Esir Şehrin İnsanları Kitabında Geçen Özlü Sözler
Kemal Tahir’in muhteşem
eserlerinden biri olan Esir Şehrin İnsanları romanın kahramanı Kamil Bey’in
gözünden Kurtuluş Savaşı yılları harika bir şekilde anlatılmaktadır. Okunması
gereken harika bir eserdir.
Esir Şehrin İnsanları kitabında geçen anlamlı sözler
şunlardır:
“Hiçbir şeyden şüphelenmeden
nelerle yan yana yaşıyormuşuz.”
“Her vakıf, din perdesi altında
garanti edilmiş bir servetten, güvene alınmış bir mirastan başka bir şey değil.”
“Cephaneleri kaybetmek tehlikesine
karşı aslanlar gibi dayandı da kurtuluş müjdesini işitir işitmez çocuk gibi
ağladı.”
“Mahşer meydanına koşacağız
hepimiz, hesap günü, hesap vermeye… Terazi başına…”
“Bağışlanmaz suçumuzu sormuştum
size geçenlerde. İşte suçumuz! Suçların en büyüğü, en bağışlanmazı: Utanmazlık!”
“En kötüsü kendi kendimizle çoğu
zaman çelişmeli yaşadığımız halde başka bir insanla birlik kurmaya,
duygularımızı birbiriyle hiç ayrıntısız eşleştirmeye çabalıyoruz.”
“Hani hastanelerde insan sıhhatli
oluşundan hicap duyar. Mahpushanede de ziyaretçi hür olduğundan utanır...”
“Hayvanı fazla sıkıştırdınız mı,
ölür. İnsan kepaze oluyor.”
"Umudunu yitiren her şeyi
yitirmiş olur."
“Bir İngiliz atasözü okumuştum:
"Bir suçsuz insan hapiste yatacağına 99 suçlu serbest gezsin!"
diyordu.”
“Alçak insanlar yükseldikçe
alçaklıkları da o ölçüde artıyor!”
“Uykunun da bir çeşit kurtuluş
sayıldığı zamanlara lanet olsun!”
“Gazetecinin acemisi huysuz çocuğa
benzer. Bir vakit laf dinlemez...”
“Hangi memlekette erkekler kadın
yardımını küçük görmüşlerse, o memleket mahvolmuştur...”
“Aslında gerçekten rahatlamaz,
avunur ademoğlu... Belki de avunmamız bile kendi sanımızdır. En iyi avuntu da
dünyadan vazgeçtiğimizde, hırsları zincirlediğimize kendimizi inandırmak...
Yalan da olsa inandırmak...”
“Şimdi biz İslam mıyız? Hâşa! Biz
İslam’ın eli kiriyiz! Başımıza gelenler de hep bundan...”
“İyi ama, dünyada bu kadar taze
umut varken... Umut bu kadar bolken... Umut doğup yeni umutlar doğurarak
durmadan artarken bize umutsuzluk nereden geliyor?”
“Bir fikir kadınlar tarafından
kolayca kabul edilirse o fikir er geç yüzde yüz yener ...”
“Devletler, tıpkı insanlara
benziyorlar, yaşlandıkça acınası, titrek, gülünç oluyorlardı.”
“Bir devletin, devrini tamamladığı,
adaletinin bu halinden belliydi. Burası, karmakarışık, yırtık pırtık,
mahvolmuş bir adaletin süründüğü "antika" bir yerdi.”
“İnsan kötü bir iş yapmak zorunda
kalırsa, hiç değilse ruhuyla yorulur...”
“Hürriyet sevgisinin adeta kadın
aşkına benzediğini anlıyordu. İkisi de insanı yüceltir.”
“Yumrukları yiyip yere kapandığı
halde garip bir düşmanla alay edebilmek... Bu kuvvet, yenilmezlikten, mutlaka
öç alacağına inanmaktan gelir.”
“Yalan, dünyada en iğrendiği şeydi.
En adi korkaklığın, en adi görünüşü... Kadına da, erkeğe de yaraşmayan bir ruh
sefaleti...”
“Ama insan çaresiz kalınca,
korktuğu işleri, hem de dizleri birbirine vura vura pek güzel yapıyor.”
“İşte hayat… İşte ölüm… İştip
neresi, Halep nere? Zavallı insanlarımız! Rüzgârın önünde kuru yaprak gibi
savruldular.”
“Zengin adam, zengin adama hiçbir
zaman fedakarlık edemez ki… Oysa bir insan, dünyada, diğer insanların
fedakarlığına ne kadar muhtaçsa, öteki insanlara karşı fedakarlık etmek
ihtiyacını da bazı aynı şiddetle duyar.”
“Seni zenginlik mahvetti. İnsan,
biraz fakir olmasa hayatı olduğu gibi göremiyor..”
“Bizim millet ıstıraba katlanmasını
iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor.”
“Çünkü aslında kendimizi acılara
gene kendimiz sürüyoruz.”
“Bir yorgunum ki... Sevinci
taşımak, acıyı taşımaktan daha zor...”
“Mücadeleli hayattan şu sırrı
anladım ki ben Ölüm didinmelerin sükuna inkılabıdır.”
“Namluyu şakağıma dayadım. Ürperdi
vücudum tepeden tırnağa… Bir fısıltı duyarak irkildim: Dünyada inanmam haki
görsem de gözümle İmanı olan kimse gebermez bu ölümle Hızla indirdik silahı…
Mehmet Âkif Bey’indir bu mısralar… Nereden geldi aklıma? Arkası nasıldı? Ey
dipdiri meyyit iki el bir baş içindir Davransana eller de senin baş da
senindir. His yok, hareket yok, acı yok leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana
sen böyle değildin!”
“Bütün Batılılar, hain oldukları
için mi bu kadar çiğ gerçekçiydiler, yoksa, bu kadar çiğ gerçekçi olduklarından
mı bir yerde, ister istemez hain, kaba, bencildiler?”
“Bizim millet acıya alışmış. Biz
hepimiz bahtsızlığa o kadar alışmışız ki, sevinç anormal geliyor. Bilmez
misiniz, bizde yüksek sesle gülmek ayıpların başında sayılır. Hele çocuklar
için... Sonra hocalar bize cennetin sevinçleri yerine durmadan cehennemin
işkencelerini belki de bu sebeple anlatırlar...”
“İstanbul, pencereden göründüğü
kadarıyla, ağır yaralar alarak yere serilmiş bir erkek gövdesine benziyor,
gezgin satıcıların, akşam alacasının derinliklerinde, yükselip alçalan
anlaşılmaz sesleriyle, sanki inliyordu.”
“Eski adamlar, bütün davranışlarını
dine uydurmaya uğraşmışlardı. Yürüyen ve değişen hayatı donmuş kalıplara
uydurmaya çalışmaktan daha zavallı bir iş olur mu?”
“İnsanları bu kadar yakından
tanımak iyi değil!”
“Zamanın hakim sosyal fikri (din)
olduğu, herkes servetini, canını, şerefini ona bağladığı halde, onu kurtarıp
yaşatalım derken nasıl da kolayca berbat etmişlerdi.”
“İnsana ihtiyacım vardı:
Birisine... Benimle beraber ağlayacak birisine değil, tutunacak birisine...”
“Her milletin kendine göre
davranışı olur. Bizim millet her zaman kuvvete tapmıştır….”
“Bizim Anadolu'da kadın, ortaçağın
toprağa bağlı köylerinden besbeter... Hayvan gibi satılan, aile kurmakta bile
fikri sorulmayan bir yaratığın sosyal hayatta, o toplumu çürümeye götürmekten
başka ne etkisi olabilir?”
“Acaba bir gün gelip sadece
düşündüğünden dolayı da insanları mahpusa atacaklar mı?”
"Her ölen insan, yaşayanların
bir parçasını da beraber öldürmüş olur."
"... ilgilenmiyoruz
çocuklarımızla yeterince.. Söylemiştim bir kere daha... Çocuklarımızı apansız
yitirmek istemiyorsak, tetikte olacağız.. Hep tetikte..."
“Harp etmek eskiden erkekçe bir
işmiş. Şimdi insanca bir iş... Kadınlar bizden daha iyi dövüşüyorlar.”
“Ne etiyle, ne de ruhuyla zerre kadar
yorulmamıştı. Oysa insan, kötü bir iş yapmak zorunda kalırsa, hiç değilse
ruhuyla yorulur.”
“Geçmiş olsun… Geçer ama, deler de
geçer…”
“Yirmi lira... Bu kadar ucuzladı mi
Türk can? Kaç çuval kömür alınır yirmi lirayla, kaç ekmek alınır? Geçende yirmi
para zam edildi, 17 kuruş oldu ekmek... Yapiıan yardım 120 ekmek!.. Ailesi beş nüfusluysa... Günde birer ekmekten 24 günlük yavan ekmek parası.. Evet,
şaşılacak kadar ucuzladık aziz komutanım. "ciğeri metelik etmez"
derler ya, iste öyle olduk! Yuh bize!”
“Hiçbir memleket, aydınları
tarafından bu kadar kancıkça terk edilmemiştir.”
Bunlar, Hazreti Ömer olmasa bilmem ki ne halt edecekler? Sanki Hazreti Ömer’in adalet çağı , bugüne imdat edebilirmiş gibi… Sen ne sandın mümin hoca? Bugün elinde Hazreti “Ömer gücü olanlar bu anlattığın hikayeleri bilmiyorlar mı? Senden beş fazlasını biliyorlar. Şeyhülislam efendi bugün fetvahaneyi gezmeye gelen İngiliz karılarını kaç kere eteklemiştir de, karnını bir güzel doyurduktan sonra dalkavuklarına senin gibi Hazreti Ömer kıssaları anlatmaya girişmiştir. Haberin olsun ki, lafla peynir gemisi yürümez.”
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme