İlber Ortaylı’nın
Bir Ömür Nasıl Yaşanır Kitabında Geçen Güzel Sözler
İlber Ortalı bu kitabında gençlere
güzel nasihatlerde bulunmaktadır. Çok okumalıyız, farklı ülkeleri gezmeliyiz ve
genel kültürümüzü daha iyi hale getirmeliyiz. Sağlığımıza da dikkat etmeliyiz
ve çalışarak, yaptığımız işten zevk alarak bir hayat yaşamaya devam etmeliyiz.
Okunması ve öğrenilmesi gereken harika bir kitaptır.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabında
geçen güzel sözler şunlardır:
“En çok öğretmene dikkat etmemiz
lazım. Bizde model hep öğretmenlerdir, anlattıklarıyla bir dünya kurarlar. Öğretmen
iyiyse, toplumunu kurtarır.”
“Sorumluluk duygusu teşekkül etmemiş
bir adam hiçbir işe yaramaz. Aynı şekilde ağzına hakim olamayan bir kadın da hiçbir
şekilde çekilmez.”
“Okumuş insanın görmesi gereken beş
şehir: Petra, Antakya, Palmira , Efes ve İskenderiye…İstanbul bile bu şehirlerden
sonra ortaya çıkmıştır.”
“Dışarıda da cahil çoktur. Bu
cahillerin bir kısmı ne yazık ki okumuşların arasındadır.”
““Bunca yıldan, bunca tavsiyeden
çıkardığım kanaat şudur: Özel hayatınızla ilgili kimseyi dinlemeyeceksiniz!
Anneniz babanız dahil. Zaten böyle ağır konularda onlarda reaksiyon da olur.
Dinlemeyeceksiniz. Elbette, “Her şeye, her söze kulağınızı tıkayın,” da
demiyorum. Ben sadece, “Kendi yolunuzu kendiniz çizmeye çalışın” diye tavsiye
ediyorum. Nitekim ben yolumu kendim çizdim, buna gayret ettim. Yine de kulaklarımı
her zaman açık tuttum, doğrusu çok işime yarayan tavsiyeler de aldım.”
“Cephede bile kitap okumuştur. Çünkü
Atatürk gerçek bir kitap tutkunudur.”
“Dostoyevski bir dehadır. Müthiş bir
gözlem gücü, yazma kapasitesi vardır ve ruhsal analiz abidesidir. İnsanın
kaderinin tasvircisidir. Her şeyini okuyun ama Suç ve Ceza ile Karamazov Kardeşler’i
okumadan roman okuduğunuzu söylemeyin.”
“Tarihini bil, kendini bil, dilini
bil, senin kendi şanlı geçmişin var.”
“Düşünmesini bilirsen rüyada da düşünürsün.
Birçok iyi fikir insana rüyada gelir, birçok problemi rüyada çözersin.”
“Her şeyden evvel insanların
birbirlerini çok sevmesi lazım. Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey kurulamıyor.”
“Yine de beni umutsuz sanma, çok
umutluyum. Çok şikayet ediyoruz ama benim zamanımda gençliğin bu kadar
potansiyeli yoktu. İşte kolejli bir sürü çocuk vardı; İngilizce öğrenmiş, okulu
bitirir bitirmez Amerika’ya kaçmış. Şimdi mesela Rusça ve Farsça öğrenenler
bile var. Renk renk gençler yetişiyor. Bunlardan yararlanacağız. Bu gençler öne
çıkınca, her yer de birbirine benzemekten çıkacak. Daha dolu dolu bir ülke
olacağız. Umudum budur.”
“Beyninize yeni bir kapı açacak,
size bir değer katacak insanla bir araya geldiğinizde bir şey öğrenirsiniz; bir
şey düşünürsünüz; yeni bir yere bakmaya başlarsınız. Düşünceniz yeni bir boyut
kazanır, yaşamınıza farklı bir bakış açısı eklenir. O boyut bazen yanlış da
olabilir, ziyanı yok; bu yanlış, zaman içinde tashih edilir. Dahası, o yanlış
bile ortalıkta boş boş gezmekten daha iyidir. Dilinizi, intibaınızı, tecrübe ve
görgünüzü geliştiren; dünyaya bakışınızı değiştiren insanlar önemlidir. Onlarla
bir araya gelmeye gayret ediniz; sonra oradan başka yere geçersiniz, sabit
kalmanız şart değildir.”
“Yalnız kalmayı öğrenirseniz
düşünmeyi de öğrenirsiniz.”
“Zavallı Türkçe! Ne güzelsin ve ne
kadar şuursuz, cahil, cüretkâr evlatların var; seni berbat ediyorlar.”
“Şimdiki çocukların mesela
Türkçeleri yok; Fransızcaları, İngilizceleri de yok. Peki neleri var? Boş bir şımarıklıkları
var, kendilerini disipline etme gereği duymamaları var.”
“Biliyor musun, insan en güzel
trende düşünür… Bir konu kafanı kurcalıyorsa; yazmak, anlatmak istediğin şeyleri
kafanda sıralamak istiyorsan, hatta yeniden kurmak istiyorsan, bir tren yolculuğuna
çıkmalısın. Biliyorum, şimdi bir trene atlamayı düşüneceksin ama iş güç diye
bunu erteleyeceksin; sonra da unutup gideceksin. Kafanda tuttuğun her neyse, o
da buhar olacak. İyisi mi, al sen o bileti!”
“25 yaşına kadar öğrendikleriniz
esastır. O yaşlara kadar ne okuduysanız, ne dinlediyseniz, ne gördüyseniz, geri
kalan hayatınızda temel olarak onları kullanacaksınız.”
“Sevgi vermek çok önemli…Sevgiyle
büyüyen her insan iyi bir insan olur.”
“Beraber dolaşmak, bir insanı tanımanın
en iyi yoludur.”
"Hiçbir toplum yetenekli
çocuklarını harcayacak lükse sahip değildir."
“Çocuğunuzu, sadece kendisi
olduğu, çocuğunuz olduğu için sevin. Bizdeki büyük yanılgılardan
biri, insanlarımızın kendi başaramadıkları şeyleri çocuklarından
beklemesidir. Bunu yapmayın, çocuklarınıza kendi yükünüzü yüklemeyin.”
“Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın
yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız
fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün,
keşfedin başkalarıyla ilgilenin, okuyun ,sevin. Bunları dolu dolu yapın ki
izleri yüzünüze yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.”
“Semerkand’ı, Floransa’yı,
Buhara’yı, Roma'yı ve Kudüs'ü görmeden ölmeyin.”
“Bir millet krizle düşmez veya yükselmez;
bir millet ancak insanın eğitim niteliği yüksekse yükselir, gelişir, zenginleşir.”
“Önünde iyi bir örnek yoksa, insan
nasıl çalışacağını bilemez. Çünkü birini ancak meslektaşı adam eder. Bugüne bakınca
ortada böyle bir modelin kalmadığını görüyoruz. Eğitim enstitülerinin ziyan
edildiği günden bugüne dek önümüzde model yoktur. Zira eğitimin temeli öğretmendir. Öğretmen
olmadan okul olmaz.”
“Ancak merak edersen, soru sorarsan
zevk alırsın. Öyle boş boş bakmakla olmaz.”
“İnsana değer katan insanla beraber
olun.”
“Tolstoy okunmadan roman okunmuş
olunmaz.”
“Bir şehri ilk defa görüyorsanız
dinlenmeyeceksiniz.”
“Herkes kendi talihinin mimarıdır.
“Dil, dünyanızı rahatlıkla
değiştirir; sizi farklı, belki hayal bile etmediğiniz yerlere
taşıyabilir. Demek ki içinde bulunduğunuz çevreyi, öğrendiğiniz
dil sayesinde yırtacaksınız. Ama unutmayın, tek bir dil öğrenmek
asla yetmez: En az iki-üç dil bilmelisiniz.”
“Bugünün Türk yazarlarının en büyük
sorunu, kendi lisanını bilmemektir.”
"Mustafa Kemal Atatürk'ün bir
aydın olduğu hakikattir."
“Kimsenin sizi bulmasını
beklemeyin, nitelikli insanları siz arayın!”
“Okuyacağız diye rastgele yerlere
gidip ne kendi hayatlarını ne de ailelerinin cebini mahvetsinler. ... Çocuk iyi
bir üniversiteye geldiyse de çalışacak, çalışacak, çalışacak... Hakkını vere
vere çalışacak; bu kadar basittir. Talebe kantinde oturmaz; Avrupa'da,
Amerika'da öyle kantinde oturan öğrenci göremezsin. Bir öğrenci kantine girer;
yiyeceğini alır, kahvesini içer gider. Bu da en fazla 15-20 dakika sürer,
katiyen yarım saat değildir. Çok açık ki kantinde oturanlar tembeldir.”
“Bakışlar çok önemlidir. İnsanın derinliğini
gözleri ele verir.”
“Hayat telaşından kaç yaşınıza
geldiğinizi fark etmiyorsunuz.”
“İlber Hoca şu kitapların mutlaka okunması
gerektiğini söyler: 1.Osmanlı İmparatorluğu (Halil İnalcık) 2. Batı-Doğu Divanı
( Johann Wolfgang von Goethe) 3. Hafız Divanı 4. İnce Memed ( Yaşar Kemal) 5.
Fuzuli Divanı 6. Timurlenk 7. İslam Uygarlıkları Tarihi ( Corci Zeydan) 8. Bir
Orta-doğu Tarihçisinin Notları ( Bernard Lewis) 9.Savaş ve Barış ( Lev Nikolayeviç
Tolstoy) 10. Kral Lear ( William Shakesper) 11. Yüzbaşının Kızı ( Aleksandr
Sergeyeviç Puşkin) 12.Vanya Dağı ( A. Pavlavic Çehov) 13. Madame Bovary(
Gustave Flaubert) 14.Savaş Günlükleri 15. Semerkant ( Amin Maalouf) 16. Puslu
Kıtalar Atlası ( Ihsan Oktay Anar) 17. Milli Mücadele Başlarken ( Tayyip
Gökbilgin ) 18.Suyu Arayan Adam( Şevket Süreyya Aydemir ) 19.Yeniçeriler (
Resad Ekrem Koçu) 20.Yavuz Sultan Selim ( Feridun Emecen) 21.Devleti Aliyye (
Halil İnalcık) 22.Sultan Alp Arslan ( Cihan Piyadeoğlu) 23. Hüsran ( Şadi
Sirazi) 24.Karamazov Kardeşler ( Dostoyevski ) 25.Kambur ( Şule Gürbüz )”
“Sorumluluk duygun yoksa hak talep
edemezsin. Çünkü hakkın temelinde sorumluluk vardır.”
“Hedeflediğiniz bir konuda harekete
geçmek ve sorumluluk almak istediğinizde, taahhütte bulunacağınızda içeriden
bir ses duyulur: “Evet, ama!” Bu ses, bireyleri konfor alanında tutmaya
çalışan, atılacak adımları engelleyen, küçük adımları bertaraf eden sabotör iç
sestir. Kaynakların kısıtlı ve bir şeylerin birlikte olamayacağı mesajını veren
dar bir bakış açısını sahiplenir. Şüphe ve kendine güvensiz bir hâl ile eyleme
geçilmesini engeller. Yani, gelecekte ortaya çıkacak potansiyelin tersine bir
şeylerin neden olmayacağını açıklar.”
"Hayattan bunaldığınız zaman Bosna'ya gitmelidir. Çünkü İslamiyetin en hoş yaşandığı yer orasıdır... Saraybosna'da Müslümanlık, Osmanlılık ve medeniyet birleşmiştir. Ezan orada sade insan sesiyle okunur, pek güzeldir. İslam dünyası hakkında ümidinizi yitirirseniz de Bosna'ya gidin."
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme