“İyiliğin Toplum Hayatındaki Önemi Hakkında Bir Konuşma Yapınız.”
Sevgili öğretmenim ve değerli sınıf
arkadaşlarım! Bugün sizlere iyiliğin toplum hayatındaki önemi ile ilgili
konuşmamı sunacağım.
Öncelikle konuya şöyle bir giriş
yapmak isterim:
Aslında her insan doğuştan iyidir ama onları kötü yapan yaşadıkları çevre koşulları, ailenin onlara karşı tutum ve davranışları, kendilerinin kendi öz benliğine karşı saygılı olmayışı, özgüven eksikliği, tembellik, kolaya kaçma vb insanı değerinden uzaklaştıran ve insanın kendi öz bilincinin eksik kalmasına neden olan sebeplerdir. İnsan istediği zaman ve kalbini kötülüklerden tamamen arındırdığı zaman iyi insan olma vasfına ulaşır. İyilik aslında o kadar zor ve ulaşılamaz bir şey değildir. İyi olmak istersin, bunun için paylaşmayı bilirsin, zor günler içinde toplumla uyum içinde olup dayanışmayı bilirsin, zalimlerin yanında değil ezilen ve mazlum olanın yanında durursun, adaletten ve insan haklarından yana olursun ve daha bir çok şeyi yaptığın zaman iyi insan olma kabiliyetine erişirsin. İşte bunları yaptığın zaman da toplum içinde gözde olan kişiye dönüşürsün ve toplum seni her zaman başının üzerinde taşır ve sana olan sevgi, saygı hiçbir zaman eksilmez.
İyi insanlar bu dünyadan göçüp gittiklerinde bile unutulmaz . Çünkü
böyle kimselerin yaptığı eserler, bıraktığı kitaplar, aldığı gönüller ve yardım
ettiği insanlar iyi insanların peşini asla bırakmazlar ve iyi insanlar iyi olarak anılmaya devam ederler. İyi
insanlar her zaman aranan kimselerdir. Kendimizi onların yanında huzur içinde
hissederiz ve onların sevgisine, ilgisine ihtiyaç duyarız. Onlar kim zor günler
geçirirse hemen yardım ederler ve güzel kalpleri asla kirlenmez ve her zaman
temiz ruhlu, yüksek ruhlu olmaya devam ederler. İyilik ile ilgili şu sözü de
unutmamak gerekir:
“İyiliğin şerefi çabuk
yapılmasındadır.” Hz. Ali. Bu söz ile de iyiliğin ertelenmemesi gerektiği
söylenmektedir. Türk masallarından iyiliğe şunu örnek verebilirim:
Aslan ve fare ile ilgili masal oldukça
ünlüdür. Bir gün ormanların kralı, hayvanların baş tacı ve aynı zamanda çok korktuğu
aslan kral hayatını kaybetmiş ve yerine
yavru aslan geçmiş. Yavru aslan da babası gibi hayvanların başı olmuş tüm hayvanlar
kendinden korkmuş. Bir gün küçük bir fare yavru aslana giderek bana kalacak bir
yer verin, ben de siz zor durma düştüğünüz zaman yardım ederim demiş. Aslan
büyük bir kahkaha atarak fareyi küçümsemiş ve farenin kendisine yardım
edeceğini aklının ucundan bile geçirmemiş o anda. Bir gün aslan kral ormanda
gezinirken avcıların tuzağına düşmüş . Büyük bir tuzağa giren aslan ne
yapacağını şaşırmış ve kendisini o tuzaktan bir tülü dışarı .çıkaramamış.
Oradan geçmekte olan o minik fare aslan kralın düştüğü tuzağı görmüş ve tuzağın
iplerini dişleri ile parçalamış ve böylece aslan da tuzaktan kurtulmuş. Yani yapılan iyilik
karşılığını bulmuş ve fare aslan krala olan borcunu ödemiş hem de iyi bir
hayvan olduğunu kanıtlamış. İyiliğin küçüğü büyüğü olmuş. Onun için elimizden
geldiği kadar her zaman iyilikten yana olmalıyız ve hiç kimseyi de küçük
görmeden yolumuza devam etmeliyiz.
Değerli öğretmenim ve sevgili arkadaşlarım konuşmamın sonuna kadar beni sabırla dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme