ı ve i harfi ile ilgili deyim ve anlamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ı ve i harfi ile ilgili deyim ve anlamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

I ve İ Harfi İle İlgili Deyim ve Anlamları

 I ve İ Harfi İle İlgili Deyim ve Anlamları

 

Iska geçmek: Önem vermemek.

Icığını cıcığını çıkarmak:  Bir şeyi en ufak ayrıntısına kadar inceleyip eleştirmek.

Ikınıp sıkınmak: Bir şey ortaya koymak için kendini çok zorlamak.

Iskartaya çıkarmak: Çürüğe çıkarmak.

Irağı yakın etmek: Güçlükleri ortadan kaldırarak işi kolaylaştırmak.

Işık tutmak: Konuyu aydınlatan düşünceler söylemek.

Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Daha önce geçmiş bir olayı veya düşünceyi tekrarlamak.

Işığı altında: Bir durum veya bir düşüncenin  konuyu aydınlatmasından faydalanmak.


İçi bayılmak: Açlıktan halsiz duruma düşmek.

İç etmek:Başkasının olan şeyi kendine mal edip ortadan kaldırmak.

İcabına bakmak: Gereğini yerine getirmek veya ortadan kaldırmak.

İçi cız etmek: Çok üzülmek.

İçecek suyu olmak: O yere ulaşması kısmetmiş demek.

İçi açılmak: İç sıkıntısı gitmek.

İçi bulanmak: Midesi bulanıp kusacak gibi olmak.

İç dediler, çeşmeyi kurut demediler:  Yararlan dediler hepsini tüket demediler.

İçi almamak: Bir işi sakıncalı gördüğünden veya beğenmediğinden  yapmak istememek.

İç tutmak: Meyve ve sebzelerin içi olgunlaşmak.

İç geçirmek: Üzüntüsünü  derin bir nefes alarak göstermek.

İç açmak: Gönle ferahlık vermek.

İçinden çıkmak: Karışık, zor bir işi başarmak.


İçi kan kuyusu: Hep kötülük düşünür.

İçinde parmağı olmak: Göstermese de bir iş ilgiilenir olmak.

İçi kaldırmamak: Bir işi yapmaya dayanamamak.

İçi götürmemek: Acıyıp dayanamamak.

İçi yağ bağlamak: Çok sevinip rahatlamak.

İçi içine sığmamak: Çok heyecanlanıp mutlu olmak, sevinmek.

İçi çıfıt çarşısı: Başkası için hep kötü şeyler düşünen.

İçi erimek: Kaygı içinde olmak.

İçi kazınmak: Çok acıktığı için midesini kazınmaya başlamak.

İçi titremek: Bir zarar gelecek korkusu içinde olmak.

İçi daralmak: Sıkılmak, bunalmak.

İçi ezilmek: Açlıktan midenin rahatsızlık vermeye başlaması.

İçi yanmak: Çok büyük acı ve üzüntü duymak.

İçi kabarmak: Heyecanlanıp karşı koyma duygusu içinde olmak. Ya da aşırı bir ağlama duygusu içinde olmak.

İçtikleri su ayrı gitmemek: Çok yakın arkadaş olmak.

İçinden gülmek: Bir şey söylemeden gülünç olmak.

İçine atmak: Derdini kimseye söylememek.

İçler acısı: Çok üzücü.

İçine doğmak: Olacak şeyleri sezinlemek.

İçini kemirmek: Bir üzüntünün kendisini devamlı rahatsız etmesi.

İçinin yağı erimek: Korkulacak bir durum oluşacak diye endişelenmek.

İçine ateş düşmek: Büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek.

İçli dışlı olmak: Çok yakın arkadaş olmak.

İçine sinmemek: Güzel bir şeyden , yakınları faydalanamadığı için tat alamamak.

İçine sokacağı gelmek: Birine karşı çok sevgi duymak.


İçine almak: Kapsamak.

İçini boşaltmak: Öfkelendiği birine içinden gerekeni söyleyip rahatlamak.

İçine kurt düşmek: Kendisine zarar getirecek bir durum oluşacağından endişelenmek.

İçinden okumak: Ses çıkarmadan okumak.

İçine kapanmak: Duygularını kimseye açmamak.

 

İğne ipliğe dönmek: Çok zayıflamak.

İki eli (kızıl) kanda olsa:  Elinde bırakamayacağı bir işi olsa bile.

İki baştan olmak: İki yanında istemesiyle gerçekleşebilir olmak.

İğneden ipliğe kadar:  En küçüklerini bile unutmayarak tüm eşyalar.

İki ayağını bir pabuca sokmak: Birini, bir işi çabuk yapması için  çok sıkıştırmak.

İki büklüm: Eğilmekten veya yaşlılıktan  beli çok bükülmüş.

İki arada bir derede: Sıkışık koşullarda bile fırsat bularak.

İğne ile kuyu kazmak: Yetersiz araç ve imkanlarla büyük bir işi başarmaya çalışmak.

İğne atsan yere düşmez:  Çok kalabalık.

İfrit olmak (kesilmek):  Delirircesine kızmak.

İğdede de var, çıkrıkta da: İki tarafda da suç var.

İki ahbap çavuşlar:  Birbirinden ayrılmayan iki arkadaş.

İki cami arasında beynamaz:  Ne tarafa yanaşacağını bilemeyen kişi.

İki çift söz etmek:  Birkaç söz söylemek.

İki ekmek arasında bir dilim  peynir: Her işte kendini gösteren kimseler için kullanılan deyimdir.

İfade vermek: Sorguya cevap vermek.

İdare etmek: Tutumlu davranmak/ Örtbas etmek/  Göz yummak/  Yetmek, yetiştirmek gibi farklı anlamlara gelir.

İfadesini almak: Tanığı ve sanığı sorguya almak./ Birini hırpalamak.

İflahını kesmek: Gücünü tüketip iş yapamaz duruma getirmek.

İki elim yanına gelecek: Öleceğim.

İki eli yakasında olmak: Öbür dünyada ondan alacağını isteme hakkını saklı tutmak.

İliğini kurutmak: Sömürmek.

İleri sürmek: Kabul edilmesini önermek.

İleriyi görmek: Gelecekte olabilecekleri sezinlemek.

İliğine işlemek: Benliğini iyice etkisi altına almış bulunmak.

İki eli böğründe kalmak: Çaresizlik içinde ne yapacağını bilememek.

İki gözü iki çeşme: Durmadan ağlayarak.

İki paralık etmek: Söz ve davranışlarla birinin toplum içindeki değerini düşürmek.

İki ucu pis değnek: Her iki türlü davranmak da sakıncalı.

İleri sürmek: Kabul edilmesini önermek.

İleriyi görmek: Gelecekte olabilecekleri sezinlemek.

İkili oynamak: Karşıtlardan ikisini de desteklemek.

İktisat etmek: Tutumlu davranmak.

İleri gelmek: Oluşmak/ bağlı bulunmak/ Neden olmak.

İki ucunu bir araya getirememek: İşleri düzene koyamamak.

İki yakası bir araya gelememek: Borçtan kurtulamamak, geçim sıkıntısı yaşamak.

İki paralık etmek: Söz ve davranışlarla birinin  toplum içindeki değerini düşürmek.

İki iple dikmek: Karşıt iki yan birbirine yardım etmek.

İlerisini gerisini düşünmemek:  Söz veya davranışın  nasıl bir sonuç doğuracağını düşünmemek.

İleri geri konuşmak: Yersiz öve kırıcı sözler söylemek.

İkisi bir kapıya çıkar: İki yol da aynı sonuca çıkar.