Okşanmak İsteyen Kirpi (Güz Masalları’ndan) Masalındaki
Kaynaştırma Seslerinin Geçtiği Sözcükler Nelerdir ?
Okşanmak İsteyen
Kirpi masalında koyu yazılan kelimelerde kaynaştırma sesi kullanılmıştır ve bu
sesler kelimenin yanında yay ayraç içerisinde gösterilmiştir .
Bir zamanlar huysuz mu huysuz bir
kirpi varmış. En azından orman halkı onun huysuz olduğunu düşünürmüş. Çünkü
sürekli surat asar, kiminle karşılaşsa hep yakınır, yanına ( yan-ı-n-a ) kim
gelirse gelsin hemen tostoparlak olur, kabarır, dikenlerini (diken-ler-i-n-i ) sivriltirmiş.
Başkalarına ( başka-lar-ı-n-a ) duyduğu bu güvensizliğin nedeni, kendini ( kendi-n-i ) bildi bileli orman halkından ( halk-ı-n-dan ) kimsenin ( kimse-n-in ) ona ( o-n-a ) iyi davranmamış olmasıymış. ( olma-s-ı-y-mış ) Aslında orman halkına sorsak, onlar bu durumu açıklayabilirlermiş.
“Kimse onun ( o-n-un ) yanına yaklaşamaz,” dermiş sincap.
“Sivri dikenlerini ( diken-ler-i-n-i ) batırmaya (bat-ır-ma-y-a ) hazırdır hep,” diye yakınırmış tavşan.
O zamanlar ormanlardaki hayvanlar da insan toplulukları gibiymiş ( gibi-y-miş ) . Biri bir şey söyledi mi, öteki duyduklarına (duy-duk-lar-ı-n-a ) kendi de bir şeyler katar ve başkalarına ( başka-lar-ı-n-a ) , sanki kendi tanık olmuş gibi anlatırmış. Kulaktan kulağa yayılan söylentilere de sonunda herkes inanırmış. Kimse acaba bu söylenenler doğru mu yanlış mı diye düşünmezmiş. Kimse gidip işin doğrusunu ( doğru-s-u-n-u ) araştırmaya (araştır-ma-y-a ) gerek görmezmiş.
İşte kirpiyi ( kirpi-y-i ) ormanda kimsenin ( kimse-n-in ) sevmeyişinin ( sev-me-y-iş-i-n-in ) nedeni de buymuş ( bu-y-muş ) .
Başkalarına ( başka-lar-ı-n-a ) duyduğu bu güvensizliğin nedeni, kendini ( kendi-n-i ) bildi bileli orman halkından ( halk-ı-n-dan ) kimsenin ( kimse-n-in ) ona ( o-n-a ) iyi davranmamış olmasıymış. ( olma-s-ı-y-mış ) Aslında orman halkına sorsak, onlar bu durumu açıklayabilirlermiş.
“Kimse onun ( o-n-un ) yanına yaklaşamaz,” dermiş sincap.
“Sivri dikenlerini ( diken-ler-i-n-i ) batırmaya (bat-ır-ma-y-a ) hazırdır hep,” diye yakınırmış tavşan.
O zamanlar ormanlardaki hayvanlar da insan toplulukları gibiymiş ( gibi-y-miş ) . Biri bir şey söyledi mi, öteki duyduklarına (duy-duk-lar-ı-n-a ) kendi de bir şeyler katar ve başkalarına ( başka-lar-ı-n-a ) , sanki kendi tanık olmuş gibi anlatırmış. Kulaktan kulağa yayılan söylentilere de sonunda herkes inanırmış. Kimse acaba bu söylenenler doğru mu yanlış mı diye düşünmezmiş. Kimse gidip işin doğrusunu ( doğru-s-u-n-u ) araştırmaya (araştır-ma-y-a ) gerek görmezmiş.
İşte kirpiyi ( kirpi-y-i ) ormanda kimsenin ( kimse-n-in ) sevmeyişinin ( sev-me-y-iş-i-n-in ) nedeni de buymuş ( bu-y-muş ) .