Yalan İle İlgili Hikaye Yazınız.

 Yalan İle İlgili Hikaye Yazınız.


Sonbahar mevsiminin gelmesi ile birlikte  çevredeki değişim de yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Çimenler sararmaya başlıyor, çam ağaçlarının arasına sarı renkler karışıyor ve yaza elveda diyordu bu mevsim. Havalar soğumaya başlamıştı. Sivas’ın soğuğunu bilen bilir. Bu aylarda hava gündüz sımsıcak olurken akşamları hava bir anda soğumaya başlar. Eeee boşa dememişler Sivas’ın soğuğu sert, insanı mert olur diye. Gerçekten de soğuk bir memlekettir bizim memleketimiz. Biz  Sivas’ta yaşayan beş kişilik bir aileyiz. 


Benim adım Merve. İki tane de kardeşim var. Sanem ve Aydın. Ben 13 yaşındayım. Sanem 8 Aydın ise 11 yaşında. Annem ev hanımı, babam ise kaynakçı. Emek insanı benim babam, yazın o aşırı sıcağında bile kaynak yapar. Bunu yapar ki çocuklarına ekmek parası götürsün. Biz zor durumda olmayalım. Çok merhametlidir benim babam. Kim ne derse hemen inanır. İçinde en ufak bir kötülük yok. Onun için mahallemizde yiğit adam diye bilinir. Babamın adı Abdullah, annemin adı ise Hüsne. Neyse böyle bir aileyiz işte. Anlatmak istediğim asıl konuya dönelim. Babam yine  işten çıktıktan sonra  akşam üzeri  eve geldi. İşten geldiğinde eli yüzü yaptığı işten dolayı tozlu ve hafif de kara görünüyordu. Bazen gözüne kaynak yaparken ateşin kıvılcımları giriyor. Onun için de bazı zamanlar gözü kıpkırmızı oluyor.


İşten gelip hemen üstünü çıkardı. Banyo yaptıktan sonra hep birlikte sofraya oturduk. Annem kuru fasulye, pirinç pilavı ve bir de bizim yörenin turşusu olan dal turşusu koymuştu sofraya. Ayranımız da eksik olmazdı elbette. Hep birlikte yemeğimizi yedik. Daha sonra babam annemle konuşmaya başladı. İşlerinde Hakan adında genç bir delikanlı işe başlamış. Yeni evli olduğunu, iki tane ikiz bebeğinin olduğunu ve maddi durumun çok kötü olduğunu söylemiş. Babamla konuştuktan sonra babamdan biraz borç para istemiş. Babam da ona çok üzüldüğünü ve bir hafta önce parayı verdiğini söyledi anneme.


Annem ne kadar verdiğini sorunca babam ise üç bin beş yüz lira verdim dedi. Adamın haline üzüldüğü için babam o adama hemen inanmıştı. Adam babama parasını iki gün içinde getireceğini söylemiş ama bir haftadır da işe geldiği yokmuş. Babam ve oradaki arkadaşları işe yeni başlayan bu delikanlının kim olduğunu araştırmışlar. Meğer ki o delikanlı evli falan değilmiş. İşe yeni girdim ayağından, maddi durumumum kötü ayağından ve değişik şeylerden herkesi kandırıyormuş. Yani yalancının, dolandırıcının biriymiş. Babamı kandırmış. Ah benim zavallı babam. Sen bir ay boyunca çalış, didin, alın teri dök ve bir aylık kazancını hiç tanımadığın bir adama gözü kapalı ver. Babam olanları anlattıktan sonra annem sessizce durdu. O da üzülmüştü anlaşılan. 







O para bizim okul ihtiyaçlarımız için alınacaktı. Haliyle bu ay da çok zorlanacaktık. Ama yine de annem babama asla kızmadı. Ona asla suratını falan da asmadı. Onunla güzelce konuşup bir daha herkese inanmaması gerektiğini anlattı. Günler yavaş yavaş akmaya devam ederken babam yine bir iş günü sevinçle evine döndü. O dolandırıcı genç,  çok kişiyi kandırıp yalan söylediği için polisler tarafından yakalanmıştı. Milletten  aldığı paraları bir odada saklamış. Polis alıp onu hapse atmış. Yalanlar ne de olsa er geç ortaya çıkardı bunu bilmiyordu bizim yalancı genç galiba. Babam da helal rızkı ile kazandığı   parasını kurtarmıştı. Bir daha asla her yalana inanmayacağım diye söz verdi o akşam. Eve gelirken bize gofret ve cips almıştı. Bir kilo da kıyma almıştı. Annem o kıymadan çok güzel bir Sivas köftesi yaptı. Yanına da ayran yaptı. Afiyetle bir güzel yedik ve o gün bizim için bayram günü olmuştu sanki.

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme