çanakkale ve mehmet akif ersoy hakkında kompozisyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çanakkale ve mehmet akif ersoy hakkında kompozisyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çanakkale Ve Mehmet Akif Ersoy Hakkında Kompozisyon Yazınız


 Çanakkale Ve Mehmet Akif Ersoy Hakkında Kompozisyon Yazınız

Mehmet Akif Ersoy  vatanına ve milletine aşk ile bağlı olan  büyük insan, vefalı insan, gururlu insan. Onun için ne kadar güzel sözler söylesek az bile. Çünkü o büyük bir yazar, şair, vatanına kalemi ile ışık tutan değerli bir insandır. Ümitsizliğe yer vermeyen, vatanının kurtuluşu için  elinden gelen her türlü fedakarlığı yapan ve milletine  milli marşı hediye eden dava adamıdır Mehmet Akif Ersoy. Kendi maddi durumu çok iyi olmadığı halde elinden  geldiğince başkalarına yardım etmeye çalışan, cömert, yardımsever bir kişidir.  Mehmet Akif Ersoy ülkesinin kurtuluşa ermesi için   çok güzel yazılar yazan, eserler ortaya   koyan ve insanları bilinçlendiren kimsedir. Yaşadığı onca maddi zorluklara  rağmen vatan sevgisinden asla vazgeçmeyen, önce  vatan diye yazılarını yazan ve sabahlara kadar çalışan büyük bir düşünür, değerli bir insandır.

Çanakkale Harbi sırasında milletimiz yok olma tehlikesi ile  karşı karşıya kalmıştı. Bu zorlu yıllarda ya yok olup gidecektik ya da  yeniden dirilecek ve iman gücü ile vatanımızı kurtaracaktık. İşte bizim asil ecdadımız da bunu yaptı ve  Çanakkale ‘de öyle bir destan yazıldı ki bu destan yüzyıllar geçse bile asla unutulmayacak ve  yaşamaya devam edecek. İtilaf  güçlerinde her türlü maddi güç vardı, bizim ülkemiz ise maddi açıdan çok zor durumdaydı. Bizi kurtuluşa erdiren ise atalarımızın iman gücü  kurtarmıştır. Seyit Onbaşı, Niğdeli, Ali, Cevat Komutanlar, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemaller ve niceleri…. 

İşte biz bunlar sayesinde kahraman kadınlarımızın,  gencecik  yavrularımın, çocuklarımın, anaların ve babaların sayesinde kurtuluşa erdik. Onlar bizim için canlarını feda etmeselerdi biz şu anda yaşamıyor olurduk ya da başka bir ülkenin manda ve himayesi altında köle olarak yaşamaya devam ediyorduk. Bugün  özgür  ve bağımsız bir ülkeysek bunu askerlerimize, milletimizin aziz insanlarına, Mehmet Akif Ersoylara, Mustafa Kemallere borçluyuz. Elbette ki yiğitlerimiz, Mehmetçiklerimize borçluyuz. Bunun  için bu vatanın kıymetini bilmeliyiz ve Mehmet Akif Ersoy’un sözlerini de aklımızdan asla çıkarmamalıyız.

Sevgili Mehmet Akif’in  Çanakkale şehitleri  için yazdığı şu şiiri de unutmamalıyız:
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupa'lı"

Dedirir, yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahut kafesi!

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
Boşanır sırtlara vadilere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler,
Kahraman orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam

Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem sığmazsın.

Hercümerc ettiğin edvara da yetmez o kitap
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
Bu taşındır" diyerek Kabe'yi diksem başına,
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına,

Sonra gök kubbeyi alsam da rida namiyle
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan.

Sen bu avizenin altında bürünmüş kanına
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına.

Türbedarın diye ta fecre kadar bekletsem,
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem.

Tüllenen magribi akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana..
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy