Çevreye
Duyarlılık Konulu Konuşma
Canlılar olarak kendimizi doğadan ayrı
düşünemeyiz çünkü bizler doğanın birer parçasıyız. Çevre duyarlılığı, insanların
doğanın değerini anlamalarını ve doğaya zarar vermekten kaçınmalarını sağlar.
Gelecek nesiller için sürdürülebilir bir dünya yaratmak için doğal kaynakları
korumak, atık yönetimini sağlamak ve yenilenebilir enerji kaynaklarını
kullanmak önemlidir. Çünkü bunları yaptığımız taktirde çevreye duyarlı ve
bilinçli insanlar olmuş oluruz.
Sevgili öğretmenim, değerli
dinleyiciler
Çevreye duyarlı bir birey havayı,
suyu ve toprağı kirletmez. Kimyasaldan yana değil organikten yani doğal olandan
yana olur. İnsanlar doğayı
kirletmedikleri zaman daha temiz bir çevrede daha sağlıklı bir şekilde yaşamaya başlarlar. Temiz çevre temiz doğa demektir. Çevreye duyarlı olan insan doğal
kaynakları boş yere kullanmaz ve tutumlu olmaya çalışır. İmkanı olan kimseler elinden geldiği kadar bir fidan bile dikse
doğamız daha yeşil olur ve daha doğal hali ile korunmaya devam eder.
Bir Kızılderili Şef doğa ile
ilgili şu mektubu yazmış: Şef Seattle’ın Mektubu
“Beyaz adamların şefine; Toprak bizim anamızdır, toprağa ne olursa, toprağın çocuklarına da aynısı olur. İnsan toprağa tükürürse, kendi yüzüne tükürmüş olur. Kan bir aileyi nasıl birleştirirse, her şey birbirine öyle bağlıdır. Yaşamın dokusunu insan yaratmadı. O, o dokunun içinde iplikçiktir. Siz o dokuya ne yaparsanız aynısını kendinize yapmış sayılırsınız… Bize ait olmayan suların berraklığını, rüzgarın tazeliğini size nasıl satabiliriz? Bu toprakların her zerresi, ağaçlardaki yaprakların her biri, ormanlardaki hayvanlar, böcekler, benim halkım için mukaddestir. Fakat bize ait olduğunu hiç düşünmedik. Çünkü biliyoruz ki toprak insana değil, insan toprağa aittir. Güzel kokulu çiçekler bizim kız kardeşlerimiz, atlar, geyikler, kartallar ve buffalolar bizim kardeşlerimizdir. Yalçın kayalar, akarsular, ormanlar ve benim halkım toprağın sıcaklığından hayat bulan bir bütün ailedir. Toprağı satma fikrinizi düşüneceğiz. Ama halkım soruyor: beyaz adam ne istiyor, insan gökyüzünün parlaklığını, toprağın sıcaklığını, doğanın cömertliğini nasıl satın alabilir ? Washington’daki büyük şef bizim toprağımızı satın almak istemekle bizden ne istediğini bilmiyor. Buna rağmen istediğini yapmaya çalışacağız. Çünkü kaderin anlayamadığım bir oyunu onu kuvvetli, bizi zayıf yaptı. Teklifinizi düşüneceğiz beyaz adam…. Eğer bu toprakları sana satacak olursak, çocuklarına bu akan suların mukaddes olduğunu, bütün doğaya hayat veren bu derelerin ne pahasına olursa olsun temiz tutulması gerektiğini öğretmen lazım. Bu topraklardan son Kızılderili de gittiğinde ve anısı bu ovanın üstündeki bulutun sadece bir gölgesi olarak kaldığında, yine de atalarımızın ruhları bu kıyıda ve ormanlarda canlı olarak kalacaktır. Çünkü onlar, yeni doğan bir bebeğin annesinin kalp atışlarını sevdiği gibi sevmişlerdi bu toprakları…
İşte bu mektuptan anlaşılacağı gibi doğa bizim ana yuvamızdır. Ona karşı ilgili olmalıyız, merhametli olmalıyız ve onu hunharca yok etmemeliyiz. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme