Büyüklerinizden, Küçükken Oynadıkları Oyunlar Hakkında Bilgi Alınız. Aldığınız Bilgileri Not Ediniz.
Büyüklerimizin de eski zamanlarda
kendilerine göre oyunları varmış. Genelde dışarıda oynanan oyunlar sayesinde
mutlu olurlarmış ve temiz havada oyun oynamak onların enerjilerini daha iyi hale
getirir ve daha mutlu olurlarmış. Evde anneler ev işlerini yapar, baba işine
gider, çocuklar da dışarıda özgürce oyunlar oynarmış ve çok eğlenirlermiş.
Büyüklerimden dinlediğim kadarı ,ile oynadıkları oyunlar ve oyunların
özellikleri şunlarmış:
1) Çelik çomak oyunu: Bu
oyunun da kendine kuralları vardır. Her çocuğun elinde bir sopası bulunur ve bu sopaya buna çelik denirdi. Çomak ise ebe
tarafından rakiplerine atılırdı.
Birde yerden med denilen parçaya çomağı yerden vurarak havaya kaldırıp kuvvetli
bir şekilde ileri vurmak, ne kadar uzağa
vurursan o kadar rakibinin sırtında medin yanına kadar, binilerek gidilirdi.
2) Yakan Top: Bu oyun en az
dört kişi ile oynanan bir oyundur. Oyuncular aralarında sayışarak iki guruba
ayrılırdı. Atış mesafesi için iki tarafa da çizgi çizilirdi ve bu çizgiyi
geçmeden her iki taraftan topla çizginin içindeki oyunculara atış yapılırdı.
Top kime değerse o çıkardı. Havadan gelen topu yere düşürmeden tutan bir hak
daha kazanmış olurdu. En sona kalan kişi henüz vurulmadığı için o kişinin
gurubu zaferi kazanırdı.
3) Taşlı Kuka Oyunu: Küçük
bir daire çizilerek içine eski teneke konurdu. Oyuncular çizgiyi aşmadan eline
aldıkları yassı taşı kukaya atarlar ve kukayı
kukayı devirmeye çalışırlar ve böylece kukayı bulunduğu yerden uzağa
göndermeye çalışırlardı. Ebe kukayı almaya gidince de herkes taşını alır
çizginin dışına çıkardı.
Eğer ebe çabuk davranıp kuka dikili halde o çizgi sınırları içinde, birisine
değerse ebe o olurdu.
4) Güvercin Takla oyunu: Vücudunu iyi kullanmak isteyen günümüzde
şimdiki beden eğitimi derslerindeki, kasadan
atlamaya benzeyen bir oyun çeşididir Oyunda kişiler iki gruba ayrılır ve ebe
gurup kasayı oluşturur, öbür gurubun oyuncuları koşarak gelip bu insan kümesinin
eğilmiş vaziyetteki sırtlarından takla atarak ve öbür tarafa ayak üzerinde
düşülecek şekilde geçmekti.
Elin yere değmesi veya takla aşamama oyunda yanma nedeniydi.
5)Uzun eşek oyunu: Uzun eşek
oyunu ikiye ayrılırdı. İki gurup halinde oynanan eşli uzun eşek oyunu yöneten
çocuk önce kafasını bacaklarının arasına
sokup eğilirdi ve arkadaşları da sırayla ,onun arkasına dizilirlerdi. Amaç
eşeği çökermekti..
Uzun eşek oyunun diğer bir şekli ise şöyleydi: Herkes bir kişinin üzerine
atlayarak bütün ağırlık ona verilir ve o kişi üzerindeki yükü çekemeyip, yere düşerdi, buna
eşek çöktü denilirdi Oyunu yönetene üstte olan ekip başı parmakları ile bir
sayı gösterirdi ve alttakilere sorardı ve oyun böylece zevkli bir şekilde devam
ederdi..
6) Zırzır zınba oyunu: Büyük bir daire çizilir içine ebe girerdi ve
seksek tek ayak üzerinde ,zırzır zımba diye bağırarak birine dokunmaya
çabalardı ama bu oyun biraz sert bir oyundu çünkü ,ebenin sırtına yumrukla
arkadan vurmak serbestti, ebe can havli içinde yine sekerek dairesine kaçardı.
7) Adam gömmece oyunu: Her çocuğun elinde bir sopası bulunurdu.
Çocuklar sert olmayan bir toprakta kendilerine bir daire çizer ve kimin ebe olacağını
belirlemek için herkes elindeki sopa ile çeliği saydırırdı, kim az saydırırsa o
ebe olurdu.
Ebe sıra ile elindeki çeliği kişilere atar eğer o kişi çeliğe vuramazsa yani
ıskalarsa ebe o olurdu. Amaç çeliğe hızlı bir şekilde vurmak ve çeliği
uzaklara göndermekti.
8) Mendil kapmaca oyunu: Sınıftakiler ikiye ayrılarak, karşılıklı
dizilir ve ortada elinde bir mendil tutan, kişinin vermiş olduğu
işaretle, gruplardan karşılıklı iki kişi çıkarak mendili rakibine yakalanmadan
kendi tarafına getirmeye çalışırdı
9) Körebe oyunu: Ebe olacak kişinin gözleri bir eşarp ya da başka
bir bez parçası ile bağlanırdı. Ebenin hiç görmemesi için bez sıkı sıkıya
bağlanırdı ki oyundan gerçek anlamda zevk alınabilsin. Gözleri bağlı ebe
birisini yakalayarak ismini söylerdi ve ebelikten kurtulurdu.
10) Bezirganbaşı oyunu: Daha
çok kızlar tarafından oynanan bir oyundu. karşılıklı dizilir ve kollar havada ve
ellerle birleşmiş vaziyette, Bezirganbaşı isimli bir şarkı söylenerek oynanırdı.
Aç kapıyı bezirganbaşı, bezirganbaşı. Arkandaki yadigar olsun , yadigar olsun ….vb
diye devam eden şarkı eşliğinde oynana bir oyundu.
11) Yağ Satarım, Bal Satarım Oyunu:
Günümüzde de oynanan bir oyundur. Genelde okulda oynana oyundur.
Öğretmenler de bu oyunu oynatırken çok zevk alırlar. Oyun şu şekilde oynanır: Sınıfta
ki kişiler, yere çömelir ve bir daire oluşturulurdu, elinde mendil olanın
mendilinin ucuna düğüm atılırdı. Daire
olmuş kişilerin etrafında, yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım,
ustam sarı liradır, satsam on beş liradır, zambak zumbak dön arkanı geri geri
geri bak diyerek gezerdi ve birisinin
arkasına mendili bırakırdı ,arkasında mendil olduğunu fark etmeyen kişi mendil
ile dairenin etrafında kovalanır ve yerine oturuncaya kadar, kendisine mendil
ile vurulurdu.
Not: Daha çok sayıda çocuk oyunları varmış. Misket oyunu, sobe (ebelemece), harpcilik, limon oyunu vb.