Korona Virüs İle İlgili Hikaye Yazınız.
Bu sabah uyandığımda kendimi bir
tuhaf hissediyordum. Daha dün arkadaşlarımla buluştuğum zaman hiçbir şeyim yoktu. Boğazım gıcıklanıyor,
boğazımda yanma oluyordu. Eklem ağrıları her yanımı sarmıştı. Bir yandan durmadan
terler içinde kalıyordum. Ateşim inmek bilmiyordu. Ateşim otuz dokuzlara hatta
kırklara çıkıyordu. Ne oluyordu bana Allah aşkına , neden böyle kötü bir sabaha
uyanmıştım bugün? Bir türlü anlam veremiyordum tüm bu olup bitenlere. Derken
kuru bir öksürük ve hiç geçmeyen baş ağrısı başladı. Annemin yaptığı ekmeğin
tadını ve kokusunu dahi alamıyordum. Oysa bir gün önce nasıl da eğlenmiştim
yurt dışından gelen arkadaşlarımla.
Merhaba ben Merve . Henüz on yaşındayım.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da nisan ayının yirmi üçünde yurt dışından gelen
arkadaşlarla kutladık bayramımızı. Ne bilirdik bu yılın bu kadar ağır ve kötü
geçeceğini. İstanbul’da yaşıyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını
geçirmek için yurt dışından gelen çocuklarla arkadaş olduk, onları evimizde
misafir etik ve bir gün öncesine kadar her şey o kadar güzeldi ki anlatamam, ta
ki korona virüs adını duyana kadar…
Bendeki değişim ailemde de
başlamıştı. Onlar tıpkı benim gibi öksürmeye başladı. Hepimizde boğaz ağrısı,
yüksek ateş ve eklem ağrısı şeklinde gösterilen bu belirtilerin hepsi meğer ki
korona adındaki virüsün yüzünden olmuş. Yurtr dışından evimize misafir gelen
Sophia ve Maria adındaki arkadaşlarımdan bizlere, bu acı ama gerçek olan hain virüs geçmiş. Çünkü
korona adındaki virüs nefes yoluyla, ağızdan çıkan damlacıklar yoluyla
bulaşabiliyormuş ve soğuk havalarda belli bir süre havada asılı kalabiliyormuş.
Misafirlerimizi uğurladıktan sonra
başlamıştı zaten tüm bu olanlar.
Annem, babam, kardeşlerim ve hepimiz neredeyse yere yığılmak üzereydik. Hastaneye zor kavuştuk. Hastaneye gittiğimizde hemen teste tabi tuttular ve virüs testimiz ne yazık ki pozitif çıkmıştı. Ülkemizde de yeni yeni görülmeye başlayan bu hain virüs ilk bizi esir almaya başlamıştı sanırım. Nefes darlığı çekmeye başlamıştım. Hemen hava verdiler bana. Babam ve annem de aynı şekilde nefes darlığı çekmeye başlamıştı. Kardeşlerim Esra ve Zehra ise bize göre daha hafif geçiriyordu hastalığın belirtilerini. Ne olmuştu, ne bitmişti bir türlü anlam veremiyorduk fakat akşam olup hastanede haberleri açınca korona adlı virüsün yurt dışı kaynaklı olduğu ve ülkemizde bizim gibi çok sayıda insana bulaştığı söyleniyordu. Ölümcül olabileceği, kalıcı hasarlar bırakacağı gibi söylentiler de dolaşıyordu ortada.
Çok korkmuştum sadece kendim için değil ailem için de çok endişeleniyordum.
Derken İstanbul’daki bir devlet hastanesinde hemen karantinaya alındık ve on
dört günlük bir tedavinin ve zorlu sürecin ardından Allah’a şükürler olsun ki
hastaneden taburcu olduk. O geçirdiğim ağrıları, yaşadığım sancıları ne siz
sorun, ne de ben söyleyeyim. Hayatımda yaşadığım en zor gündü ve bu günleri asla
unutmayacağım. Hastanede on dört gün kalmak, sürekli antibiyotiklerle,
ilaçlarla, serumlarla ayakta kalmaya çalışmak nasıl da yormuştu küçücük
bedenimi ve kardeşlerimin minik bedenlerini. On dört gündü ama ne on dört gündü
ah ah! Zorlu günlerin ardından şükürler olsun ki sağlığıma geri kavuşmuştum ve
aile bireyleri de sağlığına kavuşmuştu. Bundan sonraki yaşamımda maske, mesafe
ve hijyen her zaman ön planda olacak, misafir ağırlama virüs sona erene kadar
bir süreliğine ertelenecekti.
Günler günleri, aylar ayları
kovaladı ve ne benim ülkemde ne de dünyada bu hain virüs ne yazık ki sona
ermedi. Hem ülkemin çok sayıda insanlarının canını aldı hem de dünyada
milyonlarca can aldı korona virüs.
Ne yazık ki korona halâ sona ermedi. İnşallah tamamen sona erer ve eski günlerimize, mutlu ve aydınlık yarınlarımıza tekrar kavuşuruz. Elbette bu süreçte yaşlı çınarlarımızı kaybettik, gencecik anne adaylarını ve bebekleri, yetişkinleri ve çok sayıda sağlık çalışanlarımızı ve daha binlerce canlarımızı kaybettik. Bilinçli olursak, sosyal mesafeye dikkat edip hijyene de önem verirsek inşallah bu hain virüs yok olur ve çocukluğumuzu yaşamaya, sarılmaya, sevmeye, sevilmeye yine doyamayız ve yine güzel günler, güneşli günler bizimle olur. Şu an ne mi yapıyorum?
Şu anda
evimden mümkün olduğunca çıkmamaya ve kimseyle yüz yüze iletişim kurmamaya
çalışıyorum. Dışarda işim olduğu zaman kesinlikle maskemi takıyorum, kolonyamı
cebime koyuyorum ve en sevdiğim yakınlarımın evine dahi gitmiyorum. Unutmayın
ki her şeyden önce sağlık gelir. Yakınlarımız kaybetmemek için, sevdiklerimizin bu dünyadan ayrılmaması için bilinçli oluyorum ve güzel günleri evimde sabırsızlıkla bekliyorum. İnşallah virüs son bulur, insanlık tekrar eski haline kavuşur.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme