F Harfi İle Başlayan Deyimler ve Anlamları
Fazla gelmek: Gereğinden çok olmak.
Felek yâr olursa: Bir sorun çıkmazsa.
Fareler cirit atmak: Issız bir yer olmak.
Feleğin sillesini yemek: Büyük bir hüsrana, yıkıma uğramak.
Fark etmek: Bir şeyin varlığını sezmek.
Feleğin çemberinden geçmiş: Başından çok iş geçmiş.
Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış: Elindeki işi başaracak durumda olmadığı halde başka işi de üstlenmeye çalışması.
Fazla kaçırmak: Aşırı yemek.
Falan feşmekân: Bildirilmesine gerek duyulmayan birtakım şeyler daha.
Felekten bir gün çalma: Eğlenceli bir gün geçirme.
Fikir yürütmek: Bir konuda kişisel düşüncelerini dile getirmek.
Fındık kurdu gibi: Ufak, tefek, tombulca kadın.
Faka basmak: Tuzağa düşmek, aldatılmak.
Fena olmak: Çok üzülmek.
Fi tarihinde: Belli olmayan eski bir zamanda.
Fırıldak çevirmek: Hileli yollar peşinde gitmek.
Feneri nerede söndürdün: Nerede sabahladın?
Fellik fellik aramak: Telaşla oraya buraya koşarak aramak.
Fenaya sarmak: Kötüye doğru gitmek.
Fenasına gitmek: Üzerinde kötü bir etki yapmak.
Fesat karıştırmak: İnsanları birbirine düşürecek işler yapmak.
Fena gözle bakmak: Birine kötü niyetini belli ederek bakmak.
Felsefe yapmak: Olayın sebep ve sonuçları üzerinde akıl yürütmek.
Ferman dinlememek: Buyruk, kural tanımamak.
Fındık kabuğunu doldurmaz: Konuşmaya bile değmez.
Fark gözetmek: Ayrı davranışlar sergilemek.
Fasulye gibi kendini nimetten saymak: Gereksizce kendine değer vermek.
Fit olmak: Ödeşmek.
Fütur getirmemek: Umutsuzluğa kapılmamak.
Fiyat vermek: Bir şeyi kaça satın alabileceğini söylemek.
Fit vermek: Birini başkasına karşı kışkırtmak.
Foyası meydana çıkmak: Birinin kötü özelliğinin ortaya çıkması.
Fol yok, yumurta yok: Ortada konu ile ilgili hiç bir belirti yokken varmış gibi havaya girilmesi.
Fincancı katırlarını ürkütmek: Kızdırılmaması gereken kişileri kızdıracak işler yapmak.
Fire vermek: Ayıklanma sonunda azılmak.
Fiyat dondurmak: Fiyatın olduğu gibi devam etmesini sağlamak.
Firara kadem basmak: Kaçmak.
Fitili almak: Çok sarhoş olmak.
Fukara babası: Fakirleri koruyup, kollayan.
Fink atmak: Şurada burada keyfine göre dolaşıp eğlenmek.
Fiyat vermek: Bir şeyi kaça satın alabileceğini söylemek.