Köyün
birinde Bahar adında güzel bir kız yaşarmış. Bahar öyle güzel bir kızmış ki
köyün bütün genç erkekleri bu kızı severmiş. Ama Bahar'ın kalbi başka biri için
atıyormuş. Bahar evinin arkasında kimsenin göremeyeceği bir yerde adına "aşk
bahçesi" dediği kendine ait bir bahçe yapmış. Aşk bahçesine öyle güzel
bakıyormuş ki bu bahçeyi kimseye göstermek istemiyormuş. Bir zaman geçmiş ve
bahar gönlünü kaptırdığı Yiğit adlı genç ile evlenmiş. Her akşam penceresinin
önüne oturur hem dışarıda yağan yağmuru izler hem de nakış işlermiş. Yiğit
Bahar'ın nakış işlemeyi sevdiğini bildiği için her akşam nakış işlerken
kullandığı iğneyi ona hediye olarak almış. Bir gün yine böyle nakış işlerken
Yiğit'e şöyle demiş :
- Şu fani dünyada bana ait olan tek eşyam bu iğne. Bu
varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu, bunun dışında elim bomboş, bu iğneyi
de şunun için taşıyorum:
Gönlümün
kurak yollarında çok düşüyorum. Ah gönlümü alan seni izlerken sürekli düşüyorum
ve ellerime, ayaklarıma dikenler batıyor sürekli. Bu iğneyi de dikenleri
çıkarmak için kullanıyorum.
Sevdiğinin
bu sözleri üzerine Yiğit'te ona şöyle söylemiş :
- Bahar'ım sana gönlümü vermekten başka elimden bir
şey gelmez. Ayağına sevgimiz yolunda dikenler batarsa sen o dikenleri elbisene
takılmış bir gül bilmelisin. Bizim aşkımızla ayağına batan bir diken
başkalarının bize sunacağı yüzlerce gül demetinden daha değerlidir.
Bu sözler
üzerine birbirlerine sarıldılar. Sevginin hayat yolunda karşılarına çıkacak
engelleri aşmaktaki en büyük silahları olacağını bilerek birbirlerine bağlılık
yemini ettiler.
Aydan - 7. Sınıf
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme