Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Akraba Ziyaretlerinin Önemi Hakkındaki Duygu ve Düşüncelerinizi Anlatacağınız Bir Konuşma Yapınız.

 Akraba Ziyaretlerinin Önemi Hakkındaki Duygu ve Düşüncelerinizi Anlatacağınız Bir Konuşma Yapınız.

 

İnsanlar güzel ve kötü günlerinde en yakınlarına ihtiyaç duyarlar. Bu en yakınlarımız önce ailemiz daha sonra ise akrabalarımızdır. Hala, teyze, dayı , amca, yenge, kuzen, dede, büyük anne vb akraba olan kimselerdir. Şimdi sizlere akraba ziyaretlerinin önemi hakkındaki duygu ve düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım!

 

Akrabalarımız bizler için değerli insanlardır. Onlarla ağlar onlarla güleriz ve onlar olunca yaşam daha bir güzel olur. İyi akraban varsa iyi bir çevren vardır demektir. Bize değer veren, iyi ve kötü günlerimizde bizden desteğini esirgemeyen akrabalarımıza bizler de yakınlık göstermeliyiz ve belli aralıklarla bizden yaşça büyük olan akrabalarımızı ziyaret etmeliyiz. Onların ellerini öpmeliyiz, onlara bir hediye alarak gönüllerini almalıyız ve saygıda kusur etmemeliyiz.

 

Akrabalar ziyaret edildiği zaman insanlar arasındaki sevgi ve muhabbet bağı artmaya başlar. Akrabalar birbirlerini daha iyi tanımaya başlar ve aradaki soğukluklar bile zamanla yok olmaya başlar. Akraba ziyaretlerine devam ettiğimiz sürece kendimizi daha iyi hissederiz ve bize destek olacak kişilerin var olması insana güven verir.

 

Akrabalarımız ile aramızı soğutmamalıyız. Araya bir soğukluk girince bir daha eskisi gibi güzel anılar yaşanmaz ve yalnızlaşmaya başlarız. Yalnızlık da insanda can sıkıntısı yaratan bir durumdur. Ne kadar varlıklı olursanız olun yanınızda, arkanızda iyi bir akrabanız yoksa hayattan da zevk alamazsınız ve kendinizi çok kötü hissederseniz. Oysa akrabalar ile birlikte olunduğu zaman hayat daha neşeli geçer. Günler daha kısa kalır ve kendinizi de boş yere yalnızlığa mahkum etmemiş olursunuz.

 

Sevgili arkadaşlarım!

Hepimiz bizi seven, bize değer veren iyi insanların, kanımızdan, canımızdan olan akrabalarımızın kıymetini bilmeliyiz ve onlarla güzel günler geçirmeliyiz. Onlar zor duruma düştüğü zaman yanlarında olmalıyız. Hasta olduğu zaman ziyaret etmeli ve ihtiyaçları olan şeyleri onlara almalıyız ve onları mutlu etmeliyiz. Böylece biz de mutlu oluruz. Özellikle de büyüklerimizi ziyaret etmek onları çok mutlu etmektedir ve kendilerini ziyaret edenleri asla unutmamaktadırlar.

Çevre Kirliliği İle İlgili Konuşma Örneği

 Çevre Kirliliği İle İlgili Konuşma Örneği


 


İçinde yaşadığımız dünyamız her geçen gün çeşitli tehlikeler ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu tehlikeden korunmak için önlem almamız gerekirken tam aksini yapıyoruz. Çevreyi korumak  insanoğluna düşerken ne yazık ki çevre en çok insanlar tarafından kirletilmektedir.

Sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım!

Bilindiği gibi çevremiz her geçen gün çöp olmaya devam etmekte, önlem alınmadığı takdirde doğamız da bizi çok büyük felaketler ile karşı karşıya bırakmaya başlayacaktır.  Soluduğumuz hava kirlenmiştir, ekip biçtiğimiz, üzerinde nice meyveler , sebzeler, tahıllar ve daha nice nimetleri yetiştirmiş olan toprağımız, bereketimiz kirlenmiştir. Billur gibi içtiğimiz,  o olmazsa hayati tehlikemiz kat be kat artacak olan sularımız kirlenmiş, hatta küresel ısınma ve diğer nedenlerden dolayı azalmaya başlamıştır. Çevremiz çöpten geçilmeyen bir bataklığa doğru gitmektedir. Üzerinde yaşadığımız bu çevreyi biz kirletmekte, en büyük suçlular da yine biz insanlar olmaktayız.

Bilindiği gibi çevre kirliliğinin nedenleri şunlardır: Hızla artan nüfus, kentleşme, sanayileşme, doğal kaynakların yoğun bir şekilde tüketilmesi, kimyasal ve fosil yakıtların kullanılması çevre kirliliğine neden olmaktadır.  Çevreyi biz bu kadar kötü hale getirip ondan mucizeler beklememiz de ayrı bir saçmalıktır.

Sevgili arkadaşlar!

Hepimizin bir an önce bilinçlenip kendine gelmesi gerekir. Eğer ki bizler bu çevreyi bugün temiz tutamazsak, koruyamazsak gelecek nesillerimiz tehlike altında olacak ve onlara güzel emanetler bırakmamış olacağız. Çevre kirliliğinin önlemek için şunları yapmak gerekir: İlk olarak geri dönüşüm tesisleri kurulmalı, metal, kağıt, plastik gibi pek çok malzeme geri dönüşüm sonrası yeniden kullanılabilir hale getirilmelidir. Günlük hayatımızda yemek yaparken kullandığımız yağların atıkları ve temizlikte kullandığımız deterjan atıkları  korunaklı şekilde imha edilmelidir. Çöp kutularının sayısı artırılmalı ve  çöp kutularına ulaşılabilirlik daha kolay olmalıdır. Zehirli atıklar doğaya bırakılmamalıdır.  

Doğaya bıraktığımız her zehirli atık bizim kendi topuğumuza sıkmak gibi bir şeydir. Onun için bir an önce alıp aklımızı başımıza almak ve çevreye sahip çıkmalıyız. Bu çevre hepimizin, bu doğa hepimizin. Birlik içinde, temiz bir çevre içinde yaşamak bizi daha mutlu eder ve daha temiz bir dünya ortaya çıkarmış oluruz. Beni dinlediğiniz için teşekkür der, saygılarımı sunarım.

 

Milli Mücadele Yıllarında Yaşamış Olsaydınız Vatanımızın Düşman İşgalinden Kurtulması İçin Ne Yapardınız Konulu Konuşma

 Milli Mücadele Yıllarında Yaşamış Olsaydınız Vatanımızın Düşman İşgalinden Kurtulması İçin Ne Yapardınız Konulu  Konuşma




Milli Mücadele yılları, bağımsızlık savaşının verildiği o zor ve bir türlü geçmek bilmeyen yıllar… Anadolu halkı yoksul durumda, Evde aş yok ekmek yok. Bir yandan yoksulluk ile mücadele diğer yandan ise acımasız düşmanın akla gelmeyecek zulümleri ile mücadele ve geçmek bilmeyen , sabır gereken, mücadele gereken o zor yıllar…

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım. Bugün sizlere milli mücadele yıllarında yaşamış bir genç olsaydım vatanımızın düşman belasından kurtulmak için neler yapardım adlı konuşmamı sunacağım.

Vatanım için evde oturup, ne de olsa askerlerimiz vatanımızı kurtarır, vatanımıza bir şey olmaz deyip rahatça evde oturmazdım. Önce anamın imkanları doğrultusunda yaptığı hamur aşından, yarı yanık yarı pişmiş ekmeklerden bir azık hazırlayıp bunun cepheye gitmesi için arkadaşlarımla birlikte olurdum ve askerlerimize  o kahraman vatanın kahraman yürekli cengaverlerine yiyecek götürürdüm. Yesinler ki güç alsınlar, yesinler ki düşman karşısında dimdik dursunlar diye düşünürdüm. Köylülerimin de desteği ile askerlerimiz için kıyafetler yapar, ayaklarına çorap örer, sırtlarına kalın kazaklar örerdim. Milli mücadele bilinci içinde olurdum ve bu zor günlerin, bu zalim yılların elbette geçeceği düşüncesi ile çalışmaya, vatana hizmet etmeye devam ederdim. Babası askere gitmiş küçük çocukların ablası olurdum, kardeşlerim ise o yavruların abisi olurdu. Onlar ile oynar, babalarının tez zamanda Allah’ın izni ile köye geleceğini söyleyerek o minik yavrulara umut verirdim. Ülkemiz kurtulduğu zaman bir yerlere saklanmak zorunda kalmayacağımızı söylerdim.

Evimizde olan silahları kardeşlerimle birlikte düşman askerlerinin görmediği bir anda cephaneye taşırdım. Evde bulunan kıymetli eşyaları ise toprağı kazar ve yerin altına gizlerdim ki bu kıymetli eşyalar zalim düşmanın eline geçmesin. Annem askerler için yemek yaparken ben de ona yardım ederdim ve vatan kurtulsun diye her türlü zorluğa göğüs germeye çalışırdım. Düşmanla çarpışmaktan korkan kimselere karşı konuşma yapar ve bu vatan kurtulmazsa hepimizin sonunu büyük bir bela beklediğini söylerdim ve onlara vatan ve bağımsızlık konulu konuşmalar yapardım.

Gerekirse köy köy kapı kapı dolaşırdım ki savaşa askerlerimiz çoğalsın, asker sayımız artsın ve düşman sadece donanma gücü ile bizi yenemesin. Bizim de iman gücümüz olduğunu, zor günlerde birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket ettiğimizi görsün. Vatanımın kurtulması için yeri gelir aç kalırdım ama vatan nöbetine devam ederdim. Eğer ki bu uğurda şehit olmak varsa canımı seve verirdim, yeter ki vatan kurtulsun, yeter ki vatan başka ülkelerin egemenliği altında olmasın. İşte tüm bunlarla birlikte Mustafa Kemal’in emirlerini köye yaymaya çalışır ve en büyük kurtuluşun bağımsızlık olduğu inancı ile çalışmaya, düşman vatanımdan arkasına bakmadan kaçıncaya dek mücadelem iman ve inanç gücümle devam ederdim.

Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği

 Dostluk İle İlgili Konuşma Örneği



Sevgili öğretmenim ve kıymetli arkadaşlarım. Bugün sizlere dostluk üzerine hazırladığım konuşma örneğimi elimden geldiği kadar anlatmaya ve kendimi bu konuda ifade etmeye çalışacağım.

İnsan en mutlu anında ve en acı gününde bir dost eline ihtiyaç duyar. O dost eli o anlarda insanın yüreğine o kadar iyi gelir bu ait olma duygusu insana güç verir ve en mutlu anlarını daha güzel geçirir ve en zor günlerinde de teselli bularak daha kolay kendine gelebilir. Dostluk hemen olmayan zaman içinde insanların birbirini daha iyi tanıyarak ortaya çıkan büyük bir arkadaşlık bağıdır, güven bağıdır, sevgi bağıdır. Sevdiğimiz dostlarımızın yanında olmak, onların  o tebessüm eden bakışlarını görmek ve onlardan destek alarak başarılı olmak kişiyi daha da mutlu eder. Dost diye nitelendirdiğimiz kişi nettir. Yapmacık değildir ve her işte size karşı samimi olduğunu hem sözde hem de uygulamada hissettirir ve gösterir. Dost dediğin kişi arkandan çeşitli entrikalar çevirmeyen, sizin mutluluğunuzu gönülden isteyen kişidir. Böyle dostlarımız varsa onların kıymetini bilmeliyiz ve onlara karşı biz de nasıl iyi bir dost olduğumuzu göstermeliyiz. Dostluk üzerine söylenmiş şu söz çok güzeldir:

“Bizim ömrümüzde ırmaklar vardır, sularında hayallerimizi yüzdürdüğümüz. Bizim ömrümüzde dostlarımız vardır, günlerimiz ayrı geçtiğinde üzüldüğümüz...”

Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı üzerine dostlarımız hayallerimizi birlikte yüzdürdüğümüz değerli kişilerdir, onlardan ayrı kaldığımızda çok üzülürüz. Onun için dostlarımızı çok sevelim ve onlara asla ihanet etmeyelim. Dostluk üzerine söyleyeceklerim bu kadardır. Beni dikkatle dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim.

 

“Ulular Köprü Olsa Basıp Geçme.” Atasözünü Sınıf Ortamında Tartışınız. Konu İle İlgili Edindiğiniz Bilgiler Doğrultusunda Bir Konuşma Yapınız.

 “Ulular Köprü Olsa Basıp Geçme.” Atasözünü Sınıf Ortamında Tartışınız. Konu İle İlgili Edindiğiniz Bilgiler Doğrultusunda  Bir Konuşma Yapınız.

 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım!

 Bu atasözünü açıklamadan önce sizlere ilk olarak ulu kavramının ne anlama geldiğini söylemek isterim.

Ulu kelimesi dilimizde iki anlama gelir. Birinci anlamı;  erdemleri yönünden çok büyük, ulaşılamayacak denli yüce demekken ikinci anlamı ise yararlı işler yapmış, büyük kimse demektir. Ulular kelimesinden kasıt ise bizden büyük olan, bizden deneyimli olan kimseleri kast eder.  Bizden yaşça büyük olan ve hayatın bin bir zorluklarına katlanmış, yeri gelmiş güzel günler görmüş, yeri gelmiş acı günler görmüş büyük kimseler biz toy insanlar için son derece değerli insanlardır. Onlar bizim için her türlü fedakarlığı yapan, bizi yeri geldiği zaman uyaran ve yeri geldiği zaman da kendi yanlışlarımızı yapmamıza izin veren kıymetlilerimizdir. Bizden yaşça ve akıl olarak büyük insanları küçümsememeliyiz ve onların engin bilgi birikiminden ve görüşlerinden her zaman faydalanmalıyız.

 Sevgili arkadaşlarım!

 Büyüklere asla saygıda kusur etmemeliyiz. Ulular köprü olsa basıp geçme der atalarımız. Gerçekten de büyüklerimiz her zaman başımızın üstünde taşınmalı, onlara karşı nazik davranılmalıdır. Bizim için bir büyük kişi nasihat ettiği zaman o nasihate kulak vermeliyiz, kulak tıkamaya çalışmamalıyız. Emin olun ki büyüklerimiz bizim her zaman iyiliğimizi isteyen ve bizi kötü insanlardan, kötü alışkanlıklardan korumaya çalışan fedakar ve cefakar kimselerdir. Onların sözlerine değer vermeliyiz . Özellikle de anne ve babalarımız, öğretmenlerimiz, çevremizde bizde yaşça büyük ve hayatın içinden geçmiş olgun insanları dinlemeliyiz ve bu ne diyor acaba diye de düşünmeden geçmemeliyiz. Büyük insanları dinlediğimiz zaman ve onların birikimlerinden faydalandığımız zaman belki hayatımızda daha az hata yaparız ve daha doğru işler yapmak için de kendimizde güç buluruz.

 


Yeter ki onlara kulak verelim, onları sevelim ve onlara karşı asla bilgiçlik taslamayalım. Onlara karşı yapılan en ufak bir saygısızlık onların kalbini yaralar, belki size kin tutma sizi affeder ama kırılan kalplerini onarmak da kolay olmaz. Onların gözünden düşmemek için onlara her zaman iyi davranmalıyız ve onların hayır duasını alarak işimize, yolumuza devam etmeliyiz. İşte bunu yaptığımız zaman kendimize de büyük bir iyilik etmiş oluruz. Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür eder, saygılarımız sunarım.

“İyiliğin Toplum Hayatındaki Önemi Hakkında Bir Konuşma Yapınız.”

 “İyiliğin Toplum Hayatındaki Önemi Hakkında Bir Konuşma Yapınız.”

 

Sevgili öğretmenim ve değerli sınıf arkadaşlarım! Bugün sizlere iyiliğin toplum hayatındaki önemi ile ilgili konuşmamı sunacağım.

Öncelikle konuya şöyle bir giriş yapmak isterim:

Aslında her insan doğuştan iyidir ama onları kötü yapan yaşadıkları çevre koşulları, ailenin onlara karşı tutum ve davranışları, kendilerinin kendi öz benliğine karşı saygılı olmayışı, özgüven eksikliği, tembellik, kolaya kaçma vb insanı değerinden uzaklaştıran ve insanın kendi öz bilincinin eksik kalmasına neden olan sebeplerdir. İnsan istediği zaman ve kalbini kötülüklerden tamamen arındırdığı zaman iyi insan olma vasfına ulaşır. İyilik aslında o kadar zor ve ulaşılamaz bir şey değildir. İyi olmak istersin, bunun için paylaşmayı bilirsin, zor günler içinde toplumla uyum içinde olup dayanışmayı bilirsin, zalimlerin yanında değil ezilen ve mazlum olanın yanında durursun, adaletten ve insan haklarından yana olursun ve daha bir çok şeyi yaptığın zaman iyi insan olma kabiliyetine erişirsin. İşte bunları yaptığın zaman da toplum içinde gözde olan kişiye dönüşürsün ve toplum seni her zaman başının üzerinde taşır ve sana olan sevgi, saygı hiçbir zaman eksilmez. 


İyi insanlar bu dünyadan göçüp gittiklerinde bile unutulmaz . Çünkü böyle kimselerin yaptığı eserler, bıraktığı kitaplar, aldığı gönüller ve yardım ettiği insanlar iyi insanların peşini asla bırakmazlar ve iyi insanlar  iyi olarak anılmaya devam ederler. İyi insanlar her zaman aranan kimselerdir. Kendimizi onların yanında huzur içinde hissederiz ve onların sevgisine, ilgisine ihtiyaç duyarız. Onlar kim zor günler geçirirse hemen yardım ederler ve güzel kalpleri asla kirlenmez ve her zaman temiz ruhlu, yüksek ruhlu olmaya devam ederler. İyilik ile ilgili şu sözü de unutmamak gerekir:

“İyiliğin şerefi çabuk yapılmasındadır.” Hz. Ali. Bu söz ile de iyiliğin ertelenmemesi gerektiği söylenmektedir. Türk masallarından iyiliğe şunu örnek verebilirim:

 Aslan ve fare ile ilgili masal oldukça ünlüdür. Bir gün ormanların kralı, hayvanların baş tacı ve aynı zamanda çok korktuğu aslan kral  hayatını kaybetmiş  ve yerine yavru aslan geçmiş. Yavru aslan da babası gibi hayvanların başı olmuş tüm hayvanlar kendinden korkmuş. Bir gün küçük bir fare yavru aslana giderek bana kalacak bir yer verin, ben de siz zor durma düştüğünüz zaman yardım ederim demiş. Aslan büyük bir kahkaha atarak fareyi küçümsemiş ve farenin kendisine yardım edeceğini aklının ucundan bile geçirmemiş o anda. Bir gün aslan kral ormanda gezinirken avcıların tuzağına düşmüş . Büyük bir tuzağa giren aslan ne yapacağını şaşırmış ve kendisini o tuzaktan bir tülü dışarı .çıkaramamış. Oradan geçmekte olan o minik fare aslan kralın düştüğü tuzağı görmüş ve tuzağın iplerini dişleri ile parçalamış ve böylece aslan da  tuzaktan kurtulmuş. Yani yapılan iyilik karşılığını bulmuş ve fare aslan krala olan borcunu ödemiş hem de iyi bir hayvan olduğunu kanıtlamış. İyiliğin küçüğü büyüğü olmuş. Onun için elimizden geldiği kadar her zaman iyilikten yana olmalıyız ve hiç kimseyi de küçük görmeden yolumuza devam etmeliyiz. 

Değerli öğretmenim ve sevgili arkadaşlarım konuşmamın sonuna kadar beni sabırla dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.