Hangi Tarihi Kişiyi Yakından Tanımak İsterdin? Neden?


Hangi Tarihi Kişiyi Yakından Tanımak İsterdin? Neden?


Osmanlı Rus Savaşı’nda Ruslarla korkmadan çarpışan ve canını hiçe sayan Nene Hatun adlı tarihi kişiyle tanışmak isterdim. Çünkü Nene Hatun milleti için, vatanı için düşmanla çarpışmış, milli mücadelenin kahraman kadınlarından biridir. Erzurum’da Aziziye savunmasına katılan, Rus işgaline karşı halk direnişinin simgesi haline gelmiş olan Nene Hatun’u yakından tanımak isterdim ve onunla muhabbet etmek isterdim.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Ne Hatun'un yaşadığı o zorlu mücadele ne gibi sorunlar yaşadığını, nasıl korkusuzca savaştığını sormak isterdim. Savaş sırasında düşünceleri nelerdi, neden arkasına bile bakmadan düşmana doğru gitti, canının acıyacağını bilmiyor muydu, nasıl kahramanca savaştı gibi sorular sormak isterdim. Osmanlı askerine yardım için taş ve sopalarla mücadeleye giren şehir halkına katılmış ve gösterdiği yararlılıklar hakkında ne düşünüyor, üç aylık küçücük bir çocuğu evde bırakıp savaşmaya gitme cesareti nereden geldi, içindeki kararlılık, bu vatan sevgisini ona kim öğretti vb. gibi sorular sorardım. 


Yani onu yakından tanımak isterdim ve ona hizmet etmek elimden gelen her türlü fedakarlığı da göstermek isterdim. Elini öpmek, ona sarılmak ve onu çok ama çok görmek isterdim.

Çevre Kirliliğinin Olumsuz Etkileri Konulu Konuşma

 

Çevre Kirliliğinin Olumsuz Etkileri Konulu Konuşma


Çevre temizliği bir bilince dönüşmediği sürece çevremiz kirlenmeye ve çöplüğe dönmeye devam edecektir. Çünkü çevre kirliliği başlayınca her türlü olumsuzluk da beraberinde gelecektir. Hem insan sağlığı bozulur hem de ekosistemin dengesi bozulur.


 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Çevre kirliğinin olumsuz etkilerine baktığımızda şunları söyleyebiliriz. İnsan sağlığı üzerinde solunum yolu hastalıklarına neden olur. Örneğin; Hava kirliliği astım, KOAH, bronşit gibi hastalıklarına neden olur. Uzun süreli hava  ve su kirliliği ise cilt kanserini tetikler, akciğer kanserini tetikler. Sanayiden çıkan atıklar,  sulara karışan ağır metaller sinir sitemi ve organ hasarına neden olur. Tarım toprakları kirlendiği zaman tarlada yetişen ürünler de zehirli olmaya başlar ve bu sağlığımı üzerinde ağır etkilere neden olur. Sular kirlendiği zaman, kimyasal atıklar toprağın yapısını bozduğu zaman, ekosistemin dengesi bozulduğu zaman, biyoçeşitlilik kaybı yaşandığı zaman canlıların yaşamı da yok olmaya başlar ve hepimizin sonu gelir.

 

 Bu olumsuz sonuçların  gerçekleşmemesi için çevreyi korumalı ve çevre temizliği bilinci içinde olmalıyız. Çevre kirliliği küresel ısınmaya da neden olur, iklim değişikliğine neden olur, buzulla erir ve deniz seviyesi yükselir bu da canlıların yaşamını tehdit eder. Tarım ve hayvancılık büyük zarar görür, turizm olumsuz etkilenir ve büyük ekonomik kayıplara neden olur. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Konulu Kompozisyon

 

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Konulu Kompozisyon


Toplumların gelişip ilerlemesi yalnız bilim ve teknolojide ilerleme ile olmaz. Aynı zamanda o toplumda yaşayan insanların düşünceleri de gelişmiş olmalıdır. Yani bilinçli,  eğitimli ve aydın insan olmaları gerekir. Çünkü toplumların gerçek anlamda ilerlemeleri insan haklarının eşit biçimde hayata geçirilmesiyle mümkündür. Toplumsal cinsiyet eşitliği de bu anlamda çok kıymetlidir. 


Kadın ve erkek yaşamın her alanında aynı imkanlara sahip olmalıdır. Çünkü bu adaletin ve insanlığın gereğidir. Erkeğe daha çok değer verilip kadına daha az değer verildiği zaman o toplumların gelişmesi ne yazık ki imkansızdır. Değersiz görülen, küçük görülen o kız çocukları ileride büyük bilim insanları olacakken, büyük başarılar gösterecekken kadınlarımızın topluma olan katkısı ne yazık ki yok ediliyor ve bu da toplumların daha gerilemesine ve cahil kalmasına neden oluyor. Düşünsenize bir kız çocuğu doktor oluyor ve dünyaya meydan okuyor. Öte yandan okutulmayan, zorla evlendirilen bir kız çocuğunun yaşamı is heba ediliyor ve kız çocukları yaşarken ölüme mahkum ediliyor. İşte bunlar insanlık dışı cahil kafaların yaptığı büyük hatalardır. Hem kadınların hem de erkeklerin güçlü olduğu toplumlarda üretim artar, demokrasi güçlendirir ve geleceğe olan güven artar. Toplum içindeki her birey kendi yeteneği ile değer görmeli, o yetenekleri ile keşfedilmeli ve topluma katkı sağlanmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin temeli ailede atılmalıdır. Aile kız ve erkek çocuğu ayrımı yapmamalı, hepsini de bir tutmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği her insanın doğal hakkıdır. 


Toplumsal cinsiyet eşitliği olduğu zaman toplumlar bilim ve kültür alanında daha iyi gelişir ve insanlık yönünde de kendini daha modern bir hale getirir. Kadınlara da önem verelim, erkeklere ama bizim toplumda ne yazık ki erkekler biraz daha fazla değer görmüştür. Sözlerimi Mustafa Kemal’in sözü ile tamamlamak isterim:  Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar. Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir.

Uzun İnce Bir Yoldayım Türküsünün Çıkış Hikayesi


Uzun İnce Bir Yoldayım Türküsünün Çıkış Hikayesi


Büyük ozanlarımızdan Aşık Veysel Uzun İnce Bir Yoldayım türküsünü  hayat felsefesinin özü olarak ortaya çıkarmıştır. Çünkü Aşık Veysel çok zorluklar yaşamış daha küçük yaşlardayken çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiştir. Yoksulluk ve yalnızlık içinde yaşayan Aşık Veysel yaşamı doğumla ölüm arasındaki uzun, ince bir yol olarak görmüştür. 


Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece, bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece, iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece diyerek insan ömrünün gelip geçiciliğine vurgu yapmıştır. Yani yaşam göz açıp kapayıncaya kadar bitecektir.  Yaşarken hayatın kıymetini bilmek ve hayatı dolu dolu geçirmek gerekir. Bunun için de Aşık Veysel yaşadığı zorluklardan yola çıkarak yazmıştır bu eseri. be Kendini geliştirmiş, çok çalışmış ve büyük eserler ortaya koymuştur.  


Uzun İnce Bir Yoldayım adlı türkü;  büyük ozanımız Aşık Veysel’in kendi yaşam yolculuğundan ortaya çıkmış, insanın kaderini, geçiciliğini ve kabullenişini anlatmıştır. Güvendiği insan yani eşi tarafından terk edilmiş, büyük zorluklar yaşamış ama yine de insan olarak kalmayı tercih etmiş ve doğruluğu tercih etmiştir. Bu dünya geçicidir, onun için bu dünyaya çok aldanmamak gerekir.