Düşünceyi geliştirme yolları ile ilgili örnek hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Düşünceyi geliştirme yolları ile ilgili örnek hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Düşünceyi Geliştirme Yollarını Kullanarak Bir Hikâye Yazınız.

 Düşünceyi Geliştirme Yollarını Kullanarak Bir Hikâye Yazınız.




 Sabah uyandığımda Güneş çoktan dağların tepesinden doğmuş ve pencereme girmişti. Gözlerimi kırparak uyandım. Çünkü bugün dedem gelecekti  köyden. Bana kurtuluş savaşı yılları hakkında bilgi verecekti. Hemen kalktım doğruca banyoya girip elimi, yüzümü yıkadım. Annemin el emeği ile işlediği o beyaz ve süslü havlu ile kuruttum yüzümü.  Daha sonra  pencereye yöneldim ve dışarısını seyretmeye koyuldum .Bu sabah gökyüzü bulutlarla kaplıydı. Yağmur ha yağdı ha yağacaktı. Sanki bugünkü konuya özel bir gün gibiydi hava koşulları. Karamsar, kapalı, hüzün dolu bir hava iklimi vardı bugün dışarıda. Dağlardan görünen çamların kokusu, rengarenk çiçeklerin kokusu evimize kadar geliyordu.(betimleme) Yüksek bir yerdeydi evimiz. Ormana yakın bir yerde. Karadeniz’de böyledir evler. Engebeli bir alanda yaşadığımız için evlerimiz de yüksekte oluyordu. Sel bir geldi mi aşağıdaki evler yerle yeksan oluyordu. Neyse konuma devam edeyim. 

Dedem gelecek bugün çok mutluyum. Kurtuluş Savaşını ve Mustafa Kemal'i anlatacak bugün bana. İçimi bir anda heyecan kapladı. Çok mutluyum bugün. Kurtuluş Savaşı dedim ama savaşın ne olduğunu az buçuk bilsem de yine de sordum anneme savaş tam anlamı ile nedir anne diye. Annem bana doğru dönerek savaş; devletlerin, aralarındaki ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı eylem diyerek savaşın ne anlama geldiğini çok güzel açıkladı ve açıklar açıklamaz işte kapı çalmaya başladı. (tanımlama) Hemen kapıya koştum. Kapıyı açar açmaz kimi göreyim. Canım dedem gelmişti. Sanki yaşlanmıştı biraz daha.

 Saçlarına daha çok kır düşmüş, sakalları uzamış, eli yüzü de geçen yıllara göre daha da kırışmıştı ama olsun o benim dedemdi ve ben onun her halini seviyordum. Benim yufka yürekli, gülüşü güzel dedem.(betimleme)  Hemen dedemle birlikte kahvaltı sofrasına geçtik. Bana benim güzel Can’ım dedi. Bu arada adım gerçekten Can ve dedem  beni canım, canımın içi yavrum diyerek sever hep. Dedemle hoşbeş ettikten sonra odama geçtik ve bir an önce bana savaş yıllarını Ve Mustafa Kemal’i anlatmasını istedim.

 Dedem benim odamdaki sarı renkli sandalyeye oturdu ve başladı Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatmaya. Ülkemiz yokluk ve sefalet içindeydi oğul. İtilaf Devletleri ülkemizi yok etmek istiyor ecdadımız olan Osmanlı’yı ise hasta adam olarak görüyorlardı. Hasta adama benzetiyorlardı Osmanlı Devleti’ni. (benzetme (hasta adam) O koca Osmanlı İmparatorluğu eski gücünü kaybetmiş, borçlanmış ve ne yazık ki savaşlar da artık yenilgiler almaya başlamıştı. Bizim devletimizin eskiden adı Osmanlı Devleti mi diye meraklı bakan gözlerle sordum. O da evet oğlum dedi ve Osmanlı Devleti’nin eskiden  ne kadar güçlü olduğunu ve bununla ilgili bir sürü şeyi anlattı. Hatta bir de Osmanlı tokadı varmış onu bile anlattı ve kahkahalar içinde güldüm. Ne güzeldi insanın tarihini dinlemesi karşımda canlı tarih dedem duruyordu ve anlatıyordu  bana her şeyi zevkle. 

Osmanlı elden ayaktan düşünce bunu gören Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları milleti de arakasına alarak vatan yolunda çarpışmaya başladı oğul dedi dedem. Aslında Mustafa Kemal zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir dermiş,(Tanık gösterme)  Yurtta Barış Dünyada barış demiş ama düşmanlar rahat durmamış işte dedi. Ülkemize girmiş o zalim düşmanlar. Çoluk çocuk demeden , ocak, yurt demeden her yeri  yakıp yıkıyor, her insanı yok ediyorlarmış. Düşmanın acıması olmaz evlat dedi bana duygu dolu gözler ile bakan canım dedem. Benim de gözlerim doldu ve o anı canlı yaşıyormuş gibi hissetim bir anlığına. Dedemi  dinlemeye devam ettim. Büyük savaş başlamış ve Mustafa Kemal’in önderliğinde mücadelemiz başlamış. En büyük mücadele cephelerin cephesi Çanakkale Cephesinde başlamış. Atatürk bu cephede askerlerine örnek olmak ve güç vermek için şunu demiş: Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum….” (tanık gösterme) Demiş ve askerler büyük bir azim ile başlamış düşmanla çarpışmaya ve düşmanı yok etmiş ve Çanakkale geçilemez denilmiş o yıllarda. 

Çok acılar çekilmiş, çok canlar şehit olmuş, çok canlar gazi olarak kalmış ama vatan kurtulmuş işte dedi dedem. Eline beyaz mendilini alıp göz yaşlarını kurularken ben hemen ona sarıldım ve ben de ağlamaya başladım. Bu cephede çok sayıda insan ölmüş. Ne kadar biliyor musunuz? Çanakkale Cephesi’nde iki yüz elli iki bin kişi yaşamını kaybetmiş.( sayısal verilerden yararlanma)  Farklı ülkelerden insanların ülkemizde ne işi varsa onlar da diğer İngiltere ve Fransa’nın kışkırtması ile ülkemize gelmiş . Herkes kendine bir pay almış ama durur mu hiç Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve milletin kahraman evlatları. Hep bir olmuş atmış düşmanı yurttan. Bağımsız olmuş vatanımız, kurulmuş yeniden Türkiye Cumhuriyeti olarak. Ülkemizin kahraman evlatları diğer ülkelerin esir insanlarına (karşılaştırma) örnek olmuş ve bizim evlatlarımız kahramanca, korkmadan, yılmadan, yıkılmadan temizlemiş yurdu ve ölüme seve seve gitmişler. Kurtulmuş vatanımız, yeniden bahar gelmiş bu topraklara, nazlı bayrağımız nazlı nazlı bakar olmuş kendi toprağına. Kuşlar yeniden ötmeye başlamış, insanlar yeniden normal yaşamına dönmüş ve tabiat bir yeşil cennete dönüşmüş adeta. (benzetme)

Yenilikler ve güzellikler  gelmiş vatanıma. Atatürk çok çalışmış bu vatan için. Atatürk'ü örnek al kendine dedi güzel gözlü dedem.(Örneklendirme, örnekleme) Alacağım elbette dedem Atatürk hiç örnek alınmaz mı dedim gülerek. Ona çok şey borçluyuz dedi dedem. Onu bir aslana benzetti ve aslan Mustafa Kemal, yiğit Mustafa Kemal (benzetme)diyerek konuyu bitirdi. Birazını da yarın anlatayım oğul yaşlandık artık yoruldum diyerek yerinden yavaşça kalktı ve elimi eline alarak bana sarıldı ve birlikte dışarıya gezmeye çıktık. Sabahki kapalı hava yerini açık havaya bırakmıştı. Galiba savaş bitmişti ya ondan hava da açmıştı gökyüzü karanlık bulutlara elveda demişti sanki.