Anneme Verdiğim Söz Adlı Şiiri Okuyup Aşağıdaki Soruları Cevaplayınız

 

Anneme Verdiğim Söz Adlı Şiiri Okuyup Aşağıdaki Soruları Cevaplayınız


Dürüstlük kavramı ile ilgili duygu ve düşüncelerim şunlardır: Dürüstlük insanın net olmasıdır. Özü ve sözünün bir olmasıdır. Güvenilir insan, adaletli insan, alın teri ile ekmeğini kazanan insanalar dürüst insanlardır ve toplum tarafından hafızalardan silinmeyecek olan kimselerdir. Çünkü böyle kimseler asla unutulmazlar. İnsan her zaman doğru ve dürüst olmalıdır.


ANNEME VERDİĞİM SÖZ

Ben güzel olacağım

taşıyacağım hep

akan suların güzelliğini

 

Ben iyi olacağım

Ellerim açılacak gece gündüz

Bir bitki iyiliğinde

 

Ben doğru olacağım

Doğru

 

* Sizce şiirdeki çocuk iyi, doğru ve güzel olacağını söylerken ne demek istemiştir?

cevap: Hayatında yalanlara başvurmayacağını, su berrak ve temiz kalacağını söylemek istemiştir. Güzel değerlere sahip olacağını ve bu değerleri uygulayacağını anlatmıştır. Dürüstlük gibi, doğruluk gibi, iyi insan olma gibi.

 

* Sizin doğruluk tanımınız nedir?

cevap: Dürüst olmak, yalan söylememe, insanları aldatmama, güvenilir olma ve ne diyeceksek açıkça söylemek, lafı dolandırmadan diyeceklerimizi ifade edebilmek, insanların güvenini boşa çıkarmamak bana göre doğruluğun tanımıdır. Kısaca doğruluk;  halk dilindeki anlamı dürüst olmak, doğru yoldan gitmek ve adaletli olmak anlamlarına gelmektedir.

Adam Adamı Bir Kere Aldatır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Adam Adamı Bir Kere Aldatır Atasözü İle İlgili Kompozisyon


İnsanlar arasındaki ilişkilerde iyi niyeti  kötüye kullanıp aldatıcı olanlar bunu ancak bir kez yapabilir. Bu tutumları onlara bir defalık  kazandırsa da  bu olay duyulacağı için bir daha kimse  onlarla iş yapmaz, dolayısıyla uzun vadede zararlı çıkarırlar. Bunun için de atalarımız Adam adamı bir kere aldatır sözünü söylemiştir.


 Aldatan insan aslında en büyük zararı kendisine vermiştir. Çünkü aldatan insanlara kimse bir daha güvenmez. Böyle kimseler doğru dürüst ve güvenilir olmadığı için toplum tarafından da dışlanır ve yalnız kalırlar. Bundan dolayı da Sevgili Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde şu sözü söylemiştir: “Bizi aldatan bizden değildir.” Aldatmanın hiçbir dinde yeri yoktur. Kimi insanlar  yalancı oldukları için, insanları kandırabilir, onlara ihanet edebilir ama en büyük ihaneti aslında kendileri için yapmışlardır.


 Çünkü insanlar birinci yalanın arkasından ona bir daha asla inanmayacaklardır. Bundan dolayı iyi insan, doğru insan olmaya özen göstermeliyiz. Böylece toplum içinde saygın bir yerimiz olur, Allah da  aldatmayan insanları sever. Bunun için doğru yoldan asla ayrılmamalıyız.

Atasözü Örnekleri ve Anlamları (10)

 

Atasözü Örnekleri ve Anlamları (10)


Kuştan korkan darı ekmez:  Her işin kendine göre zor ve riskli yanları vardır. Tehlikeleri göz önüne alarak işe girişmekte çekingen davranan kimse amacına ulaşamaz. Amacına ulaşmak isteyen kimse bunları göze almalıdır.

Kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz: Karşılıksız yapılan hiçbir iş yoktur.

İki kişiye bir börek, sana ne gerek: Bir işi hakkıyla yapanlar karşılığını almaya hak kazanır. Yapmayanlar ise herhangi bir istekte bulunamazlar.


Keçinin otladığı yerde oğlağı da otlatırlar: Küçükler büyüklerin tutum ve davranışlarını örnek alırlar.

Gem almayan atın ölümü yakındır: Kendisine söylenilen sözleri dinlemeyen kişi bu davranışının zararını her zaman görür.

Gevşek tükürüğün sakala zararı vardır: Güçlü olmak insanın rahat ve güvenli olmasını sağlar. En basit bir tembellik insan için sıkıntı yaratır.

Haramın binası olmaz: Kötü yollardan elde edilen kazanç, hiçbir işe yaramadan yok olup gider.

İşi olmayanın aşı olmaz: Kendisinin veya ailesinin geçimini sağlamak için herhangi bir yerde çalışmayan kimsenin elinde yiyecek parası olmaz.


Kuyu kazmadan suyunu haber verir: Bir işin sonu başlangıcından belli olur.

Lafla duvar örülmez: Sadece konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz.

Sıcağa kar mı dayanır: İsraf en büyük birikimleri bile yok eder.

Ailenizle Arkadaş ve Akraba Ziyaretleri Yapar Mısınız? Bu Tür Ziyaretlerde Neler Sizi Mutlu Eder?

 

Ailenizle Arkadaş ve Akraba Ziyaretleri Yapar Mısınız? Bu Tür Ziyaretlerde Neler Sizi Mutlu Eder?


Toplumsal birlikteliğin sağlanmasında bayramlar çok önemlidir. Çünkü bayramlar insanları bir araya getiren ve daha neşeli, mutlu günlerin geçmesini sağlayan özel günlerdir. Ailemle arkadaş ve akraba ziyaretleri yaparım. Çünkü bayram birliktelik demek, dayanışma demek, sevgi dolu günlerin gülerek geçirilmesi demektir bana göre. Arkadaşlarımı ziyaret ederim, akraba ziyaret ederim. Onlar da bizim eve gelir ve bizi ziyaret eder. Bayram olduğu için annem tatlılar, börekler, çörekler yapar ve arkadaşlarımla birlikte yerim. Bayram ziyaretlerinde beni en çok mutlu eden sevdiğim kişilerle geçirdiğim zamandır.


 Sevdiklerimle birlikte olmak, güzel yemekler yemek, geçmiş anılardan bahsetme beni çok mutlu eder. Çünkü gittiğim yerlerdeki insanlarla mutlaka bir geçmişim vardır ve bu geçmişte yaşananlar da mutlaka konuşulmaya başlanır, ardından kahkahalar, duygusal anlar başlar. Bayramlar benim için çok özeldir. Çünkü bayramlarda insanlarla tokalaşırız ve içten bir samimiyet kurarız. Bu samimi davranışlar beni çok mutlu eder ve kendimi daha değerli hissederim. Ben de karşımdaki arkadaş ve akrabalarıma sarılarak onların benim için değerli olduğunu hissettiririm onlara. 


Yemek sırasında yediğimiz çeşitli yemekler, kuruyemişler, şekerlemeler sohbete ayrı bir lezzet katar ve çok güzel anlar geçirilmiş olur. Büyüklerin ellerinden öperim, küçüklerin başını okşarım. Büyüklerimizin bize harçlık vermesi, şeker vermesi, hediyeler almasına çok mutlu olurum.

Sınıfınızda Mevsim Değişikliklerinin İnsanlar Üzerindeki Etkileri Konulu Bir Tartışma Düzenleyiniz

 

Sınıfınızda Mevsim Değişikliklerinin İnsanlar Üzerindeki Etkileri Konulu Bir Tartışma Düzenleyiniz


Ülkemizde dört mevsim yaşandığı için ülkemizin insanları olarak çok şanslı konumdayız diye düşünüyorum. Çünkü her mevsimin kendine göre farklı yanları vardır.

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Mevsim değişikliklerinin insanlar üzerindeki etkilerine bakacak olursak kış mevsiminde havan genelde kapalı olur ve  güneşi göremediğimiz için  içimizde karamsar duygular oluşabilir ama bunu genele yayamayız. Çünkü kimi insanlar kış mevsimini ve kapalı havayı daha çok sevmektedir. Kış geldiği zaman insanları bir telaş kaplar, herkes kışa hazırlık için aile bütçesini hazırlamaya başlar ve kışlık yiyecekler hazır hale getirilir. Ele güne muhtaç olmama anlayışı hakim olur kışa hazırlanırken. İnsanlar yağan karı izlemeyi çok sever ve ama kardan sonra yolla buz olup kazalar başlayınca durum farklı bir boyuta geçebilir. Kışın kar yağdığı zaman kar topu oynanır, kızakla kayılır ve akşam eve vardığımız zaman sobada pişen kestaneler, patatesler, sobanın üzerinde kaynayan kuşburnu çayı aile sıcaklığını daha çok artırır.


İlkbahar mevsimi yeniden doğuş yeniden diriliş gibidir. Toprak ana uyanır ve her yer yemyeşil olur. Havanın kokusu ve tadı daha bir ayrı olur. İnsanların içi açılır ve karamsar hava yerini aydınlık havaya bırakır.  Yaz mevsiminde hava güneşli olduğu için insan hayata geri dönmüş gibi olur ve güneşe doyarız, denize ve kuma doyarız. Çeşitli rengarenk meyvelere  ve sebzelere doyarız. Yaz mevsimi mutluluk demek, içimizin açılması demektir. Pikniklere gidilir, mangallar yapılır, açık havada istediğimiz kadar gezebiliriz.


Sonbahar mevsimin tadı ise bir ayrı güzeldir. Hüzün mevsimidir aslında sonbahar ama bu hüzün tatlı bir hüzün yaz mevsiminin bitiş hüznü gibidir. Ağa. yapraklarının renkten renge girmesi ve dışarıda renk cümbüşünün yaşanmasına şahit oluruz. Aşırı sıcaklardan kurtulmaya başlarız ve hava hafiften rüzgarlı ve yağmurlu bir hale gelmeye başlar. Yine de sonbaharın da kendine göre güzellikleri ve farklılıkları vardır.

Kendinizi Hangi Mevsimde Daha Mutlu Hissediyorsunuz? Neden? Anlatınız

 

Kendinizi Hangi Mevsimde Daha Mutlu Hissediyorsunuz? Neden? Anlatınız


İlkbahar, kış, sonbahar ve yaz mevsimlerinin kendine göre güzellikleri, farklılıkları, hissettirdiği farklı duyguları vardır. Her mevsimin güzel yanları da vardır sıkıcı yanları da vardır ama ben en çok yaz mevsiminde kendimi mutlu hissediyorum. Çünkü yaz mevsimi geldiği zaman güneşli gün sayısı daha çok oluyor ve güneşi vücudumuzda doya doya hissediyoruz.


 Günler yaz mevsiminde daha uzun ve daha eğlenceli oluyor. Sokağa çıkıp mahalledeki arkadaşlarımla doyasıya  farklı oyunlar oynuyoruz ve kış mevsimindeki gibi sürekli kapalı bir ortamda içeride kalmak zorunda kalmıyoruz. Tatile gidip denizde güneş ve kumun tadını çıkarıyorum. Yaz mevsimin birçok meyvesi oluyor. Karpuz, şeftali, erik, kiraz, kavun, vb bunlardan çokça tüketiyorum ve bunları yediğim zaman da kendimi daha dinç hissediyorum. Sabahın güneşli günlerinde evimizin bahçesinde kahvaltımızı yapıyoruz ve dışarıda daha fazla vakit geçiyor. Bu da beni daha çok mutlu ediyor. 


Doğanın bütün güzelliklerinden faydalanmaya çalışıyorum. Salıncakta sallanıyorum, denizde yüzüyorum, akşam yürüyüşlerine katılıyorum, bisiklet sürüyorum vb. Yaz tatili de olduğu için ailemle daha kaliteli vakit geçiriyorum. Sevdiğim kitapları okuyabiliyorum. İstediğim kadar uyuyabiliyorum ve yeni döneme daha iyi hazırlanıyorum. D vitamini alıyorum güneşten. Yeşil alanlarda daha fazla vakit geçiriyorum ve daha birçok güzelliği yaşayabiliyorum. Yaz mevsimi bana güven veriyor, kendimi daha rahat ve daha mutlu hissediyorum. Dışarıda daha fazla vakit heçirdiğim için bu mevsimi çok ama çok seviyorum.

Aşağıdaki Metni Okuyunuz. Siz Metindeki Askerin Yerinde Olsaydınız Nasıl Davranırdınız? (Yaradaki Bir Tutam Ot)

 

Aşağıdaki Metni Okuyunuz. Siz Metindeki Askerin Yerinde Olsaydınız Nasıl Davranırdınız? (Yaradaki Bir Tutam Ot)


Fransızlar, Çanakkale Savaşı'nda çok ağır kayıplar vermişlerdir. Kirte Savaşları’nda sağ kolunu kaybeden Fransız subayı bir anısını şöyle anlatmaktadır.

“Biz Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştığımız için övünebiliriz. Şiddetli bir süngü savaşından sonra savaş sahasında dolaşırken bir Türk askerinin kendi gömleğini yırtarak bir Fransız askerinin yarasını sardığını gördüm. Tercümanımın aracılığıyla sordum:

“Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?”

Mecalsiz Türk askeri şu cevabı verdi.

“Bu asker yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı… Herhalde resimdeki annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. O kurtulsun, anasının yanına dönsün istedim.”

 

Bu asil davranış karşısında gözyaşlarımı tutamadım. Bu sırada emir subayım, Türk askerinin yakasını açtığında gördüğüm manzara karşısında yanaklarımdan sızan yaşlarımın dahi donduğunu hissettim. Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerden daha derin bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldü.

 

 Sorunun cevabı:  Metnin bende uyandırdığı duygu ve düşünceler şunlardır. Öncelikle çok duygulandım ve gözlerim doldu. Nasıl büyük bir geçmişe sahip olduğumuzu düşünüyorum ve askerimizin gösterdiği asil davranış karşısında ona minnet duyuyorum ve onu şükranla anıyorum. Allah askerimizin mekanını cennet eylesin inşallah. Türk askerinin yerinde olsaydım ben de tıpkı o asil Türk askeri gibi davranırdım ve yaralı olan bir kişiyi öldürmek istemezdim. Çünkü zaten yaralı derdim ve bir de anasının fotoğrafı varsa o ana evlatsız kalmasın isterdim ve yabancı askeri hayattan koparmazdım. Yani tıpkı ecdadımın asil  ve şerefli askeri gibi davranmaya çalışırdım. Kendi yaramı düşünmezdim bile. Çünkü yaram çok ağır olduğu için öleceğimi bilirdim ve bari bu asker yaşasın da vatanına kavuşsun derdim. Duygu ve düşüncelerim bu şekildedir.

Herkesler Doğrudur Sen Doğru İsen Bulunmaz Doğruluk Sen Eğri İsen Bilgilendirici Metin

 

Herkesler Doğrudur Sen Doğru İsen. Bulunmaz Doğruluk Sen Eğri İsen Bilgilendirici Metin


Yunus Emre “Herkesler Doğrudur Sen Doğru İsen. Bulunmaz Doğruluk Sen Eğri İsen” sözü ile insanların önce kendilerinin doğru, dürüst ve güvenilir kimseler olması gerektiği daha sonra çevrelerine yönelmesi gerektiği anlatılmak istenmiştir. İyiliğe önce kendimizden başlamalıyız. Önce kendimiz doğru ve dürüst bir şahsiyet olmalıyız.


 Biz doğru bir insansak bizi kimse kolay kolay eğip bükemez fakat biz dürüst ve güvenilir bir kimse değilsek ortaya da doğruluk diye bir şey çıkmaz. Çünkü eğriysek, yalancı ve samimiyetsiz bir kişiysek önce işe kendimizi düzeltmekten başlamalıyız. Yani önce herkes kendine bir dönüp bakmalıdır. Kendimin yanlışları ne, doğru bir insan mıyım, yanlışlarım nelerdir diye  kişi önce kendini bir süzgeçten geçirebilmelidir. Sen eğri isen kimseden de doğruluk bekleyemezsiniz. Önce kendin doğru insan, güzel ahlaklı insan, emin insan ol diyor Yunus Emre.  


Doğru bir insan olursak daha iyi bir insan oluruz, daha adaletli bir insan oluruz, yetim ve öksüz hakkı yememiş oluruz ve haksızlık karşısında da dimdik durabiliriz. Çünkü doğru insanlar her zaman haktan ve adaletten yana olan kimselerdir. Sen doğru ise eğri zaten belasını eninde sonunda bulacaktır.

Herhangi Bir Hazırlık Yapmadan Sınıfınızda Sevginin Gücü Konulu Bir Konuşma Yapınız.

 

Herhangi Bir Hazırlık Yapmadan Sınıfınızda Sevginin Gücü Konulu Bir Konuşma Yapınız.


Sevgi belli temel öğeler ile ortaya çıkar. Bunlar; ilgi, sorumluluk, saygı ve empatik anlamadır. Sevginin var olduğu yerde huzur vardır, anlama vardır, koşulsuz kabul vardır. Çünkü sevgi tüm yaraları zaman içinde iyileştiren büyük bir güçtür.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım!

Sevgi sayesinde insanlar bir araya gelir. İnsanın empati kurma becerisi sevgi sayesinde daha çok artar. Çünkü sevginin içinde başka insanları anlama, başka insanlara merhamet gösterme, vicdan duygusuna sahip olabilme vardır. Sevgi sadece insanları içine almaz. Doğada yaşayan her canlı sevilmeye layıktır. Bir sokak hayvanına merhamet gösterip onun başını okşama, onun yarasını iyi etmeye çalışma da sevginin gücü sayesinde olur. Çünkü sevgiye doğadaki her canlının gereksinimi vardır diye düşünüyorum. Sevginin olduğu yerde kırgınlıklar olmaz, barış ortamı ortaya çıkar ve insanlar arası iletişim daha sağlıklı ve daha güçlü hale gelir. Örneğin bir öğretmen en yaramaz öğrencisini bile iyi hale getirebilir ve o öğrenci öğretmenine olan sevgisinden ve öğretmeninin de ona olan sevgisinden dolayı kendini değiştirebilir, geliştirebilir ve dünyaya farklı bir pencereden bakabilir. İşte tüm bunlar da sevginin gücü sayesinde gerçekleşir. 


Bir çocuğun başını okşama, ona sarılma, bir yaşlının elini tutup onu karşıdan karşıya getirme, anne ve baba sevgisi almamış olan bir kimseye kucak açma vb işte tüm bunları iyileştirecek olan sevginin gücü, sevginin  değeridir. Sevgi, insanları bir araya getirir ve ortak bir amacı paylaşmamızı sağlar. Sevgi, insanları daha iyi bir gelecek için çalışmaya teşvik eder ve umut verir. Sevgi ile ilgili şu sözü de aklımızda bulundurmak gerekir:  “Sevgi insanı birliğe, bencillik ise yalnızlığa götürür.” der Schiller. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Budur Benim Hayatta Beğendiğim Meslek, Sözün Odun Gibi Olsun Doğrun Tek Sözü İle İlgili Bilgilendirici Metin

 

Budur Benim Hayatta Beğendiğim Meslek, Sözün Odun Gibi Olsun Doğrun Tek Sözü İle İlgili Bilgilendirici Metin


 Milli marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy “Budur Benim Hayatta Beğendiğim Meslek, Sözün Odun Gibi Olsun Doğrun Tek”  sözü ile insanlara şunu mesajı vermek istemiştir: Doğruluk her şeyden daha yüksektedir. Belki doğruları savunmak için farklı bir konuşma tarzı seçebilirsiniz, yani sert olabilirsiniz, hızlı konuşabilirsiniz ama söylediğiniz şey doğru olan bir şey ise  bunun hiçbir önemi yoktur. 


Önemli olan doğruyu olduğu gibi söylemek, doğrunun arkasında durmaktır. İşte bu da insana yakışan en büyük erdemlerden biridir. Çünkü doğru söylendiği zaman, doğrudan yana olunduğu zaman mazlumun hakkı yenmemiş olur, mazlum korunmuş, zalim de hak ettiği cezayı almış olur. Bundan dolayı ses tonumuzun ne kadar kibar ya da kaba olduğu değildir önemli olan. Sözlerimiz dümdüz olmalıdır. Konuşmalarımızı eğip bükmeden doğrudan söylemeliyiz. 


Edebiyat yaparak söylemek önemli değildir . Önemli olan dobra olmak, doğruyu insan gibi konuşabilmek, dürüst olmak, güvenilir olmaktır. İki yönlü olmamaktır. Böyle olunduğu zaman iyi bir insan oluruz. Çünkü doğruyu  savunmuş oluruz.