Deyim ve Anlamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Deyim ve Anlamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Tane Deyim ve Anlamları

 

22 Tane Deyim ve Anlamları

 

1) Eşeğe Gücü Yetmeyip Palanını Dövmek: Kızdığı güçlü kişi yerine buyruğundakileri hırpalamak

2) Eti erimek: Utanılacak bir duruma düşmeyeyim diye devamlı üzülmek.

3)Eski hamam, eski taş: Durumda hiçbir değişikliğin olmaması

4) Gayretine dokunmak: Eleştirilere kızarak yapamayacağı sanılan işi başarmaya girişmek

5)Bir yumup on dökmek: Çok ağlamak.

6) Bir mum al da derdine yan! Başkalarıyla uğraşacağına, kendi derdine üzül anlamında söylenmiş deyimdir.



7) Bir kapıya çıkmak: Aynı sonuca ulaşmak

8) Ayda yılda bir namaz, onu da şeytan komaz: Çok nadir olarak bir iyilik yapmaya kalkışır, ondan da çeşitli bahaneler ile vazgeçer.

9) Canını dar atmak: Bir tehlikeden güçlükle kurtulmak

10) Çabası sana mı düştü?: Bu işle senin ilgilenmen gerekmez, sen neden ilgileniyorsun?

11) Dağa çıkmak: Eşkıyalık etmek

12) Dağların misafir almaya başlaması: Bahar mevsiminin başlaması

13) Dağarcıkta bir şey kalmamak: Söylenecek sözü kalmamak

14) El uzatmak: Yardım etmek

15) Etekleri tutuşmak: Çok telaşlanmak.

16) Gani gönüllü: Varını vermekten çekinmeyen

17)Gözü toprağa bakmak: Ölümü yaklaşmış olmak

18) Gözü ısırmak: Tanır gibi olmak



19) Gözünü çıkarmak: Bir işi en kötü biçimde yapmak

20) Ha babam ha: Durmaksızın

21) Hacet kalmamak: Gereksiz olmak

22) Havlu atmak: Yenilgiyi kabul etmek

Aşağıdaki Cümlelerde Geçen Deyimlerin Anlamlarını Karşılarına Yazınız.

 Aşağıdaki Cümlelerde Geçen Deyimlerin Anlamlarını Karşılarına Yazınız.

 



* Bugün oldukça sinirliydi bu olayın üzerine bir bardak suda fırtına kopardı: Önemsiz , küçük bir sorunu büyütmek.

* Her şeyi anlattıktan sonra patron ne dese beğenirsin? Beklenilmeyen bir söz söylenildiğinde kullanılan söz.

* Dünya gözü ile çocuğunun evlendiğini bir görseydi her şey daha farklı olacaktı elbette: Ölmeden önce, yaşarken.

*  Tertemiz kalbe ve vicdana sahip olan halis muhlis Anadolu insanıydı Doğan Cüceloğlu: Katışıksız, eksiksiz.


* Önümde bir sürü dosya birikmiş, bu dosyaları okumak hiç bitmeyecekmiş gibi gözümde büyüyordu: Bir şeyin bir kimseye olduğundan zor veya önemli görünmesi.

* Babasını karşısında görünce eli ayağı birbirine dolaştı: Şaşırmak, telaşlanmak anlamına gelir.

* Annem o sözü söyleyerek babamın bam teline basmıştı: Bir kimseyi, duyarlılık gösterdiği konuda kızdıracak söz söylemek.

*Başkalarına bel bağlayarak başarılı olunamaz: Güvenmek, birisinin kendisine yardım edeceğine inanmak.

* Aileler çocuklarının nasıl biri olduğunu avucunun içi gibi bilir:  Bir yeri, bir şeyi ayrıntısıyla bilmek.


*O kadar tembel ki her işi ağırdan alır: Bir işi yapmakta acele etmemek, yavaş davranmak.

*Sele kapılan eşyaların yerine yenisini verecekmiş belediye: Selle sürüklenip gitmek.

* Aziz Sancar’ın dünya çapındaki başarısı ve ülkemize kattığı gurur dillere destan oldu: Herkes tarafından konuşulur olmak.

* Aramızı bozacağını zannediyorsa avucunu yalar: Umduğunu ele geçirememek.

* En sonunda ağzından baklayı çıkardı:   Açıkça söylemekten kaçındığı bir sorunu sonunda anlatmak.

* Sivaslılar bir haftaya kadar sularının biteceği endişesi ile yağmurun yapmasını  dört gözle bekliyorlardı.


* Eşinin durmadan canını yakmaya çalışıyordu: Söyledikleri ile birisini çok üzmek.

* Kadın en sonunda dayanamayıp açtı ağzını, yumdu gözünü: Kızarak ağır şeyler söylemek.

* O da her şeye burnunu sokmasın yeter ya!: Her şeye karışmak.

* Bu yaptığı hareketle bindiği dalı kesiyor da haberi yok:  Kendisine zarar vermek.


* Ne çenesi düşük kadınmış meğer:  Çok fazla konuşan, dır dır edenler için kullanılır.

* Çocuk ders çalışıyorum diyerek ailesinin gözünü boyuyordu: Kandırmak, yanıltmak.

* Onu bu kadar adamdan sayarsan o da sana böyle yapar:  Gereğinden fazla değer vermek, saygı duymak.

* Ayşe Teyze o gün beni görmezden gelmişti: Görmemiş gibi yapmak.

 

N Harfi İle İlgili Deyim ve Anlamları

 N Harfi İle İlgili Deyim ve Anlamları

 


Ne alandan, ne satandan olmamak

Nato kafa, nato mermer: Akılsız, taş gibi kafa.

Namus belası: Namus uğruna katlanılan sıkıntı.

Nabza göre şerbet: Birinin hoşuna gidecek davranışlarda bulunarak o kişinin  sevgisini kazanmaya çalışmak.

Ne âlâ memleketi:  Haksız işlerin hoş görüldüğü bir ortam.

Nabzını yoklamak: Birinin eğilimini öğrenmeye çalışmak.

Nara atmak: Bağırarak meydan okumak.

Nanik yapmak: Baş parmağı burun ucuna dayayıp diğer parmakları sallayarak biriyle alay etmek.

Naza çekmek: İşi yapmakta isteksiz gibi davranmak.

Nalları dikmek: Hayvan ya da hayvana benzetilen kişi ölmek.

Nalıncı keseri gibi kendine yontmak: Sürekli kendi menfaatlerini düşünmek.

Nah kafa: Akılsız baş.


Nane dikeni batmak: Çok küçük bir acıyı büyükmüş gibi göstermek.

Nal toplamak: Yarışta en arkada olmak.

Ne demeye (diye)): Niçin, hangi amaçla?

Ne balını isterim, ne belasını: Üzüntüsü de beraberinde gelecekse, o varlığı istemem.

Ne münasebet: Hiç ilgisi yok, öyle şey olmaz.

Ne demek?: O nasıl şey? Böyle şey olur mu?

Ne günlere kaldık?: Eskiden böyle kötü düzen yoktu.

 Ne od var, ne ocak?: O kadar fakir ki mutfağında pişirilecek bir şeyi dahi yok.

Ne çaldın yüzüme, ne çalayım yüzüne: Bana hangi iyiliği yaptın ki karşılık bekliyorsun?



Ne güne duruyor?: Şimdi yapmazsa ne zaman yapacak?

Ne dağda bağım var, ne çakaldan davam: Beni ilgilendiren bir şey yok ki ne diye karışayım.

Ne karın ağrısı ise: Sevilmeyen, sıkıntı veren şey, kişi.

Ne kokar, ne bulaşır: Kimse iyiliği de olmaz, kötülüğü de.

Ne hâli varsa görsün!: Yanlış bir yolda ve söz dinlemiyor, artık işine karışmayacağım.

Ne benden sana bazlama, ne senden bana gözleme: Ne senden hizmet bekle, ne de ben senden bir iyilik bekleyeyim. İkimizde birbirimizden bir şey ummayalım.

Ne dese beğenirsin?: Nasıl beklenmedik bir söz söyledi bir bilsen.

Ne münasebet?: Hiç ilgisi yok, öyle şey olmaz.

Ne kalburun üstü ne eleğin altı: Gereğinden büyük ya da küçük de değil.