Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Klasisizm ( Kuralcılık) Hakkında Bilgi

 

Klasisizm ( Kuralcılık) Hakkında Bilgi


Klasisizm edebi akımı on yedinci yüzyıl ortalarında Fransa’da ortaya çıkan bir edebi akımdır. Boileau klasisizm akımının kurucusudur. Bu akımda en önemli olan şey akıl ve sağduyudur. “Ahlaka uygunluk” ilkesine çok defa yer verilmiştir. Bu edebi akım konularını eski Yunan ve Latin edebiyatından yer alır. Sanat için sanat anlayışı hakim olmuştur. Toplumsal ve ulusal konulara yer verilmez. Kahramanları seçkin yani elit kimselerdir. Dilin açık, sade ve soyludur. 


Sanatçı eserde kendini gizler. Bu akımda önemli olan konu değil, konunun işleniş biçimidir. Klasisizmde en az gelişen tür romandır. Sosyal ve fiziksel çevreye fazla önem verilmez, çünkü bunlar değişen şeylerdir. Dil, üslup kusursuz bir şekilde işlenmiştir. Tiyatro, deneme ve şiir türlerini etkileyen bir akımdır. Tiyatro türü olarak trajedi ve komediyi benimsemişlerdir. İdeal insan hedeflenmiştir. Temel ilkeleri şunlardır: Yapıtlarının etkileyici olmasını hoşa gitmesini, tarih biliminden ayrılmasını, din dışı konularla ilgilemeyi temel ilke olarak kabul etmişlerdir. 


Bireyi olgunlaştırmak hedeftir toplumu değil. İnsan dışındaki hiçbir şey önemsenmez. Türk Edebiyatı Batı’ya açıldığında klasisizm, dönemini tamamlamıştı. Bundan dolayı edebiyatımızda bu akımın önemli bir etkisi olmamıştır.


Klasisizmin   dünyadaki başlıca temsilcileri şunlardır:

* Boileau

Pascal

Bossuet

 Descartes

La Fontaine

Racine

 Moliere

 Andre Gide

Fenelon

 Daniel Defoe

 Madame de La Fayette

Corneille

La Rochefoucault

 

Klasisizmin Türk edebiyatındaki başlıca temsilcileri şunlardır:

 

Şinasi

Direktör Ali Bey

Ahmet Vefik Paşa

Yusuf Kamil Paşa

Teodor Kasap

Divan Edebiyatındaki İlkler ve Enler

 

Divan Edebiyatındaki İlkler ve Enler


Divan Edebiyatı (Kalisk Türk Edebiyatı 13-19. Yüzyıl)

İlk siyer örneği. Süretü’n Nebi- Erzurumlu Darir

En fazla fazel yapan padişah: Kanununi Sultan Süleyman ( Muhibbi- 16. yüzyıl)

İlk tezkire: Mecalüsis’ün Nefais- Ali Şiir Nevai ( 15. yüzyıl)

 Divan edebiyatının en lirik şairi: Fuzuli (16. yüzyıl9

Anadolu’da yazılan ilk tezkire: Hest Behişt- Sehi Bey ( 16. yüzyıl)

İlk seyahatname: Mir’atül Memalik- Seydi Ali Reis ( 16. yüzyıl)


İlk güvenilir tezkire: Tezkiret’ül Şuara- Latifi (16.yüzyıl)

İlk divan şairi: Hoca Dehhani (13. yüzyıl)

İlk hamse yazarı: Ali Şiir nevai- Mecalüs’ün Nefais (15. yüzyıl)

 Manzum olarak yazılan en önemli tezkire: Teşrifatu’ş Şuara- Güfti ( 17. yüzyıl)

 İlk hatıra kitabı: Babürname- Babürşah ( 16.yüzyıl)

Divan edebiyatında mahallileşme akımının temsilcisi: Nedim (18.yüzyıl)

Dünya denizciliğinin ilk kılavuz kitabı: Kitab-ı Bahriye- Pir-i Reis ( 16.yüzyıl)

İlk antoloji örneği: Mecmuatü’n Nezair:  Ömer Mezid ( 15. yüzyıl)

Çocukara yönelik yazılan ilk eser: Hayriye- Nabi ( 17. yüzyıl)

İlk şehrengiz örneği: Edirne Şehrengizi- Mesihi ( 16.yüzyıl)

İlk manzum fıkıh kitabı: Kuduri- Gülşehri (15.yüzyıl)

Türkçe yazılan ilk fütüvvetname: Fütüvvetname- Haliloğlu Yahya Burgazi (13. yüzyıl)

Türk edebiyatının ilk büyük te’lif mesnevisi: Garipname- Aşık Paşa (14.yüzyıl)

Anadolu Türkçesinin bilinen en eski örneği: Çarhname – Ahmet Fakih (13. yüzyıl)


İlk bibliyografya: Keşfü’z Zünun- Katip Çelebi

Divan sahibi ilk Osmanlı Padişahı. Sultan 3. Murat ( 16.yüzyıl)

Türk edebiyatında yazılmış ilk manzum İskender hikayesi: İskendername- Ahmedi (14.yüzyıl)

Şarkı nazım biçiminin kurucusu: Nedim 18.yüzyıl)

Süslü nesrin ilk temsilcisi: Sinan Paşa- Taarruzname

Hilye türünün en önemli örneği: Hilye-i Hakani- Hakani 816. yüzyıl)

Benden Selam Olsun Bolu Beyi’ne Türküsünden Hareketle Köroğlu’nun Kişiliği Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?

 

Benden Selam Olsun Bolu Beyi’ne Türküsünden Hareketle Köroğlu’nun Kişiliği Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?


Köroğlu (16. yüzyıl) Halk şairlerimiz içerisinde kavganın, özgürlüğün sembolüdür. Köroğlu halk şairlerimiz içerisinde kavganın ve özgürlüğün sembolüdür. Şiirlerinde coşkun bir seslenişle yiğitlik, dostluk, aşk, doğa sevgisi çok sâde bir dille anlatılır.


Benden selam olsun Bolu Beyi'ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir

Düşman geldi bölük bölük dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfenk icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır

Köroğlu düşer mi hele şanından
Çoğunu ayırır er meydanından
Kırat köpüğünden düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır

Köroğlu bu şiiri ile korkak insanlara göz dağı vermiştir. Mert olan insan silaha, tabancaya, tüfeğe sırtını dayamamalıdır. Gerçekten mertse bunları kullanmadan yiğitçe dövüşmelidir, korkmamalıdır. Köroğlu’nun kişilik özellikleri şunlardır:


* Yiğit biridir ve cesurdur. Kimseden korkmamaktadır. Mert olan insanların da adam gibi olmasını istemiştir.

* Kendine güvenen ve inanan biridir. Korkak ve kaypak değildir ve ölümden, kötü insanlarla çarpışmaktan asla korkmayan adam gibi adamdır.

* Haksızlığa, zalimliğe ve zulme dur diye mazlumların yanında olan kişidir. 

Bilim İle Güzel Sanatlar Arasındaki Farklar Nedir?


Bilim İle Güzel Sanatlar Arasındaki Farklar Nedir?

Bu yazımızda sizler için bilim ve güzel sanatlar arasındaki farkları maddeler halinde açıklamaya çalışacağız. Bilim ve güzel sanatlar arasındaki farklar şunlardır:
- Güzel sanatlarda güzeli arama amacı varken bilimde doğruyu bulma amacı vardır.
- Bilim, sanata göre toplumsallık açısından daha geniştir.

- Bilim daha çok maddi yanımızla ilgiliyken sanat daha çok ruhumuza hitap eder.
- Bilim somut gerçeklikleri soyut yollarla ispat ederken, sanat soyut duygular ve düşünceleri somut eserlerle ifade etmeye çalışır.
- Bilimde deneysellik ön plandayken sanatta estetik ve sezgiler ön plandadır.
- Bilim varlıkların nedenleri anlamamıza yardımcı olurken sanat varlıkların biçimlerini görmemize yardımcı olur.
- Bilimde nesnellik ön plana çıkarken, sanatta öznellik ön plandadır.
- Sanat duygular, hayaller vb. soyut kavramlara yönelmişken bilim duyu organlarımızla algılayabildiğimiz somut gerçeklere yönelmiştir.


Güzel Sanatlar İçerisinde Edebiyatın Yeri


Güzel Sanatlar İçerisinde Edebiyatın Yeri

İnsanın doğa karşısındaki duygu ve düşüncelerini ritm, çizim, renk, söz vb. araçlarla güzel ve etkili bir biçimde ifade etme gayretinden doğan ruhsal faaliyetler güzel sanatlar olarak adlandırılmaktadır. Yani bir ressamın çizdiği resim, bir şairin yazdığı şiir ya da bir yazarın kaleme aldığı roman güzel sanatlar içerisinde değerlendirilmektedir.

Güzel sanatlar estetik kaygı ve haz uyandırması yönü ile diğer sanatlardan ayrılmaktadır. İnsanlar var olduğundan beri güzel sanatlar da var olmuştur ve insanlara güzel duygular kazandırmayı amaç edinmiştir. Edebiyat da güzel sanatların bir kolu olarak söz ve düşünceyi kullanarak insanlara güzel olanı ulaştırmayı amaç edinmiştir. Kısacası edebiyatı insanda haz uyandırmak amacı ile kaleme alınan bütün yazılı ve sözlü eserler olarak tanımlamamız doğru olur.

Edebiyat malzemesi sözcükler olan ve insanlara estetik zevk kazandırmayı amaç edinmiş bir sanat dalıdır. Bu bakımından edebiyatta kazanç sağlamak her zaman ikinci planda olmalıdır. Kısacası edebiyat kullandığı malzemenin dil olması sebebiyle diğer güzel sanatlar dallarından ayrılmaktadır.

Güzel Sanatların Sınıflandırılması

Kullandığı malzemeye göre güzel sanatları şu şekilde sınıflandırabiliriz:
A. Fonetik (İşitsel Sanatlar) : Ses ve dilin malzeme olarak kullanıldığı sanatlardır. Edebiyat ve müzik bu gruba girer.
B. Plastik (Görsel ) Sanatlar : Görüntü ve maddenin malzeme olarak kullanıldığı sanatlardır. Resim, heykel, hat, ebru vb. sanatlar bu gruba girer.
C. Dramatik (Ritmik) Sanatlar: “Hareket” in malzeme olarak kullanıldığı bale, opera, tiyatro gibi sanatlar bu gruba girer.

Öğretmenler Günü İle İlgili Kendi Kafanızdan Bir Şiir Yazınız.


Öğretmenler Günü İle İlgili Kendi Kafanızdan Bir Şiir Yazınız.

Kolum kanadım kırılmış, kimsem kalmamış derken
Hayattan umudumu kaybetmişken
Ne ana var, ne baba diye sızlanırken
Sen tuttun kolumdan , bana umut oldun can öğretmenim

Sen ki yüce dağları bizim için aştın geldin
Sıcak soğuk demedin, bize hep ilim öğrettin
Yeri geldi kendi ellerinle  bize yemek hazırladın
Sen ne güzel bir insansın benim fedakar öğretmenim


Tıpkı bir ana sıcaklığı, tıpkı bir baba yüreği gibisin
İnsanlara yol gösteren  bilim insanısın
Bir milletin cahillikle mücadele edişisin
Sen güzel bir öğretmensin , benim  aydınlık yarınlarımsın


Sen hep bizi çok sevdin
Hiçbirimizi hor görmedin
Çünkü sen bize her şeyden önce insanlığı öğrettin
Sen ne erdemli bir öğretmensin, benim  güzel  öğretmenim

Ben sende tattım, şefkat ve merhameti
Ben sende tattım ilgiyi, sevilmeyi ve sayılmayı
Kimse beni görmezken, sen tuttun elimden
Beni cahil kalmaktan kurtardın , benim  canım yol göstericim .

Sen Mustafa Kemal Atatürk’ün  istediği özelliklere sahipsin
Ülkesinin aydınlık yarınlara kavuşması için  bir fener gibisin
Sen cumhuriyet öğretmeni,  sen insana saygı duyansın
Sen ne güzel öğretmensin benim değerli  çiçeğim, Öğretmenler Günün kutlu olsun.

Birlik ve Beraberlik ile İlgili Atasözleri ve Özdeyişler

Birlik ve Beraberlik ile İlgili Atasözleri ve Özdeyişler

Yardımlaşma ve dayanışma toplumsal yaşamın en önemli ve vazgeçilmez niteliklerinden birisidir . Birlik beraberlik içerisinde hareket ettiğimiz zaman aşılmaz denilen zorlukların kolaylıkla üstesinden gelinebileceğini görürüz . Bu yazımızda sizler için birlik ve beraberliğin önemini anlatan atasözleri ve özdeyişleri derlemeye çalıştık .

Birlik ve Beraberlik İle İlgili Atasözleri
-Yalnız taş duvar olmaz.
-Bir elin nesi var iki elin sesi var .
-Birlikten kuvvet doğar .
-Nerede birlik orada dirlik
-Baş başa vermeyince taş yerinden oynamaz .
-El eli yıkar, iki el birleşir yüzü yıkar .
-Adam adama gerek olmasa her biri bir dağ başında olurdu.
-Ekmeğini yalnız yiyen yükünü dişiyle kaldırır .

Birlik ve Beraberlik İle İlgili Özdeyişler
-”Büyük işler, önemli atılımlar; ancak birlikte çalışma ile elde edebiliriz.” (Mustafa Kemal Atatürk)
- ”Siz birbirinizden ayrılırsanız,hepinizi ok gibi birer birer kırıp parçalarlar:Oysa birlik olursanız,hiçbir kuvvet sizi kıramaz.” (Oğuz Kağan)
”Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. (Mehmet Akif Ersoy)
- ”İnsanlar birbirine yardımdan el geçtikleri gün insanlık yok olur Karşılıklı dayanışma olmazsa toplumlar olmaz.” (Walter Scott)
-”Kötüler birleştiği zaman iyiler de bir araya gelmelidirler, yoksa teker teker giderler.” (Edmund Burke)
- ”Biz hepimiz tek kanatlı melekleriz, ancak birbirimize sarılırsak uçabiliriz.” (Luciano de Crescenzo)

Birlikten Kuvvet Doğar Konulu Kompozisyon


Şiir Türleri ve özellikleri – Şiir Türleri İle İlgili Örnekler


Şiir Türleri ve özellikleri – Şiir Türleri İle İlgili Örnekler

Duygu ve düşüncelerin yoğun bir anlatımla , imgeler ve ritim unsurları da kullanarak anlatıldığı yazın türüne şiir denir . Şiir türleri ve özellikleri şöyledir :

1. Epik Şiir : Savaş , kahramanlık vb. konuları işleyen şiirlere epik şiir adı verilir . Epik şiirin ilk örneği Homeros’un “İlyada ve Odise”  adlı adlı detanıdır . Epik şiir türü ile ilgili örnek şiirlerşunlardır :

Benden selam olsun Bolu beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından gürzün sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir 
( Köroğlu )

Tarihin dilinden düşmez bu destan
Nehirler gazidir, dağlar kahraman
Her taşı bir yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir 
(Orhan Şaik Gökyay )

2. Lirik Şiir : Aşk , ayrılık , özlem vb. duyguları anlatan şiirlere denir . Lirik şiir ile ilgili örnekler şunlardır :

Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez   
(Erzurumlu Emrah )

Dağda dolaşırken yakma kandili
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet.
Ne söylemez, akan suların dili
Sessizlik içinde çağlama gurbet.  (Necip Fazıl Kısakürek)



3. Didaktik Şiir : Eğitici ve öğüt verici şiirlere didaktik şiir denir .  Didaktik şiir ile ilgili örnekler şunlardır :
Kitap en iyi arkadaş
Bana neyi sorsam söyler.
Ne anlatsa en sonunda
Çalış, iyi, doğru ol der      
( Fazıl Hüsnü Dağlarca )

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş Yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum?  
(Âşık Veysel )

4. Pastoral Şiir : Doğa ile ilgili , orman ve köy yaşamı , çoban hayatı gibi konuları işleyen şiirlere pastoral şiir denir . Pastoral şiirler ile ilgili örnekler şunlardır :

Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telaş, bir telaş
Karıncalar öteden beri dostum. 
( Behçet Necatigil )

Havalar güzel gidiyor
Sen de çiçek açtın erkenden
Küçük zerdali ağacım,
Aklın ermeden.   
(Cahit Külebi )

5. Satirik Şiir : Toplumsal sorunları ve toplum hayatındaki aksayan yönleri anlatan şiirlere satirik şiirler denir . Didaktik şiirlere benzemekle beraber satirik şiirlerde amaç  bilgi vermek değildir . Satirik şiirler ile ilgili örnekler şunlardır :

Tahir Efendi bana kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim benim zira
İtikadımca kelp tahirdir  
( Nef’î )

Köylümüz efendimiz tarlasında perişan
İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan
Anam bacımdır bahtı karasında perişan
Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun.
(Cahit Sıtkı Tarancı)

6. Dramatik Şiir : Tiyatroda kullanılan bu şiir türünü harekete çevrilebilen şiir olarak tanımlamak mümkündür .

Salâ verilirken kalktık kahveden
 Kızın babası yanımızda boyu uzun
 Zayıf ağzı mırıltılar.
 On köylü iki subay bir tezkereci er
 Sıralandık ahşap mescidin avlusunda
 Aldık cenazeyi sarsmadan iğreti
 Ve hafif gözlerimiz yerde
 Kayıp bir tayın izini süreriz sanki… 
(Melih Cevdet Anday )

 

                             
                              
                          
                                 


                                      

Vatan Özlemi İle İlgili Hikaye Yazınız.


Vatan Özlemi İle İlgili Hikaye Yazınız.

Ülkemde çıkan iç çatışmadan dolayı mülteci olarak Türkiye'ye sığındım .  Çünkü  ülkemde her gün üzerimizden uçaklar geçiyor ve  üzerimize bombalar yağıyordu .  Daha geçen günlerde annemi , babamı  ve kardeşlerimi gözlerimizin önünde kaybettim . Çünkü büyük bir patlamada can verdiler . Ben son anda kurtuldum .  Henüz 14 yaşında bir kız çocuğuyum .  Türk askerleri bizi kurtardı ve dedem ile birlikte  Türkiye'ye geldik .

Türkiye çok güzel bir ülke, insanları çok iyi fakat ben yine de kendi ana vatanım  olan Suriye'yi çok özlüyorum . Çünkü ben orada doğup büyüdüm . İlk adımımı orada attım , ilk orada konuştum . Vatanımın topraklarının kokusunu  içime çekmek istiyorum . Bir an önce  savaş son bulsa da ülkeme dönsem artık . Çünkü doğduğum , yaşadığım evimi özlüyorum , köyümüzü özlüyorum . Biliyorum evimiz yok, yıkıldı,  harabeye dönüştü fakat yine de belki  o harabenin içinden aileme ait bir şeyler bulabilir ve  onları ömür boyu saklayabilirim . Vatanımı çok özlüyorum , ülkemde iç çatışmaların bir an önce son bulmasını istiyorum . Çünkü hiçbir yer vatanımın yerini tutmuyor .

Annemin kokusunu çok özledim , babamın saçlarımı tarayışını, kardeşimin ekmeği  kaçırarak beni sinirlendirmesini bile özledim. Çünkü ben vatanımı özledim, dilimi konuşabildiğim, kültürümü yaşayabildiğim ülkemi özledim. Ama bir gün oraya kavuşacağım. Bir gün bu savaş son bulacak ve ben de ülkeme gideceğim.

Birlik İş Bölümü, Çalışmak, Üretmek, İnsan, Verimlilik Kavramlarından Hareketle Bir Hikaye Yazınız .


Birlik İş Bölümü, Çalışmak, Üretmek, İnsan,  Verimlilik  Kavramlarından Hareketle Bir Hikaye Yazınız .

 Sabahın ilk ışıkları ile uyanmıştım . Annem çayı koymuş , babam çarşıdan  sıcak pideleri almıştı. Kardeşim ve ablam da uyandıktan sonra kahvaltımızı yapmaya başladık. Babam bana Mert bugün   fabrikaya seni de götüreceğim artık işlerin başına geçme vaktin geldi dedi. Ben ise çok mutlu olmuştum. Babama çok çalışacağımı ve  yaptığımız işlerden  verim elde edeceğimizi söyledim.

Babam ise bunun tek başına olmayacağını fabrikadaki diğer işçiler ile iş bölümü halinde çalışarak bu başarının kazanılacağını söylemişti. Babam işin başına geçmek demek senin hemen başa geçeceğin anlamına gelmiyor dedi. Oradaki tüm insanlar nasıl temelden başladıysa sen de orada önce işçi olarak  başlayacaksın dediğinde yüzüm  kızarmaya başladı. Çünkü hemen başa geçmek istiyordum ama babamın bir bildiği var dedim içimden. Daha sonra  babamla birlikte iş yerine gittik. Herkes fabrikada arı gibi çalışıyordu. Hemen önlüğümü giyerek işe başladım. Çok yorulmuştum daha ilk günden. Ama çalışmanın keyfi bir başkaydı. Çünkü işi çekirdekten öğreniyordum ve bu beni mutlu ediyordu. Üretmek, çalışmak, ülkeme faydalı bir iş adamı olmak istiyordum. Bu da kolay olmayacaktı elbet , önce çırak, sonra kalfa sonra usta olacaktım tabi. Çünkü ancak bu şekilde başarıya ulaşacaktım. Yıllar geçiyor ve ben çalışmaya  ve üretmeye devam ediyordum. Aradan beş yıl geçtikten sonra babam Ayhan beni yanına çağırarak artık vakit geldi. Hak ettiğin görevi alacaksın dedi.

Bana bir oda verdi ve orada fabrikanın genel  müdürü olarak çalışmaya başladım. Diğer  iş arkadaşlarım ile iş bölümü yaparak fabrikamızı iyice geliştirdik. Yaptığımız ürünlerden çok verim aldık ve birlik içinde başarıya ulaştık. Çünkü başarı ancak birlik  ve dayanışma içinde olan  çalışanlar ile gerçekleşebilirdi. Çünkü bu bir ekip çalışmasıydı.

Tanzimat Dönemindeki İlk Romanlar ve Özellikleri


Tanzimat Dönemindeki İlk Romanlar ve Özellikleri

* İlk çeviri roman : Yusuf Kamil Paşa'nın  ''Telemak '' adlı eseridir. Yusuf Kamil Paşa bu eseri Fransız yazar Fenelon'dan çevirmiştir .
* Edebiyatımızdaki ilk roman:  Şemsettin Sami'nin  ''Taaşşuk- ı Talat ve  Fıtnat '' adlı eseridir.
* İlk polisiye roman: Ahmet Mithat Efendi'nin  '' Esrar-ı Cinayet'' adındaki romanıdır.
* İlk  tarihi roman denemesi:  Ahmet Mithat Efendi'nin '' Yeniçeriler'' adlı eseridir.
* İlk edebi roman:  Namık Kemal'in  '' İntibah'' adlı eseridir.


* İlk köy romanı:  Nabızade Nazım'ın '' Karabibik'' adlı romanıdır.
* İlk realist romanlar: Recaizade Mahmut Ekrem'in  '' Araba Sevdası''  adlı eseri ve  Samipaşazade Sezai'nin  '' Sergüzeşt ''adlı  romanlarıdır.
*  İlk psikolojik roman denemesi, ilk naturalist roman ve ilk tezli roman : Nabızade Nazım'ın  ''Zehra'' adlı eseridir .
* İlk tarihi roman: Namık Kemal'in  '' Cezmi'' adındaki romanıdır .

Roman Türk edebiyatına Tanzimat ile girmiş bir türdür . Daha öncesinde Türk halkı romanın yerine divan edebiyatının aruz ölçüsü ile yazılan mesnevi türünü okuyorlardı . Leyla ile Mecnun , Yusuf ile Züleyha gibi hikayeler mesnevi ile yazılan ve bir tür roman olarak düşünülebilecek eserlerdi . Tanzimat romanında iki tür akım ortaya çıkmıştır . Ahmet Mithat'ın öncüsü olduğu halk hikayelerinden esinlenen romanlar ve Namık Kemal'in öncülüğünü yaptığı batı tarzı ile yazılmış romanlar .
Not:  Nabızade Nazım :  Nabızade Nazım  realizmin ve naturalizmin  öncüsüdür . Hikaye  ve romanları ile tanınır. Eserlerinde kahramanlarını yöresel şiveler ile  konuşturmuştur.  Başarılı tasvir ve tahliller yapmıştır.

Divan-ı Hikmet Hakkında Bilgi Veriniz .


Divan-ı Hikmet Hakkında Bilgi Veriniz .

* Hikmet terimi Hoca Ahmet Yesevi'nin  şiirlerine verdiği addır .
* Divan-ı Hikmet 12.yy'da Hoca Ahmet Yesevi tarafından yazılmış olan bir eserdir .
* Ahmet Yesevi yesevilik tarikatının kurucusudur .
* Bu eser  Karahanlı Devleti zamanında yazılmış bir eserdir .
* Divan-ı Hikmet adlı eserin yazılma amacı , halka İslam dinini iyi bir şekilde öğretmektir .
* Bu eserde Allah  aşkı , peygamber sevgisi konu edilmiştir .


* Bu eser öğretici yani didaktik ve manzum (şiir)  bir eserdir .
* Bu eserin dili sadedir .
* Bu eser yüz kırk dört  hikmet ve bir münacattan oluşur .
* İslamiyetin esasları  Türkçe olarak anlatılmıştır . Yani Karahanlı   Türkçesinin Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır .
* Divan-ı Hikmet,  İslam dininin Türkler arasında yayılmasında etkili olmuştur .
* Bu eser hece ölçüsü ve dörtlükler şeklinde yazılmış olan bir eserdir .
*  Divan-ı Hikmet adlı  eserde Hoca Ahmet Yesevi   Tecahul-i Arif ( bilmezlikten gelme), İstifham ( soru sorma) sanatlarını da kullanmıştır .
* Bu eserin uyaklanma biçimi şu şekildedir:  '' abcd, dddb, eeeb''.


Atabet'ül Hakayık Hakkında Bilgi Veriniz .


Atabet'ül Hakayık Hakkında Bilgi Veriniz .

* Atabet'ül Hakayık adlı eser on ikinci yüzyılda  yazılmıştır .
* Eserin sahibi Edip Ahmet Yükneki'dir .
* Bu eserin adı '' hakikatler eşiği'' anlamına gelir .
* Öğretici yani didaktik bir şekilde yazılmış bir eserdir .
* Aruz ölçüsü ile yazılmıştır.
* Mesnevi şeklinde yazılmıştır .
* Hakaniye lehçesi ile yazılmıştır .


* Öğretici bir ahlak  kitabıdır .
* Eserde telmih ( hatırlatma) sanatı kullanılmıştır .
* Bu eser  Sipehsalar Mehmet Bey'e sunulmuştur.
* Bu eserde hadis ve ayetlere de yer  verilmiştir .
* Atabet'ül Hakayık adlı eser  on dört bölümden meydana gelir. Eserin başında  beş bölüm giriş, şairin adını verdiği  sekiz bölüm asıl konu, sondaki bir bölüm de bitiş bölümünden meydana gelir.
* Eserin giriş bölümü  kaside biçimi ile yazılmıştır. ( aa ba ca ...)
* Asıl konu ile ilgili bölümler  ve bitiş bölümü ise dörtlükler şeklinde yazılmıştır.
* Eserde iyilik, kötülük, cömertlik, doğruluk, ilim , erdemlilik gibi kavramlara yer verilmiştir.
* Atabet'ül Hakayık adlı eserin  dili biraz ağırdır. Bu eserde Farsça ve Arapça kelimer vardır.
*  Eser kırk altı beyit ve yüz bir dörtlükten meydana gelir.

Mektup Yazarken Nelere Dikkat Etmeliyiz ?


Mektup Yazarken Nelere Dikkat  Etmeliyiz ?

 Bir duygu ve düşüncenin  birilerine gönderilmesi amacı ile  yazılan  özel yazılara mektup denilir .
Mektup yazarken şunlara dikkat etmeliyiz :
*  Mektup yazılacak kağıt temiz  olmalıdır .
* Yazılacak mektuplar  bilgisayar veya kalem ile yazılmalıdır .
*  Mektup yazarken imla (yazım) kurallarına  uyulmalıdır .
* Mektubu yazdıktan sonra sağ üst kısma tarih ve  mekan (yer ) yazılmalıdır .

* Mekuba başlarken  uygun bir  dil kullanılmalı , uygun bir sesleniş yapılmalıdır . Uygun bir seslenişten  sonra  noktalama işaretlerinden virgül kullanılmalıdır .
* Anlatılacak konular açık bir dil ile ifade edilmelidir . Cümlelerin kısa olmasına özen gösterilmelidir .
* Kelimelerin kısaltmaları kullanılmamalıdır .
* Yanlış anlama gelebilecek kelimelere mektupta yer verilmemelidir .
* Mektup yazdığımız kişiye  selam ve saygı ile ilgili   cümleler yazacaksak bunlar mektubun sonuç bölümünde yazılmalıdır . Selam , saygı ve teşekkür gibi hitaplarımızda abartı yapılmamalıdır .
* Mektubu yazdıktan sonra  sağ alt köşeye imzamızı atmalıyız.

Not : Mektup türünün önemli temsilcileri ise şunlardır:
* Namık Kemal
* Fuzuli
* Muallim Naci
* Cahit Sıtkı Tarancı
* Hüseyin Rahmi Gürpınar
* Ziya Gökalp
* Cenap Şehabettin

Divan-ı Lügat'it Türk Hakkında Bilgi Veriniz .


Divan-ı Lügat'it Türk Hakkında Bilgi Veriniz .

* Divan-ı Lügat'it Türk adlı eser on birinci yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış bir eserdir .
* Bu eser Kaşgarlı Mahmut tarafından  Ebu'l Kasım Abdullah'a sunulmuştur .
* Kaşgarlı Mahmut filolog , etnograf ve aynı zamanda  haritacıdır .
* Bu eser  ansiklopedik bir sözlüktür .
* Türkçe'nin Arapça'dan üstün olduğunu kanıtlamak için yazılmış olan bir eserdir .
* Bu eser Türk dilinin ana eseridir .


* Türkçemizin  ilk dil bilgisi ve ilk sözlüğü olma özelliğini gösterir .
* 7500 Türkçe kelimenin  Arapça karşılığı verilmiştir .
* Bu eser Arapça yazılmış  Türkçe bir sözlüktür .
* Kaşgarlı Mahmut bu eserinde  Türkçe sözcüklerin karşılıklarını çeşitli örnekler ile vermiştir .
* Bu eserde halk ürünlerinden olan  sav, sagu, koşuk ve destan  gibi örneklere rastlayabiliriz .
* Türklerin örf ve adetleri , gelenek ve görenekleri  hakkında bilgi veren bir eserdir .
*  Bu eserde bir Türk  dünyası haritası yer alır .
* Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat'it Türk adlı  bu eseri  Alper Tunga Destanı'nda bahsedilmiştir .
* Bu eserde Hakaniye lehçesi kullanılmıştır .
* Bu eser  Karahanlılar dönemine ait bir eserdir .

Kutadgu Bilig Hakkında Bilgi Veriniz .


Kutadgu Bilig Hakkında Bilgi Veriniz .

 Kutadgu Bilig (  9. Yüzyıl )
* Kutadgu Bilig adlı eser Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır .
* Saadet veren bilgi , mutluluğa  ulaştıran bilgi  ve ilim anlamına gelir .
* Bu eser didaktik bir şekilde yazılmış olan eserdir .
* Aruz  vezni ile yazılmış ilk eserdir .
* Kutadgu Bilig adlı eserde sade bir dil kullanılmıştır . Söz sanatları çok az kulllanılmıştır .
* Hakaniye  lehçesi ile yazılmış olan bir eserdir .
* Türklerin ilk siyasetnamesi  ve  Türk edebiyatının ilk mesnevisi Kutadgu Bilig adlı eserdir . Türk İslam edebiyatının ilk eseridir . Türk atasözleri ile de  anlatım desteklenmiştir .


*  Bu eserde hükümdarın halkına , halkın devlete karşı sorumlukları belirtilmiştir . Buna göre halk vergi vermeli , askerlik yapmalı ve devletine ihanet etmemelidir . Devlet de halkı her türlü dış baskılardan korumalıdır . Halkın güvenliğini sağlamalı ve halka adaletli davranmalıdır .
* Yusuf Has Hacip bu eserini Karahanlı  hükümdarı olan  Tabgaç Buğra Han'a sunmuştur .
* Bu eserde  altı bin altı yüz kırk beş ( 6645 ) beyit vardır , yüz yetmiş üç  (173 ) tane de  dörtlük vardır .
* Eserde Ahlak,  devlet idaresi, dinin önemi ile ilgili  konulara yer verilmiştir .
*  Toplum yaşamındaki  bozuklukları düzeltecek , insanı mutlu edecek yollar aranır .

* Bu eserde dört sembolük  kişi vardır. Bunlar :
- Akıbet :  Odgurmuş
- Akıl :  Öğüdülmüş
- Devlet :  Aytoldu
- Adalet :   Küntoğlu