beyaz Halanın kardeşten
olan torunu Ali Osman ve Viki de çok iyi arkadaş olurla rama birbirlerini sevmeye de
başlarlar. Kitabın sonunda şeyi öğrenen Viki, Beyaz Hala ve onun torunu olan Ali
Osman sayesinde gerçeği açıklamak istemedi. Bu bir aile sırrıydı ve sadece dört
kişi biliyordu. Viki büyük dedesinin hatırasına saygı duyarak mezarını ziyaret
etti ve bütün sırlarını çözmüş olarak ülkesine geri döndü.