Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Fedakârlık İçinde hangi Duyguları Barındırır Kimler ve Neler İçin Fedakârlık Yaparsınız

 

Fedakârlık, İçinde hangi Duyguları Barındırır? Kimler ve Neler İçin Fedakârlık Yaparsınız?


Fedakarlığın içinde olan en temel duygulardan en önemlisidir sevgidir. Çünkü fedakarlık karşılıksız yapılan bir eylemdir. Onun için sevmek gerekir fedakarlık yapılan kişiyi. Önce sevgi gelir. Daha sonra merhamet, sorumluluk bilinci, sadakat, şefkat,  kimi zaman kendi hakkından vazgeçiş, sabır gibi duyguları içinde barındırır. Örneğin; Hayatımızda bizim için en büyük fedakarlığı yapan kişiler ailemizdir. Özellikle de anneler için daha çok  geçerlidir bu durum. Ben de en çok annem, babam için fedakarlık yapardım. Çünkü onlar benim için gece gündüz demeden çalışıyor, beni koşulsuz seviyorlar. Kendi konforlarını hiç düşünmüyorlar.


  Yani en başta ailem için fedakarlık yapardım. Daha sonra çok sevdiğim dostlarım, arkadaşlarım, yakın akrabalarım için fedakarlık yaparım. İnancım ve sahip olduğum değerlerim için fedakarlık gösteririm. En yüce fedakarlığı ise içinde yaşadığım ana toprağım için yani vatanım için yaparım. Yeri geldiği zaman bu vatan uğruna canımı seve seve vermeye hazır ve nazır olurum. İnsanlık ve doğa için fedakarlık yaparım. Dünya barışına katkı sağlamak için, kurumakta olan bir bitkiye su vererek, bir kediye mama vermek, bir çocuğun başını okşamak ve ona yardım etmek için her türlü fedakarlığı yaparım. 


Kimsesizler için, yolda kalmışlara, hastalara, yaşlılara, bebeklere her türlü yardım ederim  ve kesinlikle en ufak bir beklenti içine de girmem. Gerçek fedakarlık karşılık beklenmeden yapılan fedakarlıktır. Hiç tanımadığım ama yardıma muhtaç olan her canlı için elimden gelenin en iyisini yapmaya çaba gösteririm. Çünkü fedakar olmak insan olmakla, iyi insan olmakla olur.

Milli Mücadele Döneminde Yaşamış Olsaydınız Ordumuza Nasıl Yardım Ederdiniz?

 

Milli Mücadele Döneminde Yaşamış Olsaydınız Ordumuza Nasıl Yardım Ederdiniz?


Milli Mücadele yıllarında Anadolu halkı bir yoksulluk ve sefalet ile karşı karşıya kalmıştı. Milletimizin vatansever kadınları erkeğinin her daim yanında durmuş ve askerlerine ellerinden gelen her türlü fedakarlığı göstermiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

 

Milli Mücadele döneminde yaşamış olsaydım ordumuza annemin yaptığı sıcak ekmeklerden götürürdüm, büyük kaplarda tarhana çorbası götürürdüm. Annemin asker ağabeylerim için kendi elleri ile ördüğü çoraplardan, kazaklardan, havlulardan ve daha bir çok şey götürürdüm. Ordumuzdaki askerler benden bir şey talep ettiği zaman hemen yerine getirmeye çalışırdım. Ordumuza evimizde kalan son silahları teslim ederdim ve onların daha güçlü olması için Yüce Allah'a dua ederdim. Yani sadece silah ile, yiyecek ile değil ruhum ile onların yanlarında olurdum. Onlar için içten dualar eder ve onların muzaffer olması için Rabbimden merhamet isterdim, güç isterdim ve tüm gücümle ordumuzun yanında olurdum. Ön safhalarda savaşır, yeri geldiği zaman da seve seve şehit olurdum. Hiçbir şeyim olmasa bile sokaktaki taşlardan toplar düşman askerinin üzerine atardım. Çünkü onlar çoluk çocuk demeden, yaşlı, genç demeden bizi öldürmeye gelmiş cani ruhlu kimselerdir. Onun için de ben de onlara acımazdım ve ben de gaddar olurdum, korkusuz olurdum. İman gücümle savaşırdım. Mustafa Kemal'in emrettiği görevleri yerine getirmeye çalışırdım ve ona sımsıkı sarılır ve çok güvenirdim. Onun masmavi gözleri için, bu vatan için çok çalışırdım.

 

Kıymetli arkadaşlarım,

Askerlerimiz yorgun düştüğü zaman bu topraklarda ezan sesi dinmeyecek, sizler bizim umudumuzsunuz, canımızsınız ağabeylerim yılmak yok, yıkılmak yok, lütfen kanımızın son damlasına kadar savaşmaya devam edelim diye onlara moral verir, psikolojik destek sağlardım. Cephaneye mermi taşırdım. Korkuyu değil umudu güçlendirirdim. Vatana olan sevgimi savaşa katılarak gösterirdim. Milli Mücadeleyi sabırla, inançla, iman gücü ile, fedakarlıkla kazanır ve bu vatan topraklarının sadece bize ait olduğunu dünya ülkelerine  kanıtlardık. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Hepinize beni sevgi ve saygı ile dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Ailenizle Geçirdiğiniz Özel Bir Günü Anlatan Konuşma Yapınız

 

Ailenizle Geçirdiğiniz Özel Bir Günü Anlatan Konuşma Yapınız

 

Ailem benim güvende hissettiğim en sıcak yurdumdur. Ailemi çok seviyorum onlar da beni çok seviyor.

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Ben yatılı okulda okuduğum için, yaşadığımız köyde öğrenci sayısı az olduğu için ortaokulu yatılı okulda okuyorum. Bunun için hafta sonları ailemi görebiliyorum. Hafta içi okulda ve yurtta günler çabuk geçiyor ama içimdeki aile özlemi geçmiyor. Hafta sonu gelir gelmez ve hemen babam geliyor ve iki ailemle geçiriyorum.

 

 Bu hafta da hemen aileme koştum. Eve gittiğimde anneciğim sıcacık tarhana çorbası yapmıştı. Hemen onlara sarılıp, elimi yüzümü yıkayıp başladım çorbamı içmeye. Daha sonra annem köy tavuğu pişirmişti. Ben geleceğim diye yapmıştı bu yemeği. Onun yanına da tavuğun suyu ile bulgur pilavı yapmış, yanına salata ve kek yapmıştı. Bu yiyecekleri ailemle yemek beni çok mutlu ve özel hissettirdi. Çünkü onlar sıcacık yuvamızda vakit geçirmek çok güzel oldu.

 

 Daha sonra babam hadi Emre dağlara çıkalım, alıç zamanı biraz alıç toplayalım da yurttaki arkadaşlarına da götürürsün dedi. Hemen çıktık dağlara ve dağdan kırmızı, sarı, yeşil alıçlar topladık. Orada karnım doyana kadar da alıç yedim. Sonra evimize döndük. Babam ve annemin yanında oturdum ve  onlara sarıldım.

Kaldır Kaşını Yiyeyim Aşını Konulu Konuşma

 

Kaldır Kaşını Yiyeyim Aşını Konulu Konuşma

 

İnsan evine gelen misafirlerine ikramlık bir şeyler uzatırken veya bir kimseye iyilik ve yardım yaparken davranışlarına dikkat etmelidir. Çatık kaşlı veya somurtkan bir şekilde davranmak karşı tarafı huzursuz eder. Güler yüzlü ve istekli davranmak ise herkesin gönül rahatlığı içinde olmasını, memnun kalmasını, mutlu olmasını sağlar. Bunun için atalarımız kaldır kaşını, yiyeyim aşını sözünü söylemiştir.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Misafirlere sert bir yüz ifadesi takınmak onların kendilerini rahatsız hissetmesine eden olur ve onlara hazırladığımız ikramlıklardan rahatça yiyemezler. Çünkü ev sahibinin kendilerini istemediğini hissederler ve içtikleri bir yudum çay bile boğazlarında kalır. Bunun için eve gelen misafirlere samimi ve güler yüzlü davranılmalıdır. Onların kendilerini ve mutlu ve huzurlu hissetmeleri için, ikram ettiğimiz şeyleri gönül rahatlığı içinde yemeleri için biz de gönüllü hizmet etmeli ve bunu jest ve mimiklerimizle karşı tarafa göstermeli ve hissettirmeliyiz.


 Bu durum aynı zamanda yardıma muhtaç olan kişilere yaptığımız yardım için de geçerlidir. Yaptığımız yardımı isteksiz ve kibirli bir şekilde yapmamalıyız, gönüllü, sevgi ile ve sevgi dilini kullanarak iyiliklerimizi yapmalı ve insan gibi davranmalıyız. Bu konu hakkında konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, hepinizi sevgi ile selamlıyorum.

Gelecek Derse Hazırlanalım Bölümünde Yaptığınız Araştırma Sonucu Belirlediğiniz Kişilerden Birini Seçiniz. (Mustafa Kemal Atatürk)

 

Gelecek Derse Hazırlanalım Bölümünde Yaptığınız Araştırma Sonucu Belirlediğiniz Kişilerden Birini Seçiniz. (Mustafa Kemal Atatürk)

 

Not: Gelecek derse hazırlanalım bölümünde yaptığınız araştırma sonucu belirlediğiniz kişilerden birini seçiniz. Seçtiğiniz kişi olduğunuzu düşünerek arkadaşlarınıza kendinizi tanıtan bir konuşma yapınız.

 

Yüce Türk Milletinin sevgili çocukları, kıymetli vatan evlatları,

Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk.  Konuşmama başlamadan önce hepinizi yürekten sevdiğimi bilin, sizler bu ülkenin geleceği, ana dilin  ve cumhuriyetin koruyucu neferlerisiniz.

 

Sevgili çocuklar hepinizin de bildiği gibi büyük bir bağımsızlık mücadelesi verdik. Milletimiz kadını ile erkeği ile birlikte savaştı ve ülkemizi bugünlere getirdik. Birlik olduk, dayanışma içinde olduk ve vatanımız düşmana teslim etmedik. Ana dilimizi kaybetmedik. Eğer ki başka bir vatanın himayesi altında yaşıyor olsaydınız şu anda kendi ana dilinizi konuşmayacak, kendi ana dilinizle düşünmeyecek duruma gelecektiniz ve ne yazık ki bu da çok acı bir tablo olurdu. Bunların olmaması için ana dilimiz Türkçeye gereken değeri verdik, verdim ve bunun için elimizden gelen çalışmalara başladık. Türkçenin bir dünya dili olması için, ana dilimizin unutulmaması için elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım.


Sevgili vatan evlatları, milletimin aydın çocukları!

1030 yıllardan itibaren ana dilimiz olan Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için Arapça ve Farsça kelimeler yerine Türkçe kelimelerin yaygınlaşmasına katkı sağladım ve Dil devrimini başlattım. 1932 yılında Türk Dil Kurumu'nu kurdum Böylece ana dilimizin daha iyi araştırılmasını, yabancı dillerin etkisinden arındırmak ve yeni kelimelerin üretilmesini sağlamak için çalışmalara başladık. Bu kuruma kişisel mal varlığımdan da bağışladım ki ülkemin çocuklarını ana dilini hiçbir zaman unutmasınlar. Dikkat ederseniz eğe konuşmalarımda, yazılarımda ve yazdığım büyük eser Nutuk'ta ana dilimiz olan Türkçeyi kullandım. Nutuk adlı eserimi sade ve anlaşılır bir Türkçe ile yazdım. Devrim, uygar, özgür gibi çok sayıda  Türkçe kelimelerin kullanılmasına katkıda bulundum.


 Günel Dil Teorisi gibi çalışmalarla Türkçenin kökeninin araştırılmasına katkıda bulundum. Bilim ve teknik terimlerin Türkçeleştirilmesini teşvik ettim. Devlet dairelerinde yazışmaların Türkçe olmasını istedim ve bu yapıldı. Halkın ana dilini  ön plana çıkarttım. Eğitim ve devlet dilini Türkçeleştirdim. Elimden gelen fedakarlıkları göstermeye çalıştım. Anlatacaklarım bunlardır. Hepiniz sevgi ile selamlıyor, gözlerinizden öpüyor, Yüce Allah’a emanet ediyorum.

 

Toplumsal Dayanışma Konulu Konuşma Hazırlayınız

 

Toplumsal Dayanışma Konulu Konuşma Hazırlayınız

 

Toplumlar birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olduğu zaman daha çok güç kazanırlar ve böyle toplumları yıkmak kolay olmaz. Çünkü böyle toplumlarda sevgi vardır, bağlılık vardır, dayanışma vardır. Toplumsal dayanışmanın olduğu toplumlarda insan kendini daha güçlü ve daha mutlu hisseder. Çünkü ait olduğun toplum başına gelebilecek üzücü olaylarda seni ayağa kaldıracak, sana destek olacak ve yıkılıp gitmene izin vermeyecektir.


Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Dayanışma yalnız zor zamanlarda değil yaşamın her anında bizi bir araya getiren, bizi bir arada tutan en güçlü bağlardandır. Birlik içinde hareket eden toplumlar her türlü zorluğun üstesinden gelir. Doğal afetlerde, ekonomik krizlerde, toplumsal sorunlarda halkın en büyük gücü birbirleri ile dayanışma içinde olmasından ortaya çıkar. Örneğin; Ülkemizde on ilimizde yaşanan büyük deprem felaketinde çok sayıda canımızı yitirdik ama toplum olarak birlik içinde hareket etmeyi bildik. Depremzede kardeşlerimize sevgi bağı olduk, can bağı olduk. Onları tekrardan topluma kazandırmaya çalıştık ve onlar için elimizden gelen he türlü fedakarlığı yapmaktan asla çekinmedik. Çünkü biz güçlü bir toplumuz, manevi ve kültürel değerlerine bağlı bir toplumuz. Bizi bir arada tutan da bu özel bağlarımızdır.

 

Unutmayın ki bazen bir  gönüllü çaba, bazen bir tebessüm etme, bazen de yalnız değilsin duyabilmek bile büyük bir dayanışma, birlik olma bilinci ve örneğidir. Birlik içinde olursak her daim zorlukların üstesinden daha kolay çıkarız. Yeter  ki birbirimizden vazgeçmeyelim, yardımlaşma ve dayanışma içinde hareket etmeye ve insanlığı yaşatma devam edelim.

Huzurlu Bir Dünya Hayali Konulu Konuşma Hazırlayınız

 

Huzurlu Bir Dünya Hayali Konulu Konuşma Hazırlayınız

 

Huzurlu bir dünyanın olması için, insanların birlik, beraberlik, dayanışma ve kardeşçe bir ortamda yaşaması için ilk olarak dünyadaki tüm savaşların yok edilmesi gerekir. Bunun için de  dünya liderlerinin bir araya gelip savaşa kesin çözüm bulması gerekir. Çünkü savaş yüzünden masum canlar yok oluyor, hatıralar yok ediliyor, hava, su, toprak zehirleniyor ve elbette  insanlık ölüyor. 


Huzurlu bir dünyada kardeşçe yaşamak için insanların yüreğine merhamet tohumu ekilmelidir. Ülkeler sadece kendi ülkelerini değil zulme uğraya ülkelerin de yanında olmalı ve o ülkelere gereken maddi ve manevi yardım iletilmelidir. Huzurlu bir dünyada hiç bir çocuğun ölmemesi gerekir, mutlu bir şekilde özgürce okuluna gitmesi, kırlarda koşması ve ailesi ile doyasıya bu güzel hayatı yaşaması gerekir. Ülkelerin bilimde, sanatta, güzel ahlakta birbirleri ile yarışması gerekir. Böyle olduğu zaman kötülükler ortadan kalkar ve insanlık yeni bir şans doğmuş yeni bir güneş doğmuş olur.


 Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman kardeşçe hür bir şekilde yaşanması için insanların doğru, dürüst, güvenilir ve çalışkan olması gerekir. Geçinmeye gönülleri olması gerekir. Sevginin ve saygının olması gerekir. İşte tüm bunlar olduğu için, el ele kol kola olunduğu zaman huzurlu bir dünya ortaya çıkar ve insan yaşamaya devam eder, mutluluklar daim olur.

Dilin Anlam Zenginliği Konulu Konuşma

 

Dilin Anlam Zenginliği Konulu Konuşma


 Dilin anlam zenginliği demek dilin derinliklerine inebilmek demektir. Yani bir dilin yalnız kelime hazinesinin geniş olması değil, aynı zamanda aynı kelimenin farklı bağlamlarda farklı anlamlar kazanabilmesi, mecazlar, deyimler, atasözleri, çağrışımlar taşıması demektir. Örneğin; bir kelime vardır çok farklı anlama gelir. Mesela yüz kelimesi kitap cildi olabilir, bedenimizdeki yüzümüz olabilir, sayı olarak yüz olabilir vb. Ya da gül kelimesi birden çok anlama gelir. Bahçedeki gül, insanın gülmesi vb. gibi. Kimi atasözleri vardır mecaz anlam taşır, kimi atasözleri de vardır içinde hem gerçek anlam hem de mecaz anlam vardır. İşte bunların hepsi birden dilimin anlam zenginliğidir. Yani dilimizdeki kelimeler sadece bir tek anlam ile sınırlı değil birden çok anlamla zengindir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 Dilin anlam zenginliğini anlamak dildeki çok sayıdaki yapıyı, derinliği fark etmek ve bunları yaşamda kullanmak demektir. Bir kelimenin veya bir ifadenin sadece yüzeydeki değil, arka plandaki tüm anlamlarını görebilmek demektir. Dilin anlam  zenginliğine farklı örnekler  verebiliriz. Örneğin; Babam bugün bana çok soğuk davrandı cümlesindeki soğuk samimi olmayan, mesafeli anlamını taşır. Oysa hava bugün çok soğuktu dediğimiz zaman üşüdüğümüzü hissederiz ve akla gelen ilk anlam olduğu için buradaki soğuk kavramı gerçek anlam olur. Bu ve bunun gibi çok sayıda örnek verebiliriz.

 

Bir kelime duyulduğunda sadece sözlük anlamı değil, geçmiş deneyimler, kültürel bağlar, duygular da zihnimizde canlanıyorsa işte orada dilin anlam zenginliği vardır. demektir. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Doğru Acıdan Ağıdır Konulu Konuşma

 

Doğru Acıdan Ağıdır Konulu Konuşma


 Kusurları, yanlışları, yolsuzlukları, düzensizlikleri, kötülükleri tüm çıplaklığa ortaya koyan ve eleştiren kişinin sözleri zaman zaman insanın canını yaksa da bu sözlerden ötürü alınmamak, kırılmamak gerekir. Her biri kişinin iyiliği için söylenen sözlerdir. Bundan dolayı atalarımız doğru ağıdan acıdır demiştir.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Kusurlarımızı, yanlışlarımızı, yaptığımız kötü davranışları bizim yüzümüze diyen kişiler ailemiz, yakın dostumuz olabilir. Bu kişiler bizim kötülüğümüzü istemeyen, iyi yolda olmamızı isteyen kimselerdir. Hatalarımızı söyledikleri zaman onlardan nefret etmemeliyiz, onlara düşmanlık etmemeliyiz. Aksine kötü yanlarımızı eleştirdiği için, tarafsız olduğu için onlara teşekkür etmeli ve kendi davranışlarımızı düzeltmeliyiz. Böylece daha iyi insan, daha doğru insan ve daha sorumluluk sahibi insan oluruz. Kırılmanın, alıngan olmanın bir anlamı yoktur.


 Akılcı olmalıyız, doğrular canımızı yaksa da buna tepki göstermemeliyiz ve doğru yolda gitmeliyiz. Çünkü yanlışlarımızı bize sevdiklerimiz söyler, başkalarının umrunda bile olmayız. O yanlışları bize söyleyen kişiler de gerçekten bizi seven, sayan kimseler olur. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim..

Yaz Tatilinde Neler Yaptınız?

 

Yaz Tatilinde Neler Yaptınız?

 

Yaz tatilinde ilk olarak dinlenmeyi tercih ettim ve doyasıya uyudum. Kısa süreliğine kitaplardan uzak durdum ve yaklaşık on beş gün sonra kitap okumaya tekrar başladım. Sokakta arkadaşlarımla mahalle oyunları oynadık. Koştuk, yorulduk, terledik, güldük, eğlendik ve yeri geldiği zaman da tartıştık. Yaz tatili her hali ile güzel geçti. İlk bir ayı evde geçirdikten sonra ikinci ayında ailemle Karadeniz turuna çıktık.

 

Samsun, Ordu, Trabzon, Rize, Karabük gezisi yaptık. Farklı şehirleri görmek, farklı kültürleri görmek güzel oldu. Gittiğim tatil beldelerinden sevdiklerime küçük hediyeler aldım, denize girdim ve kumun ve güneşin tadını çıkardım. Doyasıya yüzdüm. Tarihi ve doğal yerleri gezdik. Gittiğim yerler gerçekten ilgi çekici ve çok güzel yerlerdi. Örneğin; Trabzon’daki Sümela Manastırı  ve Uzungöl harika bir yerdi. Rize’deki lale lokantasındaki kuru fasulyenin tadı bir başkaydı. Kıble Dağı Camiine gittik ve orası da muhteşemdi. Çok sayıda yer gezdik ve en sonunda yorulduk.

 

 Daha sonra evimize döndük. Yaşadığım şehirde doğa aktivitelerine katıldım. Arkadaşlarımla, komşularımla güzel anlar geçirim. Pikniğe gittik, mangal yaptık, top oynadık ve muhteşem anlar yaşadık. Egzersizlerimi de ihmal etmedim. Büyük annem ve büyük babamı ziyaret ettik, çok sayıda kitap okudum ve dinlendim. Yaşadıklarım bunlardır.

En Yakın Dostunuzu ve Bu Dostluğun Sizde Bıraktığı Hisleri Yazınız

 

En Yakın Dostunuzu ve Bu Dostluğun Sizde Bıraktığı Hisleri Yazınız


En yakın dostum Seher   adında arkadaşımdır. Seher çok anlayışlı ve empati kurabilen bir arkadaştır. İlkokul yıllarımda ailemin maddi durumu çok iyi olmadığı için babam her şeyi alamıyordu ve büyük sıkıntı yaşıyorduk. Seher adındaki dostum, benim en yakın arkadaşım ve ailesi bana ve aileme her zaman destek olmuştur. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Seher okula getirdiği keklerden, poğaçalardan bana da getiriyordu ve böylece benim de beslenme oluyordu. Onların bize yaptığı insanlığı hiçbir zaman unutmayacağım.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Dostum olan kişi paylaşmayı seven, merhametli ve insan gibi bir insandır. İnsani özelliklerinin hepsi onda mevcuttur. O her zaman güler yüzlü ve paylaşımcı bir arkadaş olmuştur. Şu anda ortaokula gidiyorum ve Seher ile okulları ayrılmak zorunda kaldık. Çünkü dostumun ailesi başka bir şehre taşındı. Onun bende bıraktığı hisler şunlar olmuştur: Güven duygusu, aidiyet duygusu, sevgi, saygı, paylaşma ve dayanışma, merhamet, aydın bakışlar, hayat dolu gülümsemesi kalmıştır. 


Onu çok seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim. Dostumla telefonda görüşmeye devam ediyorum. Bizim de maddi durumumuz iyi oldu ve biz de onlar zor duruma düştüğü zaman yardım ettik ve böylece dostluğumuz daha çok pekişti. Bu konu hakkındaki konuşmalarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum, konuşmama burada son veriyorum.

Türkiye’nin Hangi İlinde Yaşamak İsterdiniz? Niçin?

 

Türkiye’nin Hangi İlinde Yaşamak İsterdiniz? Niçin?


Türkiye’nin en güzel ve en gelişmiş illerinden olan İstanbul’da maddi durumum iyi olacak şekilde yaşamak isterdim. Yani zengin de olmak isterdim. Çünkü yoksul bir şekilde olunca orada yaşamak daha güç olabilir. Çünkü İstanbul büyük bir şehir olduğu için her şey orada daha pahalı yani orada hayat pahalılığı vardır. İstanbul'da yaşamak isterdim çünkü orası doğal güzellikleri ve tarihi güzellikleri olan bir şehrimizdir. Akşamları deniz kenarına gider arada bir balık ekmek yerdik. Denizin havası, denizin  kokusu beni mest ederdi.


 İstanbul'da yaşamak isterdim çünkü çok gelişmiş bir şehirdir. Her yenilikten anında haberimiz olurdu. İstanbul farklı kültürlerin, mutfakların ve dillerin bir arada olduğu bir şehirdir. Her köşesinde tarih kokar ve geçmişimin izleri içinde yaşamak beni mutlu ederdi. Konserlere giderdim, tiyatroya giderdim, sergilere katılırdım ve her türlü etkinliğe vakit buldukça giderdim. Çünkü İstanbul her açıdan çok avantajlı bir şehirdir. Trafik sorunları var ama o kadar da olacak. 


Çünkü bir şehir her şeyi ile mükemmel olmayabilir ama İstanbul genel olarak mükemmele yakın bir şehirdir. İstanbul Boğazı'nda gün batımını izlemek isterdim ve daha çok sayıda nedenlerim olabilir. Onun için ülkemin İstanbul şehrinde hayatımı devam ettirmek isterdim.

Çevre Bilinci, Çevre Temizliği Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

 

Çevre Bilinci, Çevre Temizliği Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?


Çevre bilincinin insanlara henüz küçük yaşlarda verilmesi onların daha temiz bir çevrede yaşamalarını sağlar, daha bilinçli vb eğitimli insanlar ortaya çıkar ve bu sayede de doğamız kirlenmez, hava, su, toprak temiz olarak kalmaya devam eder. Oysa çevre bilincine sahip olmayan toplumların içinde yaşadığı yerlerde kirlenmeye ve yok olmaya başlar. Kirli bir havada hastalıklar artmaya başlar, iklimlerin düzeni bozulduğu zaman ekilen ürünlerden gereken verim alınmaz, don olayları daha fazla yaşanmaya başlar ve ve böylece doğanın dengesi yerler bir olur.

 

Sevgili dinleyiciler,

 Çevre bilinci insanların çevreye  zarar verebileceklerinin farkında olması ama bundan kaçınma çabasıdır. Çevre temizliği ise bu bilincin uygulamadaki halidir. Toplum içindeki her  birey çevre bilincine sahip olmalıdır. Çevre sadece yasalarla korunmaz, insanların çevreyi temiz tutması, gönüllü çevre sevici olması gerekir. Çevreyi temizlemek yalnız belediyelerin görevi ya da devlerin görevi değil, tüm insanların görevidir. Çevre bilinci küçük yaşlarda başlarsa geleceğimiz için de büyük kazanımlar elde etmiş oluruz ve çevremiz, doğamız daha uzun ömürlü olur.

 

 Her yer güzel bir görünüme sahip olur, kirli bir çevrede  yaşanmamış olur ve bu sayede daha sağlıklı ve daha mutlu olarak yaşamaya devam ederiz. Çevre bilincine sahip olan insanlar yerlere çöp atmaz, suyu boş yere akıtmaz, enerji tasarrufu sağlar, tüketim çılgını bir insan olmaz. Bu konu hakkındaki düşüncelerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Orhan Pamuk’u Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız.


Orhan Pamuk’u Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız.


Gerçek adı Orhan Ferit Pamuk’tur. Orhan Pamuk, 7 Haziran 1952 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Ailesi batı yönelimli, seküler, varlıklı orta sınıfa aitti. Cumhuriyet devrinin en önemli yazarlarından biridir. Romanları pek çok dile çevrilmiş, ödüller almıştır. Daha çok aydın kesimi anlatan, zor anlaşılan romanlar yazmıştır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 Orhan Pamuk, romanlarında Doğu-Batı sorununu felsefi ve kültürel açıdan ele almıştır. Postmodern romancılar arasında yer alır. Romanlarında kurguladığı zaman eskiye dönüşlerle veya geleceğe gidişlerle şekillenir. Eserlerinde ansiklopedi ağırlığı vardır.  Orhan Pamuk, Türk romancı. Birçok başka edebiyat ödülünün yanı sıra, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü ve 54 yaşında, bu ödülü kazanan en genç edebiyatçılardan biri oldu. Beyaz Kale adlı romanı tarihsel bir romandır. Kara Kitap adlı eseri ise simgesel değerlerle yüklüdür. Cevdet Bey ve Oğulları adlı romanında 2. Abdulhamit döneminde  12 Mart'a kadar geçen zaman diliminde bir ailenin yaşamını anlatmıştır. Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ilk yazardır.

 

Romanları; Beyaz Kale, Cevdet Bey ve Oğulları, Benim Adım Kırmızı, Masumiyet Müzesi, Kırmızı Saçlı Kadın, Sessiz Ev, Yeni Hayat, Kara Kitap, Kar, Öteki Renkler adlı romanlarıdır. Yazarın kitapları altmış üç dile tercüme edildi, yüzden fazla ülkede yayımlandı ve 13 milyon baskı yaptı. Orhan Pamuk hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Sevgi ve Merhamet Duyguları Senin İçin Ne İfade Ediyor?

 

Sevgi ve Merhamet Duyguları Senin İçin Ne İfade Ediyor?


Sevgi ve merhamet duygularının olması insanın insan olarak kalabildiğini, özünde bozulmadığını ve erdemli bir özelliğe sahip olduğunu gösterir. Sevgi ve merhamet benim için sıcaklığı ifade ediyor. Sadeliği, samimiyeti, yakınlığı, vicdanı, iyi niyeti temsil ediyor.

 

Sevgili öğretmenim, değerli  arkadaşlarım,

Sevgi ve merhamet insanı insan yapan en önemli değerlerden biridir. Sevginin olduğu yerde merhamet de olur.  Sevgiden mahrum kalmış bir yürek çok büyük bir kayıp yaşamıştır. Çünkü yüreğinde sevgi ve merhamet olmayan insandan korkmak gerekir. Böyle kimseler bencil, hoyrat ve insanlar tarafından sevilmeyen kişilerdir. Oysa sevgi ve merhameti yüreğinde taşıyan kimeler her zaman aranan kimseler olur. Yaralı bir kuşun yarasını sarmak ve ona su vermek, kimsesiz bir çocuğa sımsıkı sarılmak ve onun ihtiyaçlarını karşılamak için elden gelen özveriyi göstermek tir sevgi ve merhamet. İçinde sevgi olan, merhamet olan insanlar iyi insanlardır.

 

Bir evladın yaşlı anne ve babasına bakması, bir çocuğun kediye mama vermesi, bir öğretmenin öğrencisinin başını okşaması, adaletsizlik karşısında kişinin susmaması ve mazlumun yanında olması…vb işte tüm bunlar sevgi ve merhametten doğan güzelliklerdir.  Yardımlaşma ve dayanışma, affetme, kin gütmeme, sabırlı olma, cömert olma sevginin ve merhametin bana çağrıştırdıklarıdır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Sana Göre Mükemmel Bir Hafta Sonu Nedir? Nasıl Olmalıdır?

 

Sana Göre Mükemmel Bir Hafta Sonu Nedir? Nasıl Olmalıdır?

 

Mükemmel bir hafta sonu benim için kaliteli bir uyku ile başlar. Sabah yedide değil de sabah onda kalkmak isterim. Hafta içi okula gittiğimiz için hafta sonunun tadını iyi bir uyku ile çıkarmak ile başlarım güne. Uykumu iyice aldıktan sonra elimi , yüzümü yıkar ve aileme günaydın derim. Babamın, annemin, ablamın, ağabeyimin ve kardeşlerimin yanımda olması, onlarla bahçemizde güzel bir kahvaltı yapmak benim için en iyi hafta sonu etkinliği olur.

 

Semaverde demlenen çayın kokusunu buram buram içime çekmem, annemin evde yapıp getirdiği ekmek çeşitleri, mangalda sucuk ekmek, kızartılmış yumurta eşliğinde yapılan güzel bir kahvaltı benim için çok güzel olurdu. Mükemmel bir hafta sonu ailemle olmak, arkadaşlarımla alışveriş merkezine giderek yemek yemek, sinemaya gitmek ve daha sonra eve gelip dinlenmek en iyi hafta sonu olurdu. Hafta sonları ders çalışmak istemezdim. Hafta içi zaten yoğun olduğumuz için bari hafta sonu bize kalsın isterdim. Doya doya eğlenmek, yürüyüşe çıkmak, bisiklet sürmek, havuza gitmek güzel bir hafta sonu etkinliği olabilirdi.

 

 Bunları yaptığım zaman hem bedenen dinlenmiş ve arınmış oluyorum hem de ruhen. Hafta içi okula daha iyi başlarım ve dersleri de isteyerek çalışırım, her şeyin tadı daha güzel olurdu. Sorumluluklarımı yerine getirip hafta sonu da bize kalırsa he şey daha güzel olurdu. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Bir Masal Kahramanı Olmak İsteseydin Hangisi Olmak İsterdin? Niçin?


Bir Masal Kahramanı Olmak İsteseydin Hangisi Olmak İsterdin? Niçin?


Çeşitli masallarda, gücün (padişahın) karşısında halkı temsil eden Keloğlan; Türk insanının zekâsını, aklını, başarısını, azmini, şansını ve saflığını da en güzel şekliyle kendi üzerinde toplayan, problemleri gülerek çözümleyen “hümanist yapıya sahip bir tiptir. İşte ben de bundan dolayı bir masal kahramanı olmak şistesem Keloğlan a olmak isterdim. Çünkü keloğlan iyiliği, adaleti, sevgiyi, yardımlaşma ve dayanışmayı temsil eder.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

 Keloğlan; akıllı, cesur, gözü pek, kendine güvenen, korku bilmez, mücadeleci, muktedir, saf, temiz, başarılı, iyiliksever, güler yüzlü olmasıdır. Otoritenin karşısında halkı temsil eder. Haksızlığa, adaletsizliğe, zorbaya, kötülüğe karşı mücadele eder. Toplumdaki yanlışları, tuhaf ve eğlendirici şeyleri görebilme ve gösterebilme yeteneği onun önemli bir özelliğidir. Birçok masalın birinci kahramanı olan “Keloğlan”, başında saçı olmadığından dolayı bu adı almıştır. Genellikle hayatta yaşlı ve dul anasından başka kimsesi olmayan, doğuştan kel, fakir bir delikanlı olarak anlatılır. Keloğlan masallarını okuduğum zaman ve sonunda Keloğlan gibi dürüst birinin  kazanan taraf olduğunu bildiğim zaman çok mutlu oluyorum. Çünkü iyi insanların kazanması dünyamızın da daha yaşanılır bir yer olmasını sağlar.

 

 İyiler hep kazansın kötüler hep kaybetsin isterim ama ne yazık ki yaşamın gerçekleri böyle olmuyor. Ben masal kahramanı olarak Keloğlan olmak ve onu temsil etmek isterdim. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Ünlü Bir Kişiyi Yemeğe Davet Edebilseydin Kimi Davet Etmek İsterdin ve O Kişiyi Nasıl Ağırlamak İsterdin?

 

Ünlü Bir Kişiyi Yemeğe Davet Edebilseydin Kimi Davet Etmek İsterdin ve O Kişiyi Nasıl Ağırlamak İsterdin?


Ünlü bir kişiyi evimize davet edebilme imkanım olsaydı bu kişi Haluk Levent olurdu. Çünkü Haluk Levent çocukların dilinden anlayan, onları çok seven, onları koruyan ve onlar içi elinden gelen her türlü maddi ve manevi desteği sağlayan gerçek bir sanatçı, iyi bir insandır. Haluk Levent’i evimize davet ettiğim zaman yaşadığım şehir olan Sivas'ın yöresel yemeklerinden hazırlardım. Daha doğrusu annemle birlikte hemen hazırlıklara başlardık ve yöremizin en güzel yemeklerini yapmaya çalışırdık. Sivas köftesi, sulu köfte, içli köfte, sarma, dolma, bildiğimiz tatlılardan yapardık.  O evimize geleceği zaman evimizi tertemiz hale getirirdik ve onun en iyi şekilde ağırlanmasını sağlardım.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Sevgili Haluk Levent’e bağlama çalardım. Nasıl bağlama çaldığımı görsün isterdim. Daha sonra bildiğim türkülerden söylerdim ve onun şarkılarını da seslendirirdim ve onun mutlu olmasını sağlardım. Bize birkaç gün kalacak olursa ailemle ona mangal yapardık. Evimizin bahçesindeki çileklerden ve domates, salatalıklardan ikram ederdim. İmkanımı neye yetiyorsa onu yapardık. Kendim abartacak kadar yormazdım. Özenli olurdum, temiz olurdum ama maddi gücümü aşan şeyleri yapmazdım. Çünkü o da mütevazi, bir insan olduğu için bizden böyle bir şey talep etmezdi. Onunla muhabbet ederdim, onun nasıl başarılı bir sanatçı olduğunu kendisine sorardım.

 

Kısaca onunla gülerek ve yiyerek, eğlenerek güzel anlar geçirmeye dikkat ederdim. Fotoğraf çekip instagrama atmayı da ihmal etmezdim elbette. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Atatürk’ü Anlamak ve Vatan Sevgisi Hakkında Düşüncelerinizi Anlatınız

 

Atatürk’ü Anlamak ve Vatan Sevgisi Hakkında Düşüncelerinizi Anlatınız


Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri, yol göstericisi olan büyük bir lider, büyük bir komutan, büyük bir eğitimcidir. O milletinin refaha kavuşması için hayatı boyunca milleti için çalışmış vatansever bir insan evladıdır. Atatürk’ü anlamak için onun yolundan gitmek gerekir. Küçük yaşlardan itibaren çok sayıda ve değişik türlerden kitap okumak, kendini geliştirmek ve kültürlü olmak gerekir. Bilim ve fen yolunda gitmek gerekir. Ülkesini seven bir birey bilim yolunda gider, aklını iyi kullanır ve vatanı için her türlü özveriyi gösterir.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Vatan sevgisine sahip olan bir birey vatanını geliştirmek için ilk olarak üzerine düşen sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirir. Bu okula giden bir öğrenci ise derslerine çok iyi çalışır ve kimse ona hadi çalış demek zorunda kalmaz. Çünkü gerçekten vatanını seven kişi çalışır, üretir, sorgular ve hayatı boyunca da çalışmaya ve üretmeye devam eder. Vatanı seven kişi bir öğretmense nitelikli bir öğretmen olur ve öğrencilerine önce insan sevgisini, sonra vatan sevgisini  öğretir. En sonunda akademik anlamda başarılı olmasını sağlar. Topluma aydın bireyler kazandırır. Bir asker, bir çiftçi, bir doktor ya da avukat görevini en doğru şekilde eyerine getirmek için çalışır. Adaletli olur, dürüst ve güvenilir olur, güzel ahlaklı olur ve sürekli çalışmaya devam eder. 


İşte  tüm bu yukarıda yazılanları yaptığımız zaman Mustafa Kemal’i anlamış oluruz ve vatanımızı da gerçek anlamda sevmiş oluruz. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Atilla İlhan’ı Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


Atilla İlhan’ı Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


Atilla İlhan “Maviciler” diye bilinen akımın sözcüsü olmuştur. Garip ve İkinci Yeni şiirine karşıdır. Hem bireysel hem de toplumsal şiirler yazarn Atilla İlhan bunları yazarken de hem divan edevbiyatından hemd e halk edebiyatından yararlanmıştır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 Atilla İlhan aşk ve yalnızlık şairidir. Şiirlerie baktığımızda derin bir bir hayal gücü görebiliriz. Toplumsal şiire yeni boyular getirmiştir. Romanlarında yakın tarihi, çağdaşlaşma sürecindeki okumuş, aydın insnaları ve onların sonlarını işlemiştir. Attilâ İlhan, tam adıyla Attilâ Hamdi İlhan, Türk şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Entelektüel çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur.

 

Şiirleri; Sisler Bulvarı, Elde Var Hüzün, Korkunun Krallığı, Ben Sana Mecburum, Bela Çiçeği, Kimi Sevsem Sensin ..vb adlı şiirleri vardır.

Romanları; Kurtlar Sofrası, Sokaktaki Adam, Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Fena Halde Leman ..vb adlı romanların yazarıdır.

Gezi; Batının Deli Gömleği, Abbas Yolcu.

Deneme ve Anı; Hangi Laiklik, Ulusal Kültürel Savaşı, Hangi Atatürk, Hangi Küreselleşme, Aydınlar Savaşı İkinci Yeni Savaşı…vb deneme ve anı kitapları vardır. Atilla İlhan ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz İçin teşekkür ediyorum.