Ana Konusu Pişmanlık Olan Bir Hikaye Yazınız.

 Ana Konusu Pişmanlık Olan Bir Hikaye Yazınız.


Sabahın ilk ışıkları ile istemeyerek de olsa uyandım. Çünkü gece çok geç yattığım için sabahın köründe kalkmak bana işkence gibi geliyordu.  Hemen kalktım ve elimi, yüzümü yıkayıp havlu ile de bir güzel sildim.  Annemi uyandırmak istemedim ve hemen çayı koyup yanında iki yumurta kırdıktan sonra sofrayı hazırladım. Çayımı yudumladım, kahvaltımı yapıp okul yoluna koyuldum. Okulumuzda bugün sınav olduğu için geceye kadar ders çalışmıştım. Deneme sınavı vardı bugün. Üniversite sınavına yaklaşık bir hafta kalmıştı. Artık dananın kuyruğu kopacaktı bir hafta sonra. Evden kapıyı yavaşça kapatarak çıktım. Yolda gördüğüm sarı ve  pembe güller o kadar güzel görünüyordu ki hemen gülleri koklayıp onların o muhteşem kokusunu içime çektim. Yolda daha çok sayıda çiçek vardı. Nergisler, mor sümbüller, hatmi  çiçekleri … vb


Yaklaşık  30  dakika bir yürüyüşün ardından okuluma geldim. Biraz gecikmiştim. O kadar yolda çiçeklerle oyalanırsam olacağı buydu. Öğretmenimiz sınıfta derse çoktan başlamıştı. Bana dönerek; Neden geciktin Leyla dedi. Ben de biraz yavaş yürüdüğümü söyledim , çiçekleri seyrettiğimi, onları kokladığımı söyledim. O da gülümseyerek güzel ama bir daha  hafta sonu vakit geçir çiçeklerle, zaman kaybetme diyerek gülümsedi. Yarım saatlik bir dersin soncunda teneffüs  zili çaldı ve ikinci derste deneme sınavına başladık.


Sayısal bölümde olduğum için matematik, fizik, kimya, geometri alanında iyi olmalıydım. Hemen sınava başladık. İlk olarak matematikten başladım, daha sonra Türkçe, fizik derken sınav bitti.  Daha önceki yıllar bunların hiç birinde iyi bir temelim olmadığı için deneme sonuçlarımın da çok iyi çıkmayacağı tahmin ettiğim bir sonuçtu. Hep eğlenmeye, gezmeye, uymaya önem veriyordum. Arkadaşım Maya  ise her zaman planlı bir şekilde derslerine çalışır, oyun zamanı oynar, sabah erken yatar erken kalkardı. Ben ise onunla sen ineksin kardeşim diye gülerek dalga geçerdim. O ise bana üzülerek bakar , beni olgunlukla karşılar ve asıl akılsız olan sensin der gibi  bakardı bana.

 

Deneme sınavı bittikten sonra hızlı adımlarla eve geldim. Şu bir haftayı öyle dolu dolu geçirecektim ki. Ne olursa olsun bu sınavı kazanacaktım. Az bir zaman değildi bir hafta dedim kendi kendime. Sen bir yıl o geniş, o uzun gecelerde çalışma, yat iç, eğlen. Bu bir haftada tüm dersleri çalış . Olacak iş değildi ama o gün öyle düşünmüştüm işte ne yapıyım. Gençliğime verin siz de. Hemen kitapların konu anlatımına bakarak çalışmaya başladım ama ne yazık ki daha üç sayfa okumada yorulduğumu hissettim.  Sen daha az bir konuya bile bakamazken nasıl bir haftada dolu dolu çalışacaksın diye kızdım kendime. Derken günler çabuk geçti. Geldi mi sana sınav zamanı? Sabah erkenden kalktım, önceden sınav yerime babamla gittiğim için babam yerini biliyordu. Çok heyecanlı bir o kadarda korkaktım. Korkuyordum. Bilmiyorum nedenini, sormayın şimdi, belki pişmanlık deyin adına belki akılsızlık, belki de hak ettin iyi oldu sana, adam olacaktın, aklını kullansaydın deyin. Haklısınız ama köpek gibi pişman oldu derler ya. İşte tam da oydum ben. Çok pişmandım zamanında çalışmadığım için, son aylarda sadece çalıştığım için.

 

 Üzüntüden tırnaklarımı yemeye başladım. Neyse herkes sınav salonuna geçti ben de. Sınav başladı. Önce matematikten başladım. Aman Allah’ım bu soru muydu? Yoksa uzaydan mı gelmişti bu sorular? Kafam allak bullak oldu. Anlamıyordum ya, bilmiyordum, yapamıyordum. Yapan yapıyordu ama şimdi. Çalışan, alın teri  döken ,  zamanın kıymetini bilen yapıyordu. Zor ise herkese sordu bu bahanem mi olacaktı şimdi? Hadi ya kolay savunma mekanizması olurdu ancak. Diğer derslerin sorularına baktığımda onları da anlamıyordum. Genel olarak sınavım berbat geçti, hem de çok berbat. Sınav çıkışı yüzümün halini gören babam  yüzümdeki  o acı pişmanlığı gördü.  Her gün annem ile babam çalışmamı istediler ama onlara kulak asmamıştım.   Arabaya binip yola koyulduk. Bitti sınav yoktu artık daha bugün.  Arabaya atlayıp yola koyulduk, eve gidiyorduk.  İstanbul’un trafiği de her ne hikmetse bugün daha da uzamıştı. Herkes sınavdan çıkıyor bir sen değilsin ki Leyla dedim sonra kendime.

 

Eve gitmek istemediğimi anlayan babam arabayı durdurdu ve sahilin kenarında bir yere oturdu.   Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Pişmanlıktı benim derdim. Niye zamanında çalışmadım, niye eşek kafam diye kendime kızdım ve en sonunda dayanamayarak hıçkıra hıçkıra hem de bağıra bağıra ağlamaya başladım. Babam hemen yanıma geldi, çekti beni kollarının altına ve bana öyle bir sıkı sarıldı ki onun o sıcacık baba kokusu gitmez hala içimden. İşrte o anda hayatta daha çok güvendim kendime. Babam vardı ya pişman da olsam bana arka olan babam vardı. Babam bana dönerek;  Ağla dedi, ağla. Rahatlarsın.


 Duygularını içine atma. Bugünkü pişmanlığını , yaşadığın duyguları anlıyorum yavrum ağla durma!  dedi. Ben de ağlamaya devam ettim. Daha sonra babam kıvırcık saçlarımı okşadı ve elini elime alarak beni sevdiğini ve bana güvendiğini söyledi. Son pişmanlığın fayda vermeyeceğini, bak artık adam gibi çalış , yoksa daha göndermem seni falan gibi klasik cevap yerine bana şunları söyledi. Pişman olduğunu hissediyorum yavrum, daha iyi çalışıp iyi yerlere geleceğine, hayallerine koşacağını biliyorum. Sakın ola umutsuzluğa kapılma! Yaşın daha çok genç ve yaparsın dedi. Oh beee! Dedim Öyle bir yük kalkmıştı ki üstümden. Canım babam pişman olmayı bile öyle kibar bir dille anlatmıştı ki bana. Çalışacaktım elbet. Hem de sıkı sıkı sarılacaktım hayata. Kendim için, ailem için, pişman olmamak için, ülkeme faydalı bir hekim olmak için...





0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme