Eğer Polis Olsaydım Konulu Konuşma

 

Eğer Polis Olsaydım Konulu Konuşma


Polislik çok şerefli bir meslektir. Bu mesleği, yapmak yürek ister, cesaret ister ve yoğun bir vatan sevgisi hisseder. Ben ileride polis olmak, vatanıma ve milletime hizmet etmek istiyorum.


Sevgili Öğretmenim,


Eğer polis olsaydım toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak için her türlü özveriyi gösterirdim ve toplumda huzur ve güvenlik sağlanana kadar mücadeleme devam ederdim. Suçluları yakalamak, suçları araştırmak ve adaletin sağlanması için her türlü çalışmayı titizlikle yapmaya çalışırdım. Olayları en ince ayrıntısına kadar araştırır mazlum olanın yanında olurdum, zalim olanın ise karşısında dururdum. Haksızlık karşısında asla sessiz kalmazdım. Hiçbir şekilde kimseden rüşvet almazdım ve bu onurlu mesleğin adını asla lekelemezdim. Devletime asla ihanet etmezdim. Toplum ile devamlı iletişim halinde olurdum kendimi halktan üstün görmez aksine onların hizmetçisi gibi görür ve onların mutlu olmasını sağlardım, bana olan güvenlerinin daha da çok artması için elimden gelen her türlü fedakarlığı gösterirdim.

 

Sevgili  öğretmenim,


Suçların önlenmesi için toplumu bilinçlendirmek için hazırlıklar yapardım. İnsanların hayatını kurtarırdım ve yeri geldiği zaman bu vatan için canımı feda etmekten çekinmezdim, seve seve bu vatan uğrunda şehit olmayı isterdim. Suçlular ile mücadele etmek için teknolojiden faydalanırdım, mesleğim ile ilgili kitaplar okur ve kendimi geliştirirdim. Amirlerime saygıda kusur etmezdim ve onların sözünden çıkmazdım. Hak, hukuk ve adaletin yerine gelmesi için inatla çalışmaya devam eder mesleğimi hakkı ile yerine getirmeye çalışırdım.

Elinde Sihirli Bir Değnek Olsaydı Neleri Değiştirmek İsterdin?

 

Elinde Sihirli Bir Değnek Olsaydı Neleri Değiştirmek İsterdin?


Elimde sihirli bir değnek olsaydı ilk olarak çeşitli hastalıkları olan insanların ağrılarını yok ederdim ve onların ağrılarından kurtulmasını sağlardım. Kimsenin hasta olmamasını sağlar herkesin sağlıklı olmasını isterdim. Bunun için  sağlıklı ve mutlu insanların olduğu bir toplum meydana getirirdim. Savaşları yok eder dünya barışını yayardım. Çocuklar ölmez, çocuklar mutlu olur ve çocukluğunu yaşamaya devam ederdi. Kötü insanları iyi insanlara dönüştürürdüm ve onların da iyi olmasını sağlardım. Hastalıkları yok ederdim. 


Doğal kaynakların hepsini eski haline getirir ve tertemiz kaynaklarımız var olmaya devam ederdi. Küresel sınmayı ortadan kaldırırdım. Gelir dağılımındaki adaletsizlikleri ortadan kaldırırdım. Her insanın eğitim almasını sağlardım. Cahil kimse kalmazdı. Sevgi, saygı, barışın olduğu bir dünya yapardım dünyamızı. Bilim ve teknolojide her ülkesinin gelişmesini sağlardım. Bilimi ve ilimi yayardım. 


İnsanlar sorgulayan varlıklar olsun isterdim. Araştıran, sorgulayan, empati kurma becerisine sahip duyarlı insanlar yetiştirirdim. İnsanlar arasında hoşgörü ve sevginin artmasını sağlardım. Dünyamızın daha eğlenceli olmasını sağlardım. Yoksul kimse kalmazdı, herkes mutlu olurdu, herkes ailesi ile yaşamaya mutlu bir şekilde devam ederdi.

Su İle İlgili Sloganlar

 

Su İle İlgili Sloganlar


Hayatımızın vazgeçilmez kaynağı olan sularımız ne yazık ki bizler tarafından kirletilmekte ve hunharca kullanılmaktadır. Bu durum böyle devam ederse sularımız azalacak ve kendi hayatımızı tehlikeye atacağız. İşte bunların olmaması için su ile ilgili şu sloganları hazırladık:


Su varsa hayat vardır.

Hayat su ile anlamlıdır.

Su giderse hayat da biter.

Enerji kaynağım sudur o yok olursa ne enerjim kalır ne de ben.

Doğanın en nadide hazinesidir sular.

Sular bir gün bittiği zaman paranın yenilemeyecek bir şey olduğunu anlayacaksınız.


 Su yoksa buğday yok, su yoksa meyve yok, su yoksa sebze yok, su yoksa hiçbir şey yok.

 Suyu fazla akıtma, geleceğini karartma.

Yeşilin suya ihtiyacı var, senin yeşile  bundandır ki verme sularına zarar.

Su sadece senin değil gelecek nesillerin de hakkıdır  onun için tutumlu ol.

Akan her damla bir elmastır çünkü o bir çocuğa hayat olacak onun için kıyma sularına sahip çık ona.

Doğanın bize emanetleri vardır. Toprak gibi, hava gibi, gökyüzü gibi. İşte su da bu emanetlerin can damarıdır, onun için suyuna sahip çık.


Su susar evrendeki canlılardan da ses gelmeyecektir.

Suyu korumak ve onu kirletmemek insanlık  vazifesi olmalıdır.

Gelecek için en büyük yatırım suyun sesi, suyun varlığıdır işte bundan dolayı harcama onu yok yere.

Damlayan su, tükenen en değerli hazinedir.

Suyunu ölçülü   kullan suya hasret kalma.

Dudaklarının kurmaması için, susuzluktan acı bir şekilde can vermemek için haydi sen de su tasarrufuna katıl!

Olmayan Ülke Kitabının Özeti

 

Olmayan Ülke Kitabının Özeti


Büyücüler Ay tozundan yaratıldıklarına inandıkları için topraktan gelen insanları küçümserler ve onlara karşı nefret duyarlarmış. İnsanlar da büyücülerin kendilerinden daha yetenekli olmalarını çekemez ve onları uğursuz sayar, hiçbir yerde aralarına almazlarmış. Akıl ülkesi ve hayal ülkesi adında iki ülke varmış. Akıl ülkesinde insanlar, hayal ülkesinde ise büyücüler yaşarmış. Akıl ülkesinin bir padişahı varmış. Halkı ile yakından ilgilenir, halkını çok sever, halk da padişahını çok severmiş. Her ne kadar padişah halkını çok sevse de padişahın üç tane tutkusu varmış. Bu üç tutku padişahın üç kızıymış. Gök Hanım, Yer Hanım ve Su Hanım adında kızları varmış. Kızlar evlilik çağına yaklaştıkları için babalarına karpuz göndermişler. Bu kızların artık evlenmek istediklerini ifade eden bir ipucuymuş. Padişah ise kızlarını halâ çocuk olarak görürmüş. Gel zaman git zaman kızlarının istediğini anlamış ve bunu kabul etmiş.  


Ülkesinin tüm yakışıklılıkları gelmiş ve kızlar istedikleri genç üzerine elma atacaklarmış. Gök Hanım ve Yer Hanım vezirin oğulları üzerine elma atmış. Küçük hanım olan Su Hanım ise elindeki elmayı  bir gözü kör ve  bir ayağı topal bir eşeğin üzerine atmış.Su Hanımın ablaları sevdikleri üzerine elmayı atabilmiş ve Su Hanım öyle yapamamış. Oysa onun elma attığı eşek çok yakışıklı bir delikanlıymış ve Su Hanım dışındakilere eşek olarak görünüyormuş. Padişah kızına çok öfkelenmiş ve elmayı bir eşeğin üzerine attı diye eşeği ve kızını ahıra kapatmış. Ahıra giren Su Hanım ve genç delikanlı orada konuşmuşlar ve genç delikanlı kıza şunu söylemiş: Ben büyücüler ülkesinden geliyorum. Amacım size kötülük yapmaktı ama seni görünce aşık oldum ve sevginin ne demek olduğunu anladım demiş. Kız da ona aşık olmuş. Genç adam kıza ben şimdi ölü numarası yapacağım ve sen de ahırdan kurtulacaksın daha sonra babanın yapacağı yarışmalara ben de katılacağım demiş ve dediğini de yapmış. Bu arada Su Hanım büyücü delikanlının söylediklerini ablalarına söylemiş. Ablaları bu olayı hemen babalarına iletmişler. Oysa Rüzgar adındaki büyücü oğlan Su Hanım’a aralarındaki bu sırrı söylemeyeceğine dair söz vermişti ve Su Hanım sözünü tutamamış. Genç delikanlı yarışları kazanmış ve padişah onu tutsak etmek ve öldürmek için harekete geçse de genç delikanlı büyü yardımıyla kurtulmuş ve  aslana dönüşmüş ve Su Hanımın ülkesini terk etmiş. Su Hanım çok pişman olmuş. Daha sonra Su Hanımın ablalarının düğünü olmuş. Su Hanım ise dadısına Rüzgar'ı unutamadığını ve onu aramak için yola düşeceğini söylemiş. Bunun için de  demir çarık ve demir asa alarak yola düşmüş. Günlerce Rüzgar'ı aramış. Karşısına bir altın kelebek çıkmış, altın kelebek kıza soru sormuş ve kız sorulara samimi cevap vermiş. Bunun üzerine Altın Kelebek genç delikanlıya dönüşmüş. O genç delikanlı da Rüzgar'mış. Rüzgar ise Su Hanıma şunu demiş: Nasıl ki senin baban benim babamı öldürdü ve bize düşman benim annem de babamın katili senin baban olduğu için sizden nefret ediyor ama ben seni ona kabul ettirmeye çalışacağım demiş. İki genç birbirine sımsıkı sarılmış ve aşklarından vazgeçmemişler. 


Daha sonra küreden oğlunu ve gelin adayını izleyen büyücüler kraliçesi oğluna gelini kabul edeceğini söylemiş ve yalan söylemiş. Aslında gelinden nefret ediyormuş ve onu ortadan kaldırmak için türlü oyunlara başvurmuş. Çünkü o insanmış ve insanlar büyücülerin en büyük düşmanıymış. Büyücüler kraliçesi Su Hanımı sırasıyla kız kardeşine, erkek kardeşine göndermiş ve onların Su Hanıma zarar vermesini istemiş  çünkü kendisi oğluna söz verdiği için Su Hanıma zarar veremezmiş. Annesinden şüphelenen Rüzgar bu durumun farkında olduğu için annesinden şüphelenmiş ve Su Hanımın başına kötü bir olay gelmesine izin vermemiş. Büyücüler Kraliçesi gelinine kendi zarar veremediği için her türlü yolu denemiş. Çünkü kendisi büyük Bir yemin etmişti ve ve beni ateş kuşatsın demişti. Tüm bunlara rağmen kötülük kazanmamış. Rüzgar ve Su Hanım Hayal ülkesinden de kaçmış ve kazanan sevgi, aşk, cesurluk olmuş. Rüzgar ve Su Hanım bir yıldızın peşinden gitmişler. O yıldızın adı da Venüs’müş. Venüs güzellik demekmiş. Su ve Rüzgar yeryüzüne yepyeni bir uygarlık armağan etmiş.