Toplumumuzda Yaşayan İnsanlar Arasında Saygı Olmasaydı Ne Gibi Sorunlarla Karşılaşabilirdik?

 

Toplumumuzda Yaşayan İnsanlar  Arasında Saygı  Olmasaydı Ne Gibi Sorunlarla Karşılaşabilirdik?


Toplumla iç içe yaşadığımız için herkesin birbirine saygı göstermesi gerekir. Saygının olduğu yerde mutluluk olur, huzur olur, insanlar birbirine karşı daha sevecen olur ve daha çok empati kurar. Saygı olmasaydı büyük bir kaos ortamı oluşurdu. Herkes kafasına göre takılsa, toplumsal kurallara uymasa  toplum parçalanmaya ve dağılmaya başlardı. 


Güçlü olan güçsüzü ezerdi. Zorbalıklar artardı. Toplumun genel ahlaki  büyük oranda darbe alırdı ve gelecek kuşaklara  iyi bir örnek bulmak zor olurdu. Toplumsal gerilim ve şiddet artardı. İnsanlar öfkeli, kavgacı ve aşırı sinirli olurdu.  Saygısızlık beraberinde ayrımcılığı getirirdi. Bunun sonucunda da ön yargılı yaklaşımlar doğardı ve bu da hoşgörüyü ortadan kaldırırdı ve sorunlar hızla büyümeye devam ederdi. Toplumsal dayanışma olmazdı ve toplumsal dışlanma başlardı. Saygısızlık insanlar yalnızlığa itebilirdi ve bu da insanların birbirinden kopmasına ve asosyal  bir yaşam yaşamasına neden olabilirdi. 


Toplumsal güven eksikliği ortaya çıkardı ve kısacası toplum  dağılırdı, çeşitli olumsuz olaylar çıkardı.  Şiddete eğilim artardı ve bunun sonucunda da suç oranları artardı. İletişim sorunları, toplumsal kutuplaşma ve bölünme, eğitim sorunları ortaya çıkardı.

9 Atasözü ve Anlamları

 

9 Atasözü ve Anlamları


Gel demesi kolay ama git demesi güçtür:  Bir kimseyi işe başlatmak, birini misafirliğe çağırmak kolaydır fakat bir kimseyi işten çıkarmak, misafire de git demek oldukça zordur.

Düşmanınki kayar geçer, dostunki koyar geçer:  İnsan için düşmanının söylediği sözler ve yaptığı davranışlar kötü de olsa fazla etki etmez. Ancak dostunun söylediği kötü sözler ve yaptığı kötü davranışlar iz bırakır.

Düştünse toprağa sarıl:  Toprağı eğer iyi işlersen hiçbir zaman seni yarı yolda bırakmaz, seni besler. Zor günleri topraktan elde edeceğin gelirle atlatabilirsin.


Boş ite menzil olmaz:  İşi gücü olmayan, aylak kişinin nerede olduğu belli değildir. Aklının estiği yere gider, aklının estiği yerde kalır. Canı nasıl istiyorsa o şekilde davranır. Ulaşmak istediği belirli bir amacı yoktur, geleceğini hiç düşünmez.

Boş eşek yorga gider: Üzerinde bir görev bulunmayan kaygısız kişi sorumluluktan uzak, rahat rahat, istediği gibi yaşar.

Altın ateşte, insan mihnette belli olur:  Her maddenin değerini gösteren belirleyici bir etken güç vardır. İnsanın da değerini gösteren zorlukları yenme azmi, sıkıntılara dayanma ve benliğini koruma gücüdür.

Diken battığı yerden çıkar:  İnsan sıkıntıya düştüğünde bunun sebebini iyice araştırıp o nedenleri ortadan kaldırırsa sıkıntıdan da kurtulur.


Duvarın kulağı var, gözünü de unutma:  Bir işi sonsuza kadar asla sır olarak kalamaz. Mutlaka bir yerden, bir sebepten açığa çıkar.

Düğün aşı savulduktan sonra gelen vah vah yer:  Her iş zamanında ve yapılması gereken biçimde yapılmalıdır.

Olumsuz Bir Olayla Karşılaştığınızda Kendinizi Nasıl Hissedersiniz? Böyle Bir Durumda Neler Yaparsınız? İyimser Bir Kişiliğe Sahip Olmak Neden Önemlidir?

 

Olumsuz Bir Olayla Karşılaştığınızda Kendinizi Nasıl Hissedersiniz? Böyle Bir Durumda Neler Yaparsınız? İyimser Bir Kişiliğe  Sahip Olmak Neden Önemlidir?

 

Olumsuz bir olayla karşılaştığımda kendimi kötü hissederim ve üzülürüm. Canım sıkılır, duruma göre öfkeli olurum, duruma göre duygusal olurum. Duruma göre ise çaresiz hissedebilirim. Yani o andaki olayın ciddiyetine bağlı olarak duygu ve düşüncelerim de değişebilir.


 Olumsuz bir olayla karşılaştığım zaman ilk olarak sakin kalmaya çalışırım ve soğukkanlılığımı kaybetmem.  Olayı barışçıl yollardan çözmeye çalışırım ve iyimser olmaya çalışırım. Kötülüğün olmaması için elimden gelen çabayı gösteririm. İyimser bir kişiliğe sahip olmak olayları büyütmeden  barış ortamını sağlaması açısından önemlidir. İyimser düşündüğümüz zaman kalbimizi de temiz tutmuş olurum ve vicdanımızı ve kalbimizi kirletmemiş oluruz. İyimser olmak kişiyi toplum içinde de saygın bir konuma ulaştırır. 


Bu dünya imtihan dünyasıdır. Biz everilen ömür de sayılıdır. Ölüm kadar hiçbir şey ciddi olamaz. Onun için olayları büyütmemek gerekir. Bir gün öleceğimiz düşünerek her şeye kafayı takmamak gerektiğini ve bunun için de iyimserlikten yana olmayı tercih ederim. Olaylara iyimser taraftan bakmak kişiyi daha akılcı düşünmeye  yönlendirir ve sorunlar daha tatlı bir şekilde çözülmüş olur.

Dostlukların ve Arkadaşlarının Bitmesinin Nedenleri Konusunda Bir Konuşma Yapınız.

 

Dostlukların ve Arkadaşlarının Bitmesinin Nedenleri Konusunda Bir Konuşma Yapınız.

 

Dostlukların ve arkadaşlıkların kurulması insanlar için çok faydalıdır. İnsanlar başka insanlarla yaşamak, onlarla alışveriş etmek, sohbet etmek zorundadır. Çünkü bunlar sosyal ihtiyaçlardır. Her ne kadar dostlukların ve arkadaşlıkların olması güzel bir durum olsa da sadece çıkar odaklı dostluk ve arkadaşlıkların olması ise çok çirkin bir durumdur.

 

 

Sevgili öğretmenim ve değerli arkadaşlarım,

Dostlukların ve arkadaşlıkların bitmesi iyi olan tarafın canını acıtır ve iyi olan dost ya da arkadaş büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Arkadaşlık ve dostlukların bitmesinin nedenleri şunlardır: Güvenin sarsılması ve bir tarafın diğer tarafa ihanet etmesi ve bütün güvenini boşa çıkarması, sadakatsizlik, yüzüne gülüp arkadan kötü sözler söyleme ve dostunun iyiliğini istememe, işi bitenin bir daha geri dönüp nasılsın diye aramaması, birbirine ayrılmayan zaman, bilerek ve isteyerek dostuna duygusal veya fiziksel zarar vermek, yaşanılan yerlerin değişmesi ve araya uzun mesafelerin girmesi, kültürel farklılıkların artması, hayata bakış açısının yıllar içinde değişmesi, bir tarafın diğer tarafın ilerlemesine engel olması, başarılı olunduğu dostunun takdir edememesi, zor günlerde birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olunmaması, birinin zaman içinde kibirli davranışlar içine girmesi, maddi gücü iyi olanın maddi gücü iyi olmayana farklı davranmaya başlaması ve daha birçok neden dostlukları ve arkadaşlıkları sona erdirir.

 

Bunların olmaması için dostların birbirine güven bağı ile bağlanması gerekir. Aradaki sevgi ve saygının kaybolmaması ve uzun ömürlü olması gerekir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Gözüm Arkada Kalmayacak Metninin Soruları ve Cevapları

 

Gözüm Arkada Kalmayacak Metninin Soruları ve Cevapları


1) Atatürk, yürüyüş sırasında kime rastlamıştır? Onunla Neler konuşmuştur?

cevap: Atatürk yürüyüş sırasında küçük bir çocuğa rastlamıştır. Ona adını sormuştur, nerede oturduğunu sorumuştur, okulda ne okuduğunu sormuştur, kendisini tanıyıp tanımadığını sorumuştur, büyüdüğü zaman ne olacağını sorumuştur, asker olup da ne yapacağını sormuştur.

 

2) Küçük çocuğun hangi cevabı üzerine Atatürk, çocuğu alnından öpmüştür?

cevap: Düşman bu topraklara olur da bir daha ayak basarsa onu buradan kovacağım demesi üzerine Atatürk Cemil adlı çocuğun alnından öpmüştür.


 3) Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kimlere emanet etmiştir?

 cevap: Atatürk Türkiye Cumhuriyeti2ni Cemil  ve Cemil gibi asil çocuklara ve gençlere emanet etmiştir.

 

4) Atatürk, metnin sonunda yer alan sözüyle neyi vurgulamıştır?

metnin sonunda yer alan söz şudur: Evet beyler, görüyorsunuz ulusun bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. Bu eseri, cumhuriyeti, ben onlara bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak. Bu söz ile milletinin çocuklarına güvendiğini ve onların cumhuriyete sahip çıkacaklarına olan inancını dile getirmiştir. Vatanından temiz insanlar çıkacağını ve onların da sonsuza kadar cumhuriyete sahip çıkacağını söylemek istemiştir.

 

5) Sizce, Atatürk, Türk gençliğine niçin güvenip inanmıştır?

Çünkü Türk gençleri vatan ve millet sevdalısı gençlerdir. Vatanlarını canı pahasına koruyan gençlerdir ve cumhuriyete sahip çıkacak onlar olduğu için gençlere güvenmiş ve inanmıştır.

Ya Olduğun Gibi Görün Ya Da Göründüğün Gibi Ol Sözü İle İlgili Hikaye

 

Ya Olduğun Gibi Görün Ya Da Göründüğün Gibi Ol Sözü İle İlgili Hikaye


Okulumuza bu yıl yeni bir öğretmen gelmişti. Öğretmenimizin adı Aylin’di. Aylin Öğretmen sapsarı saçları olan, masmavi gözleri olan güzel mi güzel bir öğretmendi. Boyu çok uzun, fiziği de çok güzeldi. Bizim de Türkçe  derslerimize girmeye başlamıştı. Çok nazik ve tatlı bir öğretmendi. Bir gün ders yaparken hepimize kendiniz gibi olun çocuklar, birilerinin taklitçisi olmayın, birilerinin yüzüne karşı ayrı arkasından arı konuşmayın derdi.  Yoksa siz dürüst bir insan olmazsınız derdi. Öğretmenimiz bunu dediğinde aklıma hemen komşumuz  Selma Teyze geldi. Selma Teyze bizim evimize geldiğinde annemle dedikoduya başlar ve  kendi yakınlarının dedikodusunu yapardı.

 

Bir gün yine bizim eve geldi ve bu defa da eltisinin arkasından atıyordu. Ha bire bir şeyler söylüyordu. Annem de onu yatıştırıyor ve  bunları eltine söylesen daha doğru olur Selma abla diyordu. O gün Selma Teyze bizdeyken zilimiz çaldı ve gelen Selma Teyze’nin eltisi Fatma Teyzeydi. O da annemi çok severdi ve ama o Selma Teyze hakkında anneme kötü bir şey söylemez, hiç dedikodu yapmazdı. Göründüğü gibi biriydi, netti, dürüsttü.  Fatma Teyze gelir gelmez Selma Teyze hemen ona sarıldı, canım cicim dedi. Sanki az önce onun arkasından konuşan Selma Teyze değil de başka biriydi.

 

Çok şaşırmıştım ama çok da üzüldüm. Çünkü bu davranış hiç doğru değildi.  Mevlana ne güzel söylemişti Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol diye ama bunu Selma Teyze’de görmek imkansız gibi bir şeydi. Az sonra ikisi de kalkıp gitti ve arkasından yorum bile yapmadık sadece üzülmüştük. Çünkü bir insan nasılsa öyle görünmeliydi dedik.

Bir Yarışmayı Kazanmayı Çok İstediğinizde Neler Yaparsınız? Söyleyiniz

 

Bir Yarışmayı Kazanmayı Çok İstediğinizde Neler Yaparsınız? Söyleyiniz


Bir yarışmayı kazanmak insana çok güzel duygular hissettirir ve çok mutlu eder. Ben de bir yarışmayı kazanınca çok mutlu olurum ve kendime olan güvenim fazlası ile artar. Bir yarışmayı kazanmak için şunları yaparım: Öncelikle  yarışmanın ne olduğunu, kurallarını öğrenirim. Daha sonra amacımın ne olduğunu belirlerim ve bu yarışmayı neden kazanmam gerekli diye düşünürüm ve sonra çok çalışmaya, alın teri dökmeye başlarım ve azimli olurum. 


Asla pes etmem. Çalışırken sürekli de  pratik yaparım. Kendime güvenirim ve inanırım. Dışarıdan gelen olumsuz eleştireler de olumlu eleştirilere de açık olurum ama olumsuz olanlardan da olumlu olanlardan da fazla etkilenme. Çünkü kendi iç sesimi dinlerim ve kazanacağıma olan inancım tam olurum. Kendim olumlu düşünürüm. Yardıma ihtiyaç duyduğumda çekinme ve ailemden, arkadaşlarımdan, öğretmenlerimden yardım alırım. 


O yarışmayı kazanmak için yeterli ve dengeli beslenirim, erken yatar erken kalkarım ve sağlığıma dikkat ederim. Zamanımı iyi planlarım ve boş yerlerde vaktimi öldürmem. Sakinliğimi korurum ve panik atak içinde hareket etme. Önemli olan sakinliği koruyabilmek, amaca odaklanmak ve çok çalışmak ve elbette kendine inanmaktır.

Moni’nin Sorunla Karşılaştığında Nasıl Bir Tutum Sergilediğini Hatırlayınız. Onun Yaklaşım Tarzına Göre Siz Bir Sorunla Karşılaştığınızda Nasıl Davranmanız Gerekir?

 

Moni’nin Sorunla Karşılaştığında Nasıl Bir Tutum Sergilediğini Hatırlayınız. Onun Yaklaşım Tarzına Göre Siz Bir Sorunla Karşılaştığınızda Nasıl Davranmanız Gerekir?

Moni, oyunlarda karşılaştığı problemleri çok seviyordu. Ona göre oyunda bir sorun varsa öğrenme fırsatı da vardı. Bir problem varsa bir çözüm yolu da vardı. Problemler onu yıldırmazdı. Pes etmek ona göre değildi. Her zaman, her yerde bir çözüm üretebileceğine inanıyordu. Moni olaylara bu şekilde yaklaşmıştı. 


Moni hayal gücünü kullanmıştır ve hayal gücü sayesinde arkadaşları ile birlikte topsuz bir basketbol oyunu oynayarak eğlenmişler, birlikte olmanın tadını doyasıya çıkarmışlardı. Hayal gücüne sahip olmak çok güzeldir. Bazen can sıkıcı sorunların olması güzeldir çünkü insan bu durumda daha üretici oluyor ve daha farklı çözüm yolları bulabiliyor. Bizde bir sorunla karşı karşıya kaldığımızda hemen pes etmemeliyiz. Hayal gücümüzü kullanmalıyız, yaratıcı düşünme becerisine sahip olmalıyız. 


Bir oyun oynamak  için illa bir alet ya da bir eşya gerekmiyor. Hayal gücümüz sayesinde de konuşarak harika oyunlar ortaya koyabiliriz ve bu da gayet güzel olur diye düşünüyorum. Yeter ki hayal gücümüzü geniş tutalım ve işleve takılmayalım. Yani top oynamak için ille de topun olması gerekmiyor. Azimle yılmayalım ve yeni şeyler düşünelim. Kısacası;  sakin ol, düşün ve paylaş, çözüm üret, arkadaşlarınla paylaş, denemekten korkma, eğlenceli ol, pes etme.

İyilerin Zekası Vicdan ve Merhamettir Sözü İle Kompozisyon

 

İyilerin Zekası Vicdan ve Merhamettir Sözü İle Kompozisyon


Kendini geliştirmiş, kendini seven ve başkalarını da seven, kendine iyilik eden ve başkalarına da iyilik eden kimseler saygı duyulası kimselerdir. İyi insanların en önemli özelliği vicdanlı ve merhametli insanlar olmasıdır. Zeki bir insan  başka canlılara zarar vermez, başka insanlara zarar vermez ve hep iyiliği kalbinde taşır. Kötü insanlar ise kendilerini geliştirmedikleri için, cahil oldukları için aklını iyi kullanmazlar ve kötülükten, vicdansızlıktan yana olurlar. İyi insanlar kimseye karşı kötülük düşünmezler ve yapmazlar. 


Ellerinden geldiği kadar insanların işini kolaylaştırırlar, zor durumda olanın yanında olurlar, biri haksızlığa uğradığı zaman haklı olanın yanında olurlar. Yani adaletli davranırlar. Güçlü olana değil haklı olana destek olurlar. Vicdanlı ve merhametli kimseler odlukları için insanlar tarafından sevilirler ve Yüce Allah da iyi insanları çok sever. İslam dininde de iyilik ile ilgili şu hadisi şerif söylenmiştir: “İyilik güzel ahlâktır. Kötülük ise vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”  


İşte tüm bunlar için iyilikten yana, dürüstlükten yana olunmalıdır. İyi insanlar vicdanları ve merhametleri olduğu için güzel işler başarırlar. Çünkü zeki kimselerdir. İnsanların gönlünü alır, hayır duasını alırlar ve kimseden de kötülük görmezler. Zeki oldukları için düşmanları çok olmaz aksine dost kazanmaya başlarlar.

Şeytanla Ortak Buğday Eken Samanını Alır Atasözü İle Kompozisyon

 

Şeytanla Ortak Buğday Eken Samanını Alır Atasözü İle Kompozisyon


 Kurnaz ve hileci kimse ile ortak olmayın. Kazancı kendisi alır, zararı size bırakır anlamında söylenmiş bir atasözüdür. Kimi insanlar o kadar kurnazdırlar ki böyle insanları gördükçe  şeytanın ne suçu var insanın kendi içindedir şeytanlık dersiniz. Çünkü bu tarz insanalar küçük hesapların peşinde koşan, sadece kendi çıkarını düşünen hileci kimselerdir. 


Böyle kişilerle ortaklık kurulduğu zaman kazancın hepsini kendileri alır ve size de hiçbir şey kalmaz. Sadece pişmanlık duygusu yaşarsınız ama iş işten geçmiş olur. Bunların olmaması için sağlam karakterli insanlarla iş yapmalıyız, herkese hemen inanmamalıyız. İyice tanımadığımız, güvenmediğimiz insanlarla büyük işler yapmamalıyız ve önemli kararlar almamalıyız. Yoksa yolunmuş tavuk gibi ortada çaresiz bir şekilde kalırız . Olan da elimizdeki kazanca olur. Sıfır ile eve döneriz.


 İşte bunun için kendi işimizi kendimiz sağlama almalıyız, kendi işimizi kendimiz yapmaya çalışmalıyız ve herkese çok çabuk inanıp kanmamalıyız. Yoksa üzülen, bir başına kalan, zarar eden, dolandırılan kişi biz olur. Dikkatli olalım, akıllı olalım ve kendi emeğimizi  hileci ve sahtekâr kimselere yedirmeyelim.