Para Ağacı
Kitabının Özeti
Yatanın yürüyene borcu var diye bir sözle başlar kitap. Kitabımızın kahramanı olan kız misafirliğe gittiği zaman annesi orada küçük çocuk varsa annesi ona o çocukla oynamasını söylerdi. Kendinden büyük bir biri varsa ablası bizim ufaklıkla oynasa biraz der. Kız çocuğu misafirliğe gidilirken yapılan hazırlıklardan hiç hoşlanmazdı. Bir gün ailece babasının iş yerinden arkadaşı olan bir aileye misafir gittiler. Gittikleri yerde çocuğun çok sayıda eşyası vardı. Oyuncakları vardı ama oyuncakların paketleri bile açılmamıştı. Bu durum kızın dikkatini çekmişti. Kalemler kalemtıraş yüzü bile görmemişti. Çocuk her şeye üşeniyordu. Yatağından kalkmıyor ve bir iş yapmıyordu. Çünkü ailesi ona hiç sorumluluk vermemişti. Bundan dolayı da çocuk bu şekilde hantal olmuş, tembel, hayata isteksiz ve hazır bulan kişiye dönüşmüştü. Oysa kitabımızın kahramanı olan kızın odası dağınıktı, kitapları kırışıktı. Çünkü çocuklar oyun oynar, kitap okur yeri geldiği zaman da yaramazlık yapardı.
Kız çocuğu bu çocukla da oyun oynamak istiyordu ama çocuk istemedi. Tembel çocuk okula bile gitmiyormuş yorulurum diye. Yemek yemeye bile üşeniyordu. Gel zaman git zaman sonra tembel oğlanın babası (Sami) işten çıkarılmış ve kahramanımızın babası da (Hilmi) buna çok üzülmüş. O aile ile en son böyle bir konuşma geçmişti kızın ailesinde ta ki tembel oğlanın babasını dürümcüde görünceye kadar. Küçük kızın ailesi çok zengin bir aile değildi kendi halinde olan çalışan insanlardı. Tembel oğlanın babası dönerciden döner alıyordu. Tuhaf olan ise oradaki dönerin hepsini aldı ve sırtına yüklendi. Kız ve ailesi bu duruma şaşırmıştı. Bu adam işten çıkmış, bu kadar dürümü nasıl almış diye merak etmişlerdi. Küçük kız ve babası adama tembel oğlunu sordu. O da benim oğlum zengin oldu durumumuz çok iyi yaşayıp gidiyoruz çok şükür dedi. Küçük kız ve babası bu durumu merak etti. Tembel oğlan iş güç sahibi olmadığı halde nasıl bu kadar zengin olmuştu diye merak ettiler… Küçük kız ileride ekmekçi olmayı istemektedir. Bunun için de gastronomi bölümünü okumak istemektedir. Babası ise kızın doktor annesi ise öğretmen olmasını istemektedir.
Tüm bunlar devam derken küçük kız tembel oğlanı aklından bir türlü çıkaramıyor ve nasıl zengin olduğunu merak etmeye devam ediyordu. Bunun için de harekete geçti. Öğretmen bir gün röportaj ödevi verdi. Kız da tembel oğlanın evine gitti. Evin kapısında güvenlik görevliler vardı. Kız çocuğun yanına vardığında şok oldu. Çünkü ağaçları para ile doluydu. Meğer babası tembel oğlana bozuk para veriyormuş çocuk da bu paraları bir gün toprağa ekmiş sabah kalktığında ne gördün ağaç paralar ile doluymuş. Bunu duyan kız çok şaşırmıştı ama hayatını böyle devam etmeyeceğini, çalışmanın gerekli olduğunu söyledi çocuğa. Günler sonra yine çocuğu ziyaret etti. Bir de ne görsün para ağacının yerinde yeller esiyordu. Bir gün dolu yağmış ve ağaçta para falan kalmamıştı. Yani para ağacı yok olmuştu. Günler günleri kovaladı ve kız istediği bölümü kazandı ve okudu.
Daha sonra ekmek dükkanı açtı ve o dükkana da ortak buldu. O dükkana ortak olan kişi de tembel oğlandı. Çünkü o da artık tembel değildi. Harekete geçmişti ve kendi hayatını kurmaya hazırdı. O tembel oğlanın adı ne diye merak ederseniz adı Uysal Duran’dı. Çünkü Uysal Duran artık tembel bir insan değildi ve işe başlamıştı. Buna en büyük katkıyı sağlayan da küçük kızdı ama artık o kocaman kız olmuştu. Bir şeye gerçekten kalpten inanır ve çalışırsan başarılı olursun. Yeter ki iste, inan, çalış ve üretmeye devam etti. Uysal Duran ve kız artık çok geziyorlar, çok çalışkan olmuşlardı. Uysal Duran çok kitap okumaya, günlerini kütüphanede geçirmeye başlamış ve ekonomi bölümünü kazanarak eğitimine güzelce devam etmiştir. Asıl para ağacı kişilerin hayalleri ve gücüdür bunu unutmamalıyız.