Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kimlerin Düğününe Gittiniz? Gittiğiniz Düğünlere Dair İzlenimlerinizi Arkadaşlarınıza Anlatınız.

 

Kimlerin Düğününe Gittiniz? Gittiğiniz Düğünlere Dair İzlenimlerinizi Arkadaşlarınıza Anlatınız.


Düğüne gitmek beni çok mutlu ediyor çünkü düğünde çeşitli oyun havaları çalıyor, halaylar yapılıyor ve insan daha heyecanlı ve daha mutlu oluyor. Ailemden ablamın ve ağabeyimin düğününe gittim. Akrabalarımızın da düğününe gittim. Gittiğim düğünlerde müzik eşliğinde gelin ve damat ilk olarak ilk danslarını yapmaya başlıyor. Daha sonra damat gelin oyun havası eşliğinde oynanmaya başlıyor. 


Sonra ise oraya gelen yakın akrabalar, komşular oyuna katılıyor ve oyun yeri kalabalıklaşıyor. Halaylar çekiliyor ve halayın başında da bir halay başı oluyor. Sonra Ankara havalarında oynanıyor. Daha sonra düğün salonunun çalışanları tarafından daha önce konulmuş olan meyveler, kur yemişler, içecekler ve kuru pastalar yenmeye başlanıyor. Daha sonra yine oyunlar oynanıyor ve takı törenine geçiliyor. Takı töreninde gelinin ve damadın üzerine takılar takılıyor ve tekrardan oyuna geçiliyor. 


En sonunda ise gelin ve damat için yapılmış ve davetlilere ikram edilen yaş pasta geliyor ve her masada kaç kişi varsa ona göre pasta tabakları ikram ediliyor ve en sonunda da insanlar yorulup yavaş yavaş dağılmaya başlıyor. Gelin ve damadın yakınları ise konvoya katılarak gelin ve damadı kalacağı yere bırakıyorlar ve böylece düğün sona eriyor.

Bayramlar, İnsanlar Arası İlişkileri Nasıl Güçlendirir? Örneklerle Açıklayınız.

 

Bayramlar, İnsanlar Arası İlişkileri Nasıl Güçlendirir? Örneklerle Açıklayınız.

 

Bayramlar insanları bir araya getiren, ortak sevinçlerin ve ortak sorunların paylaşıldığı özel ve güzel günlerdir. Bayramlar sayesinde insanlar arası etkileşim ve iletişim daha çok olur ve daha fazla sosyallik yaşanır. Bayramlar, birlik ve beraberliğin pekiştiği, kardeşlik, dostluk, sevgi ve saygı duygularının paylaşıldığı millet olma şuuruna ermenin temelidir. Bayramlar, toplumun manevî zenginlik kaynaklarıdır. 


Huzur ve barış ortamının değerini iyi bilmek, kötülüklerden uzaklaşmak, insanlara iyi davranmayı bir yaşam ilkesi olarak benimsemek için bayramlar birer fırsattır. Bayramlar insanlar arası ilişkileri güçlendirir ve uzun süreli görüşmeyen kişiler bir araya gelir ve hal ve hatırlar sorulur, çaylar, kahveler içilir, yöresel yemekler yenilir. Birlikte yenilir, içilir ve sevinç dolu kahkahalar atılır. Bayramlar insanları bir araya getirdiği için küs olanlar büyüklerin aracılığı ile barıştırılır ve küslükler sona erer. Küs olan büyükler ise bu defa devreye gençler girer ve büyükleri barıştırır ve böylece olumsuz duygular yerini barışa, sevgiye, birlikte olmaya bırakır. 


Örneğin; Uzun süre küs olan kardeşler bayramda aile büyüklerini ziyarete geldiği zaman aile büyükleri olaya el atar ve küs olmanın kimseye fayda sağlamadığını, boş yere iletişimsiz yılların geçtiğini kardeşlere anlatır ve kardeşler barışır, sarılır  ve eski günler yad edilmeye başlanır. Küs olan komşular, akrabalar barışır ve bayram sevinci başlar ve insanlar sevgi dolu ve saygı dolu bir şekilde bayram geçirmeye gayret gösterirler. 


Bayram namazı çıkışı komşular, eş ve dostlar birbirleri ile sarılarak bayram kutlanır ve böylece daha sıcak ve daha samimi bir ortam ortaya çıkar. Böylece toplumsal birlik, beraberlik ve dayanışma ortaya çıkar ve daha güçlü bir toplum ve daha güçlü bir millet olmaya devam ederiz. Bayramlar insanlar arası ilişkileri bu şekilde güçlendirir.

Bayram Geleneklerimiz Hakkında Araştırma Yapınız

 

Bayram Geleneklerimiz Hakkında Araştırma Yapınız


Ülkemizde bir milli bayramlar bir de dini bayramlar vardır. Milli bayramlar  İstiklal Marşı ile başlar ve daha sonra  şiirler, kompozisyonlar, çeşitli gösteriler ile sona erer. Bir dini bayramlarımız vardır. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramıdır. Bayram geleneklerimiz şunlardır: Bayram günü gelmeden önce evi tertemiz yapmak ve eve gelecek olan misafirler için çeşitli hazırlıklarda bulunmak, bayram sabahı erkenden kalkıp bayram namazına gitmek ve cami çıkışı sıra halinde olup herkesle bayramlaşmak, küs olanların barıştırılması, erkenden uyanıp bayramlıkların giyilmesi be bayrama hazır hale gelinmesidir. 


Bayramdan bir gün önce yani Arife günü ve bayramın birinci günü büyüklerimizle mezar ziyaretine gitmek ve ölmüş yakınlarımızı, eş dost ve akrabalarımız için mezarın başında kuran okumak, sureler okumak,  zengin yiyeceklerle dolu  güzel bir bayram kahvaltısı hazırlamak, bayram şekerlerini ve kolonyayı bir yerde hazır halde bulundurmak ve gelen her misafire ikram etmek,  çocukların şeker mahallesinde  şeker toplamaya çıkması,  aile bireylerinin birbiri ile sarılıp bayramlaşması, harçlık vermek, çocukların da harçlıkları biriktirmesi,  küsleri barıştırmak, komşu ve akraba ziyaretlerine çıkılması aklıma gelen bayram gelenekleri arasında yer almaktadır.


 Ramazan  Bayramında sarmalar, dolmalar ve çeşitli şerbetli tatlılar yapılır. Kurban Bayramında ise Allah için kurban kesilerek kurbanın etinin bir kısmı yoksullar için dağıtılır, bir kısmı eve gelen misafirlere ayrılır, bir kısmı ev halkı için saklanır. Bunlar bayram ile ilgili en güzel geleneklerimiz arasında yer alır.

 

İki Arkadaşın Dostluğunun Devam Etmesinin Nedenleri Nelerdir? Siz Dostluğunuzu Devam Ettirmek İçin Neler Yapıyorsunuz?

 

İki Arkadaşın Dostluğunun Devam Etmesinin Nedenleri Nelerdir? Siz Dostluğunuzu Devam Ettirmek İçin Neler Yapıyorsunuz?


Dostluk kan bağı ile değil gönül bağı ile oluşan arkadaşlık, yoldaşlıktır. Dostlukta en önemli unsur ise samimiyet, karşılıklı güven, koşulsuz sevgi, hem iyi günde hem de kötü günde birlikte olmadır. İki arkadaşın dostluğunun devam etmesinin en önemli nedenleri şunlardır: Karşılıklı sevgi ve saygı, sadakat, güven, doğruluk ve dürüstlük, yeri geldiği zaman  yapılan yanlışlar konusunda dostların birbirini uyarması ve acı da olsa gerçeklerin söylenmesidir. 


Benim de çok sevdiğim bir dostum vardır. Dostumla dostluğumun devam etmesi için ona talan söylemiyorum. Ona karşı net bir insanımdır. Onun yanlışları olduğu zaman onu güzel bir şekilde uyarıyorum ama asla ona kötü sözler söyleyerek, yaptığı haytaları yüzüne vurarak onu üzmeye çalışmıyorum. Onun her anında yanımda olacağını dostum çok iyi biliyor. Çünkü ben vefalı bir dostum ve vefasızlıktan da her zaman kaçınmışımdır. Dostumun başarılı olduğu bir işte onu ilk arayan oluyorum ve onun başarısına çok mutlu oluyorum. Sanki onun başarılı olması benim başarılı olmam gibi duygulara sahip oluyorum. Dostumun zor ve acı günlerinde yanında oluyorum ve onu çok iyi dinliyorum, anlamaya çalışıyorum. Ona karşı gerçekçi oluyorum ve onun her fırsatta arkasında güvenebileceği bir insan olmaya çalışıyorum. 


Yaptığı hatalar karşısında ona karşı anlayışlı oluyorum ve onu hemen yargılamıyorum. Onu destekliyorum ve onun yanında samimi ve içimden geldiği gibi davranıyorum. Ne olursa olsun her zaman onun yanında olmaya çalışıyorum. Küçük hesaplar peşinde koşmuyorum. Yeri geldiği zaman yanlışlarını eleştirebiliyorum ve bunu da onun iyiliği için yapıyorum.

Kişinin Sakinleşme Yöntemlerini Bulması Neden Önemlidir? Söyleyiniz

 

Kişinin Sakinleşme Yöntemlerini Bulması Neden Önemlidir? Söyleyiniz

 

Kişi öfke anında öfkesine hakim olmazsa en büyük zararı kendisine vermiş olur. “Keskin sirke küpüne zarardır”.  diye bir atasözümüz vardır. Bu atasözünde  öfkenin en çok öfkelenen kişiye zarar verdiği anlatılır. Kişi öfke anında sakinleşme yöntemlerini bulursa daha sakin olur ve pişman olacak şeyler yapmamış olur. Kişinin sakinleşme yöntemlerini bulması onu olabilecek tehlikelerden korur ve kişinin kalitesini de ortaya koymuş olur.


 Örneğin; İyilik ettiğimiz, zamanımızı ayırdığımız kimi insanlardan vefasızlık görebiliriz ve onlara çok kırgın olabiliriz. O kişilerle bir ortamda karşı karşıya kaldığımızda herkesin içinde o kişi ya da kişilere hakaret edersek, yaptığımız iyilikleri onun yüzüne vurursak o kişiye hakaret etmiş oluruz ve yaptığımız iyiliğin de hiçbir anlamı kalmamış olur. Onun yerine vefasız insanları görmezden gelmek, onlara karşı herhangi bir duygu ( öfke, kırgınlık vb) hissetmemek en güzeli olur. Böylece kendimizi sakinleştirmiş oluruz  ve o kişiye eskisi kadar değer vermemiş oluruz. Ya da arkadaşlar arasında oyun oynanırken çeşitli tartışmalar yaşanabilir ve arkadaşlar bir anda kavgaya girişebilir. Kavga yerine sakin olmayı tercih etmek, belli bir süre o kişilerle görüşmemek ve öfkeye hakim olmak kişiyi daha güçlü kılar ve kişinin kendine olan saygısı ve güveni de artmış olur. Sakinleşme yöntemlerini bularak kendimizi olumsuz bir ortamdan kurtarmış oluruz ve canımız da sıkılmamış oluruz. 


Mesela müzik dinleyebiliriz, kendimize bir çay koyabiliriz, bir film izleyebiliriz, kitap okuyabiliriz, sinemaya gidebiliriz, yaşanan olayları sakin bir kafayla düşünmeye çalışırız. Böylece daha mutlu ve daha özgüvenli oluruz ve kendi kişisel gelişimimiz adına da büyük bir adım atmış  oluruz.

Arkadaşlarınızla Daha Çok Hangi Konularda Sorun Yaşıyorsunuz?

 

Arkadaşlarınızla Daha Çok Hani Konularda Sorun Yaşıyorsunuz?

 

İnsan sosyal bir varlıktır ve yalnız yaşaması çok zordur. Çünkü yalnız başına bir insan her işini başaramaz ve bunun için de mutlaka başka insanlara gereksinim duyar. Özellikle de çocuklar yalnız kalmayı sevmez ve sosyal olmak, öğrenmek, deneyim kazanmak ister ve bunun için de arkadaşlarına ihtiyaç duyar. Arkadaşları ile oynamak, yorulmak, yeri geldiği zaman tartışmak ister. Çünkü bunlar hayatın doğal akışı içerisine olan durumlardır. Arkadaşlarımla sorun yaşadığım zamanlar olmuştur. Daha çok oyun sırasında tartışma yaşanıyor. 


Oyun seçme konusunda sorunlar yaşıyorum. Arkadaşım sadece kendi istediği oyunları oynanmamızı istiyor ve ben de benim de sevdiğim oyunlardan oynamak istiyorum ama arkadaşım bunu kabul etmiyor. Ben bir derste yüksek not aldığım zaman arkadaşım başarılı olmama üzülüyor ve bana kötü kötü bakıyor. Oysa o yüksek notlar adlığı zaman ben onun adına seviniyorum ve onu tebrik ediyorum ama o beni hiçbir zaman tebrik etmedi.

 

Kimi arkadaşlarım oyun sırasında hile yapınca, oyunun kurallarını yerine getirmediği zaman çok sinirleniyorum ve ona bu yaptığının yanlış olduğunu söylememe  rağmen yanlışını kabul etmezse çok öfkeleniyorum ama öfkeme hakim olabiliyorum ve şiddete asla başvurmuyorum. Hemen onun yanından uzaklaşıyorum.  Diğer bir örnek ise şunu verebilirim: Mesela ben öğretmenin verdiği ödevleri yaptığım halde arkadaşım benim emekle yaptığım ödevi teneffüs arasında benden istediği zaman emeğimi ona vermek istemiyorum. Çünkü hiçbir geçerli nedeni olmadan canı istemediği için ödevini yapmıyor ve benim emeğime konmak istiyor ve ben de vermiyorum. Bu konuda sorunlar yaşıyorum. Aşırı alıngan olan arkadaşlarım da var. En basit şakaları bile kaldırmıyorlar. Bunlarla da fazla iletişim halinde bulunmuyorum. 


Bir de konuşurken beni dinlemeyen ve sadece kendi konuşsun ve ben dinleyim durumunda olan bencil  arkadaşlarım var. Hiç empati kurmuyorlar ve ben de empati kurmayan insanları sevemiyorum. Bu en yakınlarım da olsa sevmiyorum ne yazık ki. Ben konuşurken beni dinlemeyen ve bana saygısızlık yapan arkadaşlarımla sorun yaşıyorum ve bu durumdan hiç hoşnut değilim. Yaşadığım bu ve buna benzer farklı sorunlar da vardır.

Sorunlarınızı Konuşmak Yerine Farklı Şekillerde Çözmeye Çalıştığınızda Başarıya Ulaştığınız Oldu Mu? Örnek Vererek Açıklayınız.

 

Sorunlarınızı Konuşmak Yerine Farklı Şekillerde Çözmeye Çalıştığınızda Başarıya Ulaştığınız Oldu Mu? Örnek Vererek Açıklayınız.


İnsanlar arasında çatışma olması doğaldır. Çünkü farklılıklarımız bizi bir yapar. Günlük hayatımızda aile içinde, arkadaşlar içinde, komşularımızla vb farklı türden sorunlarımız olmuştur. Her ne olursa olsun bu sorunları konuşarak çözmeye çalışmak, edep çizgisini geçmemek en güzel olanıdır. Sorunlarımızı konuşmak yerine şiddete başvurarak, öfkelenerek, başka insanların canını acıtarak  çözmeye çalışırsak geri dönüşü olmayan sonuçlara neden olabiliriz ve sevdiklerimizin gözünden düşmemize neden olabilir. Her insan gibi ben de mükemmel olmadığım için sorunlarımı konuşmak yerine farklı şekillerde çözmeye çalıştığım zamanlar olmuştur ama sonunda üzülen, yorulan kişi yine kendim olmuşumdur. Örneğin yüzüme gülüp samimi gibi görünen ve arkamdan kötü sözler söyleyen arkadaşlarımla şiddetli bir tartışmaya giriyorum ve o anda ağzıma gelen her şeyi söylüyorum ama sonu iyi olmuyor.

 

 Sorunlarımı konuşmak yerine değişik şekillerde çözmeye çalıştığımda başarılı olamadım. Bir sorun yaşadığım zaman çabuk alıngan oluyorum, bağırıyor, çağırıyorum ve söylenmemesi gereken sözler öfke anında bir ağzımdan çıkıyor ve sonra çok pişman oluyorum. Çünkü sorunla alakası olmayan şeyleri de söylüyorum ve bu da iyi olmuyor. Sonunda yaptığımdan pişman oluyorum ve keşke böyle yapmasaydım diyorum ama iş işten geçmiş oluyor. Sonunda üzülen, yorulan, kendini değersiz ve kötü hisseden kişi yine kendim oluyorum. Çünkü sorunları konuşmak gerektiğini öfke anında unutuyorum. Yani en büyük zararı yine kendim görüyorum  ve başka insanları da incitmiş oluyorum.

 

Daha sonra vicdan azabı çekiyorum ve özür dilemek istediğimde ise insanların bana olan eskisi saygısının kalmadığını görüyorum. Bunun için de gün geçtikçe öfkeme daha çok hakim olmayı öğrendim ve en iyi yolun konuşarak, sorunları tatlı bir dille söyleyerek çözüme kavuşturacağını öğreniyorum ve daha çok şey de öğrenmem gerekir diye düşünüyorum ya da öğrenmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Sizce Doğayı Sevmemiz Neden Önemli Olabilir? Doğanın İnsanların Sevgisine İhtiyacı Olduğunu Düşünüyor Musunuz?

 

Sizce Doğayı Sevmemiz Neden Önemli Olabilir? Doğanın İnsanların Sevgisine İhtiyacı Olduğunu Düşünüyor Musunuz?


Doğa bize çeşitli nimetler sunar. Çünkü doğa bize verilen en büyük armağandır. Doğa sayesinde temiz hava alırız, kırlarda yürürüz, koşarız, ağaçlardan meyve toplarız, denizlerinde yüzeriz, ormanları sayesinde temiz hava alarak oksijene doyarız ve daha nice nece güzelliklere sahip oluruz. Doğa bize bu kadar fazla güzellikler yaşatırken, hissettirirken biz ise ona hunharca davranıyoruz ve her geçen gün ona zarar vermeye, onu kirletmeye ve yok etmeye devam ediyoruz.


 Oysa doğanın da insanların ilgisine, sevgisine ihtiyacı vardır. Bizler onu ne kadar korursak  ve seversek doğa da bize uzun yıllar hizmet eder ve bizi mucizeleri ile karşılaştırmaya ve yaşatmaya devam eder. İnsanlar doğayı sevmediği zaman doğanın eski halinden eser kalmaz ve bunun da bize geri olumsuz sonuçlar olur. İşte bunların olmaması için, daha yaşanılır bir dünya için, daha yaşanılır bir doğa için çevremizi temiz tutmalıyız, doğayı yeşil alanlar ile çoğaltmalıyız, suyu, havayı, toprağı kirletmemeliyiz ve doğaya olan sevgimizi ve ilgimizi her geçen gün artırmalıyız. 


Nasıl ki bizim doğaya ihtiyacımız varsa doğanın da bize ihtiyacı vardır. Onu sevmek, ona zarar vermemek, onu korumaktır. Doğadan uzaklaşırsak kalbimiz katılaşır oysa onunla iç içe olursak, onu seversek ve onu kirletmezsek daha güzel günler yaşamaya devam edebilir Doğa ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:" Doğa bekçi ile değil, sevgi ile korunur."

Bir sporcunun Milletinin Desteğini Arkasında Hissetmesi, Onu Ve Katıldığı Spor Karşılaşmasını Nasıl Etkiler

 

Bir Sporcunun Milletinin Desteğini Arkasında Hissetmesi, Onu Ve Katıldığı Spor Karşılaşmasını Nasıl Etkiler?


Sporcular bir ülkenin gururudur. Hele  bir de ahlaklı ve onurlu olursa o sporcu örnek bir insan olur ve onu örnek alan gençler de sporcu olan kişinin  yolundan gider. Bir sporcunun milletinin desteğini arkasında hissetmesi ve onu  ve katıldığı karşılamasını şu şekilde etkiler: Sporcunun kendine olan güveni daha çok artar ve içinden “ben bu maçı almalıyım, kaliteli oynamalıyım, kazanmayalım ve ülkeme başarıyı tattırmalıyım” diyerek oyununu daha güzel oynar ve böylece daha büyük başarılara doğru gitmiş olur. Mutlu olur ve elimden gelenin en iyisini yapmalıyım heyecanı ile sporunu yapar.


Milli destek olan sporcu daha çok çalışır, daha üretken olur ve daha büyük başarılara imza atar. Katıldığı spor yarışmalarında başarılı olmak için son ana kadar mücadelesini sürdürür ve oynamaktan, mücadele etmekten asla vazgeçmez. Sabırlı olur, çok çalışır, üretken olur ve en iyi olmak için en iyisini yapmaya çalışır. Kendini sever, milletini sever ve milletine olan güveni daha çok artar ve bunun için de her zaman azimli, kararlı, tutarlı ve çalışkan olmaya devam eder.


 Örnek bir insan olur ve örnek bir sporcu olarak yaşamına devam eder. Milletini gururlandırır ve heyecanlandırır ve böylece ülkemizi dünya ülkelerine de tanıtmış olur ve ülkemizi en iyi alanda temsil etmek için çalışmaya devam eder.

Dedenizle Vakit Geçirme Fırsatınız Oldu Mu?

 

Dedenizle Vakit Geçirme Fırsatınız Oldu Mu?


Dedemle vakit geçirme fırsatım hemen hemen her gün oluyor. Çünkü annem ve babam onların yakınından bir arsa aldılar ve oraya ev yaptırdılar. Böylece kardeşim ve ben dedemi her gün görüyorum ve onunla her gün belirli aralıklarla vakit geçiriyorum ve ondan çok şey öğreniyorum. Çünkü dedem çok deneyimli, becerikli ve güler yüzlü bir dededir. 


Onu çok seviyorum çünkü o bana çok şey öğretti ve hayatımı anlamlı kılan değerli insanlardan biridir. Onunla bahçemizde güzel ve eğlenceli vakit geçiriyoruz. Ağaç dikiyor ve ağaçları suluyoruz, meyvelerini birlikte topluyoruz, birlikte top oynuyoruz, yürüyüş yapıyoruz ve daha birçok şey yapıyoruz. Benim çocuk olarak en büyük şansım dedemle komşu olmak ve onları sürekli görmektir. Kısacası onları her gün görüyorum ve onlarla güzel ve verimli aynı zamanda eğlenceli vakit geçiriyorum. 


İyi ki dedeme komşuyuz ve iyi ki onun sayesinde çok şeyler öğrendim. Dede ile zaman geçirmek çok güzel. Çünkü dedem bana elinden gelen her türlü fedakarlığı gösteriyor, ondan hayata dair çeşitli bilgiler öğreniyorum. Dedemi ve babaannemi çok ama çok seviyorum. Onla iyi  ki varlar ve iyi ki hayatımdalar.

Okuduğunuz Kitaplardaki Kahramanlarla Aranızda Neden Bir Bağ Kurarsınız? Söyleyiniz.

 

Okuduğunuz Kitaplardaki Kahramanlarla Aranızda Neden Bir Bağ Kurarsınız? Söyleyiniz.


Okuduğumuz kitaplardaki kahramanlar sanki bizimle özdeş olmuş, bizim aynımızmış gibi hissederiz ve kendimizi o kahramana yakın buluruz. Çünkü bizde olan özelliklerin onda da olduğunu görebiliriz. Mesela doğruluk, dürüstlük, güven, iyi bir arkadaş, iyi bir dost, çalışkan, başarılı, sorumluluk sahibi insan olduğunu görebiliriz kahramanın. Yardımsever, merhametli, hayvanları seven ve koruyan vb gibi kahramanlarla kendimize yakın hissedebiliriz.


 Onun için de kendimizi kahraman ile özdeşleştiririz ve bunun için de o kahraman ya da kahramanlara yakınlık duyabiliriz. Ayrıca yıllar yıllar önce  yıl önce yazılmış büyük yazarlarla konuşuyormuş, onlarla dertleşiyormuş gibi hissederiz. Düşünsenize Tolstoy, Dostoyevski gibi dev yazarların eserini okurken o kitapta yazarla konuşuyormuş gibi kitaba, kitabın kahramanına yakınlık duyarız ve o kitap  ya da kitaplar  bizim her şeyimiz olur. 


Kitabı bitirdiğimizde ise çok sevdiğimiz bir yakınımızla vedalaşıyor hissine kapılarak duygulanabiliriz. Kitabın kahramanı sorumsuz biriyse, çok uykucu ise, ya da diğer olumsuz özelliklere sahipse ve kitabı okuyan kişi de o özelliklere sahipse   okuyan kişi de kendini olumsuz karakterler ile kahramanlar ile bağ kurabilir.

Sizce Ortak Yaşam Alanlarının Korunmaması Ne Gibi Sorunlara Yol Açabilir? Söyleyiniz.

 

Sizce Ortak Yaşam Alanlarının Korunmaması Ne Gibi Sorunlara Yol Açabilir? Söyleyiniz.


 Parklar, alışveriş merkezleri, evler, konferansa salonu, iş merkezleri, sinemalar, bankalar, askeri kışlalar, devlet yurtları,  doğal alanlar, spor merkezleri vb gibi yerle ortak yaşam alanları arasında yer alır. Ortak yaşam alanlarında uyulması gereken kurallar vardır ve kurallara uyulması şarttır. Ortak yaşam alanları korunmalı ve insanlar tarafından zarar görmemelidir.

 

 Eğer ki ortak yaşam alanlarımıza zarar verirsek birlikte bir şeyler yapacağımız yerlerimizi de yok etmiş oluruz ve böylece en büyük kötülüğü insanoğlu kendine yapmış olur. Örneğin; Parklara gidildiği zaman, deniz kenarlarına gidildiği zaman insanla oraları pislik içinde bırakmamalı tertemiz bir şekilde bırakmalıdır ama ne yazık ki millet olarak bu konuda eksik kalıyoruz. Deniz kenarlarında çekirdek çöpleri, şişeler, parklarda her türlü çöpler bulunuyor ve buralara biz insanlar kendi ellerimizle zarar veriyoruz. Bu da ortak yaşam alanlarının zarar görmesine neden oluyor. Bir başka örnek ise şöyle verebilirim. Mesela bir sinemaya gittiğimiz zaman o sinema salonunu temiz bırakmalıyız, yüksek sesle konuşmamalıyız.


Ortak yaşam alanları herkesindir. Onun için oraları temiz tutmalıyız. Çünkü bizden sonra oraya gelen insanların da orada hakkı vardır. Salgın hastalıkların olmaması için, çevre kirliliğinin olmaması için ortak yaşam alanları tertemiz bırakılmalıdır. Ortak yaşam alanları gelecek nesillere güzel bir şekilde bırakılmalıdır. Çünkü bizden sonraki çocuklarımızın da temiz bir ortak yaşam alanı bulması çok önemlidir. 

Ailenizle Ev Dışında Yaptığınız Etkinlikleri Söyleyiniz. Bu Etkinlikleri Yapmaktan Hoşlanıyor Musunuz? Niçin?

 

Ailenizle Ev Dışında Yaptığınız Etkinlikleri Söyleyiniz. Bu Etkinlikleri Yapmaktan Hoşlanıyor Musunuz? Niçin?


İnsan ailesi ile olduğu zaman çok mutlu olur. Çünkü aile demek yuva sıcaklığı demek, yardımlaşma ve dayanışma, koşulsuz sevgi, birlikte eğlenme, vakit geçirme demektir. Ailemle ev dışında yaptığımız etkinlikler şunlardır. Birlikte maç izlemeye gidiyoruz ve maç izlerken büyük keyif alıyoruz. Hafta sonları geldiği zaman annem evden bir şeyler hazırlıyor ve bize yakın  mesire alanlarına piknik yapmaya gidiyoruz. Piknikte babam ve annemle top oynuyoruz, voleybol oynuyoruz. Kardeşlerim ve abimle  birbirimizi kovalıyoruz ve top ile çeşitli oyunlar oynuyoruz. 


Yaz tatili geldiği zaman tatile çıkıp farklı şehirleri geziyoruz. Gittiğimiz şehirlerin yöresel yemeklerini mutlaka yiyoruz ve böylece bir güzel eğleniyoruz. Gittiğimiz şehirlerin kütüphanesine gidiyoruz. Oralarda müze varsa müzeyi geziyoruz. Birlikte hem geziyor, hem eğleniyor hem de öğreniyoruz. Doğal ve tarihi alanları geziyoruz. Belli zamanlarda komşu ziyaretleri yapıyoruz. Hafta sonları sabah erken saatlerde yarım saat kadar doğa yürüyüşüne çıkıyoruz. Bisiklet sürüyoruz ve ara sıra bisiklet yarışı yapıyoruz. Sinemaya gidiyoruz. Kimi zaman kahvaltıyı dışarıda yapıyoruz ve bu da bize ödül gibi geliyor. Birlikte alışveriş merkezlerini dolaşıyoruz ve sevdiğimiz ve ihtiyaç duyduğumuz şeyleri alıyoruz. Bahçemize gidip bir günlüğüne oraya çadır kurup kamp yapıyoruz. 


Hafta sonları hayvan barınaklarına gidiyoruz, sığınma evlerine gidiyoruz  ve gönüllük gerektiren işlerde insanlara yardım ediyoruz.  Bu etkinlikleri yapmaktan hoşlanıyorum. Çünkü ailemle olan her şey daha güzel ve daha eğlenceli oluyor. Hem kendime, hem aileme, hem de başka insanlara yardımcı olmak beni mutlu ediyor. Özellikle de hayvanlara yaptığımız çalışmalar beni daha da mutlu ediyor.

Aşağıda Verilen Olayda Aslı’nın Davranışının Ne Gibi Olumsuz Sonuçları Olabilir?

 

Aşağıda Verilen Olayda Aslı’nın Davranışının Ne Gibi Olumsuz Sonuçları Olabilir?


"Aslı, arkadaşlarıyla ip çevirme oyunu oynarken ailesiyle ilgili bazı bilgileri paylaşmaya başladı. O, heyecanla anlatırken ailesinin yaşadığı yer, babasının işi ve ailedeki bazı alışkanlıklar hakkında da bilgiler verdi. Ancak bu sırada birkaç çocuk dikkatlice onu dinliyordu ve bu bilgileri başkalarıyla paylaşabilirlerdi."


Bu verilen olayda Aslı ailesi ile ilgili özel bilgileri herkesle paylaşmamalıdır. Çünkü ailedeki her şey başkalarına anlatılmaz. Onu dinleyen Aslı'nın arkadaşı olmayan o çocuklar  çocuklar Aslı ile ilgili özel bilgileri öğrendiği için bunu Aslı’ya karşı kötü niyetle kullanabilirler ve Aslı’ya ve ailesine kötülük edebilirler. Onlar da Aslı ile ilgili bu özel bilgileri başkalarına anlatabilirler. Bundan dolayı  olur olmaz her yerde ailemiz ile ilgili, kendimizi ile ilgili özel bilgilerimizi  sesli bir şekilde anlatmamalıyız.


 Hiç tanımadığımız insanlar bizi dinleyebilir ve başımıza büyük sıkıntılar  gelebilir. Akıllı olmalıyız ve her şeyimizi herkesin içinde anlatmamaya özen göstermeliyiz. İşte bunun için Aslı dikkatli olmalı, herkes güvenmemeli ve tanımadığı yabancı çocukların duyacağı şekilde her şeyini anlatmamalıdır.

Okuduğunuzu Anlamada Noktalama İşaretlerinin Katkısı Var Mıdır Neden?

 

Okuduğunuzu Anlamada Noktalama İşaretlerinin Katkısı Var Mıdır Neden?


Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere noktalama işaretleri kullanılır. Nasıl ki çorbaya ya da pilava gereken malzemeleri katmadığımız zaman o çorba ya da pilav lezzetsiz olursa bir cümlede de noktalama işaretlerini kullanmamak o cümlenin anlaşılmamasına, yanlış anlaşılmasına neden olur. 


Bunun için okuduğumuzu anlamada noktalamada işaretlerinin katkısı vardır ve noktalama işaretleri kullanılmadığı zaman her şey birbirine girer ve karmakarışık olur. Noktalama işaretlerini kullanarak yazıyı canlı, anlamı aydınlık duruma getirebiliriz. İşaretler, yazının anlamına açıklık kazandırır, anlam karışıklığını önler, okuyuşa gerekli ahengi vermemize yardım eder. Noktalama işaretleri olmadığı zaman , yerinde kullanılmadığı zaman kendimizi ifade etmede sıkıntılar yaşayabiliriz. Daha bir iletişim kurabilmek için, cümleleri doğru ve yerinde kullanmak için noktalama işaretlerini kullanmalıyız ve karmaşıklığı ortadan kaldırmalıyız.  Unutulmamalıdır ki dilin doğru anlaşılması ve etkili iletişim kurulması için sadece kelimelerin değil, aynı zamanda noktalama işaretlerinin de doğru kullanılması gerekmektedir. 


Noktalama işaretleri, bir cümlenin anlamını belirleyen, vurgulayan ve düzenleyen önemli araçlardır. Okuduğumuzu daha iyi anlamak, kendimizi daha iyi ifade edebilmek için noktalama işaretlerini yerinde ve doğru bir şekilde kullanmak gerekir.

Arkadaşlarınızla Sokak Oyunları Oynarken Neler Hissettiğinizi Bu Oyunları Neden Sevdiğinizi Düşünüp Defterinize Küçük Notlar Alınız.

 

Arkadaşlarınızla Sokak Oyunları Oynarken Neler Hissettiğinizi, Bu Oyunları Neden Sevdiğinizi Düşünüp Defterinize Küçük Notlar Alınız.


Sokak oyunları benim için özgürlük demek, mutluluk demek, yüz yüze iletişim halinde olmak demek, sevincimizi paylaşmak,  üzüntümüzü paylaşmak, empati kurabilmek, takım olabilmek ve yeni bir şeyler öğrenmek ve gerçek yaşama daha iyi hazırlanmak demektir. Arkadaşlarımla sokak oyunları oynarken çok ama çok mutlu oluyorum. Heyecanlı oluyorum, içim kıpır kıpır oluyor. Arkadaşlarımla konuşmak, onlara duygu ve düşüncelerimi ifade edebilmek, oyun kurallarını birlikte belirlemek ve kurallara uymadığımız zaman ne gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalmak beni mutlu ediyor. Çünkü insan insana bir iletişim kuruluyor sokak oyunlarında. Karşınızdaki kişi ya  da kişiler hayali karakter değil. Canlı insan var karşında.


 Duyguları olan, düşünceleri olan, mimikleri olan, kimi zaman ağlayan, kimi zaman gülen ve kimi zaman da öfkelen ve daha sonra geri sarılmaların, barışmaların olduğu canlı duygular yaşanıyor sokak oyunlarında. Sokak oyunlarını çok seviyorum. Çünkü bunlar gerçek oyunlardır. Bu oyunlar sonunda rahatlama var, stres atma var. gerçek anlamda beden yorgunluğu var ama zihin yorgunluğu yok. Yani gece yatağa yorgun gidiyordun, başın ağrımıyor ve yatar yatmaz da uyuyorsun. Bu da kişiyi daha mutlu ediyor ve ertesi sabaha daha zinde kalkıyorsun. Sokak oyunlarında yaratıcılık var, üreticilik var. Hayata hazırlık var. Kimi zaman hırs, kimi zaman öfke var ama bunlar da olması gereken normal şeylerdir zaten. 


Sokak oyunları yaşamın kendisi, tadı, güzel anıların biriktiği muhteşem oyunlardır. Takım ruhu halinde bir iş yapma, ortak duyguları paylaşma, birlikte olma, paylaşma ve dayanışma vardır vardır sokak oyunlarında. Bunun için yaşasın sokak oyunları ve yaşasın çocukluğumuz ve mutluluğumuz diyorum.

Dijital Oyunlara Mı Sokak Oyunlarına Mı Daha Fazla Vakit Ayırıyorsunuz? Neden?

 

Dijital Oyunlara Mı Sokak Oyunlarına Mı Daha Fazla  Vakit Ayırıyorsunuz? Neden?


Oyun oynamak çocukların en büyük zevklerinden ve mutluluklarından biridir. Çünkü çocuklar oyunlar sayesinde gelişir, büyür, öğrenir. Oyunlar çocuğu gerçek yaşama hazırlar. Dijital oyunlar mı sokak oyunları mı sorusuna gelecek olursak ben genel olarak sokak oyunlarına daha fazla vakit ayırıyorum. Çünkü sokakta arkadaşlarımızla oynamak, yüz yüze iletişim kurmak, kimi zaman öfkelenip arkadaşımızla aramızın bozulması kimi zaman ise sarılarak barışmak, birlikte sorumluluk almak, kimi, zaman bireysel sorumluluk almak gibi güzel duygular yaşatır sokak oyunları.


 Ailem asosyal biri olmamam için beni dijital oyunlardan uzak tutmaktadır. Önceleri günde bir saat  dijital oyunları oynuyordum fakat  zaman la bu bir saat beni tatmin etmemeye başladı. Yani artık bağımlı olmaya başlamıştım. Her geçen gün daha fazla dijital oyunları Oynamak istedim. Bu defa da ailem buna izin vermedi ve ben artık daha öfkeli biri haline ve daha bağımlı biri haline geldim. Herkese bağırıyor, çağırıyordum ve öfkeme yenik düşüyordum. Bunun sonunda da ailemle bir akşam oturup konuştuk ve dijital oyunların bende ne gibi sorunlara yol açtığı konuşuldu. Dijital oyunları ne kadar fazla oynarsan oyna sürekli fazla puan kazanmak gerekiyor ve bunun da sonu gelmiyor. Çünkü beni esiri etmişti  bu oyunlar ve ben de bundan kurtuldum ve bir daha dijital oyunları oynamadım. Sokak oyunlarına başladım arkadaşlarımla. Açık havada oyunlar oynamak, arkadaşlarımla birlikte vakit geçirmek, birbirimize yeri geldiği zaman yardım etmek daha eğlenceli oluyor. Çünkü sokak oyunları daha gerçekçi ve bizi hayata daha güzel hazırlayan oyunlardır. 


Sokak oyunları beni daha sosyal ve daha üretken , mutlu ve verimli bir insan yaptı. Kazanmak, kaybetmek gibi duygular sokak oyunlarında daha gerçekçidir. Yorulduğumuz zaman herkes evine gidiyor ve güzelce dinlenebiliyor. Oysa dijital oyunların sonu gelmiyor ve bir de üstüne sağlık sorunları başlıyor kişide. Sokakta oynamak, doğanın içinde olmak, temiz hava almak insana daha iyi geliyor. Bunun için sokak oyunları benim en büyük zevkimdir ve sokak oyunlarına daha fazla vakit ayırıyorum.

Oyun Kelimesinin Size Çağrıştırdıklarını Söyleyiniz

 

Oyun Kelimesinin Size Çağrıştırdıklarını Söyleyiniz


Oyun; genellikle iyi vakit geçirmeye yarayan, eğlendirici ve bu sebeple bazen bir eğitim aracı olarak da kullanılabilen etkinliğe verilen addır. Oyun kelimesinin bana çağrıştırdıkları şunlardır: Arkadaşlarımla birlikte eğlenceli ve üretken bir vakit geçirmek, yenme ve yenilme duygusunu yaşayarak olaylara nasıl tepki verebileceğimizi gözlemlemek, gülmek, birlikte sorumluluk almak, bireysel sorumluluk almak, paylaşmak, empati kurabilmek, dolu dolu güzel anlar geçirmek ve bu anların yaşamının kalan zamanlarında insan için güzel etkiler bırakmasıdır.


 Her çocuk oyun oynamayı çok sever ve oyun oynayalım mı denildiği zaman çocukların yüzünde tebessüm, heyecan ve sevinç görebilirsiniz. Çünkü oyun demek mutluluk demek kimi zaman arkadaşlar arasında tatlı tatlı atışmalar demektir. Oyun birlikteliktir. Birlikte yapılandan zevk alabilmektir. Kimi zaman endişe etmek kimi zaman mutluluktan havaya uçmak kimi zaman da ağlamaktır. Çünkü çocuklar oyunda başarılı olmadığı zamanlarda rakibe öfkelenir ve hırsını kendinden ya da arkadaşından çıkarmaya çalışarak ağlayabilir. Tüm bunlara rağmen oyun sosyallik demek,  takım olmak, başarmak, kazanmak, kurallara uymak ya da yeri geldiği zaman kuralları esnetebilmek, zekanın daha iyi bir yere gelmesini sağlamak,  çocukların saflığı, temiz kalbi, kendini iyi ifade edebilmek, farklı rollere girebilmek, kendin olabilmek, gülmek,  yeni şeyle öğrenmek, kendini geliştirmek, hayata farklı pencereden bakabilmek, acımak, paylaşmak, tebrik edebilmektir. 


Oyunun;  bana çağrıştırdıkları bunlardır. Oyun çeşitlerinden bazıları ise şunlardır: Saklambaç, körebe, çelikçomak, futbol topu, basketbol vb gibi çok sayıda oyunlar vardır.

Küpe Girmeden Sirke Olunmaz Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Küpe Girmeden Sirke Olunmaz Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Kendisini, özelliklerini tam olarak bilmeyen, buna karşılık kendisini herkesten üstün gören, kibirli kişiler herhangi bir bir işte gerekli bilgiye tam olarak sahip olmadan, deneyim kazanmadan iyi bir noktaya ulaşmak isterler. Oysa bazı mevkileri elde etmek için çok çalışmak, biraz eziyet çekmek gerekir. Yani sabır ve istikrarla zorlu yolları geçmek gerekir. Bunun için de atalarımız küpe girmeden sirke olunmaz sözünü kullanmıştır.

 

Sevgili  Öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Kimi insanlar kendilerini tanımadan, faydalı oldukları ya da yararlı oldukları yönü bilmeden her şeyi biliyorum havasında gezinip durular. Oysa herhangi bir bilgi ve beceriye sahip olmayan kişiler bir de kibirli olurlar ve kendilerini diğer insanlardan daha yukarılarda görür böyle kimseler. Hemen yüksek bir makamda olayım, iyi yerlere geleyim, iyi maaş alayım derler. Oysa çalışmadan, emek etmeden, alın teri dökmeden yükselmek isteyen bu tip insanalar büyük hayal kırıklığı yaşarlar. Çünkü makam, mal ve mülk ancak çalışarak, kendi emeğinle mücadele ederek kazanılır.

 

Zorluklar karşısında yılmadan, bıkmadan, usanmadan çalışan kimseler iyi bir yerlere kendi gücü ile gelir. Yani belli bir zaman geçmesi gerekir. Kişinin sebat göstermesi gerekir ve durmadan ilerlemeye, çalışmaya, yorulmaya devam etmesi gerekir. Ancak bu şekilde güzel yerlere gelinir ve kimseye muhtaç olmadan, kimseden torpil almadan başarı elde edilir. Bu atasözünden anladıklarım ve anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

İyi Söz Yılanı İninden Kötü Söz İnsanı Dininden Çıkarır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İyi Söz Yılanı İninden, Kötü Söz İnsanı Dininden Çıkarır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İnsanların duyguları ve düşünceleri karşısındaki kişinin iyi veya kötü sözleriyle şekillenir. Gönül alıcı, kalp kırmayan, okşayıcı sözlerle karşımızdaki kötü niyetli insanları bile doğru yola getirebiliriz ve onları yumuşatabiliriz. Sert ve kalp kıran sözler ise kişiyi sinirlendirir ve ölçüsüz davranışlara yönlendirir. Bu durumda kötü söz söylenen kişi çok öfkelendiği için öfkesine hakim olamaz ve gelenek, görenek, din, ahlak demez karşısındaki kişiye hak ettiği şekilde karşılık verir. Hem de misliyle. 


Bunun için kimsenin sabrını denememek, insanlara kötü kelimeler kullanmamak gerekir. Yoksa beklenmedik bir tepki ile karşılaşmak zorunda kalırsınız. Ne söylediğimiz değil nasıl söylediğimiz önemlidir. Söylenmek istenen şey kibarca anlatılmalıdır. Bağırarak, hakaretler ederek anlatırsak karşımızdaki kişi de boş durmayacaktır elbette. O da ağzına geleni bize söyleyecek ve böylece çirkin bir iletişim ortamı ortaya çıkmış olacaktır. 


Bu kötü durum da insanların arasının daha da kötü olmasına neden olacak, küslükler olacak, kin olacak, intikam olacaktır. Bundan dolayı atalarımız; İyi söz yılanı ininden; kötü söz insanı dininden çıkarır demiştir. Kötü olmayalım, yumuşak huylu ve ahlaklı olalım ve ahlak çerçevesinde nezaketi elden bırakmayalım.