Fedakarlık
İle İlgili Hikaye
İki arkadaş, iki can dostun öyküsüdür bu. Şule ve Nisa. Şule ve Nisa üniversitede tanışmışlardı. Şule Nisa’nın iki buçuk yaşındaki kızını ilk gördüğünde onu çok sevmiş ve bu tatlı ve melek yüzlü kız kim demişti. Nisa’nın eşi Mete Bey ise benim kızım demişti. O günden sonra Şule Mete abisine kızınız çok tatlı ve çok güzel demiş, o küçük kıza bağlanmış, onu çok sevmişti. Daha sonra Şule küçük kız Meryem’in annesi ile tanışmıştı. Şule ve Nisa ilk bakışta birbirlerini fazla sevmemişlerdi. Ta ki Şule Meryem’e gerçek anlamda sevgisini gösterene kadar. Başlarda Şule’yi fazla samimi bulmayan Nisa onu gerçekten tanıdığında hiç de kötü biri olmadığını anlamış ve ikisi çok yakın dost olmuşlardı..
Şule öğretmenlik bölümünü okurken, Nisa ise eşi ile üniversitenin bir bölümünde çay ocağı işletiyor, üniversiteli öğrencilere çay satıyorlar, oralet satıyorlardı. Şule Balıkesir’den Maraş’a okumaya gelmişti. Nisa da aslen Maraşlıydı zaten. İki yakın arkadaş, iki yakın dost olmuşlardı. Nisa’nın küçük kızı iki dostluk kurulmasını hazırlamıştı. Şule üniversitede dört yıl okumuş ve o dört yıl boyunca Nisa ona elinden gelen her türlü yardımı yapmış, Nisa da ona sevgi ile bağlanmış, onun bu iyiliğini asla unutamayacağını söylemişti. Üniversite bitmiş, Şule; öğretmen olarak başka bir şehre atanmıştı. O artık kadrolu bir öğretmendi. Her ne kadar Nisa ile ayrılmış olsa da birbirlerini hiç bırakmamışlardı. Daha çok telefonda konuşuyordu ama dostluk hiç bitmiyordu.
Aradan altı yedi ay geçmişti ki bir gün Şule Nisa’nın bir trafik kazası geçirdiğini duydu ve ilk biletle hemen Maraş’a gitti. Nisa çok kötü kaza yapmıştı. Belde çatlak, kürek kemiklerinde eziklik, kolda kırıklık vardı ve bakıma ihtiyaç vardı. Nisa bunu duyar duymaz okuldan iki haftalığına rapor aldı ve soluğu can dostunun yanında aldı. Şimdi fedakarlık zamanıydı. Hemen Maraş’a gitti ve can dostunu buldu. Sonra onun bakımını üstlendi ve on beş gün boyunca arkadaşı için her türlü sorumluluğu üzerine aldı. Nisa’nın anne ve babası o çok küçükken vefat etmiş, kardeşleri ise işlerimiz yoğun diye gelmemişti. Şule kardeşten öte olmuştu onun için. Küçük Meryem'e de Şule bakıyor, Mete abisi ise işine devam ediyordu. Mete Bey evini geçindirmek zorunda olduğu için Nisa'ya zaman ayıramazdı. Çünkü onun kadrolu bir işi yoktu.
Daha sonra Şule okuldan izin alarak bir on beş günlük
rapor daha aldı ve arkadaşı ayağa kalkana kadar elinden gelen her türlü işi
yaptı. Onun yemeğini yediriyor, onu tuvalete götürüyor, ona sevgisini ve
samimiyetini her türlü hissettiriyordu. İşte gerçek fedakarlık örneği buydu. Bir
ay sonra görev yerine geri döndü Şule. Nisa da yavaş yavaş iyileşti ve iki
arkadaş her geçen gün birbirine daha çok bağlandı ve her zaman birbirleri için
özverili olmaya devam ettiler. Biliyorlardı gerçek fedakarlık emek etmek, kendi
çıkarlarından yeri geldiğinde ödün vermek ve gerçek sevmekti.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme