Geleneksel Çocuk Oyunları ve Bunların Kültürümüzdeki Önemini Araştırınız

 

Geleneksel Çocuk Oyunları ve Bunların Kültürümüzdeki Yerini Araştırınız


Uzun bir geçmişi olan geleneksel  çocuk oyunları, kullandıkları doğal malzemeden yapılan oyuncaklar ile toplumun mili ve manevi değerlerini içinde barındırır. Çocuklara değer kazandırmadaki en iyi yöntem oyundur. Çünkü oyun, çocuğu eğlendirirken fakına varmadan çocuğun toplumsal belli-başlı değerleri kazanmasına sebep olur. Bezirganbaşı, saklambaç, körebe, istop, yakar top, çuval yarışı, ip atlama, mendil kapmaca, yağ satarım bal satarım, kaleli yakan top, gibi oyunlar, geçmişte çocukların zevkle oynadığı oyunlar arasında yer alır. Geleneksel oyunlardan kimileri bunlardır. Top, ip ve taş çok eski zamanlardan günümüze kadar ulaşmış oyun araçlarıdır. 


Geleneksel çocuk oyunları, bir toplumun kültürel mirasını taşıyan, nesilden nesle aktarılan önemli değerlerdir. Bu oyunlar, çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerini desteklemenin yanı sıra, kültürel kimliğin korunmasında ve sosyal bağların güçlenmesinde de önemli bir rol oynar. Geleneksel çocuk oyunlarında çocuklar daha sosyaldir ve birbirleri ile doğrudan iletişim kurarlardır. Böylece yeni arkadaşlıklar ve dostluklar kurulurdu. Oyunlar birlikte oynanır, birlikte zevk alınır ve birlikte kahkahalar atılırdı. Bunlar da çocukların sosyal gelişimine ve kültürel gelişimine büyük katkı sağlardı. Çocuklar bu oyunlar sayesinde birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmenin önemini anlardı. Merhamet duygusu, sevgi duygusu, saygı duygusu, empati kurma becerisi gibi güzel duygular ortaya çıkardı ve bu da çocukların gelecekteki yaşamına temel oluştururdu ve onların daha iyi bir insan daha biz anlayışı içinde olan birey olmalarını sağlardı. Çeşitli değerleri öğrenen çocuklar bu güzel değerleri gelecek kuşaklara aktarır ve bu da kültürümüzün daha canlı kalmasını sağlar.


 Öğrendiklerimizin çoğunun yakınlarımızdan çevremizden öğrenildiği, özellikle çocukluk devresinde semboller eşliğinde hayat bulan geleneksel oyunların zamanla davranışa dönüştüğü göz önüne alındığında, çocuk gelişimi açısından geleneksel oyun kültürünün ne denli önemli olduğu daha net bir hale gelmektedir. İçerisinde yaşanılan toplumun değer yargıları etrafında neyin iyi, neyin kötü olduğu konusunda bir dizi somut veya soyut mesaj içeren geleneksel çocuk oyunları, ahlaklı bireylerden oluşan ideal toplumsal düzenin sağlanmasında tartışmasız bir öneme ve misyona sahiptir

Aşağıdaki Paragraftan Hareketle Atatürk’ün Türk Gençliği’ne Niçin Güvenip İnandığını ve Türkiye Cumhuriyeti’ni Emanet Ettiğini Açıklayınız.

 

Aşağıdaki  Paragraftan Hareketle  Atatürk’ün  Türk Gençliğine  Niçin Güvenip İnandığını ve Türkiye Cumhuriyeti’ni  Emanet  Ettiğini Açıklayınız.


Atatürk “Tarihi yaşadığımız gibi yazdık fakat geleceği cumhuriyete inananlara , onu  koruyanlara ve yaşatacak olanlara emanet etmek gerekiyor.” diyordu. O, Türk gençliğinin sağduyusuna, milliyetçiliğine, vatan sevgisine inandığını ve onlara güvendiğini söylüyordu. Mustafa Kemal Atatürk gençlere güvenmektedir çünkü cumhuriyeti koruyacak ve yaşatacak olan gençlerdir. 


Ülkemizi bilim ve fen yolunda ileriye götürecek olan, demokrasi kültürünü yaşatacak olan gençlerdir. Gençler cumhuriyete sahip çıkacak ve onu gelecek nesillere en iyi bir şekilde taşıyacak ve cumhuriyet sonsuz olacaktır. Bundan dolayı Atatürk Türk gençliğine güvenmiştir. Çünkü Türk gençleri azimli, çalışkan, üretken ve vatansever gençlerdir. Vatanına aşk ile bağlı olan, cumhuriyete, özgürlüğüne düşkün olan gençlerimiz cumhuriyetin yok olmaması için hayat boyu çalışmaya, bağımsızlığımızı korumaya ve ülkemizi ileriye taşımaya devam edecektir. Çünkü ne varsa gençlerde vardır. Atatürk de bunu bildiği için yukarıdaki sözü söylemiştir.


 Bundan dolayı cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız, onu yaşatmalıyız ve onun getirdiği güzellikleri sonsuza kadar korumalıyız. Vatansever olan kişi, çalışkan olur, cumhuriyeti korur ve bu toprakları hayatı pahasına da olsa korur.

Yandaki Şiiri Okuyunuz. Bu Şiirden Hareketle Cumhuriyet Konusundaki Duygu ve Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız 6. sınıf Türkçe kitabı

 

Yandaki Şiiri Okuyunuz. Bu Şiirden  Hareketle  Cumhuriyet Konusundaki Duygu ve Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşınız 6. sınıf Türkçe kitabı


DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN

Bugün,

Doğum günün senin

Bugün,

Doğum günü ulus olmamızın.

Bak, süslendi bayraklarla yurdum.

Doğum günün kutlu olsun

Cumhuriyetim!

(Türkân GEDİK Bengi)


 Şiirden hareketle  cumhuriyetle ilgili düşüncelerim şunlardır:


Cumhuriyet ile birlikte halkımız kendi kaderini kendi iradesine teslim etmiş ve ulus olma yolunda büyük bir adım atılmıştır. Yönetimde artık halkın egemenliği var olmuş, seçimle halk dilediğini başa getirmiş dilediğini ise baştan geri indirmeyi bilmiştir. Cumhuriyet bir insan insan olma, insana değer verme projesidir. Hür olmayan bir insan  özgür değildir. Cumhuriyet ile birlikte özgürlüklerimiz genişlemiş, haklarımız artmıştır ve kadınlara verilen önem ve değer daha çok artmıştır. Birçok Avrupa ülkesinden önce kadınlarımız haklar verilmiştir ve kadının önemi daha fazla ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet ile birlikte ülkemizde eğitim ve öğretim alanında yenilikler başlamış. Ekonomide, sanayide, ticarette,  sanatta yeni gelişmeler sağlanmıştır. Siyasi alanda değişimler ve yenilikler olmuştur. İnsan haklarına daha fazla önem verilmiştir. Demokrasinin taşları döşenmiştir ve halkın iradesi ön planda olmuştur. 


Cumhuriyet sayesinde kargaşa ortadan kalkmış ve her alanda ülkemiz hızla kalkınmaya başlamıştır. Barış ortamı sağlanmış, huzur sağlanmış, bilim ve kültür alanında büyük adımlar atılmıştır. Cumhuriyet bir aydınlanma dönemi, medeni millet olma durumudur. Çünkü cumhuriyet yaşamdır, özgürlüktür, nefes almaktır.

Cumhuriyet İlan Edilmeseydi Ne Olurdu?

 

Cumhuriyet İlan Edilmeseydi Ne Olurdu?


Cumhuriyet ile birlikte halkımızın kaderi halkımızın elinde olmuştur ve halk yönetime ortak olmuştur. Cumhuriyet ilan edilmeseydi ülkemiz Afganistan’dan ve diğer geri kalmış ülkelerden farksız olurdu. Hiçbir anlamda gelişme ve ilerleme sağlanamazdı. İnsana , bireye verilen değer olmazdı. Yönetim tek bir kişinin egemenliğine bağlı olurdu ve halkın iradesi asla ön planda olmazdı ve saltanat devam ederdi. Hür olmayan adama insan denmez.


 Cumhuriyet bir insan olma projesidir. Çünkü cumhuriyetle bireye verilen değer artmış ve birey olma yolunda gidilmiştir. Cumhuriyet ilan edilmeseydi kadınlara çeşitli haklar verilmeyecekti, yeni gelişmeler sağlanamayacaktı. Cumhuriyet ilan edilmeseydi sulh içinde yaşayamayacaktık. Bütün bunlar Mustafa Kemal  sayesinde olmuştur. Demokrasinin taşları Cumhuriyetin ilanı ile döşenmiştir. Cumhuriyet ilan edilmeseydi kargaşa olurdu, iç karışıklıklar ortaya çıkardı. Cumhuriyet olmasaydı halkımız onun  bunun direktifiyle hareket etmeye devam edecek ve kendi iradesini ortaya koyamayacaktı. Eğitim, öğretim, bilim ve sanat alanında, sanayide, ticarette, ekonomide hiçbir ilerleme sağlanamazdı. Cumhuriyet ile birlikte özgürlükler artmış ve insana verilen değer fazlası ile artmıştır. 


Ülkemiz her türlü gelişmeye ve ilerlemeye başlamıştır. Dünya ile entegrasyonumuz başlamıştır. Cumhuriyet ilan edilmeseydi Ortaçağ Avrupa'sından farkımız olmadı ve gerilemeye devam ederdik. Cumhuriyet olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti diye özgür ve bağımsız bir devlet olmazdı.

Ahmet Haşim Hakkında Bilgi

 

Ahmet Haşim Hakkında Bilgi


Fecr-i Ati topluğunun en önemli temsilcilerindendir. Topluluk dağıldıktan sonra sanat hayatını bağımsız olarak sürdürmüştür. Şiirlerini duyulmak ve hissedilmek için yazmıştır. Şiirinde musiki, anlatımdan önce gelmiştir. Empresyonizm ve sembolizm akımlarından etkilenmiştir. Sadece aruz ölçüsünü kullanmıştır. Dili süslü ve sanatlıdır, nesirlerinde ise dili sadedir. Hece ölçüsünü, köylü ölçüsü olarak tanımlamıştır. Sanat sanat içindir anlayışı ile hareket etmiştir. Şiirlerinde doğa ile ilgili kavramlar, mehtap, gece, akşam, gurup, çöller, gece gibi kavramlar çokça kullanmıştır. Merdiven şirinde hayatı anlatmıştır. 1884 yılında doğmuş, 1933 yılında hayatını kaybetmiştir. Şirin kaynağı Ahmet Haşim’e göre şuuraltıdır.


 Şiirleri; Göl Saatleri, Piyale

Deneme: Bize Göre

Gezi: Frankurt Seyehatnamesi

Fıkra: Gurabahane-i Laklahan

 

Merdiven Şiiri

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,

Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...

 

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,

Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

 

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;

Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,

Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

 

Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,

Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...

Aşağıdaki Cümlelerde Hangi Düşünmeyi Geliştirme Yönteminin Kullanıldığını Eşleştirerek Belirtiniz 7. sınıf Türkçe Kitabı (31.syf)

 

Aşağıdaki Cümlelerde Hangi Düşünmeyi Geliştirme Yönteminin Kullanıldığını Eşleştirerek Belirtiniz 7. sınıf Türkçe Kitabı (31.syf)


Teknoloji, insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılamak üzere çevreyi geliştiren, değiştiren ve hatta dönüştüren bilgi, beceri, yöntem ve süreçlerin tamamıdır: Tanımlama

Eskiden insanlar iletişim kurma konusunda bizim kadar şanslı değillermiş. Bizim gibi teknolojik araçlara sahip olamadıkları için iletişim kurmanın farklı yollarını arayıp durmuşlar: Karşılaştırma


Osmanlı Döneminde ulaklar, günümüzde postacılar gibi bir yerden bir yere haber taşırlardı: Tanık Gösterme

Bilgi, kâinattaki mevcut imkanları tanımayı sağlar. Bilgi, bu özelliği ile teknolojik gelişmelere zemin oluşturur. Bilginin artması, teknolojik gelişmelerin hızını artırır. Edward Teller (Edvırd Telır) bu konuda şöyle der: Bugünün bilimi yarının teknolojisidir:  Örneklendirme

Teknolojinin yanlış kullanımı, insanlarda psikolojik ve fiziksel sorunlara neden yol açabilir. Örneğin; telefon, tablet ve bilgisayarın başında uzun vakit geçirmek dikkat eksikliğine ve konsantrasyon bozukluğuna neden olur. Bilgisayar başında sürekli oyun oynayan bir çocuğun sosyal becerileri de zarar görür: Örneklendirme


Atatürk Ortaokulu öğrencileri üzerine yapılan bir araştırmada öğrencilerin % 40’nın sokak oyunlarına vakit ayırmadığı, boş zamanlarını dijital oyunlarla değerlendirdikleri tespit edilmiştir. Bu araştırmada sokak oyunu oynayan öğrencilerin Türkçe dersinde gösterdikleri akademik başarının, yalnızca dijital oyun oynayan öğrencilere oranla %10 fazla olduğu da ortaya konulmuştur: Sayısal verilerden yararlanma.

22 Tane Deyim ve Anlamları

 

22 Tane Deyim ve Anlamları

 

1) Eşeğe Gücü Yetmeyip Palanını Dövmek: Kızdığı güçlü kişi yerine buyruğundakileri hırpalamak

2) Eti erimek: Utanılacak bir duruma düşmeyeyim diye devamlı üzülmek.

3)Eski hamam, eski taş: Durumda hiçbir değişikliğin olmaması

4) Gayretine dokunmak: Eleştirilere kızarak yapamayacağı sanılan işi başarmaya girişmek

5)Bir yumup on dökmek: Çok ağlamak.

6) Bir mum al da derdine yan! Başkalarıyla uğraşacağına, kendi derdine üzül anlamında söylenmiş deyimdir.



7) Bir kapıya çıkmak: Aynı sonuca ulaşmak

8) Ayda yılda bir namaz, onu da şeytan komaz: Çok nadir olarak bir iyilik yapmaya kalkışır, ondan da çeşitli bahaneler ile vazgeçer.

9) Canını dar atmak: Bir tehlikeden güçlükle kurtulmak

10) Çabası sana mı düştü?: Bu işle senin ilgilenmen gerekmez, sen neden ilgileniyorsun?

11) Dağa çıkmak: Eşkıyalık etmek

12) Dağların misafir almaya başlaması: Bahar mevsiminin başlaması

13) Dağarcıkta bir şey kalmamak: Söylenecek sözü kalmamak

14) El uzatmak: Yardım etmek

15) Etekleri tutuşmak: Çok telaşlanmak.

16) Gani gönüllü: Varını vermekten çekinmeyen

17)Gözü toprağa bakmak: Ölümü yaklaşmış olmak

18) Gözü ısırmak: Tanır gibi olmak



19) Gözünü çıkarmak: Bir işi en kötü biçimde yapmak

20) Ha babam ha: Durmaksızın

21) Hacet kalmamak: Gereksiz olmak

22) Havlu atmak: Yenilgiyi kabul etmek

Her Şeyin Bir Sonu Olduğunu Bilen İnsan Hayatını Nasıl Sürdürmelidir? Davranışlarında Nelere Dikkat Etmelidir?

 

Her Şeyin Bir Sonu Olduğunu Bilen İnsan Hayatını Nasıl Sürdürmelidir? Davranışlarında Nelere Dikkat Etmelidir?

 

Yüce Allah herkese belli bir ömür süresi vermiştir. Bu süremiz dolduğu vakit bu dünyadan ayrılmak zorunda kalacağız. Çünkü her nefis ölümü tadacaktır. Bu Allah’ın emridir. Ömrümüzün sayılı günlere bağlı olmasına rağmen ısrarla kötülüğe devam etmek, iyilikten yüz çevirmek Müslüman bir mimine yakışmayan davranıştır. Çünkü din güzel ahlaktır ve din iyiliği emreder. Her şeyin bir sonu olduğunu bilen insan hayatını çalışmakla ve ibadet etmekle geçirmelidir. Adaletli olmalı, haksızlık karşısında haklı olan kişinin yanında olmalıdır. 


Yetim ve öksüz hakkı yememelidir. İnsanların kalbini kırmamalıdır ve elinden geldiği kadar cömert ve güzel ahlaklı insan olmaya çalışmalıdır. Dünya hayatının geçici olduğunun farkında olup her şeyi kafaya takmamalıdır ve” bu da geçer yahu” demelidir. Hak, hukuk ve adaletten yana olmalıdır. Büyüklerine saygılı  davranmalı küçüklerine ise sevgi göstermelidir. Yumuşak huylu olmalı, tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır. Dedikodudan uzak durmalıdır. İnsanların ekmeği ile oynamamalıdır ve kimseye iftira atmamalıdır. İnsan yaşamını ilim yolunda bilim yolunda harcamalıdır. Sadece yemek içmek eğlenmek olsaydı hayvanlardan bir farkımız kalmazdı.


 Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli fark akıl olduğuna göre aklımızı iyi kullanmalı ve Allah yolunda çalışmalıyız. Yoksullara yardım etmeliyiz, kimsesizlerin elinden tutmalıyız, sağ elimizin verdiğini sol elimiz görmeden yapmalıyız ve hayatımızı iyilik üzerine , yardımseverlik üzerine kurmalıyız ve hayat boyu iyi bir Müslüman olma yolunda ilerlemeliyiz.

Mutluluk Sokağı Kitabında Geçen Alıntılar

 

Mutluluk Sokağı Kitabında Geçen Alıntılar

 

"Mutluluk, insanın istediğini yapabilmesi için ona fırsat tanınmasıdır."

“Anneler, babalar o kadar da kolay övünmüyorlar çocuklarıyla. Onları memnun etmek her zaman kolay olmuyor.”

“Her şey yolunda görünse de eksik bir şeyler var demek. Bu eksiklikler, kağıt üzerinde de olsa, mutluluk vadeden bir yere düşsel kaçışlara neden oluyor.”


“Herkes için kocaman ve tek bir mutluluk ülkesi olmadığını biliyorum artık. Keşke olsa. Keşke yaratabilsek o ülkeyi. Ben hâlâ, büyükler isterse öyle bir ülke yaratabilirler diye düşünüyorum. Küçük çocukların şafağın belirdiği istasyonlarda simit, akşamın alacakaranlığında ayran satmadıkları bir ülke...”

“Bence çocuklar düşleriyle birlikte büyümeli, düşler çocukların en güvenli sığınaklarıdır.”

“Anneler babalar bazen öyle şeyler atarlar ki ortaya, kendileri bile bunun nereden çıktığını bilemezler.”

“Her insanın içinde parıltılar saçan bir başka insan olduğunu anlamıştım. O insanı bulup ortaya çıkarırdınız ya da içinize hapseder, varlığından haberiniz bile olmadan yaşayıp giderdiniz.”

'' Çocuklar hiç büyümez annelerinin gözlerinde. Hep çocuk kalırlar. Ama dikkat etmeli. Bu duyguya iyice kapılıp, onların gelişmesine engel olmamalı.''

“Bu gece belki de çocukluğumla vedalaşacağım. Onu yanımda götürmeyeceğim belki, iyice derinlere saklayacağım. Büyümüş gibi yapacağım. Büyümüş gibi konuşacağım. Korkularımı içime atacağım büyük olasılıkla. Bu büyümek değil mi?”

“Bir kompartıman içinde evimi, ailemi hızla geride bıraktığım şu dakikalarda geriye dönüp bakıyorum da... Ne kadar yalnız, ne kadar hayalci bir çocuk olduğumu hiç birinin fark etmediğini düşünüyorum.”

“Birden kitaplıkları ağaçlara benzetiyorum. Durmadan büyüyen ağaçlara. Dalları rafları oluyor ağaçların. Yaprakları ve çiçekleri de rengarenk, harika kitaplar.”

"Önemli olan onları iyi yarınlara yolcu edebilmektir. İstedikleri hayatlara doğru gitsinler. Acısız, doğru dürüst , kendilerini bilerek kendi ayakları üstünde durarak..."


"Beni her zaman anladılar aslında. Anladılar, ama kendi ölçüleriyle."

“Evimiz Mutluluk Sokağı'nda değildi, hatta istediği kadar süslensin, güzel bir ev bile değildi. Herkes birbirine kızıyor, bağırıyordu. Oyun oynamak, neşelenmek gibi güzel şeyler nedense hep üzüntüyle bitiyordu.”

"İnsan düşlerine sıkı sıkı sarılmalı. Hayatın onu ellerinden almasına izin vermemeli. Ne olursa olsun saklamalı ve içinde büyütmeli. Sevgiyle, özenle beslemeli, bakmalı. Ölmelerine engel olmalı.”

Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

“İntikam almanın en iyi yolu intikam alınacak kişiye benzememektir.”

“Neyi sık sık düşünüyorsan, aklın da ona benzer bir şey olacaktır. Çünkü ruhu dolduran düşüncelerdir.”

"Çünkü insanın çekileceği en güzel yer kendi içidir. "

“Sabahları uyandığında hayatta olmanın, sevmenin, mutlu olmanın ve düşünmenin nasıl bir ayrıcalık olduğunu düşün.”

"Kim ne derse desin ya da ne yaparsa yapsın, ben rengini yitirmeyen bir zümrüt olacağım"

"Sana dürüst davranmak istiyorum,'' diyen birisi nasıl çürümüş ve sahtekardır. Ey insan, sen ne yapıyorsun? Bunu söylemene gerek yok. Dürüstlük kendiliğinden anlaşılmalı. Yüzünde yazmalı, sesinde çınlamalı. Tıpkı sevgilinin, sevgilisinin bir bakışında her şeyi anlayabilmesi gibi dürüstlük baktığın an gözlerinden taşmalıdır. Kötü kokan bir insanın yanından geçerken fark edilmesi gibi hemen anlaşılmalıdır sade ve dürüst insan.”


“İnsanı daha kötü yapamayan bir şey nasıl olur da insanın yaşamını daha kötü yapar?”

“Kesinlikle gerçekleştirmek istediğin şeyler için hızlan, boş umutları defet, eğer kendinle ilgiliysen, hâlâ mümkünken kendi yardımına kendin koş.”

“Aşağılıyorsun, bizzat kendini aşağılıyorsun ruhum! Kendini onurlandıracağın zaman gelip geçiyor. Çünkü herkesin tek bir yaşamı vardır ve seninki hemen hemen tamamlandı; kendine saygı duyan biri değil, diğer insanların ruhlarında kendi mutluluğunu arayan birisin.”

“Bedenin bu hayatta direnirken, ruhunun pes etmesi yüz kızartıcıdır…”

"Duyduğumuz her şey bir görüştür, bir gerçek değildir. gördüğümüz her şey bir bakış açısıdır, hakikat değildir."

“Sabahları kalkmayı canın istemedikçe şunu hatırla: "İnsanlık görevi için kalkıyorum." Eğer bunun için doğduysam bunun için dünyaya gönderildiysem neden huysuzlanıyorum? Çarşaflara örtülere sarılıp kendimi ısıtayım diye mi yaratıldım? "Fakat bu daha keyifli." Öyleyse keyif çatmak için mi dünyaya geldin, eyleme geçmek, çaba harcamak için değil mi yani? Bitkilerin, küçücük kuşların, karıncaların, örümceklerin, arıların üstlerine düşen her şeyi yaptıklarını, ellerinden geldiğince dünyanın düzenine katkıda bulunduklarını görmüyor musun?”

 

“Her şey fânidir, hatırlayan da hatırlanan da.”

“Yalnızca bir şeyi yapmak değil, yapmamak da çoğu zaman adaletsizliktir.”

“Çünkü kendi zekasını, koruyucu ruhunu ve onun erdeminin gerekliliklerini seçmiş biri trajik tavır takınmaz, yakınmaz, ıssız bir yere veya kalabalığa ihtiyacı yoktur.”