Ben Bir Köy
Öğretmeniyim Hikaye
Öğretmenliğimin yeni günleriydi henüz.
Yeni atanmıştım. İlk öğrencilerimin karşısına çıkacaktım. Ağrının Doğubeyazıt
İlçesi’nin bir köyüne atanmıştım. Gittiğim köy küçük ama çok şirin bir köydü. İnsanları
ise samimi ve doğaldı. Sınıfa ilk girdiğimde birinci sınıf öğrencilerinin ne
kadar da küçük olduğunu gördüm ve o
kadar masum ve tatlı duruyorlardı ki onların her birini öpesim geldi.
Sınıfa girdiğimde okulun hizmetlisi henüz gelmediği için soba kurulmamış, sınıf çok soğuktu. O küçük masumlar üşümeye başlamıştı. Hemen diğer bir öğretmen arkadaşımla birlikte olup sınıfa soba kurduk ve sınıf çok güzel ısınmaya başladı. Sonra sırayla minik öğrencilerimle tanışmaya başladım. Her biri bahar güneşi gibi tertemiz , dünyanın rengarenk çiçekleri gibi çok güzeldi. Onlarla tanıştıktan sonra her biri ile çok güzel ilgilenmeye ve onlara günden güne daha çok bağlanmaya başladım.
Onlar benim her şeyimdi. Ailemdi, arkadaşlarımdı, çocuklarımdı. Yıllar geçmeye başladı ve böylece o birinci sınıf çocuklarını dördüncü sınıfa kadar getirdim. Hepsi kendine güvenene, güzel ahlaklı ve başarılı çocukla rolmuştu. Onlar da beni çok seviyor ve beni gördükleri zaman gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Nihayet bu şirin köyde görevim sona ermiş ve artık kendi memleketim olan Kayderi2ye gitme vakti gelmiş ve tayinim oraya çıkmıştı.
Öğrencilerim ve velilerim benim için kocaman çiçek yaptırmışlar, bir sürü ev
yemekleri hazırlamışlar ve birçok zahmet içine girerek okula getirmişlerdi. Çok
duygulanmıştım. Sevilmek, ait olmak, öğretmen olmak –böyle bir şeydi galiba.
Her birine sarıldım, gülüştük, ağlaştık ve veda vakti geldiğinde oradan
üzülerek ayrıldım ama vicdanım rahattı. Çünkü hiçbir çocuğumu dört yıl boyunca
üzmemiştim, onları diğer arkadaşlarının yanında rencide etmemiştim ve çok ama
çok sevmiştim. Biliyordum ki onlar da başka insanları incitmeyecek, her şeyden
önce insan olacaklardı.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme