Mutluluk Sokağı Kitabı İle İlgili Alıntılar

 

Mutluluk Sokağı Kitabı İle İlgili Alıntılar

 

Bir çocuğun yeni kazandığı okula başlamak için başka bir şehre doğru yola çıkması, iki ablası gibi evden ayrılarak kendine yeni bir yaşam kuracak olan bir gencin dopdolu hikayesi anlatılır bu kitapta. Bu yolculuk aynı zamanda geçmişe de götüren bir yolculuktur. Çocuk hem geçmişi hem de yeni hayatını düşünür ve ikisi arasında gider gelir. Ferda İzbudak Akıncı’nın yazdığı “Mutluluk Sokağı”  adlı kitap bir solukta okuyabileceğiniz ve zevk alabileceğiniz kitaptır. Kitabı okurken kendinizi o çocuğun yerine koyduğunuzu, yani empati kurduğunuzu fark edeceksiniz.

Mutluluk Sokağı kitabında geçen alıntılar şunlardır:

"Bence çocuklar düşleriyle birlikte büyümeli, düşler çocukların en güvenli sığınaklarıdır."

“Büyümek bu muydu yoksa? Yeni bir hayata başlarken eskisine yabancılaşmak?”

“İnsan düşlerine sıkı sıkı sarılmalı.”

“Herkes için kocaman ve tek bir mutluluk ülkesi olmadığını biliyorum artık. Keşke olsa. Keşke yaratabilsek o ülkeyi. Ben hâlâ, büyükler istese öyle bir ülke yaratabilirler diye düşünüyorum. Küçük çocukların şafağın belirdiği istasyonlarda simit, akşamın alacakaranlığında ayran satmadıkları bir ülke... Orada ablalar gençliklerini tüketen acımasız sınavlara hazırlanmak zorunda kalmazlar. Orada annelerin sırtına bu kadar çok yük binmez. Orada babalardan bu kadar çok şey istenmez belki. Belki herkese yetecek kadar vardır her şeyden. Belki şimdi de var. Yalnızca eşit dağıtılmamış. Eşit?”

 

“Mutlu olmak için birazcık anlayış yetiyor artıyordu bile.”

“Her insanın içinde pırıltılar saçan bir başka insan olduğunu anlamıştım. O insanı bulup ortaya çıkarırdınız ya da içinize hapseder, varlığından haberiniz bile olmadan yaşayıp giderdiniz.”

“Bildiğimiz, gördüğümüz, yaşadığımız zamanlara başka açılardan yaklaşmak demekmiş günce.... Yaşanan olaylar salt olay olarak değil, yaşanırken taşınan duygular yer alıyor güncede. Sanki bir edebiyat parçası gibi oluyor okumak.”

“Yine de düşleri olanlar, korkuyu da bilir. Ve bir çocuk büyürken, büyüklerin hiç farkına varamayacağı korkulardan geçebilir.”

“Yalnızlığı çocuklar bilir mi, demeyin. Belki de en iyi çocuklar bilir. Sesler çekilir. Gülüşler silinir. Ortalık ıpıssız olur. Çocuklar o zaman ya ağlar için için, ya uyur ya da düş kurar. Şarkı söyleyenler de vardır belki, ama ben bilmiyorum. Çünkü ağlamak istediğim çok oldu. Uyumak istediğim de.”

“Belki kimse anlamadı ama, ben çok üzüldüm. Gizli gizli ağlamak istedim. Ağlayacağım zamanlar hep yaptığımı yapmasaydım çok kötü hissedebilirdim kendimi. Kimsenin bilmediği şeyler düşünüyor, kafamda kurduğum olaylar içinde yepyeni kılıklara bürünüyordum. Düşlerde her şeyi yapabilirsiniz çünkü. Düşlerde her şey olanaklıdır. Her şey...”


"Bu gece belki de çocukluğumla vedalaşacağım. Onu yanımda götürmeyeceğim belki, iyice derinlere saklayacağım. Büyümüş gibi yapacağım. Büyümüş gibi konuşacağım. Korkularımı içime atacağım büyük olasılıkla. Bu büyümek değil mi?"

 "Önemli olan onları iyi yarınlara yolcu edebilmektir. İstedikleri hayatlara doğru gitsinler. Acısız , doğru dürüst , kendilerini bilerek kendi ayakları üstünde durarak..."

“Anneler, babalar o kadar da kolay övünmüyorlar çocuklarıyla. Onları memnun etmek her zaman kolay olmuyor.”

“Evimiz Mutluluk Sokağı'nda değildi, hatta istediği kadar süslensin, güzel bir ev bile değildi. Herkes birbirine kızıyor, bağırıyordu. Oyun oynamak, neşelenmek gibi güzel şeyler nedense hep üzüntüyle bitiyordu.”

“Hayal kurmak ağlamaktan iyidir. Ben hep öyle yaptım sanırım. Bunu nasıl başardığımı şimdi anlayamıyorum, ama ağlamak istediğimde güzel şeyler düşünmeye başlardım hemen.”

"Gitmek, birden kaybolmak istiyordum. İyi de, küçük bir çocuk kendi başına nereye gidebilir? Kurduğu düşlerden başka nereye kaçabilir?"

“Kimsenin bir diğerinin yüzüne dikkatle bakacak zamanı yoktu. Zaman her şeyden daha değerli hale gelmişti. Çocukların iyi olup olmadığını anlamaya çalışmaktan bile.”

“Saçlarımın kumral, gözlerimin ela olduğunu hep söylediler. Ne kadar akıllı, ne kadar uslu olduğumu da... Böylece yakınlarım beni çok iyi tarif ettiklerini düşünmüş olmalılar. Ailemden söz ediyorum. Bir kompartımanın içinde evimi, ailemi hızla geride bıraktığım şu dakikalarda geriye dönüp bakıyorum da... Ne kadar yalnız, ne kadar hayalci bir çocuk olduğumu hiçbirinin fark etmediğini düşünüyorum... Belki de hayalci olmanın sırrı bu. Ne kadar fark edilmezseniz o kadar fırsat ve zaman bulabilirsiniz kafanızda yeni düşler, yeni oyunlar kurmaya.”

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme