Ç Harfi İle Başlayan Deyimler ve Anlamları
Çalmadan oynamak: Çok sevinmek.
Çalım satmak: Büyüklük tasarlamak.
Çabalama kaptan, ben gidemem: Bu
işi yapacak becerim yok, lütfen zorlama anlamına gelir.
Çalımına bakarsın çırak durasın
gelir, evine bakarsın sadaka veresin gelir: Gösterişi çok sevmesine rağmen
fakir olan biri için kullanılan deyimdir.
Çalıyı tepeden sürütmek: Kısa yol varken dolambaçlı yollara sapmak.
Çalı çırpı: İnce dal ve çöp parçaları.
Çalımından geçilmemek:
Kibirlenmesinden yanına yaklaşılmamak.
Çalgı çağanak: Çalgı, türküyle,
gürültüyle.
Çabası sana mı düştü? Bu işle senin
alakadar olman gerekmez, sen neden ilgileniyorsun ki, sana ne?
Çalı idi çırpı idi evimdi ya, ayı
idi uyu idi erimdi ya: Evim derme çatma da olsa benim ya o bana yeter. Kocam da huysuz da olsa,
anlayışsız ve kaba da olsa benim
kocamdır onun için evimi de kocamı da çok seviyorum anlamlarına gelir.
Çakaralmaz: Görüşüne rağmen işe yaramayan kişiler için kullanılan
deyimdir.
Çatalkazık: Birbirleri ile
uyuşamayan söz sahipleri.
Çatpat: Beklenmedik zamanda kapı
çalmak.
Çalyaka etmek: Yakasına yapışarak
götürmek.
Çaptan düşmek:
Durumu kötüleşmek.
Çamur atmak: Birini lekelemeye
çalışmak.
Çam devirmek: Bilmeden gereksiz ve yanlış bir
şey söylemek.
Çan çan etmek: Devamlı yüksek bir
sesle konuşmak,
Çarşamba pazarı: Karışık.
Çarçur etmek: Gereksiz para
harcamak.
Çarpık çurpuk: Çok eğri.
Çantada keklik: Elde edilmesi kolay.
Çek arabanı: Çekil git buradan.
Çehre züğürdü: Çirkin yüzlü.
Çatal yürekli: Hiçbir şeyden
korkmayan
Çatık kaş: Öfkeli bakışlar.
Çevir kazı yansın: Söylediği kırıcı
sözü düzeltmeye çalışan insanlar için kullanılmış deyimdir.
Çaputu gümüşlü: Eşyasını çok
kıymetli sayan kişi.
Çattık teyellemesi kaldı: Bu zorlu
ve sıkıntılı durumun arkası da var.
Çekiver kuyruğunu: Ondan hayır
gelmez.
Çapar çiçek çıkardı: İş zaten
kötüydü, daha da kötüye gitmeye başladı.
Çamura basıp çalıya asmak: Bir işi özen göstermeden rastgele yapmak.
Çekip gitmek: Savuşup gitmek.
Çene yormak: Boşa konuşmak.
Çengelde kokmuş etim yok: Kızım
daha evlilik yaşında değil.
Çark etmek: Yüz geri dönmek.
Çarkına okumak: Birine büyük kötülük etmek.
Çekirdekten yetişme: Küçük yaştan
başlayıp yaparak öğrenmek.
Çekişe çekişe pazarlık: Sıkı
pazarlık
Çamura yatmak: Sözünde durmamak
iç.in sudan bahaneler ileri sürmek.
Çene yarıştırmak: Karşılıklı ve devamlı
konuşmak.
Çaputuna, çuluna, aşıklık ne haline? Durumuna bakmadan büyük işlere kalkışma.
Çanak tutmak: Kötü söz veya eylemin
oluşmasına zemin hazırlamak.
Çay kenarında kuyu kazmak: Bir şeye
ulaşmak için o şeyi kolay yoldan etmek varken zor olana başvurmak.
Çekme burun: Düzgün , biçimli
burun.
Çat orada, çat burada, çat kapının
ardında: Her yerde hazır bulunur.
Çanına ot tıkamak: Sesini
çıkmayacak duruma sokmak.
Çelme takmak: Birinin işini bozucu davranışta bulunmak.
Çekidüzen vermek: Dağınıklıktan
kurtarıp düzenli duruma getirmek.
Çekiye gelmemek: Kullanılan
ölçülere sığmamak.
Çatal avuç: İki el yan yana getirilerek birleştirilen avuçlar.
Çile doldurmak: Sıkıntının sona ermesini beklemek.
Çığırından çıkmak: Doğru yoldan ayrılmak
Çığır açmak: Kendinden sonra izlenecek yol oluşturmak.
Çıkar yol: İstenen sonuca ulaştıracak yöntem.
Çıkmaza girmek: Çözümlenemeyen durum oluşmak.
Çıktı dokuza, inmez sekize: Özveride bulunuyor.
Çıkış yapmak: Karşısındakine sert sözler söylemek.
Çıngar çıkarmak: Olay çıkarmak.
Çıt çıkarmamak: Taptaze
Çıkmaz ayın son çarşambası: Hiç bir zaman.
Çift çubuk: Çiftlikte kullanılan araçlar.
Çifte kavrulmuş: Çok pişkin.
Çile doldurmak: Sıkıntının sona ermesini beklemek.
Çiğ yemedim ki karnım ağrısın: Suçum yo ki korkum olsun.
Çifte atmak: Katır, at ve eşeğin
arka ayaklarını savunması. Diğer bir anlamı
umulmadık zamanda kırıcı sözler
söylemek.
Çil yavrusu gibi dağılmak: Toplu haldeki insan ya da hayvanların her birinin bir yana dağılması.
Çimdik atmak: Çimdiklemek
Çivi gibi olmak: Çok sağlam, güçlü.
Çingene pembesi: Göz alıcı çiğ pembe.
Çizmeden yukarı çıkmak: Bilmediği işe karışmak.
Çirkefe taş atmak: Kötülüğünden kaçılan birini kışkırtmak.
Çocukluk etmek: Akılsızca iş yapmak.
Çocuk oyuncağı haline getirmek: Bir işi küçümser duruma düşürmek.
Çorba olmak: Karmaşık duruma girmek.
Çorbada tuzlu bulunmak: Yapılan işe katkıda bulunmak.
Çok harman yeri dişlemiş: Çok tecrübeli.
Çömlek hesabı: yanlış hesap.
Çöpsüz üzüm: Pürüzsüz, kazançlı iş.
Çöpten çelebi: Güçsüz kimse.
Çukurunu kazmak: Birini yıkıma sürükleyecek bir plan yapmak.
Çok olmak: Davranışları dayanılmaz duruma gelmek.
Çoğa varmak: Aşırı davranmak.
Çok görmek: Yapılan şeyi yadırgamak.
Çorap söküğü gibi olmak: İş arka arkaya ve birbirine bağlı olarak çözülmek.
Çoğu gitti, azı kaldı:: Yapılacak işin zor kısmı bitti, azı kaldı.
Çoluk çocuğa karışmak: Evlenip çocuk sahibi olmak.
Çuhasını giymedikçe kenarını kuşandık: Bu konuda benim de bilgim, benim de tecrübem var. Diğer bir anlamı; o güzel şeyin yabancısı değilim.
Çöp atlatamaz: Çok dikkatlidir, aldatılmaz.
Çizmeden yukarı çıkmak: Bilmediği işe karışmak.
Çuldan çuvaldan olmak: Tüm eşyasının elden gitmesi.
Çul tutmaz: Kazandığını harcayan kimse.
Çürük tahtaya basmak: Tuzağa düşmek, oyuna gelmek.
Çürük çıkmak: Sağlam olmadığı anlaşılmak.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme