“Benim Küçük Dostlarım” (Halide Nusret Zorlutuna) Kitabında Geçen Özlü Sözler
İdealist ve nitelikli bir öğretmenin kitap gibi okuduğu öğrencilerin canından çok sevdiği, kıymet verdiği öğrencilerini ve anılarını edebi bir dille anlattığı zevkle okuyabileceğiniz güzel bir eserdir. Eseri okuyunca öğretmen olmanın güzelliklerini, zorluklarını anlayacaksınız ve bir solukta okuyacaksınız.
Tutulduğum fikir şuydu: "Cenazeye çelenk göndermek yerine, çelenk parası ile yoksul çocuklara yardımda bulunmak, bu dünya için de, öbür dünya için de daha yararlı, daha hayırlıdır.”
“Çocukları pek severim. ...... Yalnız sevimli, terbiyeli, zeki ve çalışkan olanları değil, -Böylesini herkes sever!- ben sevimsiz, somurtkan, haylaz, hatta aptal çocukları da severim.”
"Zavallılar “neye ihtiyacım olduğunu” bir türlü anlamıyorlardı. Onlar ihtiyacı yemek, içmek, giyinmekle… sadece “para” ile ölçüyorlardı.”
“Zaten beni Doğu gençliğine hayran eden sebeplerden biri de bu üstün zekâları ve itaatleridir.”
“Hakikat, doğacak güneştir, inan! Mümkün mü geceler sabah olmasın?”
"Eğer rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa onun birkaç adım da olsa, arkasından gitmekten çekinmeyiniz!"
“Bazen bir insanı mesut edebilmek için ne kadar az bir şey yetiyor!"
“Bütün güzel ve iyi şeyleri bize kaybettiren, göstermeyen; bütün kötülükleri de korkunç kara kanatlarının altında koruyan, geliştiren "bilgisizlik.”
“Fakat genç öğretmen -eğer biraz da sevimli ve güler yüzlü ve zeki ise- bütün acemiliğine, beceriksizliğine rağmen kendini kolayca sevdirebilir.”
“Okuttuğum yüzlerce ve yüzlerce çocuk arasında bir tane "aptal" görmedim, diyebilirim. Güneşi içine sindirmiş olan kara gözlerinde zekâ parıl parıl yanar. Fakat canları isterse okurlar, istemezlerse okumazlar! Ölçüsüz heyecanlarını ayarlayabilirseniz onlarla başarılmayacak iş, kazanılmayacak savaş yoktur.”
“Yaşınız ister yedi, ister on yedi, hatta ister yirmi yedi olsun, başınızda eğer okul kasketi taşıyorsanız, yola size gözleri şefkat ve hasret yaşlarıyla dolu olarak bakan ihtiyarları hemen selâmlayınız! Ve eğer, rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa, onun birkaç adım olsun, arkasından gitmekten çekinmeyiniz!..”
“Bana “öğretmenim!” diyen ses, beni “annem!” diye çağıran ses kadar sevgili ve kıymetlidir.”
“Bir yaşından, yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap; karşısında uzun uzun, hayran hayran düşünülecek bir bilinmeyenler âlemidir.”
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme