“Dil, Yırtıcı Bir Hayvandır. Serbest Bırakılırsa Yaralar.” Sözünden Ne Çıkarıyorsunuz?
“ Çocuklarınıza önce dilini tutmasını öğretin; konuşmasını nasıl olsa öğreneceklerdir “. der Benjamin Franklin. Dil yırtıcı bir hayvandır, serbest bırakılırsa yaralar der Hz. Ali. Bu iki sözde de aslında önemli olan konu, insanlara verilmek istenen mesaj dilimizi tutmanın ne denli kıymetli olduğudur. Dil, insanın başına hem şer olur, hem de hayır olur. İnsan dilini tutmasını bilirse, nerede, nasıl ve ne şekilde konuşacağını bilirse akıllı bir canlı olur ve kişi böylece de mutlu olmuş olur. Yok ben ağzıma gelen her şeyi söylemek istiyorum, tutamıyorum işte dilimi ne yapayım, patavatsızım diyorsanız başınıza gelecek belalara da hazırlıklı olmanız gerek o halde.
Akıllı insan, kendini bilen ve kendine değer veren insan diline sahip çıkar. Her şey , her zaman, her yerde söylenmez. Hayatımızda belli dönemler sıkıntılar yaşayabiliriz, sevdiklerimizle, yakınlarımızla, çevremizle problemlerimiz olabilir. İşte bu esnada dikkat edilmesi gereken en önemli şey dilimizdir. Bir tartışmada, en ufak bir sorunda dilimizi tutamayıp, ağzımıza gelen her türlü hakareti karşımızdaki kişi ya da kişilere söylersek, en sona söylenecek sözü en başta söyleyip insanların canını acıtmaya çalışırsak hiç kimsenin gözünde bir değerimiz kalmaz. Ayrıca toplum içinde de saygınlığımız azalır.
Bizi gören insanlar bizden kaçmaya başlar ve kimse bizimle konuşmak, samimi olmak istemez. Çünkü dilimizi tutmadığımız için, dilimizin kemiği olmadığı için yırtıcı ve vahşi bir hayvandan da farkımız kalmamış olur. Özelliklede günümüzde insanlar o kadar çok saçma sapan hareketler etmekte, dilinin ayarını bilmemektedir. Dilimizi tutmasını öğrenmediğimiz ve öğretmediğimiz zaman gelecekte çok büyük sorunlar ile karşı karşıya kalabiliriz. İşte bunların olmaması için henüz küçük yaşlarda bile olsa çocuklarımıza dilini tutmasını öğretmeli ve kendi güzel davranışlarımızla da onlara örnek insan, iyi insan, dili ile insanları yaralamayan insan olmalıyız.
Kendimize, irademize hakim olmalıyız. Sonradan pişman olacağımız, eyvah eyvah diyeceğimiz sözler söylemeye kalkışmamalıyız. Unutmayın ki diline sahip çıkmayan, öfke ile kalkan insan zararla da oturur. Kırdığımız, gönlünü incittiğimiz bir insandan da özür dilemenin dahi manası kalmaz. Ondan dolayı önce dilimize sahip çıkmalı, insan ilişkilerinde nazik olmalı ve kibar bir dil kullanmalıyız. En öfkeli anlarımızda bile terbiyeli olmaya devam etmeli , gerçek yüzümüzün de asil olduğunu hem kendimize , hem de çevremize ispat etmeliyiz.
Hiç
bir insanı da sebebi ne olursa olsun acılarından vurmaya çalışmamalı,
eksikliklerinden vurmaya çalışmamalıyız, iletişimde insan dilini kullanarak
insan olarak yaşamaya devam etmeliyiz. Yeri geldiği zaman sükut etmesini
bilmeliyiz ve fazla konuşmaktan kaçınmalıyız. Çok fazla konuşmadığımız zaman
çok yanlış da yapmayız ve başımıza da olumsuz şeyler gelmemiş olur. Unutmayalım ki az konuşmak, yeri geldiği zaman hiç konuşmamak; insanı hataya düşmekten korur, dedikodu
yapmaktan kurtarır, yalana, hileye başvurulmaz ve daha çok sayıda dil afetinden
kendini korur.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme