Kalabalık Bir Topluluğa Tek Bir Tavsiye Hakkın Olsaydı Bu Ne Olurdu? Neden?

 

Kalabalık Bir Topluluğa Tek Bir Tavsiye Hakkın Olsaydı Bu Ne Olurdu? Neden?


Kalabalık bir topluluğa tek bir tavsiye hakkım olsaydı kesinlikle şunu tavsiye ederdim: Adalet. Çünkü bir toplumda adalet yoksa o toplumda çürüme ve yozlaşma başlar. Bir toplumda adalet yoksa o toplumda haklı olan hakkını alamazken zalim olan ve güçlü olan taraf kazanan taraf olur. 


Bir toplumda adalet ölürse o toplumda yaşayanlar da ölmüş demektir. Her işin başı adalettir. Bir yerde adalet varsa orada toplumsal kalkınma ve ilerleme vardır. İnsan haklarına önem veriliyordu. İnsan yaşamına saygı vardır. İnsan duygularına ve insanın dürüstlüğüne değer veriliyordur. Bunun için her şeyden önce insanlara adaletli insanlar, adaletli yöneticiler olmaları gerektiğini söylerdim. Adalet olmadığı zaman toplumda karmaşa olur.


 Adalet olmadığı zaman huzur olmaz, mutluluk olmaz, insanların birbirine güveni kalmaz, insanlık ölür, hak ölür, hakkaniyet ölür. Bunun için her işin başı adaletten, insan haklarından geçer. Adalet ile ilgili şu söz de adaletin önemini bize anlatır: Haksızlığa yönelip bütün insanların senin peşinden gelmesi yerine, adaletli olup yalnız kalman daha iyidir." der Mahatma Gandhi. Böylece sen haktan yana olursun ve vicdanın rahat olur. 

Mutlu Bir Hayat Sürebilmenin Sırları Nelerdir Konulu Konuşma

 

Mutlu  Bir Hayat Sürebilmenin Sırları Nelerdir Konulu Konuşma

 

İnsanın mutlu olması için kendini geliştirmesi ve olumsuz alışkanlıklarını değiştirmesi gerekir. Daha sonra aile içinde sevgi ve saygı olduğu sürece insanlar da mutlu olur. Mutluluğun çeşitleri her ne kadar kişiden kişiye farklılık gösterse de her insan sevilmek ister, huzurlu bir yuvada yaşamını devam ettirmek ister, başarılı olmak ister, kimseye muhtaç olmamak ister.

 

Sevgili öğretmenim,

Mutlu bir hayat sürmek için mutlu bir ailede olmak gerekir. Anne ve baba çocuklarına karşı örnek olmalı ki o ailede yetişen çocuklar da mutlu olsun. Maddi olarak kimseye muhtaç olmamak, kendi ayakların üzerinde durabilmek,  sevdiğin mesleği yapabilmek, farklı türden kitaplar okuyarak zihnini geliştirmek ve hayata farklı pencerelerden bakabilmek insanı mutlu eder. Kişinin kendisi için farklı bir hobi edinmesi. Örneğin; Bisiklet kullanmak, araba sürmek, spor salonuna gitmek, bir müzik aleti çalabilmek vb. gibi. Arkanda güçlü bir ailenin olması, iyi arkadaşlıklar, güvenilir dostlar insanı mutlu eden şeylerdir. Güvenebileceğin bir ortamın varsa, arkanda dağ gibi ailen varsa senden mutlusu yoktur diyebilirim. İnsan mutlu olmak için şükretmeyi de bilmelidir. 


Sağlıklı olduğuna, kimseye muhtaç olmadığına şükretmek kişiyi manevi olarak besler. Merhametli olmak, yeri geldiğinde birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmek mutlu olmanın sırları arasında yer alır. Yeri geldiğinde harcamak, yeri geldiğinde tasarruf etmek, anın tadını çıkarmak ve kötümser olmamak mutluluğun anahtarıdır diye düşünüyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Akıllı Olmak Da Bir Şey Değil Mühim Olan O Aklı Yerinde Kullanmaktır Kompozisyon

 

Akıllı Olmak Da Bir Şey Değil Mühim Olan O Aklı Yerinde Kullanmaktır Kompozisyon


İnsanı diğer canlılardan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz gücü, düşünme ve anlama melekesidir. Akıl,  İslam’da  akıl  zekadan öte ileriyi görebilmek ve ona göre hazırlık yapabilmektir. Akıl insanı olumlu yönde değiştirebilmeli, kişinin gelişimine ilerlemesine katkı sağlamalıdır.


 İnsan sahip olduğu aklı yerinde kullanamıyorsa, aklını faydalı işlere vermiyorsa o kişinin zeki olup olmamasının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan aklı yerinde kullanabilmek, yerinde kararlar alabilmek, girişimci bir ruha sahip olmak ve aklını çalışarak daha iyi hale getirmektir. Çünkü akıl çalışarak süper güce ulaşır ve kişiyi zirveye doğru yaklaştırır. Her insanda akıl vardır ama önemli olan aklı yerinde kullanabilmektir. Başarılı olan bilim insanları, ilim insanları, sporcular da bu aklı yerinde kullandıkları için adını tarihe yazdırmışlardır.

 

Akıl yerinde kullanıldığı zaman  insanın  algılama, anlama, düşünme, öğrenme, karar verme ve problem çözme yeteneğini doğru bir şekilde kullanmasıdır. Akıl yerinde kullanmak, insanın dünyayı anlama ve ona uyum sağlama yeteneğini doğru bir şekilde kullanmasıdır. Akıl yerinde kullanıldığı zaman  boş işlere fazla vakit kalmaz. İnsanın uğraşı hep işi ile olur. Kişi tembel olmaz, aylak aylak orda burada gezmez. Kendini işine odaklandırır ve büyük başarılara imza atar. Bunun için aklı yerinde kullanmak ve çok çalışmak gerekir. Sadece zekalı olmak kişiyi akıllı yapmaz. Çalışmak kişiyi akıllı ve zeki yapar.

Alışkanlıkların Zinciri Önce Hiç Duyulmayacak Kadar Hafif Sonra Kırılmayacak Kadar Güçlü Olurlar

 

Alışkanlıkların Zinciri Önce Hiç Duyulmayacak Kadar Hafif Sonra Kırılmayacak Kadar Güçlü Olurlar.


Alışkanlıklar hayatımıza girdiği andan itibaren güçlü olmaya başlar. İlk başlarda kimi olumsuz alışkanlıkları fazla kafaya takmayız ve ne de olsa bu alışkanlıklardan vazgeçebilecek bir iradeye sahip olurum diye düşünebiliriz ama alışkanlıklar  önce yavaş yavaş hayatımıza girer ve daha sonra kırılmayacak kadar keskin ve güçlü olurlar. Örneğin; Sigaraya başlayan bir genç bir kere tadına baktım ne olacak ki diye bir düşünceye kapılır. 


İlk kez hayatında kumar oynayan bir kişi bir kere oynadım bir daha oynamam der  ve daha bunun gibi birçok kötü olumsuz alışkanlık bir kereden başlar ve sonra bir de bakmışsınız ki bunlardan vazgeçemeyecek kadar bağımlı, öfkeli bir insana dönüşmüşsünüz. İşte bunların olmaması için kötü alışkanlıklar değil  bize faydası dokunabilecek iyi alışkanlıklar edinmek gerekir. Yoksa sigaraya başlayan bir insan bir daha zor bırakıyor, ya da kumar oynamaya başlayan bu alışkanlığını kolay kolay bırakamıyor. Çünkü önce hayatına eğlence gibi girdiğini düşünüyor insanlar ama sonra hayatını felakete dönüştürüyor bu kötü alışkanlıklar. Aileler yıkılıyor, evler dağılıyor, sağlık elden gidiyor ve daha neler neler… İşte bunun için de kendimize güçlü alışkanlıklar edinelim. 


Örneğin; Kitap okuma alışkanlığı, bilim alanında bir çalışmaya hazırlanma ve kendini en iyi yere getirme alışkanlığı, dürüst ve güvenilir insan olma alışkanlığı, işini en iyi şekilde yapan karakterli insan olma alışkanlığı gibi güzel şeyleri yapalım. Unutmayalım ki kötü alışkanlıklar hayatımızdan çıkarmak çok zor oluyor. Örneğin çok yemeye alışmış ve aklında sürekli yemek bulunan kişi iradesine hakim olamıyor ve yemeyi kolay kolay bırakamıyor. Bunun sonucunda da başlıyor hastalıklar. 


Alışkanlıkların bizi nasıl egemenliği altına aldığını şu sözle de anlatabilirim:  Hiç kimse bir alışkanlığa veda etmek cesaretini gösteremez.” Balzac Mademki alışkanlıklar, hayatımızın en ileri gelen hâkimleridir, öyle ise ne yapıp edip iyi bir alışkanlık edinmeye çalışmalıyız. Bacon. İşte bunlardan dolayı güzel alışkanlıklar, sizi geliştirecek alışkanlıklar edinmek gerekir, diğerleri hayatınızı kâbusa dönüştürebilir.

Kadına Şiddet Hakkında Konuşma Örneği

 

Kadına Şiddet Hakkında Konuşma Örneği


Cumhuriyetimizin Kurucu lideri, devlet adamı, eğitimci, yenilikçi büyük insan  Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Dünyada her şey kadının eseridir" sözü, tarihimizde ve töremizde kadının yerinin de, kadına bakış açımızın da özetidir. Hiç şüphesiz kadınlarımız, şanlı tarihimiz boyunca baş tacımız olmuştur. Kadına bu kadar fazla önem veren büyük bir liderimiz varken bugünkü geldiğimiz hale bakacak olursak toplumda bir çürümenin başladığını görebiliyoruz. Kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuğa şiddet, çocuk cinayetleri ve daha birçok alanda bozulmak, çürüme devam ediyor. Ne yazık ki bu durum ülkemiz açısından ve diğer dünya ülkelerine örnek olma açısından vahim bir örnektir. Çünkü diğer ülkelere güzel değil kötü örnek oluyoruz ve bu da ülkemizin adını kötüye ve geri kalmış bir ülkeye çıkarıyor.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Kadına kalkan her el acizliğin, cehaletin ve eğitimsizliğin göstergesidir. Bir kereden bir şey olmaz, kadındır susmalıdır, her türlü eziyete dayanmalıdır gibi saçma sapan gelenekselleşmiş cümleler kadını aşağıya çekmekten başka bir şey yapmaz. Kadın bu kadar önemli olmasaydı Yüce Allah dünyaya çocuk getirmek görevini kadına verir miydi. Bir erkeği kadın dünyaya getirirken erkeğin kadına el kaldırması, kadını öldürmesi insanlığa sığacak bir davranış değil cani bir eylemdir. Kadınlar korunmalı, sevilmeli, sayılmalıdır. Bir kadın ile bir erkeğin gücü yaratılış itibari ile aynı değildir. Erkek daha güçlüdür. Oysa kadın daha savunmasızıdır. Onun için kadınlarımıza şefkatle yaklaşmalıyız, onları sevmeli onlara kibar davranmalıyız. Çünkü onlar dünyamızı güzelleştiren çiçeklerdir. Her şey kadın eli ile daha güzel olur ve  dünya daha yaşanılır bir dünya olur.

 

Sevgili öğretmenim,

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır. Dünyanın pek çok yerinde sıklıkla rastlanan bir insan hakları ihlalidir. Kadınlara yapılan fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddetin önüne geçmeliyiz ve bu tür canilikler son vermeliyiz. Hep birlikte hayır demeliyiz ve kadınları el üzerinde tutmalıyız. Bunun yolu eğitim ve güzel ahlaktan geçer. Kadına kadına destek olmalı, kadın kadını yüceltmeli ve her tülü kötülüğe dur denilmelidir. Kadınlarımızı korumalı ve şu sözü unutmamalıyız: "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Mustafa Kemal Atatürk. Anlatacaklarım bunlardır.. Unutmayın ki "Ahlak, namus deyince sadece kadından bahseden herkes namussuzdur ve ahlaksızdır." der. Frida Kahlo. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sokak Oyunları Konulu Bir Hikaye Yazınız

 

Sokak Oyunları Konulu Bir Hikaye Yazınız

 

Havalar ısınmış, yaz tatili gelmişti. Güneş  tüm sıcakkanlılığı ile evlerimizi, bedenlerimizi ve ruhlarımızı ısıtıyordu. Geçen hafta karnelerimizi almıştık ve herkes dinlenmeye evine çekilmişti. Bu kadar dinlenmenin benim için yeter ki olduğunu düşündüm ve hemen komşu çocuklarını sokağa çağırıp oyun oynamaya başladık. Saat sabah on gibi oyunlara başladık. İlk önce arkadaşlarla güzel bir futbol oynadık. 


Daha sonra kız arkadaşlarımızın da gelmesi ile  ortam daha da kalabalık oldu ve mahallede söbe oynamaya başladık. Ebe olan kişi sayıyor, diğerleri saklanıyor ebe de onları bulmaya çalışıyordu. Çok heyecanlı  ve eğlenceli bir oyundu söbe. Daha sonra bu oyunu bitirip yağ satarım bal satarım, mendil kapmaca ve yakan top oynadık. Oyunlar harika gidiyordu. Melisa, Betül, Fatih, Mehmet, Cihat, Aydın, Buse, Reyyan ve ben Asım  olarak harika bir ekip olmuştuk. Oyunlara doyamıyorduk bugün. Öğle arası annem çağırdı ve çocuklar biraz mola verin dedi. Hemen bize sürahide getirdiği limonatalardan ve keklerden ikram etti. Bunların tadı harikaydı. Daha sonra bizim evimizin bahçesinde kiraz ağacına çıktık hep birden. Karnımız doyana kadar kirazlardan da yedik bir güzel. Daha sonra oyunlarımıza devam ettik.


 O gün akşama kadar oynadık, yorulduk ve mutlu bir gün geçti. Ertesi sabah ailelerimizle Sivas Kongre Müzesi’ni ziyaret ettik ve yaz tatilimiz güzel bir şekilde devam ediyordu. Yaşadığımız şehir olan Sivas'ı çok seviyorduk. Çünkü yaşadığımız mahallede eskisi gibi komşuluk ilişkileri devam ediyor, sokak oyunları devam ediyordu ve biz çocuklar da çok mutlu oluyorduk.

Hayalini Kurduğunuz Bir Dünyayı Anlatınız

 

Hayalini Kurduğunuz Bir Dünyayı Anlatınız

 

Hayalini kurduğum dünyada insanların çalışkan, dürüst ve güvenilir olmasını isterdim. İsterdim ki kimse yalan söylemesin, kimse bir başka insanın duyguları ile oynayıp onu kandırmasın. Yoksullar olmasın. Her insan çalışsın ve herkes kendi ayakları üzerinde durabilsin. Böylece kula kulluk edilmesin, sadece Allah’a kulluk edilsin isterdim. Güçlü ya da güçsüz , zalim ya  mazlum olmasın. Her insan dünyayı daha güzel hale getirmek için, daha barış dolu bir dünya olması için  dünyaya bir katkı sağlasın.

 

Sevgili öğretmenim,

Savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin, kadınlar savaş yüzünden ülkelerini terk etmek zorunda kalmasın isterdim. Ülkemin ve diğer dünya ülkelerinin her alanda gelişmesini ve uygar olmasını isterdim. Daha bilinçli insanlar, daha çevre dostu insanlarla dolu bir dünyamız olsun. Hiçbir yerde kötülük barınmasın. Kötülere, adaletsizlik yapmaya çalışanlara fırsat verilmesin, rüşvet ortadan kalksın, insanlar kendi emeği ile kendi helal parasını evine götürebilsin. Mutlu anne ve mutlu babalar olsun. Kadınlara ve çocuklara şiddet uygulanmasın. Kadınlar ve çocuklar mutlu olsun, yaşatılsın ve dünyayı güzelleştirmeye devam etsin.

 

Sevgili öğretmenim,

Hiç kimse kimseden üstün olmasın. Bilim ve fen alanında dünyamızda, ülkemizde kalkınmalar devam etsin. İnsanlar birbiri ile daha samimi olsun ve yüz yüz iletişimin yerini sosyal medya almasın. Akrabalık ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri güven üzerine, sadakat üzerine, sevgi üzerine kurulsun. Çıkarlar için arkadaşlık kurulmasın. Yurtta barış dünyada barış olsun ve herkes mutlu, heyecanlı ve hayat dolu bir yaşam sürmeye devam etsin. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Çocukken İnandığın En Garip Şey Neydi, Neden Konulu Konuşma

 

Çocukken İnandığın En Garip Şey Neydi, Neden Konulu  Konuşma

 Her insanın çocukluğunda yaşadığı, gerçek olmadığı halde çocuk olduğu için gerçek olduğuna inandığı şeyler vardır. Çünkü çocukken hayal gücümüz çok fazladır ve hayalimizdeki şeyleri de gerçekmiş gibi hatırlayabiliriz kimi zaman.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Benim çocukken inandığım en garip şey devlet kavramının uzun boylu, esmer, kocaman bıyıkları olan bir adam olduğuna inanırdım. Çünkü aile büyükleri bir konu hakkında konuşurken devlet var kocaman, devlet ona izin vermezi, o  işin peşine devlet düşerse kimse bu işten kârlı çıkmaz gibi sözler duyardım ve bunun için de devletin kendi başına koca bir adam olduğuna inanırdım.  Devlet babanın yaşayan bir insan olduğunu düşünür ve onu görmeyi çok isterdim. Geceleri rüyamda devlet olan kişiyi görürdüm ve ben yanlış bir şey yapmıyorum Devlet Amca der  ter içinde uyanırdım. Bu benim inandığım garip bir şeydir. Bir de ünlü olan kişilerin olağanüstü yeteneklerinin olduğuna inanırdım.

 

Sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım

Bugün biliyorum ki devlet bir insan falan değilmiş. Devlet demek; toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Yani somut değil soyut bir kavrammış aslında. Öyle devlet diye bir adam falan yokmuş yani. Devlet toplumu oluşturan hepimizmişiz aslında. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Susuzluk, Toprak, Kirlilik, Atmosfer, Kuraklık Sözcükleri İle İlgili Hikaye

 

Susuzluk, Toprak, Kirlilik, Atmosfer, Kuraklık Sözcükleri İle İlgili Hikaye


Sabah erkenden uyandım. Bugün okulun ilk günüydü. Çok heyecanlıydım. Hemen yerimden kalktım, yeni okul kıyafetlerimi giyip doğruca elimi yüzümü yıkmaya gittim. Çeşmeyi açtığımda çeşmeden su gelmiyordu. Sular kesilmişti.  Susuzluk kadar kötü bir şey yoktu. Çünkü su ölmese kirimizden, pasağımızdan  birbirimizin yanına bile yaklaşamazdık. Ne kadar da önemliymiş suyun olması dedim kendi kendime.  Sivas Belediyesi'nden anons yapılmış akşam beşe kadar su gelmeyecek deniliyordu. Küresel ısınmanın etkisiyle iklimler değişmeye başlamış, iklimlerin zamanı da değişmeye başlamıştı. Bu yıl çok fazla kar ve yağmur yağmadığı için barajlar çekilmeye başlamış ve her yerden kuraklık sinyalleri gelmeye başlamıştı.


 Çok korktum ve çok üzüldüm ama bugün moralimi bozmamalıydım. Çünkü bugün okulun ilk günüydü ve okulumuz farklı bir mahallede olduğu için orada sular kesik değildi. Hemen servise binip okuluma vardım. Okula girdiğimde öğretmenimiz ve arkadaşlarımı görünce çok heyecanlandım ve hemen onlara sarıldım. Okuldaki suyu da dikkatli kullanmayı ihmal etmedim. Çünkü kuraklık kapıdaydı. Daha sonra öğretmenlerimle ve arkadaşlarımla küresel ısınma üzerine, atmosferin kirliği üzerine muhabbet ettik. Öğretmenimiz bir Kızılderili atasözü  söyleyerek doğamızın önemine dikkat çekti. O söz aklımda kaldığı kadarı ile şöyleydi: “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”.  Ne kadar da çok önem veriyorlarmış yaşadıkları çevreye diye düşündüm. Daha sonra okul bitti ve servise binip tekrar eve geldim. Yemeğimi yedikten sonra üstümü çıkarıp arkadaşlarımla dışarı çıktım ve mahallede top oynamaya başladık. Top oynarken yerde bir sürü pet şişeler, abur cubur kağıtları, kullanılmış peçeteler,  sigara izmaritleri vardı. İnsanlar olarak çevreyi ne kadar çok kirletiyoruz diye düşündüm. Havayı, suyu, toprağı kirletiyor sonra da mucize bekliyorduk. Mucize kendi elimizdeydi oysa. Temiz olmak, doğamızı korumak kendi elimizdeydi. Hemen arkadaşlarıma döndüm ve top oynamayı bırakalım ve önce oynayacağımız yeri temiz hale getirelim dedim ve birlikte top oynadığımız yeri ve diğer çöp atıkları olan yerleri tertemiz yaptık. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde çalışmak da ayrı bir zevk veriyordu insana. Böylece daha temiz bir çevre ortaya çıkmıştı. Çok mutlu olmuştuk.


 Arabadan çıkan gazlar, kalitesiz yakıt kullanımı, doğaya zararlı kozmetik kullanımı, egzoz gazları ve ve daha birçok etmenler atmosferimizi kirletiyordu. Atmosfer kirlendiği zaman cilt hastalıkları, saç dökülmesi, akciğer hastalıkları ve kansere yakalanma kaçınılmaz sonumuz olurdu.. Ayrıca kükürt dioksit ve ozon;  bitkiler için zararlı olup; özellikle ozon, ürün kayıplarına sebep olmaya ve ormanlara zarar vermeye başlardı. Kirli hava genlerimizi etkiler ve bu da bizde çeşitli sağlık sorunlarına neden olurdu. Arkadaşlarımla da güzel bir sohbet gerçekleşmişti. Daha sonra biz bugün çok ders çalıştık galiba dedik ve hemen futbol oynamaya başladık ama daha temiz bir sahaydı artık oynadığımız yer ve biz daha bilinçli insanlar olacağımıza söz vermiştik adeta.

İnsanlar İçin Mutluluk Nedir, Sizce Gerçek Mutluluğu Yakalamak İçin Neler Yapılması Gerekiyor ve Sizin Mutlu Olmak İçin Yaptıklarınız Nelerdir Konulu Konuşma

 

İnsanlar İçin Mutluluk Nedir, Sizce Gerçek Mutluluğu Yakalamak İçin Neler Yapılması Gerekiyor ve Sizin Mutlu Olmak İçin Yaptıklarınız Nelerdir Konulu Konuşma


Mutluluk kavramı her insana göre değişiklik gösterebilir. İnsanlar  için mutluluk bana göre ilk olarak sağlıklı olmaktır. Çünkü sağlığınız yerinde olduğu zaman kendini dinç hissedersiniz ve yapabileceğiniz  bir işi en iyi şekilde yapmaya çalışırsınız.  Mutluluk affedebilmek, sevmek, sevilmek, saygı göstermek, saygı duyulmasını beklemek, maddi  olarak kimseye muhtaç olmamak, iki yüzlülük olmamak, dil ile kalbin aynı şeyi söylemesi, ne istediğini bilen kararlı bir yürek olmak, samimi olmak, manevi olarak sağlam bir psikolojiye sahip olmak, merhametli olmak, birlik ve beraberlik içinde olmak, güven vermek, güven duyabilmek mutluluğa gidilen yollardır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 Gerçek mutluluğu yakalamak için kişinin ilk olarak sağlıklı olması gerekir. Daha sonra sevdiği ve yetenekli olduğu alanda çalışması, o işten büyük bir zevk alması gerekir. Kendine güvenmek, yeri geldiği zaman kendini ve başkalarını affedebilmek, ileriye dönük olma, geçmişe takılmama, doğadaki canlılara merhamet göstermek, empati kurma becerisine sahip olmak, sevmek, sevilmek gibi erdemler gerçek mutluluğa ulaşmamızı sağlar. Gerçek mutluluğun yakalanması için kişinin ruhunun zengin olması gerekir. Yani açgözlü olmamak, kibirli olmamak, merhametli olmak gerekir. Yerini geldiğinde acını yaşayabilmek ve hıçkıra hıçkıra, bağıra bağıra ağlayabilmek, yumuşak huylu olmak, tatlı dilli ve güler yüzlü olmak, adaletli olmak, doğruluktan ve haktan yana olmak, yurtta barıştan dünyada barıştan yana olmak, zulme sessiz kalmamak gerçek mutluluğun  hazineleridir diye düşünüyorum. İşte bunları hayatımızda uyguladığımız zaman gerçek mutluluğa kavuşmuş oluruz.

 

Sevgili öğretmenim,

Ben mutlu olmak için sağlıklı olduğuma her sabah kalktığımda şükrediyorum. Çünkü sağlıklıyım ve mutluyum. Ailemle olduğum için mutluluğu iliklerime kadar hissedebiliyorum. Sorumluluklarımı yerine getirdiğim zaman, bağımsız bir ülkede yaşadığım için çok mutlu oluyorum. Birine haksızlık yapıldığında sessiz kalmıyorum ve gereken cevabı verebiliyorum. Bana yapılan kötülükleri affediyorum ama bir daha unutmamak için aynı kişilerle eskisi kadar samimi olmuyorum ve mesafeli oluyorum. Karnımı doyurabiliyorum, kitaplarla ruhumu doyurabiliyorum, çevremdeki her canlıya merhamet gösteriyorum. tatlı dilli ve güler yüzlü olmaya dikkat ediyorum. Zor durumda olanın elinden tutuyorum. İnsanların bana olan güvenini boşa çıkarmıyorum, dürüst ve güvenilir bir insan olarak, sevgi dolu bir insan olarak hayatıma mutlu bir şekilde devam ediyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.