metin soruları ve cevapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
metin soruları ve cevapları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Su Sesi Dinleme Metni İle İlgili Sorular ve Cevapları

 

Su Sesi Dinleme Metni İle İlgili Sorular ve Cevapları


Bu minik çeşmeyi vaktiyle bir sahibü’l-hayrat bodur minareli mescidin bahçe duvarına yaptırıvermiş. İnsanın az, suyun bol olduğu zamanlar… Yıllar yılı mescidin cemaati, mahalle sakinleri, genç ihtiyar, çoluk çocuk, suyunu içip sahibü’l-hayrata dua etmiş. Garibe, yolcuya su vermiş minik çeşme; küçümen yalağından sokak köpekleri, kurt-kuş, börtü-böcek faydalanmış.


Yalak ayağından çıkan su bir ark ile mescid duvarının altından geçip, küçük bahçedeki dutları, mürdüm eriklerini, zerdali ve laylakları suluyormuş. Duvar dibindeki otların kuytuluğuna bir kirpi ailesi yuva kurmuş. Tunç lüleden gürül gürül, serin serin akıyormuş su. Minik çeşmenin duası bu su sesi kisvesinde geceler boyu sürer, fecirle birlikte buna bülbüllerin âhengi katılırmış.


Zamanla insan çoğalmış, su azalmış.

Sağdan soldan her ne kadar “Suya dizgin vurulmaz arkadaş” itirazları yükselse de, tunç lüleyi çıkarıp yerine bir musluk takmışlar. Böylece su etrafına kümelenen kalabalık tarafından daha bir itinayla kullanılmaya başlanmış; ihtiyacı olan kabını doldurmak için bazen sırasını bekler olmuş.


Varsın beklesin.

Yine o minik çeşme o mahalle halkının ve o yana yolu düşen garibin, yolcunun kurumuş dudaklarına şifa oluyormuş ya…

Zaman da su misali akıp gidiyor güya.

İnsanlar iyice çoğalmış.

Nerde çokluk orda güzellik hani.

Bir gün çiğ süt emmiş birisi çeşmenin tunç musluğunu çalıp satmış.


“Kim bu nâmert” diye mahalle halkı çok aramış, bulamamış. İşin kötüsü, mertlik elden çıkıp nâmertin sayısı artıvermiş.

Çeşmeye musluk dayanmıyormuş. Çalan-çalana. Derken işi kökten çözmeyi seven birileri, lüleye bir tahta kazık çakıp çeşmeyi battal hale sokmuşlar.

Suyun sesi kesilmiş; börtü-böceğin, garibin, yolcunun boynu bükülmüş.

Cevat işte tam bu sırada devreye giriyor. Aslında çulsuzun teki, altı-üstü bir berber kalfası. “ben takarım musluğunu, yeter ki suya dizgin vurmayın, mahallemizin üzerinden dua eksik kalmasın” diye dikilmiş.


Çok bilmiş, mal biriktirmiş, eli tutan, dişi kesenler “Yahu Cevat yapma-etme, bu iş böyle gitmez, bu çeşmeyi unut artık” demişlerse de Cevat umursamamış.

Musluğu çalıyorlar, kırıyorlar, Cevat yeniliyor. Bir musluk, beş musluk, on beş musluk… Cevat geri adım atmıyor.

“Ne yani” diyor, “Nâmertlik aldı yürüdü diye, mertlikten mi vazgeçeceğiz?”

Mahalle halkı “Aşk olsun Cevat’a” diyor ama bir yandan da kıs kıs gülüyor. Akla ziyan bir iş ki sormayın…


Cevat gecenin  bir vaktinde yahut sabahın seherinde minik çeşmeye varıyor, sağını solunu silip süpürüyor, yalağında biriken su ile mescidin bahçesindeki ağaçları suluyor. Güller, bülbüller, duvar dibindeki kirpi ailesi, gökte mehtap, yerde yaprak o sessizlikte şarıldayan suyun sesine dem tutarak yine dua ediyorlar.

Kırıyorlar musluğu, alıp gidiyorlar… Cevat yenisini takıyor. Hiç tınmıyor. Mahalle halkı ne yapıyor bu arada, olup bitene ne diyor?..

Hadi onu siz bulun. Bulamazsanız böyle bir çeşmeden su içtiğinizde suyun sesini dinleyin, o size söyler…

Yazan: Mustafa Kutlu

 

Sorular ve cevapları

1) Sahibül Hayrat (Hayırsever)  çeşmeyi nereye yaptırmıştır?

Cevap: Bodur minerali mescidin Bahçe duvarına yaptırmıştır.

 

2)Çeşmenin yalağından kimler faydalanıyormuş?

cevap: Sokak köpekleri, kurt kuş, börtü böcek faydalanıyormuş.

 

3) Çeşmenin tunç lülesini çıkarıp yerine musluk takılmasının sebebi neymiş?

cevap: Zamanla suyun azalıp insanların çoğalması.

 

4) Çeşmenin musluğunu çalıp satan adam yazar tarafından nasıl nitelendirilmiştir?

cevap: Cevap: Çiğ süt emmiş biri olarak nitelendirilmiştir.

 

5) Musluğu tamir etmek isteyen Cevat'ın asıl mesleği nedir?

cevap: Berber çırağı.

6) Cevat’ın sürekli bıkmadan usanmadan musluğu tamir etmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Cevap: Her ne olursan olsun iyilikten vazgeçmemesi, iyiliğine devam etmedi.

Aşağıdaki Metni Okuyup Soruların Cevaplarıyla İlgili Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız

 

Aşağıdaki Metni Okuyup Soruların Cevaplarıyla İlgili Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız


Zamanı yönetme beceriniz, hayatta elde edebileceğiniz başarıları etkileyen en  önemli faktörlerden bir tanesidir. Zaman, vazgeçilemez ve yeri doldurulamaz bir başarı kaynağı haline gelebilir. O, en değerli varlığınızdır ve bir kez yitirildi mi ne kurtarılabilir ne de  geri getirilebilir. Hayatta yapmanız gereken her şey, bir zaman gerektirir ve zamanınızı ne kadar iyi kullanırsanız o kadar şey başarır ve daha büyük kazançlar sağlarsınız.

 

Soru: Sizce zamanlama ne demektir?

cevap: Bir şeyin en uygun zamanını bulmak zamanlamadır.


Soru: Zamanlama planlaması yapıyor musunuz? Nasıl?

Cevap: Evet zamanlama planlaması yapıyorum. Örneğin ders programına göre ve saatlerine göre dersimi çalışıyorum böylece her işimi zamanında yaparak başarılı olmaya gayret gösteriyorum.


Soru: Zamanlamaya dikkat edilmesi kişilerin yaşamını nasıl etkiler?

cevap: Zamanlamaya dikkat edildiği zaman işlerimizi uygun bir zamanda halletmiş oluruz ve elimize geçen fırsatları da geçirmemiş oluruz. Böylece hem mutlu oluruz hem de gereksiz pişmanlıklar yaşamamış oluruz.


Soru: Her işi zamanında yapmak neden önemlidir?

Her işi zamanında yapmak gerekir çünkü zamanında yapılan iş fırsatları kaçırmamamızı sağlar ve pişmanlıklar yaşamamış oluruz ve işimizi anında hallettiğimiz içinde  sorunlar ile karşı karşıya kalmayız ve mutlu oluruz, çalışkan oluruz, sorumluluk sahibi bir insan oluruz.


 Soru: Bugüne kadar özellikle zamanlamaya dikkat ettiğiniz için elde ettiğiniz bir başarı ya da kazanç oldu mu? Örnekler vererek açıklayınız.

Zamanlamaya dikkat ettiğim için elde ettiğim bir başarı oldu. Okulumuzda kitap yarışması vardı ve onun süresi de bir haftaydı. O kitabı her gün  okudum ve en ince detayına kadar inceledim. Sınav zamanı geldiği zaman da sınavına katıldım ve okulda birinci oldum. Eğer ki zamanlamaya dikkat etmeseydim, bir plan ve program dahilinde hareket etmeseydim başarılı olamayacaktım ve onun için de üzülecektim.

Zamanla Yarışa Girmek Mi?

 

Zamanla Yarışa Girmek Mi?


Zaman hızlı bir koşucudur. Biz dur desek de alır başını gider. İnsanoğlunun hiçbir yasası zaman adını verdiğimiz gücü durduramaz, hızını bile kesemez. Şair “ Nedir zaman nedir? Bir su mu, bir kuş mu? İniş mi, yokuş mu?” diye sormuş. Yanıtını bulamamış…!

 

Sorular:

1) Zaman niçin hızlı bir koşucuya benzetilmiştir?

cevap: Zaman çok hızlı akıp  gittiği için hızlı bir koşucuya benzetilmiştir. Zaman da hızlı bir koşucu gibi ardına bakmadan çok hızlı bir şekilde geçtiği için hızlı bir sporcuya benzetilmiştir de diyebiliriz.


2) Şairin zaman kavramıyla su, kuş, iniş, yokuş, sözcükler arasında kurduğu ilgi ne olabilir?

Zaman gözle görülen somut bir rey değildir ama hızla akıp gider. Su akıp gider ve giden su bir daha gelmez. Kuşlar uçup  zamanı gelince başla memleketlere göçer gider ve zamanı gelene kadar geri dönmezler, hayatımızda inişler r-ve çıkışlar olabilir ama giden hiçbir şey geri gelmez. Onun için zamanı iyi değerlendirmek gerekir.

 

3) Metinde zaman çok hızlı geçtiği ve iyi değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıyor musunuz?

Metinde zamanın çok hızlı geçtiği ve elbette iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü zaman kayıp giden bir şeydir, elle tutulamaz. Bunun için kıymetini bilmek gerekir.

Pulsuz Dilekçe Metni Hangi Amaçlarla Kaleme Alınmıştır?

 

Pulsuz Dilekçe Metni Hangi Amaçlarla Kaleme Alınmıştır?


Pulsuz Dilekçe Metni yetişkinlere ders vermek amacı ile yazılmış harika bir metindir. Yazar burada yetişkinlerin çocuklarını yetiştirirken ne gibi yanlışlıklar yaptığını çocuğun ağzından edebi bir şekle sokarak anlatmıştır. Burada anlamak isteyen anne ve babalara  yoğun bir mesaj vardır  ama anlamak isteyene elbette. Mesela çocuk farklı bir kişilik özelliğine sahip olduğunu söylüyor ve anne ve babanın onu kendi kafalarındaki dar bir kalıba sokmamalarını istiyor ve onun kişiliğine saygı göstermelerini bekliyor.


 Yetişkinlerin tutarlı olmaları gerekiyor, çocukların özgürlüğüne saygı duymaları gerekir, yetişkinler öğütten çok davranışları ile çocuklarına örnek olmalıdır ve daha çok sayıda mesaj verilmektedir. Metin yetişkinlerin düşünmelerini, kendilerini sorgulamalarını, ne gibi yanlışlar yaptıklarını düşünmelerini isteyen bir metindir. Bu da çocuğun ağzından çok güzel bir şekilde ifade edilmiştir. Amaç yetişkinlerin kendilerine dönüp bakmaları, kendilerini eleştirmeleri, çocuk yetiştirmede ne gibi şeyler yapılırsa daha sağlıklı olur gibi soruların cevabı vardır.  Bunu da anlamak isteyen yetişkinler anlar.


 Yeter ki kendimizi değiştirelim, geliştirelim ve çocuklarımızı yargılamadan önce anlamaya, kıyaslamadan önce olduğu gibi kabul etmeye çalışalım. Yani burada mesaj yetişkinleri bilinçlendirmek ve kendilerine getirmek amacı ile yazılmıştır.

Aşağıdaki Soruların Cevaplarıyla İlgili Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız. 6. sınıf Türkçe Ders Kitabı

 

Aşağıdaki Soruların Cevaplarıyla İlgili Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız. 6. sınıf Türkçe Ders Kitabı


1) Başarı size göre nedir? Başarılı olmak önemli midir? Niçin?

cevap: Başarı bana göre bir işin sorumluluğunu alıp onu sonuna kadar götürebilmek ve vazgeçmemektir. Başarılı olmak önemlidir çünkü başarılı olunca mutlu oluruz, çalışkan oluruz, ileride iyi  bir meslek sahibi oluruz. kendi maaşımızı alırız ve kendi ayaklarımızın üzerinde dururuz, kimseye muhtaç kalmayız.

 

2)  Başarısızlığa neden olan etmenler nelerdir?

 Disiplinsizlik

Eğitimin yetersiz olması

 Azimli olmama

Sabırsızlık

 Plan ve programın olmaması

Elverişsiz ortam

 

3)  Başarılı olmayı sağlayan etmenler nelerdir?

Disiplinli olmak

Planlı ve programlı olmak

Azimli olmak

Sabırlı olmak

Verimli çalışmak

Kendine güvenmek ve inanmak vb. gibi

 

4)  Başarısız olduğunuz durumlarda  neler yapıyorsunuz?

Hatalarımdan ders çıkarıyorum ve aynı hataları yapmamak için daha dikkatli oluyorum, daha çok çalışıyorum ve mutlu bir şekilde çalışmaya devam ediyorum.

 

5)Başarısız olduğunuz konularda nasıl başarılı olabilir, neler yapabilirsiniz?

Hatalarımın neler olduğunu kontrol edebilirim. Daha verimli çalışma yöntemlerini bulurum. Azimli olurum, sabırlı olurum ve farklı kaynaklardan da ders çıkarırım. Daha çok okurum.


6) Başarılı olduğunuz zaman  neler yaşıyorsunuz?

Mutlu oluyorum ve içimde daha çok çalışma isteği oluyor ve bu defa daha çok zevk alarak çalışmaya devam ediyorum.


7) Başarılı olmak geleceğimizi nasıl etkiler?

Geleceğimize daha emin adımlarla yürürüz ve ileride iyi bir meslek sahibi olarak kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz ve mutlu bir hayatımız olur.


8) Başarı ve başarısızlığa neden olan etmenler açısından kendinizi nasıl  değerlendiriyorsunuz?

Başarılı olduğum zaman gerçekten çok çalışmışımdır ve verimli bir çalışma ile amacıma ulaşmışımdır. Başarısız olduğum zamanlar ise çalışmamışımdır, planlı ve programlı değilimdir ve kendi hatalarımdır diye düşünüyorum. Yani her şey bizle başlar bizle biter diye düşünüyorum

Pulsuz Dilekçe Metninin Soru ve Cevapları

 

 Pulsuz Dilekçe Metninin Soru ve Cevapları

 

Sevgili anneciğim, babacığım;

Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:

Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim.  Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.

Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.


Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.

Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım.

Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.


Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.

Benden "Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.

 

 

1) Okuduğunuz metnin giriş  bölümünde çocuk anne ve babasından ne istiyor:

cevap: Beni tanımaya ve anlamaya çalışın, oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her zaman ve her yerde kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim diyor.

 

2) Öğütlerden mi yoksa davranışlardan mı daha çok etkilenirsiniz? Niçin?

Davranışlardan daha çok etkilenirim çünkü ailemde neyi görürsem çocuk olarak ben de onu taklit ederim. Ailemin de bana olumlu örnek olması gerekir.

3) Çocuk “Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.” sözleriyle anne ve babasına ne anlatmak istemiş olabilir?

cevap: Yüksek sesle söylenildiği zaman çocuk korkmaya başlar ve anne ve babasının ne dediğini de anlamaz. Korkar, suçluluk psikolojisi ile sürekli savunmaya geçer . Çocukta daha iyi izlenim bırakılması için onunla sakin ve tatlı dille konuşulmalı, bağırılmamalı, nazik olunmalıdır. Anne ve babalar iletişimi sağlıklı şekilde gerçekleştirmek için sakin olmalı, güzel iletişimi doğru kullanmalıdır.

 

4)  Mektubun son bölümünde çocuğun anne ve babasına yönelik hangi duyguları ağır basmaktadır?

Çocuk anne ve babasını koşulsuz sevmektedir ve onları her hali ile kabul etmektedir. Yani onları değiştirmeye ve başkalaştırmaya çalışmamış oldukları halleri ile yine severmiş. Sevgi ve koşulsuz kabul ağır basar.

5) Mektubu yazan çocuğun annesi ve babası siz olsaydınız ona neler söylerdiniz?

cevap: Senin ebeveynin olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü sen bana Yüce Allah'ın emanetisin ve seni her halinle çok seviyorum. Sana karşı yanlış davranışlarım olmuştur. Bunları düzelteceğime ve kendimi geliştireceğime son veriyorum canım yavrum. Seni yargılamadan önce dinlemeye çalışacağım, aşırı koruyuculuğu bırakacağım ve hatalarını yapmana izin vereceğim, böylece kendi hatalarını kendin düzeltme fırsatın da doğmuş olacak. Tutarsız olmayacağız. Sana nasihat etmek yerine davranışlarımla örnek olacağım. Yüksek bir sesle konuşmayacağım, sağlıklı bir iletişime geçeceğim.. Senin yaşının üstünde şeyler yapmanı istemeyeceğim. Seni çok iyi dinleyeceğim ve sen konuşurken sözünü asla ve asla kesmeyeceğim. Sana  öğretmek istediğim şeyi adım adım anlatacağım ve bir anda bütün kuralları hemen yapmaya zorlamayacağım. 


Sana karşı sabırlı olacağım, seni seveceğim, sana karşı saygılı olacağım, hata yapmana izin vereceğim. Seni aşağılamak bir yana senin güvenini daha çok artıracak şeyler yapacağım. Seninle kaliteli zaman geçireceğim ve seni sevdiğimi her fırsatta dile getireceğim. Seni sen olduğun için seveceğim ve seni sevgimle kuşatacağım. Seni  sevdiğimi her fırsatta dile getireceğim. Hatalarını sürekli yüzüne vurmayacağım. Az  ve öz konuşacağım. Sana güveneceğim ve seni mutlu etmeye çalışacağım.

Cumhuriyet’in İlanı 6. Sınıf Dinleme Metni, Soruları ve Cevapları

 

Cumhuriyet’in İlanı 6. Sınıf Dinleme Metni, Soruları ve Cevapları


 Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu. Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel aşıldı.
   Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (l Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması'nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.


  23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi, yürürlükte olan siyasî rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hâle gelmişti. Millî Mücadele Dönemi'ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.   25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz." diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. "Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi.


 Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal, yaptığı konuşmasını "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi. Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi.Devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi. Buna göre; cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, meclis hükümeti sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu. İlk hükümeti kurmakla İsmet Paşa görevlendirilmişti. Böylece Türk Milleti'nin tarihinde yeni bir devir açılıyordu. Türk milletinin yapısına en uygun idare şekli olan cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak, hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.

 

Sorular ve cevaplar

1) Mustafa Kemal hangi kongre sırasında  hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti?

cevap: Erzurum Kongresi

2) Cumhuriyet’in ilanındaki en büyük engel neydi?

cevap: Saltanattı.

3)  Türkiye Büyük Millet Meclisi ne zaman açılmıştır?

cevap: 23 Nisan 1920

4)  Yeni kurulan meclisin imzaladığı antlaşmanın adı nedir?

cevap: Lozan Barış Antlaşması

5) Hükümet ne zaman istifa etmiştir?

cevap: 25 Ekim 1923

6) Mustafa Kemal ne zaman “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” demiştir?

cevap: 28 Ekim 1923 tarihinde.

7) Cumhuriyet ne zaman ilan edilmiştir?

cevap: 29 Ekim 1923

8)  Yeni Türk Devleti’nin ilk cumhurbaşkanı kimdir?

cevap: Mustafa Kemal Paşa

9) İlk hükümeti kurma görevini kim üstlenmiştir?

cevap: İsmet Paşa

 10) Cumhuriyet’in ilanı ile hangi sisteme geçilmiştir?

cevap: Parlementer sisteme geçilmiştir.

 11)  Türkiye Devleti’nin hükümet şekli nedir?

Cevap: Cumhuriyet


12) 20 Ocak 1921 tarihli anayasada ne deniliyordu?

cevap:20 Ocak 1921 tarihli anayasada "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." deniliyordu.

 

Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Karanlık Liman’ın Martısı Metninin 2. Etkinliğinin Soru ve Cevapları

 

Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey,  Karanlık Liman’ın Martısı Metninin 2. Etkinliğinin  Soru ve Cevapları


1) Cevat Paşa’nın Yüzbaşı İsmail Bey ve Yüzbaşı Nazmi Bey’e verdiği görev nedir?

Cevap: Cevat Paşa’nın Yüzbaşı İsmail Bey ve Yüzbaşı Nazmi Bey’e verdiği görev şudur:  Düşman gemilerini durdurmak için Boğaz’a mayın döşeme işi verilmiştir.

 

2)  Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in rahatsızlığı nedir?

cevap:  Yüzbaşı İsmail Bey’in rahatsızlığı kalp ile ilgilidir. Çünkü kalp kirizi geçirmiştir.

 

3) Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey2in hasta olmasına rağmen tehlikeli bir görevi üstlenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yüzbaşı İsmail hakkı Bey hasta olmasına rağmen görevine devam etmek ve düşmanı vatanından çıkarmak için var gücü ile çalışmaya devam etmiştir. Çünkü o fedakar, cefakar ve çalışkan bir vatan evladıdır. Vatan sevgisi  ve vatanını kaybetme korkusu onun bu tehlikeli görevi üstlenmeni sağlamıştır.

 

4)Cevat Paşa’nın, Yüzbaşı Nazmi’nin ve Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in Çanakkale Deniz Savaşı'nın kazanılmasındaki rolleri nelerdir?

Cevap: Cevap Paşa, Yüzbaşı Nazmi Bey ve İsmail Hakkı Bey tehlikeli bir iş yapmalarına rağmen bundan korkmamışlar ve  Boğaz’ın farklı alanlarına mayınları döşemeye kahramanca devam etmişlerdir. Çanakkale Savaşı'nın son zamanlarında elde kalan son mayınları Boğaz’a döşeyerek savaşın kaderini değiştirmişler, düşman gemilerini Boğaz’dan geçirmeyerek oraya “Çanakkale  geçilmez.” mührünü vurmuşlardır.

 

5) Metnin, sizi  en çok etkileyen bölümü hangisidir? Açıklayınız.

İsmail Hakkı Bey’in kalp rahatsızlığı olmasına rağmen sağlığını hiçe sayıp vatanını korumaya çalışması beni en çok etkileyen bölümdür. İçindeki iman gücü ve vatan sevgisi onun sağlığının önüne geçmiştir. Onun için bu uruma çok üzüldüm ve çok duygulandım.


Metnin konusu: Kahraman vatan evlatlarının gözünü bile kırpmadan kendilerini tehlikeye atıp mayınları döşemeye devam etmeleri ve Çanakkale'yi geçilmez kılmalarıdır.

Mangala Göçürme Oyunu Metninin Soru ve Cevapları

 

Mangala Göçürme Oyunu Metninin Soru ve Cevapları

 

MANGALA/GÖÇÜRME OYUNU

 

Mangala/göçürme genellikle iki kişi tarafından oynanan, bunun yanı sıra iki grubun birlikte oynamasına da imkân sağlayan Türk strateji ve zekâ oyunudur.
Toprağa kazılan çukurlarda oynanabileceği gibi oyuna özel tasarlanmış tahtalarda da oynanabilir. Her yaştan oyuncunun oynayabileceği bu oyunda amaç, en çok taşı toplamaktır.
Oyunda taş yerine tohum ya da tane de kullanılabilir. Oyun, oyuncu sayısına ve oyunun çeşitlerine göre iki, üç ya da dört sıralı çukurlarda oynanabilir.
Taşlar oyunun kurallarına göre çukurlara dağıtılır ve en çok taşı toplayabilen oyuncu oyunu kazanır. Oyunun süresi de oyunculara ve oyunun kurallarına bağlı olarak değişir.
Osmanlı Döneminde özellikle saraylarda, hanlarda ve cami avlularında oynanan mangala oyunu, sosyalleşme ve kültür paylaşımı araçlarından biri olarak görülmüştür. Bu durum, Osmanlı Dönemine ait pek çok tasvir ve resimde de izlenebilmektedir.
Bugün ise “mangala oyunu”; her yaştan oyuncunun ev, okul, kurs, geleneksel kutlama alanları gibi farklı mekânlarda her an oynanabilmesi bakımından sosyalleşme ve kültür paylaşımı işlevini sürdürmektedir.
Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Göçürme veya Köçürme adıyla anılan oyun Türkiye’nin pek çok yerinde “Göçürme”, “Mankala”, “Kümelek”, “Dokuz Kuyu”, “Dokuz Taş”, “Emme”, “Kale”, “Mele”, “Hane”, “Kuyucuk Taşı”, “Göçme” gibi farklı adlarla bilinir.
Geniş bir coğrafyada kendine yer bulan oyun; uygulayıcılarının bilişsel, duyuşsal ve motor becerilerini geliştiren, stratejik ve yaratıcı düşünme kabiliyetini arttıran bir yapıya sahiptir. Dünya üzerinde bu oyunun onlarca farklı çeşidi bulunmaktadır.

Okuduğunuz metinden hareketle aşağıdaki soruları cevaplayınız?


* Mangala oyunu nasıl oynanmaktadır?

Toprağa kazılan çukurlarda oynanabileceği gibi oyuna özel tasarlanmış tahtalarda da oynanabilir. Her yaştan oyuncunun oynayabileceği bu oyunda amaç, en çok taşı toplamaktır.


*  Sizce mangalanın sosyalleşme ve kültür paylaşımı araçlarından biri olarak görülmesinin sebebi nedir?

cevap: Düşünme becerilerini geliştirir,  o iletişimi artırır, duygular ve düşünceler ortaya çıkar. İnsanları bir araya getirdiği için sosyalleşmeyi sağlar.

 

 

*  Metnin anahtar kelimelerini yazınız.

Cevap: Mangala, kültür paylaşımı, taş,  oyun, beceri,  sosyalleşme.

* Aşağıda anlamı verilen kelimelerin metnin anahtar kelimelerinden hangilerine ait olduğunu yazınız.

Cevap:

Anlam: Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence. (Oyun)
Anlam: Kişinin yatkınlık ve öğrenime bağlı olarak bir işi başarma ve bir işlemi amaca uygun olarak sonuçlandırma yeteneği; maharet. (Beceri)


* Zeka oyunlarından hangilerini oynadınız?

Tangram, polyomino, küp sayma, şekil oluşturma, labirentler, düğüm oyunları, rubikkübü, soma küpleri, mekanik ayırma bilmeceleri, mikado, jenga, yap-boz-lar, sudoku oyunlarını oynadım.

 

* Oynadığınız biri zeka oyunundaki gözlem ve deneyimlerinizi anlatan bir konuşma yapınız.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım. Benim en sevdiğim zeka oyunlarından biri sudokudur.  Sudoku oyunu Oynama alanı, kenarda 3 hücre ile küçük karelere bölünmüş 9x9 karedir. Oyunun amacı, her bir sırada, her bir sütunda ve her bir küçük 3 × 3 karede her numara sadece bir kez yer alacak şekilde boş hücreleri 1'den 9'a kadar rakamlarla doldurmaktır.


Sudoku, rakamlardan oluşan bir mantık bulmaca oyunudur. Bunu çözmek için konsantre olmanız ve aynı zamanda mantıksal düşünmeyi kullanmalısınız. Sudoku'nun zorluğu, başlangıçta doldurulmuş olan hücrelerin sayısına ve bunu çözmek için kullanılması gereken yöntemlere bağlıdır. Düzenli Sudoku oynamak hafızayı, mental netliği geliştirir ve beyin hücrelerinin yaşlanmasını azaltır. Bunun için bende bu oyunu oynarken büyük keyif alıyorum ve bu oyun sayesinde daha dikkatli oluyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

 

 

 

Deniz ve Öğretmenin Duygu Durumlarını Belirleyip Söyleyiniz

 

Deniz ve Öğretmenin Duygu Durumlarını Belirleyip Söyleyiniz


“ Öğretmen Dede, uçurtmamı kaçırdım, yakala onu, lütfen!

Yakala!... diye bağırıyor küçük Deniz ve bana doğru koşuyor.

“Üzülme!” dedim. “Sana yeniden yapacağım. Hem öyle kocaman, öyle güzel olacak ki gökyüzünde süzülürken tüm kuşlar onu kıskanacak.”

“Şimdi istiyorum” dedi ağlamaklı bir sesle. ”Şimdi!”

Kuyruğunu sallayarak gittikçe uzaklaşan uçurtmanın arkasından hüzünle baktı küçüğüm. Sanki sevinçleri de onunla uzaklaşıyor.


 

Deniz'in duygu durumu şu şekildedir: Uçurtması kaçtığı için kendini çaresiz ve yorgun hissetmiştir. Bundan dolayı da canı yanmış gibi çok mutsuzdur. Çünkü büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştır. Hemen yeniden uçurtma istemiştir. Çocuk olduğu için sabırsız olması son derece doğaldır. Bir an önce kaçan uçurmayı yakalamak istediği için telaşlanmıştır. Yani endişe etmiştir. Çünkü o da diğer çocuklar gibi mutlu olmak istemiş ve olamamıştır. Tüm sevinci gittiği için duygusal bir şekilde , ağlamaklı bir şekilde davranmaya devam etmiştir.

 

Emekli öğretmenin duygu durumu ise şu şekildedir: Deniz’in duygularını anlayabilmiş, onun için üzülmüş ama umudunu kaybetmemiştir. Daha güzelini yapacağına inandığı için, Deniz'i mutlu olarak göreceği için güzel günleri düşünmeye başlamıştır. Bunun için çocuğa karşı şefkatli ve merhametli davranmış, babacan bir tavır takınmıştır. Onu kırmamış, kaybetmeseydin sen de deyip onu azarlamamıştır ve kendisini onun yerine koyarak yani empati kurarak çocuğa güzel bir şekilde yaklaşmıştır. Kötümser olmamış, iyimser davranmıştır. Yardımsever ve çok iyi bir öğretmen, umutlu bir öğretmen, koruyucu ve samimi bir öğretmendir. Çünkü çocuğun duygularını en iyi şekilde anlamaya çalışmış ve ona kibar davranmıştır.

Öğretmenin Sevinci Metnindeki Emekli Öğretmenin Aşağıda Verilen Davranışlarından Hareketle Hangi Kişilik Özelliklerine Sahip Olduğu Söylenebilir?

 

Öğretmenin Sevinci Metnindeki Emekli Öğretmenin Aşağıda Verilen Davranışlarından Hareketle Hangi Kişilik Özelliklerine Sahip Olduğu Söylenebilir? 3. etkinlik


Çocuklarla arasında samimi ve güçlü bir bağ kurması: Samimi, sıcakkanlı,  sosyal ve doğal olduğunu gösterir.

Çocuklara verdiği sözü tutması: Güvenilir, doğru ve dürüst bir insan olduğunu gösterir.


 Çocukların güvenliğini ve mutluluğunu sağlamak için gerekenleri yapması: İnce düşünceli, sorumluluk sahibi, sevecen, koruyucu bir kişilik özelliğine sahip olduğunu gösterir.

Çocukların istediklerini dikkate alması: Empati kurma düşüncesine sahip, anlayışlı ve çocuklara karşı sevgi dolu,  olduğunu gösterir.

Çocukların mutluluğu için çok sayıda uçurtma hazırlayıp yorulması: Fedakâr, sorumluluk sahibi, çalışkan, empati kurabilen bir kişilik özelliğine sahip olduğunu gösterir.


Not: Çocukların emekli öğretmeni sevmelerinde yukarıda yazdığım özelliklerin etkisi çoktur. Çünkü emekli öğretmen her şeyden önce içinde çocuk sevgisi taşıyan, sıcakkanlı, fedakar, empati kuran, sorumluluk sahibi bir insandır. Çocuklarına olan ilgisi ve sevgisi onun nasıl iyi ve anlayışlı bir öğretmen olduğunu da gösterir. Güvenilir olması, özverili olması, sevgi dolu olması, çocuk ruhu ile hareket etmesi ve çocuklarla arasında bağ kurması çocukların onu sevmesinin en önemli nedenlerinden biridir.

Öğretmenin Sevinci Metninin 2. Etkinliğinin Soru ve Cevapları

 

Öğretmenin Sevinci Metninin 2. Etkinliğinin Soru ve Cevapları

 

1)  Öğretmen, emekli olduktan sonra neden uçurtma yapmaya karar vermiştir?

Cevap: Öğretmen boş durmayı sevmediği için, bir işle meşgul olmak ve çocuklardan uzak kalmamak için, onların heyecanına ortak olmak ve mutlu olmak için uçurtma yapmaya karar vermiştir.


 2) Öğretmen, uçurtma sayısını neden artırmaya karar vermiştir?

Daha fazla çocuğu mutlu etmek ve onların yüzündeki mutluluğu görmek için uçurtma sayısını artırmıştır.

3. Çocuklar, uçurtmalarını gökyüzüne bıraktıklarında ne hissetmişlerdir?

Uçurtmaların özgürlüğe giden yol olduğunu hissetmişlerdir. Kendilerini özgür ve mutlu hissetmişlerdir. Çocuklar, uçurtmalarını gökyüzüne bıraktıklarında çok heyecanlanmış ve mutlu olmuşlardır.  Çocukların içi içine sığmamıştır. Mis gibi temiz havayı içine çekmişlerdir ve uçurtmanın özgürlüğü onlara kendi özgürlüklerini d e hatırlatmış olabilir diye düşünüyorum.

4) Deniz, uçurtmasını kaybedince neler hissetmiştir? Öğretmen, Deniz’e nasıl bir öneride bulunmuştur?

cevap: Ağlamış ve çok mutsuz olmuş, hayal kırıklığına uğramıştır. Umduğunu bulamadığı için özgürlük elden gitti diye düşünmüş olabilir. Tüm emek boşa gitti diye yorgun hissetmiş olabilir kendisini Küçük Deniz. Üzülme demiş öğretmen. Sana yeniden bir uçurtma yapacağım. Hem de öyle kocaman, öyle güzel olacak ki, gökyüzünde süzülürken tüm kuşlar onu kıskanacak demiştir.


5) Söz öğretmenin yerinde olsaydınız çocukları sevindirmek için neler yapardınız?

Evimin bahçesinde çocuklara mangal yapardım ve onları kendi elimle beslerdim daha sonra onlara aldığım hediye paketlerini gözlerinin içine bakarak ve onları çok sevdiğimi hissettirerek öğrencilerime verirdim. Onları kütüphaneye götürürdüm ve orada bira zaman geçirirdim. Kırtasiyeye götürürdüm ve her birine sevdiği kitaptan birer tane alırdım. Pikniğe götürürdüm, müze gezisine götürürdüm, okulun bahçesinde onlarla futbol maçı yapardım, voleybol oynadım ve daha birçok şey yapardım.

Kadına Saygı Metninin Soru ve Cevapları 6. sınıf Türkçe kitabı 73. sayfa

 

Kadına Saygı Metninin Soru ve Cevapları 6. sınıf Türkçe kitabı 73. sayfa


Atatürk, cumhurbaşkanı olarak bir gün Tarsus’a gitmişti. Onu karşılayan kalabalık arasında iri yapılı, esmer bir kadın da bulunuyordu. Bu Kurtuluş Savaşı’nda düşman ile yiğitçe çarpışan Adile Çavuş’tu.

Ulu Önder halkı selamlayarak hükümet konağına doğru ilerlemeye başlamıştı. Adile Çavuş, kendini tutamamış, birden fırlayarak onun önünde yere kapanıvermişti. Toprağı öperken

-Bastığın yerlere kurban olayım, diyordu.

Atatürk, hemen Adile Çavuş’u elinden tutarak yerden kaldırdı ve şöyle dedi:

- Kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın.

 

1) Adile Çavuş kimdir:

cevap: Adile Çavuş Kurtuluş Savaşı yıllarında düşman ile yiğitçe savaşan kahraman bir Türk kadınıdır.

 

2) Ulu Önder halkı selamlayarak hükümet konağına doğru ilerlerken Adile Çavuş ne yapmıştır?

Cevap: Adile Çavuş, kendini tutamamış, birden fırlayarak onun önünde yere kapanıvermişti. Toprağı öpmüş ve Mustafa Kemal’e Bastığın yere kurban olayım demiştir.

 

3) Atatürk, Adile Çavuş’u yerden kaldırırken ona neden göklere yükselmeye layık olduğunu söylemiştir?

Cevap: O kurtuluş Savaşında düşmandan korkmadan yiğitçe savaştığı için, mert olduğu içini kıymetli olduğu için Mustafa Kemal de ona  göklere yükselmeye layık olduğunu söylemiştir. Çünkü o vatansever yiğit ve  korkusuz bir kadındır.

Gözüm Arkada Kalmayacak Metninin Soruları ve Cevapları

 

Gözüm Arkada Kalmayacak Metninin Soruları ve Cevapları


1) Atatürk, yürüyüş sırasında kime rastlamıştır? Onunla Neler konuşmuştur?

cevap: Atatürk yürüyüş sırasında küçük bir çocuğa rastlamıştır. Ona adını sormuştur, nerede oturduğunu sorumuştur, okulda ne okuduğunu sormuştur, kendisini tanıyıp tanımadığını sorumuştur, büyüdüğü zaman ne olacağını sorumuştur, asker olup da ne yapacağını sormuştur.

 

2) Küçük çocuğun hangi cevabı üzerine Atatürk, çocuğu alnından öpmüştür?

cevap: Düşman bu topraklara olur da bir daha ayak basarsa onu buradan kovacağım demesi üzerine Atatürk Cemil adlı çocuğun alnından öpmüştür.


 3) Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kimlere emanet etmiştir?

 cevap: Atatürk Türkiye Cumhuriyeti2ni Cemil  ve Cemil gibi asil çocuklara ve gençlere emanet etmiştir.

 

4) Atatürk, metnin sonunda yer alan sözüyle neyi vurgulamıştır?

metnin sonunda yer alan söz şudur: Evet beyler, görüyorsunuz ulusun bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri, cumhuriyeti, ben onlara bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak. Bu söz ile milletinin çocuklarına güvendiğini ve onların cumhuriyete sahip çıkacaklarına olan inancını dile getirmiştir. Vatanından temiz insanlar çıkacağını ve onların da sonsuza kadar cumhuriyete sahip çıkacağını söylemek istemiştir.

 

5) Sizce, Atatürk, Türk gençliğine niçin güvenip inanmıştır?

Çünkü Türk gençleri vatan ve millet sevdalısı gençlerdir. Vatanlarını canı pahasına koruyan gençlerdir ve cumhuriyete sahip çıkacak onlar olduğu için gençlere güvenmiş ve inanmıştır.