Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çevreye Duyarlılık İle İlgili Konuşma

 

Çevreye Duyarlılık İle İlgili Konuşma


İçinde yaşadığımız çevre tüm canlıların ortak yaşam alanıdır. Bu yaşam alanında her canlıya yetecek kadar yiyecek ve içecek vardır. Temiz bir hava vardır, su vardır, toprak vardır ama bunları kirleten ise insanlardır. Doğa bize her türlü nimeti verirken biz insanlar doğanın, çevremizin kıymetini bilmemekteyiz.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlar,

 

İnsan olarak hepimizin çevre kirliliği konusunda yapmamız gereken sorumlulukla vardır. Bunlardan ilki bilinçli bir çevreci olmak, çevre temizliğine ise ilk olarak kendi kapımızın önünü süpürerek başlamalıyız. Hızla artan nüfus, kentleşme, sanayileşme, doğal kaynakların yoğun bir şekilde tüketilmesi, kimyasal ve fosil yakıtların kullanılması çevre kirliliğine neden olmaktadır.  Bu çevre kirliliğinin azaltılması için toplum olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Mesela çok uzak bir yere araba ile gitmek yerine yürüyerek gitmeliyiz ki arabadan çıkan gaz havayı kirletmesin ve havamız tertemiz kalsın.

 

 Ormanda piknik yapmak yerine mesire alanlarında piknik yapılsın yapılan mangal ateşleri söndürülsün ve doğadaki ağaçlar yanmasın, yok olmasın. Toprağa zehirli kimyasal ilaçlar katılıp toprağın organik yapısı bozulmasın ki orada yetişen ürünler de bizi hasta etmesin. Böylece daha sağlıklı bir çevre ve daha sağlıklı bir dünyada yaşayabiliriz. Ormanları yok etmemeliyiz, ormanlardaki canlılara zarar vermemeliyiz, orman yangınlarına karşı her türlü önlemin alınmasında devletimize yardımcı olmalıyız. Yerlere çöp atmamalıyız. Sınıfımızı, okulumuzu temiz tutmalıyız.

 

 Boş yere kağıt israfı yapmamalıyız ve geri dönüşüm olabilecek şeyleri geri dönüşüme göndermeli ve böylece çevreye daha duyarlı vatandaşlar olarak yaşamaya ve mutlu olmaya devam etmeliyiz. Çevre duyarlığı ile ilgili Aziz Nesin’in şu sözünü de unutmamalıyız: “Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir.” Bundan dolayı bir an önce kirli ruhlardan arınmalı ve çevreye duyarlı insanlar haline gelmemzi gerekir. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Savaşsız Bir Dünyaya Bakmak Konulu Deneme

 

Savaşsız Bir Dünyaya Bakmak Konulu Deneme

Savaşlar hiçbir zaman yapıcı olmamıştır  başladığı yerde büyük yıkımlar, ayrılıklar, acılar bırakmıştır. Savaşın olduğu yerde insanlık ölmüştür ve savaş yüzünden tüm değerler kaybolmuştur. Merhamet, empati, erdem, sevgi, saygı vb gibi.


Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler

Savaşsız bir dünyaya baktığımızda dünyada kardeşliğin ve barışın daim olduğunu görürüm. Kimsenin kimseye kötülük etmediği, zalimin kazanmadığı mazlumun kazandığı bir dünya görünür gözüme. Çünkü savaşlar olmadığı için bundan fayda sağlayacak olan kötü insanlar da olmayacaktır. Ön yargılar yok olacak, hoşgörülü bir ortam olacak, hiçbir çocuğun burnu bile kanamayacak, Herkes insanlığa katkı sunacak bir işle meşgul olacaktır. Yani herkes görevini yapacak ve mutlu olacaktır. İnsanlık yaşayacak, insani erdemler hayat bulacaktır böyle bir dünyada.


Savaşın olmadığı düzende sevgi, samimiyet olacak. İnsanlar arasındaki etki ive ,iletişim daha güçlü olacak. Farklı kültürler birbirinden çok şey öğrenecek ve dünya her alanda daha çok gelişmeye ve ilerlemeye açık olacaktır. Savaş olmadığı için tanklar, tüfekler, bombalar olmayacak, doğamız kirlenmeyecek, canlılar ölmeyecektir. Güven dolu bir dünya olacaktır. "Soygun felsefesine son verirseniz savaş felsefesi de ortadan kalkar der." Edmund Burke. Yani savaş soygun yapmaktan, çalmaktan, yok etmekten başka bir şey değildir. Sava


  Savaşların olmadığı bir dünyada insanların refah seviyesi artacak, bilim ve teknoloji daha üst düzeyde olacaktır. Teknoloji kötü amaçlı kullanılmayacağı için doğaya zarar veren teknolojik aletler üretilmeyecek ve bu da insanların temiz bir dünyada yaşamasını sağlayacaktır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Dünya Barışı İle İlgili Konuşma

 

Dünya Barışı İle İlgili Konuşma


“Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.” der büyük yazar Yaşar Kemal. Çünkü insanlığın kurtuluşu barış sayesinde olacak, insan kendini barış sayesinde değerli hissedecek ve savaşlar yok olacaktır.

Sevgili öğretmenim,

Barış, insanın kendi kendiyle barışık olmasını içeren bireysel, daha sonra ailesel ve nihayet toplumsal ve evrensel bir gereksinimdir fakat on dört bin yıllık insanlık tarihine baktığımızda sürekli çatışma, kriz ve savaş içinde bir dünyada yaşadığımızı görmekteyiz. Oysa barış olsa ve dünyada kötülük son bulsa her şey daha güzel olacak, dünya bir cennete dönüşecektir. Dünyada barış sağlandığı zaman insanlar ölmez. Özellikle de savaş zamanında en çok korkan, en çok hayal kırıklığı yaşayan ve üzülen kişiler çocuklar olmaktadır. 


Hiçbir yetişkinin sırf başka ülkeleri işgal etmek için sınırlarını zevkten işgal etmesi doğru değildir. Hiçbir gücün çocukları savaşla korkutmaya, yıldırmaya hakkı yoktur. Dünya  barışının sağlanması için savaşlara bir an önce son verilmeli, çocuklar bir an önce eskiden olduğu gibi gülen gözleri ve elindeki çikolatası ile sevinç çığlıkları içinde okuluna gitmelidir. Acı çığlıkları içinde savaşlarda ölmemeli, yaralanmamalıdır.

 

Sevgili öğretmenim,

Dünya barışının daimi olması için ön yargılar kırılmalı, insanlar birbirine karşı hoşgörülü olmalıdır. İnsanlar arasında beyaz siyah ayrımı diye insan onurunu ayaklar altına alan bir ayrım yapılmamalıdır. Her insanın biricik ve değerli olduğu bilinmeli, dünya kardeşliği, dünya barışı ancak böyle sağlanmalıdır. Evrensel anlamda bir günü, dünya barış günü olarak ilan etmek ve sadece sorunları tartışmak  bu anlamda yeterli olmayacaktır. 


Dünya barışına katkıda bulunacak,  çatışma, kriz ve savaşları önleyecek, bir organizasyona gereksinim vardır. Savaşların son bulması için, dünya barışının sağlanması için insanlar arasında  radikal milliyetçilik ve ideoloji, din, ırk, cinsiyet ve partizanlık maskesi altında  ayrıştırılmalar yapılmamalıdır. Dünya barışına herkes katkı  sağlamalı ve barış daim olmalıdır.

Müzeleri ve Tarihi Eserleri Gezdiğimizde Neler Hissederiz, Oraları Gezmek Bize Neler Sağlar Konulu Konuşma

 

Müzeleri ve Tarihi Eserleri Gezdiğimizde Neler Hissederiz, Oraları Gezmek Bize Neler Sağlar Konulu Konuşma


Her deneyim insan yaşamında farklı bir iz bırakır. Deneyimlerin yaşandığı yerlerden biri de müzelerdir. Çocukların eğitiminde müzeler eğitim ortamı olarak kullanılabilecek mekânların başında gelmektedir.

Sevgili öğretmenim,

Müzeler, insanlara medeniyetlere ait eserleri bir arada sunarak, onlar arasındaki ilişkiyi sorgulamalarına ve o değerleri fark etmelerini sağlar. Medeniyetlere ait kültür değerlerini fark etme önyargıları ortadan kaldırır. Böylece birey ile diğer kültürler arasında önyargısız bir iletişim kurulmuş olur. Ön yargısız olan yerde de hoşgörü olur ve bu da diğer medeniyetler ile aramızdaki iletişimin daha güçlü ve daha iletişime açık olmasını sağlar.

 

 Müzeleri ve tarihi yerleri gezdiğimiz zaman geçmişe kısa bir yolculuk yapmış oluruz. O dönemde yaşamış insanların bize bıraktığı eserlerin neler olduğunu inceleriz, kendimizi onların yerine koyarak empati kurarız ve içimizde farklı bir heyecan  ve farklı bir mutluluk olur. Hem kendi geçmişimizi, hem de başka milletlerin geçmişlerini, milletler arası ilişkileri müzeleri ve tarihi eserleri gezerek daha iyi kavramış oluruz ve böylece tarih bilgimiz, coğrafya bilgimiz kısaca genel kültür bilgimiz de artmış oluruz.

 

Zaferlerimizde duygulanır, yenilgilerimizde hüzünleniriz ama yine de bize ait bir parça eserlerin kalması bizi güçlü kılar ve geçmişi öğrenmeye daha meraklı, daha araştırmacı ve daha gözlemci olmaya başlarız. Müzeleri ve tarihi eserleri gezmek, sanatsal eserleri ve tarihi nesneleri görme imkanı sunar ve bu da bireyin estetik duygularını geliştirmeye yardımcı olabilir. Müze ve tarihi eserleri gezmek çocukların gözlem, eleştirel düşünme, sonuç çıkarma, yaratıcılık gibi becerilerini geliştirir.

 

Sevgili öğretmenim

 Müzeleri gezmek, tarihi yerleri gezmek, çocukların kültürel değerlerine sahip çıkmayı ve kültürel bilincini geliştirmeyi sağlar. Müzeler çocukları geçmişle tanıştırır ve geçmişle günümüzü karşılaştırma olanağı verir. Aynı zamanda gelişimin ve değişimin kaçınılmaz olduğunu, geleceğin de bugünden farklı olacağını gösterir. Çocuklara tarihsel olaylar ve dönemlerin yaşam nesneleri ile ilişki kurma olanağı sağlar. 


Müzelerin böylelikle çocuklarda tarih bilincinin gelişmesine de yardımcı olacağı ifade edilmektedir. Buraları gezmek bizi  farklı düşüncelere sürükler ve geçmişimize olan ilgimiz daha çok artmaya başlar, daha çok sorgulayıcı ve analitik düşünmeye başlayan bireyler oluruz. Her bir nesneye dokunarak yaparak yaşayarak öğrenme de sağlamış oluruz. Müzelerin önemi ile ilgili Sunay Akın'ın şu sözü de çok anlamlıdır: Müzeler toplumların hafızasıdır. "Bir ülkede aydınlanmayı, demokrasiyi ve adaleti esas kılacaksanız, atacağınız ilk adım müzecilik alanında olmalıdır." (Sunay Akın). Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür derim.

Çevremizdeki insanların Hatalarına Hoşgörüyle Yaklaşmak Neler Sağlar Konulu Konuşma

 

Çevremizdeki insanların Hatalarına Hoşgörüyle  Yaklaşmak Neler Sağlar Konulu Konuşma


Hoşgörülü insanlar ön yargılı olmayan, kendilerini dar kalıplara sokmayan, yaşanılan her şeyde  katı olmayan, sevgisiz olmayan, kin tutmayan kimselerdir. Çevremizdeki insanlara hoşgörülü ile yaklaşmak öncelikle bizi daha iyi bir insan, daha olgun kişi yapar. Hoşgörülü insanların empati kurma becerisi gelişmiştir.


Sevgili öğretmenim,


“Hoşgörü, yapılan her şeyin kolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarının görüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı bir tartışma arzusudur.” der Macintosh. Gerçekten de hoşgörü her şeyi hemen kabuk etme değil, insanları anlamaya çalışma, onları yargılamama demektir. Çevremizdeki insalanra hoşgörü ile yaklaştığımız zaman daha çok sevilen ve sayılan biri oluruz. Farklı kültürden insanlarla arkadaş, dost oluruz. Kendi işlerimizde bile  hoşgörülü olmanın faydasını görebiliriz. Hoşgörü insanları bir araya getirir. Sıcak bir iklim oluşmasını sağlar. Birlik, beraberlik ve dayanışma gücünü artırır. İnsanların arasındaki iletişim sorunlarını ortadan kaldırır ve daha samimi bir ortam doğar. Hoşgörü yanlış anlamaları ortadan kaldırdığı için karşılıklı sevgi, saygı ve  anlayış ortaya çıkar.


Sevgili öğretmenim,


Konuyu kısaca özetleyecek olursam hoşgörülü insanlar psikolojik yönden daha sağlıklı olur. İlişkilerinde hoşgörülü davranmaları daha mutlu ve huzurlu olmalarını sağlar. Daha sakindir, kolay sinirlenmez. Yaşamın bütün alanlarında başarıya daha kolay ulaşırlar. Kendilerine güveni olan insanlardır. Farklı düşünen insanları düşman gibi görmez, nefret etmez. Daha olgun ve dengelidir. Toplum içinde daha çok sevilir, değer verilir. Diğer insanları daha kolay anlar ve daha rahat iletişime girer. Yalnız kalmaz, sosyal çevresi geniştir. Böylece çoğu zaman mutlu olurlar, güzel arkadaşlıklar, sağlam dostluklar edinirler. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım kendimi bu konuda güzel bir şekilde ifade edebilmişimdir.

Çok Okuyan İnsanlarda Ne Gibi Özellikler Gelişir Konulu Konuşma

 

Çok Okuyan İnsanlarda Ne Gibi Özellikler Gelişir Konulu Konuşma


Nasıl ki müzik ruhun gıdası ise okumak da ruhun gıdasıdır. Çünkü insan okuyarak daha iyi insan olabilir, daha dürüst ve güvenilir olabilir, kendini geliştirebilir ve topluma faydalı olabilir.

Sevgili dinleyiciler,

 Çok okuyan insanlar;  beyninin  birçok bölümünü harekete geçirdiği için,  bu bölümler  birbirleri ile bağlantı sağladığı için bu durum beyinde yeni bağlantılar oluşmasını da sağlar. Bu da beynin işlevsel olmaya devam etmesini sağlar ve beyinde gerileme olmaz. Bu duurmda okuyan insanların hafızasının daha gelişmiş olmasını sağlar. Çok okuyan insanlar ana dilini daha iyi konuşur ve daha doğru yazar. Toplum içind ekendini daha iyi ifade ederler, empati kurma becerisine sahip olurlar ve böylece başka insanların sorunlarına duyarlı bir bilinçli vatandaş olurlar. Kendi kişisel gelişimşlerine büyük katkı sağlarlar.

 

Okuyan insan daha özgüvenli, daha mutlu olur. Çok okuyan insanların güç içindeki stresi de azalır ve çok okuyan insanların uyku kalitesi de verimli olur. Bunun için okumaya devam etmek ve okudukça kendimiz de geliştirmeye devam etmek gerekir. Çünkü okumak kişiyi hayatta daha aktif kılar, kişi genel kültürü zengin biri olur.  Çok okuyan insan, hayal gücünü ve yaratıcılığını geliştirir. Anadil üzerinde düzenli okuma, kelime ve ifade bilgisini arttırır.


Sevgili öğretmenim,

Çok okuyan kimselerin akıl yürütme, analiz etme, değerlendirme becerileri daha etkin olur. Bu sebeple düzenli  ve çok kitap okuyan insanlarda Alzheimer hastalığı riskinde düşüş yaşandığı bilinmektedir. Çok okuyan, alanı ile ilgili kitapları da okuyan insanlar daha başarılı olurlar, hayatlarında daha disiplinli olurlar ve yaşam boyu öğrendikleri için yaşam boyu da hayattan zevk almaya devam ederler. Kişi güncel haberlerden ve dünyadaki gündemden okuyarak haberdar olur ve kendini dar bir kalıba sokmadan yaşamaya , yaşamdan haz almaya okumak sayesinde devam eder.

Gençlik İle İlgili Konuşma

 

Gençlik İle İlgili Konuşma


Hayatın en verimli çağı, insanın bedenen ve ruhen en güçlü , en coşkulu anlarıdır gençlik yılları. Güzel olmasına güzel, verimli olmasına verimlidir ama su gibi akıp gider gençlik. Onun için gençliğin verimli yıllarından faydalanmak gerekir. Bunun için bu çağları çalışarak, üreterek, insanlığa faydalı olarak, kendi kişisel gelişimine katkı sağlayarak geçirmek kişiye ileriki yaşlarında büyük kazanç sağlayacaktır.

Sevgili dinleyiciler,

 

Birey gençlik yıllarında kendine bir hedef koymalı ve o hedefi gerçekleştirmek için plan ve program hazırlamalı ve disiplinli bir şekilde başladığı işi sonuna kadar götürebilmelidir. Gençlik yıllarında çalışılmalı, üretken olunmalı fakat sosyal insan olunmaya da devam edilmelidir. İyi arkadaşlıklar, dostluklar kurulmalıdır. Kötü alışkanlıklardan uzak durulmalı, bizi iyiye götüren, doğru yola ileten kimseler ile arkadaş olunmalıdır. Gençken bir kötü alışkanlığa sahip olduğunuz zaman bağımlı hale gelebilirsiniz ve bunun geri dönüşü de zor olabilir. Onun için bu dönemde büyüklerimiz bize yol gösterdiği zaman onların sözlerini kulak ardı yapmamalıyız, dinlemeliyiz ve onların deneyimlerinden yararlanarak daha az hata yapmaya özen göstermeliyiz.

 

 Teknoloji bağımlısı insanlar olmamalıyız. Aşırı konfor zihni çürütür onun için aşırı konfordan uzak durmalıyız ve sürekli bir işle meşgul etmeliyiz kafamızı. Böylece hem kendimize faydalı oluruz hem de içinde yaşadığımız topluma faydalı oluruz. Gençlik yıllarında mutlaka bir müzik aletini çalmaya özen göstermeliyiz, bir spor dalı ile ilgilenmeliyiz, yeterli ve dengeli beslenerek genç yaşta hastalıklar ile uğraşmamalıyız.  Girişimci olmalıyız.


 Başarılı olmak için kararlı ve tutarlı olmalıyız. Sabırla çalışarak amacımıza ulaşmak için gece gündüz demeden okumaya, araştırmaya devam etmeliyiz. Gençlik yıllarında bir işe başladığımız zaman ev almalı, araba almalı ve yatırımlar yaparak ileride rahat bir yaşam sürmeliyiz. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

 

Vefakârlık İle İlgili Konuşma

 

Vefakârlık İle İlgili Konuşma

 

Vefası olan, sevgisi geçici olmayan, hakikatli, vefalı kavramlarına vefakârlık denilir. Diğer bir tanımı ile vefa; kişinin vadine, ahdine ve yeminine sadık kalması, dostlarını unutmaması, onların dostluklarına ve iyiliklerine daha güzeliyle karşılık vermesidir. Böyle insanlara vefakâr denilir.  İnsana yakışan en önemli erdemlerden biri de vefalı olmasıdır. Yapılan iyilikleri unutmaması, çıkar amaçlı sevgi güdülmemesidir. Vefakâr insanlar bir başka değerlidir, bir başka güzeldir.  Böyle kimselerin yüzüne baktığınızda bile bir samimiyet bir içtenlik görürsünüz. Çünkü kalplerinin güzelliği gözlerindeki masumluğa yansımıştır. Çünkü insan olmanın, iyi insan olmanın örnekleridir onlar.

 

Sevgili dinleyiciler,

Vefa insanın özünden gelir, insaniyetinden gelir. Vefasız  olan insanların hiçbir şey umurunda olmaz. Onların ilişkileri de günübirliktir. Çıkarları olduğu zaman canım, cicim diyen kimseler çıkarları sona erdiği zaman bir daha sizi arayıp sormazlar. Çünkü böyle kimselerin ruhunda asillik yoktur. Henüz şahsiyet sahibi olamamış kimseler vefasız kimselerdir. Oysa kendini bilen, haddini bilen, değerini bilen insan vefanın ne kadar değerli bir erdem olduğunu bilir ve davranışlarını ona göre düzenler. Verdiği sözde duran, çevresine yardımcı olan, kara gün dostu olan, sevdiklerine zaman ayıran, dürüst ve güvenilir insanlar vefalı insanlardır.

 

Ne güzel anlatmış Mevlana vefalı insanları: “ Dostlarını daima vefa ile  hatırla can!  Arayan sen ol; bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.” Gerçekten de öyledir. Kulun kula vefası yoksa ona can veren, ona en büyük nimetleri ile veren Yüce Allah’a hiç vefası olmaz ve her şeyi ben yaptım diyerek nankör ve kibirli bir kimseye dönüşür. İşte böyle kimselerden olmamalıyız. Her zaman sevdiklerimizi aramalı, vefalı, onurlu kimselerden olmalıyız. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

İyi Arkadaş Seçen Kişilerin İnsanın Kazançları Nelerdir Konulu Konuşma

 

İyi Arkadaş Seçen Kişilerin İnsanın Kazançları Nelerdir Konulu Konuşma


Bireyin bedeninin ve zihninin güçlenmesi için arkadaşlıklara ihtiyacı vardır. Çünkü insan ancak başka insanlarla yaşadığı zaman, iletişime geçtiği zaman , yeri geldiğinde rekabet ettiği zaman hayattan daha zevk almaya başlıyor ve kendini daha iyi hissediyor.

 

Sevgili öğretmen,

İyi bir arkadaş benim için iyi bir can yoldaşı, gönül bağı kurduğum kardeşim, acılarımı paylaştığım dostum, mutluluklarımı paylaştığım sırdaşımdır. İyi bir arkadaş seçen kimse bu işten fazlasıyla kârlı  çıkar. Bir kere iyi arkadaş bana iyi örnek olandır. Konuşması ile, duruşu ile, güzel ahlakı ile beni de iyiye yönlendiren, benim de güzel huylara sahip olmamı sağlayandır. İyi arkadaş iyi yola, kötü arkadaş da kötü yola götürür. Hani Mevlana’nın arkadaş seçimi ile ilgili bir sözü vardır ya: “ Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin; çünkü bülbül güle, karga ise çöplüğe götürür.” sözü tam da iyi arkadaşın iyiye, kötü arkadaşın kötüye götürdüğünü anlatır.

 

Sevgili öğretmenim,

İyi arkadaş insana güç verir, ona kendi öğrendiği bilgileri öğretir, daha çok kitap okuyarak arkadaşlar birbirini olumlu yönde etkiler. Böylece her ikisi de hem akademik anlamda başarılı olurlar, hem de sosyal yaşamda başarılı olurlar. Hayatımızda kalıcı ve güvenilir arkadaşlıklarımızın olması beyin sağlığımızı geliştirir,  bizi güçlendiren hayat seçimleri yapmamızı sağlar. İyi arkadaşlar stresle baş etmemizi kolaylaştırırken, sağlık sorunları ve hastalıklardan daha kolay kurtulmamızı sağlıyorlar. Hatta pozitif arkadaşlarımızla vakit geçirmek görünüşümüzü bile iyileştiriyor; bu da mutlu insanlarla vakit geçirdiğimizde biz de mutlu oluyoruz anlamına gelir.

 

İyi arkadaşlarımız bize herhangi biriyle nasıl iletişim kurabileceğimiz konusunda yardım ederler ve biz de farklı insanlara, özellikle de dünya görüşümüzün farklı olduğu insanlara nasıl davranacağımızı anlarız.  Zor anımızda en çok arkadaşlarımız yanımızda olur ve bizi yalnız bırakmayarak bize büyük moral veren kişiler olurlar.

Dürüst Olan Bir Arkadaşınıza Veya Olmayan Arkadaşınıza Yaklaşımınız Nasıl Olur, Neden Konulu Konuşma

 

Dürüst Olan Bir Arkadaşınıza Veya Olmayan Arkadaşınıza Yaklaşımınız Nasıl Olur, Neden Konulu Konuşma


Dürüstlük insan ilişkilerinde olduğu gibi arkadaşlık ilişkilerinde de aranan çok önemli bir erdemdir. Çünkü böyle insanlar yalan söylemeyen, özü sözü bir, güvenilir kimselerdir. Arkadaşlarımızın da dürüst olmasını ve bize candan bağlanmasını isteriz ki arkadaşlık ilişkileri uzun ömürlü olabilsin.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlar,

 

Dürüst olan bir arkadaşıma karşı tavrım net olurdu. Yani o bana nasıl bir örnek kişilik özelliği gösteriyorsa ben de ona öyle davranırdım, onu sever ve sayardım. Onunla yaptığım hiçbir işten pişmanlık duymaz ve ona hayran kalırdım. Onunla vakit geçirmek, onunla ders çalışmak, oyun oynama isterdim.  Yiyecek bir şeyim olduğu zaman bile hemen dürüst olan arkadaşımla paylaşmak isterdim. Onun sözüne itimat ederdim ve onun yolundan giderdim. Çünkü o örnek davranışlar sergileyen biri olduğu için ona saygı duyardım.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler

 

Dürüst olmayan bir arkadaşıma karşı tavrım ise mesafeli olurdu. Onun hiçbir sözüne bir daha güvenmezdim. Onunla yakınlık kurmaz, onunla birlikte olmak istemezdim. Dürüst olmayan insanlardan her türlü kötülüğü ve sinsiliği beklerim. Yüzüme gülüp içinden bana karşı düşmanlıklar besleyen, güvenilir olmayan böyle kimselerden önce yavaş yavaş sonra ise hızlıca net bir şekilde uzaklaşır ve bir daha eski samimi günlere asla dönmezdim. Dürüstlük ile ilgili şu söz çok önemlidir: “Dürüstlüğü kanıtlamanın en önemli yollarından biri, o sırada yanınızda olmayan kişilere sadakat göstermektir. (Stephen R. Covey).

 

 Gerçekten de dürüst olan kimseler bizim arkadaşımız ise biz yokken bizi de savunan, bizim hakkımızda kötü söylemelerine fırsat vermeyendir. Dürüstlük erdemdir, değerdir ve altın gibi kıymetlidir. Bunun için her zaman arkadaşlarımıza karşı dürüst olmalıyız, onları sevmeli ve saymalıyız. Kimsenin bize olan güvenini yıkarak onları hayal kırıklığına uğratmamalıyız. Yoksa çevremizde kimsemiz kalmaz ve yalnızlığa mahkum oluruz.

Adaletle Yönetilen Bir Ülke İle Adaletsiz Bir Düzende Yaşayanlar Arasında Ne Gibi Fark Oluşur Konulu Konuşma

 

Adaletle Yönetilen Bir Ülke İle Adaletsiz Bir Düzende Yaşayanlar Arasında Ne Gibi Fark Oluşur?


Adalet yok olunca, yeryüzündeki insanların hayatına değer verecek hiçbir şey kalmaz der ünlü filozof Immanuel Kant.

Sevgili öğretmenim,


Sözüme ünlü bir düşünürün sözü ile başlamak istedim. Çünkü bu söz adaletin ne kadar değerli bir kavram olduğunu, insan yaşamında nasıl büyük  değişme neden olduğunu anlatmaktadır bize. Adalet olmadığı zaman insanların devlete olan güveni sarsılır ve yaşama sevinci kalmaz. Adaletle yönetilen ülkelerde ise insanların devlete güveni tamdır. Çünkü devlet vatandaşın haklarını güvence altına almıştır ve kimsenin kimseye hakkı geçmiyordu. Adaletle yönetilen ülkelerin insanlarında yaşama sevinci vardır. Çünkü hak edene hak ettiği verilmiştir ve insanların hak arama, haksızlığa uğrama gibi bir derdi yoktur.  


Adaletle yönetilen ülkelerde bilime önem veriliyor, eğitim ve kültüre önem veriliyordur. Dolayısıyla buradan çıkan insanlar da adaletli oluyor, bilinçli oluyordur. Adaletle yönetilen ülkelerin gelişip kalkınması da daha hızlı olmakta ve ülke ekonomik açıdan zengin bir hale gelmektedir. İnsanları huzur içindedir. Başka ülkelerden adaletle yönetilen ülkelere yatırım yapılır ve istikrarlı bir tutum izlenir.

 

Sevgili öğretmenim,

Adaletle yönetilmeyen ülkelerde ise vatandaş devlete güvenmez, devlet gerilemeye başlar ve ekonomik açıdan da çökmeye başlar. Halk mutlu değildir. Halkın içinde birikmiş bir öfke vardır. Toplumsal yapı bozulmaya başlamıştır. Toplumda hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet, kara para aklama gibi olaylar artmıştır ve toplumda kaos ortamı hakim olmaya başlamıştır. Kimsenin kimseye güveni kalmamıştır ve hak edene hak ettiği verilmediği için bireylerin gözlünde yaşama umut kalmamıştır. İşte adalet bu kadar önemli ve etkili olmuştur. Adaletin olmadığı ülkelere başka ülkeler de yatırım yapmazlar, her türlü yolsuzluklar artar ve bunlar önlenemez hale gelir.

İnsan İlişkilerinde Saygının Yeri ve Önemi Nedir Konulu Konuşma


İnsan İlişkilerinde Saygının Yeri ve Önemi Nedir Konulu Konuşma


İnsan ilişkilerinin temeli saygı ile başlar. Çünkü bir ortamda saygı görmüyorsanız oraya ait değilsiniz demektir. Bir ortamda saygı olmadığı zaman insan ilişkilerinin sağlıklı olmadığını, nezaketin orada bulunmadığını söyleyebiliriz.


Sevgili öğretmenim,

Belki herkesi sevmek zorunda değiliz, herkes de bizi sevmek zorunda değildir lakin biz herkese saygı göstermek zorundayız, herkes de bize saygı göstermek zorundadır. Çünkü insan olmanın değeri saygı ile başlar. Saygının olduğu yerde hoşgörü vardır. İnsanların birbirine karşı ön yargısı yoktur, kardeşlik, birlik, beraberlik, dayanışma ve paylaşma vardır saygının olduğu yerlerde. 


Saygı, insanların farklı düşüncelere, inançlara, kültürlere ve yaşam tarzlarına sahip olabileceğini kabul etmeyi gerektirir. Saygılı insan aslında kendisine de saygılı olduğu için başkalarını hoş görür. Çünkü böyle insanlar iletişim becerisi gelişmiş, empati kurabilme yetisine ulaşmış insanlardır.

 

 Saygılı olduğunuz zaman toplum tarafından da saygı görürsünüz ve el üstünde tutulursunuz. Saygı varsa barış vardır, huzur vardır, anlayış vardır. Saygı yoksa şiddet vardır, cahillik vardır, nezaketsizlik vardır. Saygı insanların sınırıdır. Biz başkasına saygı göstermezsek başkası da bize göstermez ve sınırlar ihlal edilir. Böylece de sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Sorunların çözülmesi ile saygı ile saygı ile bitmelidir. Anlatacaklarım  bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.


Çok Sevdiğiniz Bir Arkadaşınız Sizi İncitecek Bir Şeyler Yaptı. Bu Durumda Tepkiniz Nasıl Olurdu Konulu Konuşma

 

Çok Sevdiğiniz Bir Arkadaşınız Sizi İncitecek  Bir Şeyler Yaptı. Bu Durumda  Tepkiniz Nasıl Olurdu Konulu Konuşma

 

İnsan sosyal bir yapıda olduğu için arkadaşları ve dostları olur, yakın çevresi olur. Çünkü insan ancak insanla birlikte olunca, konuşunca, dertlerini anlatınca, mutluluklarını paylaşınca daha mutlu ve daha iyi hisseder kendini.

Sevgili öğretmenim,

En çok sevdiğim arkadaşım beni incitecek bir davranış sergilediği zaman ya da arkamdan olur olmadık sözler etiği zaman ilk olarak büyük bir hayal kırıklığı yaşardım ve o anda dünyam başıma yıkılırdı. Çünkü insan en yakın dostum dediği kişiden asla kötülük beklemez ve bunu kalbinden bile geçiremez. Beni incittiği için önce oturur ve ağlardım. Ben duygusal bir insan olduğum için bu durumu kafaya takardım ve canım yanardı. Kendime gelmem uzun sürerdi ama kendime gelirdim ve bir daha asla eski ben olmazdım.

 

Sevgili Öğretmenim,

Beni inciten arkadaşıma karşı kesinlikle eski samimiyetimle davranmazdım ve ona aşırı anlamlar yüklemeyi bırakırdım. Gerçekten seven insan arkadaşını davranışları ve dili ile kırmaz. Onu incitirim diye çok korkar. Beni gerçekten inciten çok sevdiğim arkadaşımın gerçek bir arkadaş, gerçek bir dost olmadığını anlamış olurum. Bundan sonraki arkadaşlık ilişkilerimde insanlara fazla güvenmemeye başlarım ve kendimi onlara kaptıracak boyutlarda samimiyet kurmam.

 

Hani bir söz vardır ya; “İnsanlarla münasebetiniz ateşle münasebetiniz gibi olsun, çok yaklaşma yanarsın, çok uzaklaşma donarsın diye.” diye artık bu söz doğrultusunda hareket ederdim. Hemen affetmesem bile o arkadaş dediğim, canım bildiğim, kardeşim, dostum bildiğim kişiyi zaman içinde affederdim ama ona karşı bir daha asla aynı olmazdım ve uzak dururdum. Merhaba merhaba demekten ileriye gitmezdi ilişkim.

Kendinizde Sevdiğiniz ve Sevmediğiniz Özellikleriniz Nelerdir?

 

Kendinizde Sevdiğiniz ve Sevmediğiniz Özellikleriniz Nelerdir?


Her insanın kendisine ait özellikleri vardır. Bu özelliklerin kimisi huydur değiştirilmesi güçtür, kimisi ise eğitim yolu ile değiştirilebilen özelliklerdir.

Kendimde sevdiğim özelliklerim şunlardır: Bir kere insanlara kolay kolay kötülük düşünmeyen, ön yargılı olmayan biriyimdir. İnsanlara tebessüm etmeyi seven, selamlaşmaya önem veren, konuşmayı seven , dinlemeyi de çok seven biriyim. İnsanlara insan olduğu için değer veren, zengin yoksul ayrımı yapmayan, özellikle de yoksul insanlara elimden geldiğince yardım etmeyi seven biriyimdir. İçimdeki merhamet duygusu beni çok başka bir insana dönüştürebilmektedir. 


Örneğin; bazen kendi yakınlarım için yapmadığım bir şeyi muhtaç olan biri için hemen yapabilirim ve elimde ne kadar para varsa o muhtaç olanlara yardım ederim ve bundan da asla pişman olmam. Çünkü o yardıma muhtaç olan kişiyi Allah bana gönderdi diye düşünürüm. Hoşgörülü olduğum için, yardımsever ve samimi olduğum için kendimi seviyorum.


Sokak hayvanlarına karşı şefkatli bir insanımdır. Yolda aç bir sokak hayvanı görsem hemen annemden rica ederim ve annemin hazırladığı yemeklerden onlara da koyarım. Hayvanlara eziyet edenleri sevmem ve onların insani özelliklere sahip olmadığını bilirim. Paylaşmayı seven cömert biriyimdir. Empati kurabilirim ve insanları anlayabilirim. İletişime açık bir insanımdır. İnsanlara yeri geldiğinde hayır demesini bilirim ve kendimi de değerli bulurum. Küçük şeylerden mutlu olmasını ve şükretmesini bilen biri olduğum için seviyorum kendimi. Sesim güzeldir ve şarkı söylerim. Güzel bağlama çalarım. Bu yönümü çok seviyorum.


 Resim yeteneğim vardır ve kendimce güzel resimler çizerek sevdiğim insanları mutlu etmek kendimi daha da çok  sevmemi sağlar. Özel günleri asla unutmam. Bana değer veren insanlara değer veririm ama vefasız insanlardan uzak dururum. Kendimde sevmediğim özellikler ise yaşadığım olaylara ve ilişkilere fazla anlam yüklüyorum. Aşırı alıngan bir insanım. Aşırı hassas olduğum için başka insanlardan da aynı nezaketi bekliyorum ve bunu göremeyince büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Bazı zamanlar aşırı fedakarlıklar yapabiliyorum ve bundan geri pişman oluyorum. Çabuk karar alıp çabuk değiştiren biriyim. Fazla sabırlı ve tutarlı olmadığım anlarda kendimi sevmiyorum. Bir işi sonuna kadar götüremediğim anlarda oluyor. 


Bazen risk almasını bilmiyorum ve hemen başarısız olacağımı düşünerek kendime ön yargılı oluyorum. Her şeye kafayı çok takıyorum ve bu da benim kendimde sevmediğim özelliklerdir. İnsanlara çok fazla anlam yüklememek ve kimseden beklenti içine girmemek gerektiğini düşünüyorum. Böyle olursam kendimi daha çok seveceğimi düşünüyorum.

Çocuk Eğitiminde Anne Mi Baba Mı Etkilidir Konulu Konuşma

 

 

Çocuk Eğitiminde Anne Mi Baba Mı Etkilidir Konulu Konuşma


Çocuğun fizyolojik ve psikolojik anlamda sağlıklı birer birey olarak yetişmesinde ve davranışlarının şekillenmesinde anne, babanın rolü çok büyüktür. Çocuklar anne ve babalarının gözbebeğidir. Her çocuk biriciktir ve değerlidir. Çocukların eğitiminde aileleri çok etkilidir. Eskiden kadınlar fazla iş yaşamında olmadığı için çocuklar ile daha fazla vakit geçiriyordu. Her ne kadar anne ve babası birlikte çocuğun gelişimine katkıda bulunsa da burada annelerin payının biraz daha fazla olduğun  görebiliyorduk. Çünkü çocuk ile anne arasındaki ilk bağ çocuk anne karnına düştüğünde başlar. Doğduğunda bile anne kokusunu isteyen, annesinden ayrılmayan bebekleri görürüz. 


Çocuk  daha çok annesi ile vakit geçirdiği için, annesi ile arasında daha farklı ve özel bağ olduğu için anne çocuğun eğitiminde daha etkilidir diyebilirim.  Günümüzde yaşam koşullarının değişmesi ile, annelerin de iş hayatına atılması ile çocuğun eğitiminde babanın rolü daha fazla olmaya başlamıştır. Bu durum, ailelerin geleneksel yapılarında bir değişimi zorunlu kılmış ve yeniden bir yapılanmayı gerektirmiştir. Bu da çocuğun duygusal ve sosyal gelişiminde babanın etkinliğini arttırmıştır. Çocuklar doğumdan itibaren anneyle olduğu gibi babalarıyla da bağlılık kurarlar ve bir güven duygusu geliştirirler. Araştırma sonuçları babalarıyla güvenli bir ilişki kuran çocukların daha sosyal, akademik olarak daha başarılı, kendilerine daha güvenli çocuklar olduklarını göstermektedir.


 Yani çocukların eğitiminde babalar da doğrudan etkili olmaya başlamışlardır. Genel olarak baktığımızda ise her ikisi de çocuğun eğitiminde etkilidir diyebiliriz ama bana göre anne bir tık fazla etkilidir. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Hoşgörünün Kötü Alışkanlıkları Düzeltmede Etkili Olduğunu Düşünüyor Musunuz Konulu Konuşma

 

Hoşgörünün Kötü Alışkanlıkları Düzeltmede Etkili Olduğunu Düşünüyor Musunuz Konulu Konuşma


Hoşgörünün kötü alışkanlıkları düzeltmede etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü hoşgörünün olduğu yerde insan değer verme, şefkat gösterme vardır. İnsanı yargılamadan olduğu gibi kabul etme vardır. Yeter ki kafamızdaki ön yargılardan kurtulalım.

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Bir toplumda hoşgörü olmadığı zaman, o toplumun içinde  kötü alışkanlıklar artmaya başlar. Çünkü bir şeyi baskı ile zorbalıkta yaptığımız zaman bu kişiyi cezalandırmaz aksine o kişinin daha da arsız olmasına neden olur. Oysa kötü alışkanlıklara sahip olan birini hoşgörümüz ile sevgimiz ile değiştirebiliriz. Mesela geçen gün okul müdürümüz Bülent Hoca bize hoşgörünün kötü alışkanlıkları nasıl değiştirdiğine dair çok güzel bir örnek vermişti. 


Toplum tarafından kötü alışkanlıkları olan bir grup çocuk dışlanmış ve bu çocuklara sahip çıkan öğretmenleri onlardan nasıl başarılı, zeki ve ahlaklı çocuklar yetiştirebiliriz diye oturup düşünmüşler ve o çocukları robotik kodlama kursuna yazdırmışlar. Orada müthiş bir eğitimden geçen çocuklar kısa zamanda kötü alışkanlıkları terk etmiş, sabahlara kadar laboratuvarda çalışmışlar, ders başarılarında artış olmuş ve daha güzel ahlaklı olup kendilerini daha iyi geliştirmeye başlamışlardı. Öğretmenleri de o çocuklara toplumdaki diğer fertler gibi arkasını dönmüş olsaydı, onlara hoşgörülü olmasaydı o çocuklar belki de daha da kötüye gidecek ve toplumun başına bela olacak, kendi yaşamını mahvedecekti. İşte bunların olmaması için her şeyden önce hoşgörülü olmayı bilmeliyiz ve hoşgörü ile her türlü kötü alışkanlığı yok etmek için çalışmalıyız,  işi zamana bırakmalıyız, sabırlı olmalıyız, kararlı ve tutarlı olmalıyız. 


Tüm bunları yaptığımız zaman kötü alışkanlıklar da yok olmaya başlayacaktır. Yeter ki içimizdeki sevgi ve merhamet duygusu eksik olmasın. Hoşgörünün  ne kadar güzel olduğu ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:

“ Sevgi varken nefret niye

Barış varken savaş niye

Kardeşlik varken didişmek niye

Dostluk varken düşmanlık niye

Hoşgörü varken bağnazlık niye

Özgürlük varken tutsaklık niye

Adalet varken haksızlık niye.” der Hacı Bekati Veli. İşte hoşgörü aslında bunların hepsini içine alan geniş bir kavramdır diyebiliriz. Anlatacaklarım bunlardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Fedakarlık Konulu Konuşma

 

Fedakarlık Konulu Konuşma


Fedakar olmak insan olmanın gereğidir. Yeri geldiği zaman kendi çıkarlarından vazgeçip ailesinin çıkarlarını, eşinin ve dostunun çıkarlarını, milletinin çıkarlarını gözetmektir. Fedakar insanlar bencil insanlar değildir.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlar

Fedakarlık yüce gönüllü insanların göstereceği erdemli davranışlar, örnek hareketlerdir. Fedakar insanlar kalbi iyi olan, yüreğinde merhamet duygusu olan kimselerdir. Fedakar insan empati kurma becerisini kazanmış, biz duygusu bilincine ulaşmış, samimiyetten yana olan, cömert insanlardır aynı zamanda. Sevdiğimiz her şeyin değerini bilmek ve bunun için çok çalışmak, kendimizden, enerjimizden, zamanımızdan ödün vermektir fedakarlık.

 

Fedakar insanlar bir şeyi içlerinden geldiği için yaparlar. Onlara herhangi bir dayatma yoktur. Yaptığı iyiliği fazla dillendirmeyen, alçakgönüllü kimselerdir. Çevreye karşı duyarlı, yüreği sevgi dolu insanlardır.  Gururunu kıran ya da kalbini gerçekten inciten birini bile kendisine yaptıkları için affedebilecek kadar bağışlayıcı olabilirler. Sevdiği insanları olduğu gibi kabul eden, onlara karşı hoşgörülü olan ve onlara karşı her durumda destek olan insan gibi insanlardır fedakar insanlar.

 

Değer verdikleri, sevdiği insanların başarılarına onlar kadar mutlu olabilenlerdir. Kendilerini yeri geldiği zaman ikinci plana atmasını bilen, tanıdık tanımadık herkese yardımcı olmaya çalışan kimselerdir, yaptıklarını insanların gözüne sokmadan yapan kimselerdir. Böyle oldukları için de  kendileri gizli bir hazine, değerli bir mücevherdir bana göre. Asil kimselerdir. Gösterişi, şatafatı sevmeyen, doğallığı sevenlerdir. Fedakarlık ile ilgili şu söz çok düşündürücüdür: İnsanın kendi felaketine tahammül edebilmesi büyük hünerse, başkalarının felaketini paylaşabilmesi daha büyük hünerdir. Joseph Joubert

 

Fedakar insanların dünyaya farklı bir bakış açıları oldukları için ilişkilerinde aynı özeni karşılarından da görmek istemek dışında herhangi bir beklentileri yoktur fakat herkesi kendileri gibi düşündükleri için bunu hak etmeyen insanlara karşı bile özveri ile yaklaştıklarından çoğunlukla üzülen taraf olurlar. Aşırı fedakar oldukları zaman kimi durumda kurban rolünde olurlar ve kendilerini değersiz hissedebilirler. İşte bunun için böyle fedakar insanları üzmemek ve onların değerini bilmek ve onları el üstünde tutmak gerekir. Fedakarlık insanlar arasındaki sevgi bağını ve saygıyı artırır, insanlar mutlu ve dayanışma içinde olurlar, toplumsal dayanışma güçlenir. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Bir Vatandaş Olarak Neden Çalışmamız Gerekir Konulu Konuşma

 

Bir Vatandaş Olarak Neden Çalışmamız Gerekir Konulu Konuşma


İnsan sadece yiyip içen, barınan, uyuyan bir varlıktan ibaret değildir. O canlıların en şereflisi olarak yaratılmıştır. Çünkü ona diğer canlılardan farklı olarak akıl verilmiştir. Bu aklını kullanan insan da sorgulayan, sorgularken öğrenen, öğrendikçe çalışmaya devam eden ve evreni tanımaya çalışandır. Çalışmak kişiyi yüceltir, çalışmak kişinin kendi benliğini bulmasını sağlar, çalışmak kişiyi mutlu eder ve zihin sürekli meşgul olur, sıkılmaya vakit kalmaz. Bizler de bir vatandaş olarak çalışmalıyız ve çalışarak hayatın anlamını bulmaya çalışmalıyız.


Sevgili öğretmen,

Çalışmak dünyanın en  güzel hissidir. Çünkü insan çalışınca yorulur, çünkü insan çalışınca acıkır, çalışınca uyur ve dinlenir. Oysa sürekli yatarak vakit geçirsek bir zaman sonra uyuşmaya başlarız ve tembellik hayat alışkanlığı haline gelir ve boş bir zihin olarak, cahil bir kafa olarak dünyaya yükten başka bir şey olmayız. Vatanımızı her anlamda geliştirmek için çalışmalıyız, bağımsızlığımız için, cumhuriyetimizin daha iyi yerlere gelmesi için çalışmalıyız. Ülkemizi bilim ve fen yolunda ileriye götürmek için, Mustafa Kemal’in yolundan gitmek için çalışmalıyız.


 

Sevgili öğretmenim,

Kendi hayatımızı idame ettirmek için, kimseye muhtaç olmamak için çalışmalıyız. Çalışarak, alın teri dökerek bu vatan topraklarına gözümüz gibi bakmalıyız ve bu vatan topraklarını her alanda geliştirmeliyiz. İnsanlara faydalı olmak için, yoksullara yardım etmek için, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde yaşamak için çalışmalı ve üretmeye devam etmeliyiz.

Cömertlik İle İlgili Konuşma

 

 Cömertlik İle İlgili Konuşma


Cömertlik içten gelen bir şeydir. Düşünülerek, planlar yapılarak, çıkarlar gözetilerek yapılan bir şey değildir. Bir anda içten  gelir ve hesap kitap yapmadan insanlara yardım edersiniz, hediye alırsınız ve onları mutlu edersiniz.

Sevgili öğretmenim,

Allak katında da cömertlik çok önemlidir. Çünkü cennete ilk olarak cömertler girecektir denilmiştir kutsal kitabımızda. Cömert insanlar içlerinden geldiği gibi davranan, çıkarlarını arka planda bırakan, samimi ve doğal kimselerdir. Böyle kimselerin içi dışı bir olduğu için sinsi değillerdir. Nerede yardıma muhtaç insan varsa orada cömert insanlar vardır. 


Gerçek cömertlik sağ elin verdiğini sol elin görmemesidir. Yani gösteriş ve şatafatlı bir şekilde yapılan yardımlar cömertlik değil, kendi itibarını yükseltmek ve sadece insanların kalbinde yer kazanmak amacıyla yapılan şeylerdir.  Oysa gerçek cömert insanlar yapacağı iyiliği gizlice yaparlar ve bunun bilinmesini istemezler. Çünkü onlar insan-ı kamil olmuşlar, olgun insan olmuşlardır.

 

Sevgili öğretmenim,

Ömrümüz yettiği sürece, imkanlarımız dahilinde cömert insan olmalıyız ve cimrilikten kaçınmalıyız. Paylaşmayı, birlikte olmayı, sevmeyi, sevilmeyi, ihtiyaçları gidermeyi birlikte başarmalıyız. Cömert olduğumuz zaman insanlarla iletişimimiz daha güçlü olur, hem sever hem de seviliriz. Küçük yüreklere dokunuruz ve insanların yüzünde bir nebze de olsa tebessüm oluşmasını sağlarız. 


Cömertlik, insan olmanın gereğidir ve insana yakışan en güzel hallerden biridir. Cömertlik ile ilgili şu söz çok anlamlıdır: “En güzel cömertlik imkanlar kısıtlıyken yapılandır” der Hz Ali. İşte bu söz bize yol göstermeli, bu söz bize insan olmayı öğretmelidir. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Vatan Çıplak Topraktan İbaret Değildir Bir Milletin Asıl Vatanı Yarattığı Kültür Eserleridir Konulu Konuşma

 

Vatan Çıplak Topraktan İbaret Değildir  Bir Milletin Asıl  Vatanı Yarattığı Kültür Eserleridir Konulu Konuşma

 

Vatan toprakları sadece bir toprak parçası olsaydı insanların gözünde hiçbir değeri olmazdı. Oysa vatan demek ana topraklarımız, gözümüzü açtığımız, nefesimizi aldığımız, ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz topraklardır.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

 

Vatan toprakları değerlidir. Çünkü bu  topraklar üzerinde binlerce kişinin kanı vardır ve o kanı akan şehitlerimiz bu toprakların altındadır. Onun için bu topraklar milletimiz için manevi olarak kutsaldır ve çok değerlidir. Bu vatan topraklarında bir tarih vardır. Geçmişin buram buram kokusunu alırsınız vatan topraklarında. Bu topraklar üzerinde nice destanlar yazılmış, nice türküler söylenmiştir. Nice zaferler kazanılmış, nice ağıtlar yakılmıştır. Bu topraklar bize atalarımızdan kalan kültürel bir mirastır. Bize düşen de bu kültürel mirasa, bu tarihi dokuya, bu tarihi eserlere sahip çıkmak ve onları korumaktır.

 

 Vatan her şeyi ile bir bütün olan toprak parçasıdır. Gelenek ve görenekleri, ana dili, ortak değerleri ile vatan vazgeçilmez bir değerdir bizim için. Bu mirasta atalarımızın alın teri vardır. Birlik, beraberlik ve dayanışmanın olduğu bir yerdir vatan. Ortak değerler için can verilen, umuda kelepçe vurulmadan yeniden dirilişe geçen milletin destanıdır vatan toprakları. Milletin ortaya koyduğu tarihi eserler, koruduğu doğal yaşam alanlarıdır vatan. Bu vatanın her bir karış toprağı şehit kanı ile sulanmış ve sulanmaya da devam edecektir. Onun için vatana sahip çıkmalı, milli benlik ve milli kültür korunmalıdır. Bunun için de bilim ve fen bize yol göstermeli, vatana hizmet en birinci amacımız haline gelmelidir.