Nurullah Genç’in Yağmur Şiirinin Sözleri
Nurullah Genç, Türk
şair, iktisatçı. 1983 Yılında Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi işletme bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisansını
tamamladı. Yine aynı üniversiteden doktor, doçent ve profesör unvanlarını aldı. Yağmur adlı şiiri ile gönüllerimize taht kurmuştur sevgili Nurullah Ataç. Yağmur adlı şiirinin sözleri şunlardır:
Yağmur
Vareden'in adıyla insanlığa inen
Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat.
Yıllardır bozbulanık suları
yudumladım,
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları,
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım.
Hasretin alev alev içime bir an
düştü,
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü,
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde,
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü.
İhtiyar cübbesinden kan süzülür
Nebi'nin,
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla,
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin,
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla,
Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak,
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı,
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım.
Yağmur, gülşenimize sensiz,
baldıran düştü,
Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü,
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe,
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü.
Bir güzide mektuptur, çağların
ötesinden,
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına,
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden,
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına,
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin,
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin.
Çaresiz bir takvimden yalnızlığa
gün saydım,
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide,
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım.
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can
düştü,
Göğsümüzden umutlar bican düştü,
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin,
En son avucumuzdan inci ve mercan düştü.
Melekler sağnak sağnak gülümser
maveradan,
Gümüş ibrik
taşıyan zümrüt gagalı kuşlar,
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıradan,
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar,
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri,
Paramparça, ateşler şahının hayalleri.
Keşke bir gölge kadar yakınında
dursaydım,
O mücella çehreni izleseydim ebedi,
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım.
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu;
fidan düştü,
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü,
Katil sinekler deldi hicabın perdesini,
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme