Oktay Sinanoğlu’nun Türk Dili İle İlgili Güzel ve Anlamlı Sözlerini Bulup Defterinize Yazınız ve Bu Sözleri Sınıfta Tartışınız. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Oktay Sinanoğlu’nun Türk Dili İle İlgili Güzel ve Anlamlı Sözlerini Bulup Defterinize Yazınız ve Bu Sözleri Sınıfta Tartışınız. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Oktay Sinanoğlu’nun Türk Dili İle İlgili Güzel ve Anlamlı Sözlerini Bulup Defterinize Yazınız ve Bu Sözleri Sınıfta Tartışınız.

 Oktay Sinanoğlu’nun Türk Dili İle İlgili Güzel ve Anlamlı Sözlerini Bulup Defterinize Yazınız ve  Bu Sözleri Sınıfta  Tartışınız.

 

Ana dilimiz Türkçe çocuklarımıza ilk öğreteceğimiz şeydir. Ana dilini öğrenmeyen , onu iyi yazmayan bir çocuk ne yazık ki benliğini de kaybetmeye mahkum kalacaktır. Batı dillerini özenti bir şekilde kullanmak yerine kendi dilimize yönelmek ve kendi dilimizin zenginliğini çocuklarımıza öğretmek ve bunu kendimizin de öğrenmesini sağlamak en büyük sorumluluğumuz olmalıdır. Bizim dilimizi öyle zengin öyle güzel bir dildir ki dünyanın en çok konuşulan dilinden kat kat daha zengin bir dil, zengin bir hazinedir. Dilimize yönelim ve onun bize neler kattığını öğrenmek için çok okuyup araştırmaya devam edelim.


“Türkçeye kakışlanan her İngilizce bozuntusu sözcük, benim böğrüme batırılmış bir dikendir.”

“Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”

“Yalnız “Hassasiyet” dediniz de, şunu da söylemeden geçemeyeceğim: “Atatürk’ün Ne Mutlu Türküm Diyene” lâfını dağlar, taşlar yazıyor. Seneler sonra biz öğrendik ki tesadüfen, onun baş tarafı varmış. Atatürk öyle dememiş. Atatürk demiş ki, “Türk demek, Türkçe demektir, ne mutlu Türküm diyene” demiş. Çünkü Türk olmanın birinci unsuru, Türkçe, her şeyi Türkçe’yle yapmaktır. Ayrıca istediği kadar yabancı dil bilsin, kişioğlu önce kendi ülkesinin dilini iyi bilmelidir. Zaten kendi dilini iyi biliyorsa, yabancı dili de iyi öğrenir, kolay öğrenir, bilimi, düşünmeyi de.”

“Bakınız arkadaşlar, ben belki çok yaşamam. Fakat siz ölene dek, Türk gençliğini yetiştirecek ve Türkçenin bir kültür dili olarak gelişmeye devamı yolunda çalışacaksınız. Çünkü Türkiye ve Türklük, uygarlığa ancak bu yolla kavuşabilir.”

“Kendine itibarı olana herkes itibar eder. Sen kimliksiz, yılışık olursan kimse seni ciddiye almaz.”


“Sayın hanımefendi karşısındaki İtalyanlara dönüyor, tabii ne kadar İngilizce bildiğini gösterecek, "Do you speak English 'demeye kalkıyor; onlarda İtalyanca cevap veriyor. Yanındakilere dönüp, ' Yahu bunlar ne biçim bilim adamı, İngilizce bile bilmiyorlar, "diyor. Çünkü o karıştırmış, bilim adamı olmakla, Tarzan olmayı.”

“Kendi dilinde düşünemeyen, her an dolaylı da olsa kendi dil ve kültürünün değersiz olduğu kendisine telkin edilen bir çocukta kimlik, benlik, haysiyet duyguları nasıl gelişebilir?"

“Öğretmenler! Atatürk size güvenmedi mi? Neredesiniz? Hangi kuvvet, hangi ücret sizi bir Türk çocuğuna ders verirken, yabancı dil dersi dışında, İngilizce konuşmaya zorlayabilir, teşvik edebilir? Derslerinizi Türkçe veriniz ki çocuklar konuyu iyi öğrensin. Onların kafasına her gün vurur gibi aşağılık duygusu, ulusal kimliksizlik aşılamayı kabul etmeyiniz. Öğrenciler, gençler! Atatürk'ün gençliğe hitabesi işte bu günler için yazılmıştı. Siz sömürge evlatları olmayacaksınız. Atatürk'ün ümidini boşa çıkartmayacaksınız. Yabancı dilleri de, ama önce kendi dilinizi, edebiyatınızı, tarihinizi iyi öğreneceksiniz.”


“ Dil gemisi batarsa gönül de batar.”

"Gönül” gibi kelimelerin batı dillerinde karşılığı yoktur. Çünkü batıda böyle kavramlar hâlâ yoktur. Derin, eski kültürleri olan Asya milletlerinde vardır.”

“Türkiye'ye baktığınız zaman topyekûn olarak bir benlik, kişilik ve kimlik intiharına kalkışmış bir toplum daha göremezsiniz. (...) Nereye gittiğimizin farkında değiliz.”

“Atatürk'ün son nefesindeki şu sözlerini unutmamalıyız: "Arkadaşlar selâm, dil çalışmalarını sakın gevşetmeyin."

“Descartes'ı bilen ama, Gazali'yi hiç duymamış bir Türk genci düşünülemez.”

“İki dil bilen iki insan eder ama kendi dilini bilmeyen eksi yüz insan eder”


“Yıllardır Amerika'da yaşayan bir bilim adamı olarak İngilizce'nin ne kadar kısır bir dil olduğuna yakından şahit oldum. Yeni kelimeler üretmeye çok müsait olan Türkçe bu açıdan dünya bilim dili olmalıdır."

“Amerika veya İngiltere ; peki, niye birkaç ay Japonya, Fransa, veya Çin değil? Niye, dünyanın, Batı'nın hala inceleyip örnek almaya çalıştığı ünlü Osmanlı Türk devleti idari düzeni öğretilmiyor. İdarecilerin ufku genişleyecekse dünyadaki, ve geçmişteki çeşitli düzenleri araştırıp tarihimize, kültürümüze, toplumumuza özgü bir düzen tasarlamaları gerekmez mi? Yoksa amaç, sadece yüzeysel bir "Amerikanofil" cilik, bir Anglo-Sakson muhipçiliği mi yaratmak (ya da olanını tahkim etmek)?”

“Öyle bir izlenim yaratıldı ki, sanki artık dünyanın dili İngilizce olacak, başka dillere lüzum kalmayacak. Bu strateji dünya üzerinde en çok (nedense?) Türkiye’de başarılı oldu. En büyük ağırlıkta, öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’ye verilmişti.”

“Yabancı dil bilmek, ana diline çevirebilmek demektir. Türkçesini bilmediği için çeviremeyen kişiler, yabancı dil bilmekle, öne sürüldüğü gibi, bir kişilik daha kazanmış olmaz, kendi kişiliğini de kaybetmiş olur.”




“Gereken yabancı diller, her yerde olduğu gibi ayrıca öğrenilir ama kendi muhteşem dilini kaldırıp atmak gafletlerin en büyüğü; attırmak, buna alet olmak, ihanetlerin en alçakçası ve hesabı bir gün sorulacak bir insanlık suçudur.”

“Bir insan ancak kendi dilinde bilim yapabilir. Yabancı dille eğitim, Batılıların bu ülkenin geleceğini karartmak için pazarladığı dehşetli bir oyundur. Bilim yapmak için önce ateş, sonra da haysiyet, kendine güven gerek. Bu yöntemle aşağılık duygusunu baştan aşılıyorlar çocuklara. Böyle yetişenlerle bilim yapılamaz.”