Matematik İle İlgili Özdeyişler

 

Matematik İle İlgili Özdeyişler


Matematik hayatımızın alanında kullandığımız bir bilim dalıdır. Günlük yaşamımızda markette, evde yemek yaparken, ev yaptırırken, ders çalışırken ve daha birçok alanda bu bilimden faydalanırız. Matematik ile ilgili söylenmiş özlü sözler şunlardır:

“Bilim deyince, onda hakikat diye öne sürdüğü önermelerin Pekin olmasını ister; pekinlik ise en mükemmel şekliyle matematikte bulunur. O halde bilim o disiplindir ki; önermeleri matematikle ifade edilir. O zaman matematiği kullanmayan disiplinler bilimin dışında kalacaklardır.” Mustafa Kemal Atatürk

"Her matematiksel problemin altında bir matematiksel gerçek yatar.”  Paul Halmos.


“Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok önem vermişimdir ve bundan hayatımın çeşitli safhalarında başarı elde etmek için faydalanmış olduğumu söyleyebilirim. Onun için herkes matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır.” Mustafa Kemal Atatürk

“Matematik esas olarak sabır olayıdır. Ezberleyerek değil, keşfederek anlamak gerekir.” Cahit Arf.

“Matematik, bilimlerin annesi ve mantığın kraliçesidir.” Carl Friedrich Gauss

Bir karenin kenarlarıyla köşegenlerinin rasyonel orantılı olmadığı gerçeğinden habersiz olan, insan sıfatına layık değildir. ”Plato

“Matematikte karşılaştığınız güçlükler için endişe etmeyin. Emin olun benim karşılaştıklarım sizinkilerden daha büyüktür.” Albert Einstein

“Bir matematik problemine dalıp gitmekten daha büyük mutluluk yoktur.” C. Morley


“Bir matematikçi sanmaz fakat bilir, inandırmaya çalışmaz çünkü ispat eder.” Henri Poincare

“Matematik, sanat ve bilim arasındaki sınırları bulanıklaştırır.” William Thurston

“Eğer mutsuzsam, matematikle uğraşıp mutlanırım. Eğer mutlu isem; matematikle uğraşıp mutluluğumu muhafaza ederim.” Pal Turan

“Matematiksel olarak gösterilemeyen hiçbir araştırma gerçek bilim sayılamaz.” Leonardo da Vinci

“Matematik, akıl ve mantığın muhteşem birlikteliğidir.”  Albert Einstein

İnsanların Neden Yardımlaşmaya İhtiyacı Vardır? Yardıma İhtiyaç Duyduğunuz Durumlar Oldu Mu? Açıklayınız.

 

İnsanların Neden Yardımlaşmaya İhtiyacı Vardır? Yardıma İhtiyaç Duyduğunuz Durumlar Oldu Mu? Açıklayınız.


İnsan sosyal bir varlık olduğu için her işi tek başına halledemez. Bunun için de başka insanlarla iletişim içinde olmak, yardımlaşma ve dayanışma içinde hareket etmek gerekir. Her işi herkes yapamadığına göre herkesin bilmediği konula hakkında, bilmediği işler hakkında bir başkasından yardım alması zorunludur çünkü bu doğanın kanunudur. 


Yardımlaşma olmadan ilerleme sağlanamaz ve hiçbir gelişme ve ilerleme de olmaz. Bunun için insanlar birbirine yardım etmeye mecburdur. Yardımlaşma ve dayanışma sayesinde daha gelişmiş bir toplum oluruz ve daha örnek bir toplum oluruz. Yardıma ihtiyaç duyduğum zamanlar olmuştur. Örneğin hasta olduğum bir gün okula gitmemiştim. Bunun için de derslerimden geri kalmıştım. Derslerimden geri kaldığım için, ödevlerimin ne olduğunu bilmediğim için hemen arkadaşımı telefonla arayıp ondan yardım istedim ve okulda hangi konuları işlediğini, ödevlerin ne olduğunu ona sordum ve o da bana yardım etti. Böylece derslerimden geri kalmamış oldum. 


Başka bir örnek ise şunu verebilirim. Okul merdivenlerinden inerken bir anda ayağım takıldı ve düştüm. Orada bulunan arkadaşlarımdan yardım istedim ve hemen yanıma geldiler ve beni düştüğüm yerden kaldırdılar ve benim için ellerinden gelen yardımı ettiler. Yardıma ihtiyaç duymamak gibi bir şey olamaz. Hayatımızda mutlaka birilerine ihtiyaç duyacağız ve birileri de bize ihtiyaç duyacak. Bu  kaçınılmaz bir durumdur  çünkü insan insana muhtaçtır, insan insana iyi gelmelidir.

Mevlana’nın Bir Mum Diğer Mumu Tutuşturmakla Işığından Bir Şey Kaybetmez Sözünden Ne Anlıyorsunuz?

 

Mevlana’nın Bir Mum Diğer Mumu Tutuşturmakla Işığından Bir Şey Kaybetmez Sözünden Ne Anlıyorsunuz?


Mevlana’nın Bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez sözü ile anlatılmak istenen; bir kişi bir başkasına yardım ederek, ona iyilik ederek, onun zor zamanlarından elinden tutarak bir şey kaybetmez. Yani iyilik etmeden, yardımlaşmadan ve dayanışma içinde olmaktan vazgeçmemek gerekir. İnsan bir başkasına iyilik etti, yardım etti diye kendinden bir kayıp vermez aksine kişinin kendine büyük bir kazanımı olur ve kazanan, değerli olan, erdemli olan yine kişinin kendisi olur. 


Birine el uzattıysak bu bizim insanlığımızdan gelir ve kazanan biz oluruz. Verdikçe, yardımlaştıkça daha çok kazanırız ve ışığımız, aydınlığımız daha da artmaya başlar. Örneğin bir öğretmen bilgilerini ve becerilerini öğrencilerine aktarır ve onun öğrencileri olan kişiler de ileriki yaşamlarında çalışkan, üretici ve başarılı insanlara dönüşür. Bir kuaför bildiklerini yanındaki, çırağa anlatarak ve ona öğreterek büyük fayda sağlar. Böylece çırak ileride daha iyi işler ortaya çıkarabilir. Onun bildiklerimizi başkaları ile de paylaşmalı onlarında başarılı olmalarına katkıda bulunmalıyız. Bundan da bir şey kaybetmeyiz. 


Yani insanlara balık vermek yerine balık tutmayı öğretirsek daha mantıklı olur ve kişi kendi yeteneğinden bir şey kaybetmemiş olur aksine kişinin yeteneği daha da pekişmiş olur. Yeter ki paylaşın, yardım edin, öğretin ki dünyamız, ülkemiz daha çok gelişsin ve daha iyi bir dünyada yaşayalım.

Sezai Karakoç’un “Belki Kötülükleri Tamamen Bitiremeyiz Ama İyilikleri Çoğaltabiliriz.” Sözünden Hareketle İyiliklerin Nasıl Çoğaltılabileceğine Günlük Hayattan Örnekler Veriniz.

 

Sezai Karakoç’un “Belki Kötülükleri Tamamen Bitiremeyiz Ama İyilikleri Çoğaltabiliriz.” Sözünden Hareketle İyiliklerin Nasıl Çoğaltılabileceğine Günlük Hayattan Örnekler Veriniz.

 

Kötülükler tamamen durdurulamasa da iyilikleri çoğaltarak gelecek kuşaklara güzel örnek olabiliriz. Dünya var olduğu sürece kötülükler de olacak iyilikler de olacak ama iyilikleri çoğaltmak ve kötülükleri azaltmak da insanoğlunun elindedir. Bunun için elimizden geldiği kadar iyilikten yana olmalıyız ve iyilik için mücadele etmeliyiz. En basitinden şu örneği verebilirim: Mesela bir arkadaşımız bir grup tarafından dövülüyor ve sınıftaki diğer arkadaşlar da buna seyirci kalıyor ve hatta arkadaşlarının dayak yemesinden zevk alıyor. Bu son derece kötü ve acınası bir durumdur. Orada bulunan bir arkadaş dövülen arkadaşına sahip çıkıp dövenlere de gereken güzel açıklamayı yaptıktan sonra diğer kişiler o çocuğu örnek alır ve onlar da o çocuk gibi güzel ahlaklı olmaya başlar ve barıştan ve sevgiden yana olurlar. Şiddete hayır derler. Yeter ki iyilikleri çoğaltalım. Ya da başka bir örnek verelim.

 

Sınıfımızda engelli olan bir arkadaşa herkes kötü davranırken biz ona iyi davranırsak kötülerin zalimliklerine dur diyebiliriz ve hatta kötü insanları bile vicdanlı hale getirebiliriz. Dünyada yaşanan İsrail ve Filistin savaşında Coca Cola'yı almakla ne oluyor ki bir şey olmaz mantığı ile hareket etmeyelim. Boykota devam edelim ki İsrail bu ticaretten zarar görsün ve Filistin’e yaptığı kötülükleri bir daha yapmasın.


 Yani mazlum olanın yanında olalım, iyilikleri çoğaltalım. Güçlüden değil haklıdan yana olalım. Herkes yerlere çöp atarken biz atmayalım, herkes ağza alınmayacak küfürler ederken biz etmeyelim, herkes içinde kötülük beslerken biz iyiliğimiz ile örnek olalım. İşte bu sayede de  iyilikleri çoğaltabiliriz.

 

Ben Hangisini Daha İyi Beslersem O! Sözüyle Yaşlı Adam Ne Anlatmak İstiyor?

 

Ben Hangisini Daha İyi Beslersem O! Sözüyle Yaşlı Adam Ne Anlatmak  İstiyor?


Yaşlı adam, kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk, kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpek yeterliyken niye iki köpek olduğunu, hem niye renklerinin siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı adam, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.
“Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.”
“Neyin simgesi?” diye sordu çocuk.
“İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük de içimizde mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım bunları.”


Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı, diye düşündü ve sorulara bir yenisini ekledi:
“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”
Bilge adam, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:
“Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem o kazanır.” dedi.


Ben hangisini daha iyi beslersem o sözü ile yaşlı adam şunu anlatmak istemiştir: İnsan iradesi ile iyi de olabilir kötü de olabilir. Bu insanın elinde olan bir durumdur. Eğer sürekli kötülüklere odaklanırsak ve kalbimizi kötülüklerle doldurursak kötü insan oluruz ve bu da karakterimiz haline gelir ama iyi insan olursak, iyiliklerle iç içe olup iyilikten yana olursak da kazanan iyilik olur. Yani iyiliği benimsersek iyilik kazanır, kötülüğü benimsersek kötülük kazanır. Yani her şey bizim elimizde yeter ki biz doğru olanı seçelim ve ona göre bir yaşam tercih edelim. İnsanları olduğu gibi kabul edelim, hoşgörülü olalım, ön yargılı olalım ve her şeyin altında kötü niyet aramayalım ve iyiyi bulmaya çalışalım.

Aşağıda Verilen Örnekten Hareketle Yaptığınız Veya Yapmayı Düşündüğünüz İyilikleri İlgili Kutucuklara Yazınız

 

Aşağıda Verilen Örnekten Hareketle Yaptığınız Veya Yapmayı Düşündüğünüz İyilikleri İlgili Kutucuklara Yazınız


Engelli bireyler için bir iyilik: Engelli bireyler için yapabileceğim bir iyilik şu olurdu: Örneğin toplu ulaşım araçlarında bir yerden başka bir yere giderken tekerlekli araba ile otobüsten inmeye çalışan engelli bir insana yardım ederdim ve onun sağlıklı bir şekilde inmesine yardımcı olurdum.

Doğa için bir iyilik: Doğa için yapabileceğim en büyük iyilik her yıl mutlaka üç tane çam ağacı dikerdim ve diktiğim çam ağaçlarının olduğu ormanı ailemle ziyaret etmeye giderdim.


Sokak hayvanları için bir iyilik: Bir sokak hayvanını sahiplenirdim ve babama evimin bahçesinde küçük bir kulübe yaptırırdım ve o kulübeye de bir köpek yavrusunu koyardım ve onun gereksinimlerini karşılamaya çalışırdım ve onu çok ama çok severdim.

Yaşlı insanlar için bir iyilik: Yaşlı insanlar benden bir yardım istediği zaman onlara yardım ederdim. Mesela bana bakkaldan ekmek al dedikleri zaman ekmeklerini alır onlara verirdim ve böylece onların bakkala kadar yürüyüp yorulmamasını sağlardım.


Kendin için bir iyilik: Kendim için bir iyilik yapacak olsam her sabah erken kalkar erken akşam olunca da zamanında yatardım. Bunu tatillerde bile yapardım ki uyku düzenim hayatım boyunca sağlıklı olsun ve gelişimim de bundan fayda görsün. Bir başka iyilik ise yeterli ve dengeli, beslenirdim, ahlaklı ve sorumluluk sahibi insanlar ile arkadaşlık kurardım.

Sude’nin Bilgisayar Başından Kalkıp Sahilde Vakit Geçirmesiyle İlgili Ne Düşünüyorsunuz?

 

Sude’nin Bilgisayar Başından Kalkıp Sahilde Vakit Geçirmesiyle İlgili Ne Düşünüyorsunuz?


Sude bilgisayar başından kalkıp sahilde vakit geçirmesi ile ilgili şunları düşünüyorum. Devamlı bilgisayar oyunları ile iç içe olmak bizi gerçek yaşamdan soğutur ve bir zaman sonra robotlaşmaya başlarız ve bilgisayar oyunlarına bağımlı bir kişiye dönüşürüz. Bu da bizi sosyallikten uzak tutar ve asosyal bir insana dönüştürür.


 Sude bilgisayar başından kalkıp sahile gittiğinde deniz kabuklarından kocaman Sude yazmıştır ve sahilde doya doya ailesi ile eğlenmiştir ve keşke her zaman böyle anlar geçirsek demiştir. Çünkü gerçek yaşam sanal yaşamdan daha keyiflidir. Yaparak yaşayarak öğrenme vardır gerçek yaşamda. Gerçek yaşamın heyecanı, mutluluğu vardır. Sude de bu bu heyecanı ve mutluluğu o gün doyasıya yaşamış ve yaşamın içinde olmuştur. Ailesi ile iletişim halinde olmuş ve daha sosyal bir insan olmuştur. 


Bu sayede ailesi ona aslında gerçek yaşamın daha güzel olduğunu ve daha eğlenceli olduğunu hissettirmiştir ve Su de çok mutlu olmuştur. Bizler de sürekli internete bağımlı olmamalıyız. Dışarıya çıkıp gerçek yaşamın içinde doğa ile iç içe olmalıyız. Böyle hayat daha güzel geçer ve daha eğlenceli olur diye düşünüyorum.

İyilik Kavramını Nasıl Tanımlarsınız, Sizce Herhangi Bir Kişiye Karşılık Beklenilerek Yapılan Yardıma İyilik Denebilir Mi?

 

İyilik Kavramını Nasıl Tanımlarsınız, Sizce Herhangi Bir Kişiye Karşılık Beklenilerek Yapılan Yardıma İyilik Denebilir Mi?


İyi kavramı, çoğunlukla olası eylemler arasında bir seçim yapılması durumunda tercih edilmesi gereken olumlu davranışı ifade eder. İyilik genellikle kötülüğün karşıtı olarak kabul edilir ve ahlak, etik, din ve felsefe tarafından incelenir ve farklı şekillerde tanımlanır. İyilik insanın güzel duygular taşıması, kötü duygulardan kendini arındırmasıdır. Temiz kalpli olması, merhametli olması, yardımlaşma ve dayanışma içinde olmasıdır.


 Ben değil biz anlayışı içinde hareket etmek de iyiliği içerir. Bana göre herhangi bir kişiye karşılık beklenilerek yapılan yardıma iyilik denilmez. Bunun adı olsa olsa menfaatçilik yani çıkarcılık olur. Buna iyilik denilemez. İyilik karşılık beklenilmeden yapıldığı zaman iyilik olur ve insan olana yakışan karşılıksız iyilik yapabilme nezaketinde bulunma davranışıdır. Bir iyilik yaptığımda ya da bana bir iyilik yapıldığında  kendimi mutlu hissediyorum. İyilik yaptığım zaman kendimi vicdani ve insanı olarak değerli buluyorum ve gece yatağıma huzur içinde girebiliyorum. Birisi bana iyilik yaptığında ise biraz utanıyorum ama seviniyorum. 


Çünkü bana iyilik yapan kişi beni değerli görmüş ve benim için zahmette bulunmuştur. Bu da benim için çok önemli olur ve ben o kişiyi daha çok sevmeye ve  o kişi ya da kişilere daha çok saygı göstermeye başlarım.

İyilik Yapmak Nedir? İyilik Nasıl Yapılır?

 

İyilik Yapmak Nedir? İyilik Nasıl Yapılır?


Sözlük tanımına bakıldığında “karşılık beklenilmeden yapılan yardım” ifadesi karşımıza çıkmaktadır. Sözcüğün kendisi, insanlığın tarihi kadar eski olmakla beraber empati, dayanışma, nezâket ve daha pek çok kavramı kapsamaktadır. İyilik kavramı; mutluluk gibi duygular, hisler ya da empati gibi düşüncelerden fazlasıdır. Bana göre iyilik yapmak; yapmak iyi insan olmak, karşılık beklemeden zor durumda olan insanlara yardım etmek, kalbimizi temiz tutmak ve elimizden geldiği kadarı ile iyi işler peşinde koşmak demektir. 


İyilik şu şekilde yapılır: Mesela sınıfımıza maddi durumu çok iyi olmayan bir arkadaşımız geldi biz onu kırmadan, onu rencide etmeden ailemiz aracılığı ile onun ailesine yardım etmeliyiz ve ama bundan arkadaşımızın haberi olmamalıdır.  İki arkadaş dövüşürken onları arasını bulmak ve aradaki tartışmayı sona erdirmek ve onların barışmasını sağlamak da büyük bir iyiliktir. Yolda gördüğümüz engelli insanların yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormak ve bizden yardım istedikleri zaman onlara yardım etmek iyiliktir. İnsanlara tebessüm etmek ve surat asmamak da iyiliktir bence. Çünkü nezaket sahibi insanlar başkalarına selam veriri, gönül alır ve asla gönül kırmaz bunlar iyilik kapsamına girer. Yaptığın iyiliği yüze vurmamak ve unutmak gerekir.


 Öğretmenlerimizi üzmemek, okulumuz  temiz tutmak, ailemize karşı saygılı olmak onların kıymetini bilmek, vefalı olmak iyiliktir bence. Sokak hayvanlarına yardım etmek, kimsesiz çocukların kaldığı yurda yardım etmek, huzur evlerini ziyaret edip oradaki yaşlıların hayır duasını almak vb bunların hepsi birden iyiliktir. Bu şekilde iyilik yapılabilir.

Mehmet Bey’in Mahalledeki İşsizler İçin İş Kurma Davranışını Nasıl Değerlendiriyorsunuz? Mehmet Bey’in Yerinde Siz Olsaydınız Mahallenizdeki İşsizler İçin Neler Yapardınız?


Mehmet Bey’in Mahalledeki İşsizler İçin İş Kurma Davranışını Nasıl Değerlendiriyorsunuz? Mehmet Bey’in Yerinde Siz Olsaydınız Mahallenizdeki İşsizler İçin Neler Yapardınız?


Mehmet Bey’in mahalledeki işsizler için iş kurma davranışı onun üretici  ve girişken bir yapıya sahip olduğunu gösterir. İyi bir girişimdir ve çünkü farklı düşünmüştür ve başka insanların kendi paralarını kazanmasına, kendi ayakları üzerinde durmasına vesile olmuş akıllı ve zeki bir insandır. Böylece insanlara yardımcı olarak birlik ve beraberlik ve dayanışmanın nasıl olduğunu göstermiştir. 


Mehmet Bey’in yerinde olsaydım mahallemizdeki işsizler için şunları yapardım: Mahallemizdeki işsiz teyzelere evlere yemek yapma ve çalışan anneler bu yemekleri satmayı önerirdim. Mesela dört beş kadın bir araya gelir. Akşama kadar mantı yapar, sarma yapar, içli köfte ve baklava yapar. Daha sonra çalışan annelere bu yaptıklarını satar ve bunun karşılığında da kendi paralarını kazanır ve mutlu olurlar. Bir başka fikrim ise şudur. Evlerinin bodrumunu kullanmayan  bir aileye orasını küçük bir mahalle dükkanı yapmasını söylerdim. 


Böylece evde hanımı olan kişinin de bir işi olurdu. Hem ailesinde maddi olarak destek olurdu hem de ailesinden ayrı bir yerde çalışmamış olurdu. Mahallemizdeki işsizler için bizim durumumuz iyi olduğu için onları büyük elma bahçemize götürürdüm ve orada onlara göre vererek onların da kendi kazançlarını sağlamasına vesile olurdum. Bunu ailemle yapardım elbette. Mahallemizdeki işsizlere maddi ve manevi olarak da elimizden geleni yapardık diye düşünüyorum.