Gerçek Bir Yazar Kullandığı Dile Değer Kazandırır

 

Gerçek Bir Yazar Kullandığı Dile Değer Kazandırır


 Gerçek bir yazar  dilin imkanlarını iyi bir şekilde kullanır, dilin unutulan söz varlıklarını gündeme getirir, toplumun bu sözleri tekrar hatırlamasını sağlar. İyi  bir yazar olmak için sadece Türkçeyi doğru kullanmak yetmez aynı zamanda anlattığı olayları betimlemeleri ile, açıklamaları ile, örnek göstermeleri ile de değerli kılmalıdır. Yani duygulara ve düşüncelere, insanı hayal kurmaya  yönelten yazılara da eserinde yer vermelidir.


 Kişi kitabı okuduğu zaman uzaklara dalıp gidebilmeli, aile sıcaklığını hissedebilmeli, empati kurma becerisine de sahip olabilmelidir. Kullanılan dil açık olmalı, anlaşır olmalı ve her türden okuyucuya da hitap edebilmelidir. Örneğin; Bugün kar yağdı cümlesi ve bugün göklerden inci taneleri gibi yağan beyaz kar bana kış mevsimin güzelliğini gösterdi cümlesi arasında fark vardır. Birincisinde kuru bir anlatım varken ikincisinde daha gösterişli ve duygulu bir anlatım görebiliriz. Yazar kullandığı dil ana dilinin de zenginliklerini ortaya çıkarmış  olur.


 İyi bir yazarın diğer özellikleri ise şunlardır: İyi bir yazar dil bilgisine hakim olmalıdır, gelişmiş bir gözlem gücüne sahip olmalıdır, değişikliklere açık olmalıdır, Zaman yönetimine hakim ve çalışma disiplinine sahip olmalıdır bunlar olduğu zaman okuyan kişi de yazarın eserinden zevk alır.

Aziz Sancar’dan Özlü Sözler

 

Aziz Sancar’dan Özlü Sözler

 

“Bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir. Bana olağanüstü tıp eğitimi verdi ve o buradaki  başarımın kaynağı oldu.”

“Gözünüzü seveyim politikayla uğraşmayın, onu yapanlar var, çok çalışın. Ne yaparsanız, iyi yapmaya çalışın, çalışmadan olmaz. Ben öğrenciyken günde 18 saat çalışırdım. Gazeteler yazmıştı, çok zaman gecelerimi laboratuvarda geçirdim. Çalışmak kendimize, ailemize, milletimize vatan, namus borcudur.”

“İslam dünyası 500 yıldır bilime katkı yapmadı.”

"Saygı istiyorsanız, önce kendinize saygı göstereceksiniz. Herkesten üstün değiliz ama kimseden de aşağı değiliz. Kendimizle iftihar edelim ki başkası da bize saygı göstersin."


“Türkiye için bu kadar önemli olduğunu bilseydim 2 misli çalışır ve 20 yıl önce alırdım bu ödülü.”

“Memleketim adına sevindim, Mardin adına sevindim. Memleketim için hayırlı uğurlu olsun. İnşallah bundan sonra daha büyük övgüler kazanırlar. Türkiye'de  bilime  çok büyük katkıda bulunurlar.”

“Bütün enerjinizi işinize verin. Bilim  öğrenmeye çalışın. Günlük  dedikodularla, politikalarla uğraşmayın.”

“Saygı istiyorsanız, önce kendinize saygı göstereceksiniz. Herkesten üstün değiliz ama kimseden de aşağı değiliz. Kendimizle iftihar edelim ki başkası da bize saygı göstersin.”

“Ben Türk'üm, o kadar! Mardin'de doğmuşsam, Cizre'de de doğmuşsam, Kars'ta da doğmuşsam ben Türk'üm.”

“Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu DNA'yı tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA onarım mekanizmaları, o kanser hücrelerinin yaşamasını sağlıyor. Biz bu mekanizmayı anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık. Bu mekanizmayı anlayınca onu "inhibe" edip, kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha önce öldürülmesini sağlamaya çalışacağız. DNA onarımı mekanizmasını aydınlatmak, kanser tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu mekanizmayı açıklamak.”


“Ben Türkiye’deki günlük politik çekişmeleri takip edersem üzüntümden çalışamam. Bu yüzden gençlere tavsiyem bu tür kavgalara girmeyin. Memlekete hizmet için bilim lazım. Avrupa ve ABD seviyesinde olmak için bilim lâzım.”

“Gereği kadar öğrenin, aşırıya kaçmak yaratıcılığı öldürüyor. Okumanın yanı sıra düşünmek için de kendinize zaman ayırın.  Eğitim ve araştırma için yurt dışına çıkın ama sonra muhakkak ülkenize dönün.”

“Maalesef biz memleket olarak, her şeyimizi tenkitten hoşlanıyoruz. O dönem okullarımız harikaydı. Olağanüstü öğretmenlerim vardı ilkokulda. Oradaki ilkokul eğitimini burada Amerika’daki en iyi ilkokullarda verirler mi vermezler mi bilmiyorum. O kadar iyiydi.”

Aziz Sancar İle Görüşme İmkanınız Olsaydı Ona Neler Sorardınız?

 

Aziz Sancar İle Görüşme İmkanınız Olsaydı Ona Neler Sorardınız?


Aziz Sancar, Türk-Amerikalı doktor, akademisyen, biyokimyager ve moleküler biyologdur. 2015 yılında, Tomas Lindahl ve Paul L. Modrich ile birlikte DNA onarımına ilişkin çalışmaları nedeniyle Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülmüş olan bilim insanıdır. Aldığı ödülü Mustafa Kemal Atatürk adına aldığını söylemiştir ve bu ödülü ona adamıştır. Ayrıca şunu da söylemiştir: Bizler ilk emri ''oku'' olan bir dinin ahlakı ile sarmalanan insanlarız. "İlim Çin'de bile olsa gidip alın." diyen bir geleneğin temsilcisiyiz sözü ile bilime merak salmanın, okumanın önemini vurgulamıştır.


 Ünlü bilim insanı olan  Aziz Sancar’a şu soruları sormak isterdim?

1) Dünyada Nobel Ödülü alan bilim insanlarından biri olduğunuz için neler hissediyorsunuz?

2) Bilime olan merakınız nereden gelmektedir?

3) Sizin başarılı olmanızda en öenmli etkenlerin neler olduğunu ve sizi kimin yönlendirdiğini açılyabilir misiniz?

4) Hangisini daha çok yapardınız, çalışmayı yoksa oyunlar oynamayı mı?

5) Aldığınız Nobel ödülünü niçin Mustafa Kemal Atatürk’e adadınız?

6) İyi bir bilim insanı olmak için neler yapılmalıdır?



7) Çok kitap okursak ne gibi faydalarını görebiliriz?

8) Hem iyi bir bilim insanız hem de mütevazi bir insansınız, bunu neye borçlusunuz?

9) Nasıl bir çocukluğunuz vardı?

9) Küçükken hayalleriniz nelerdir?

10) Kurduğunuz hayallerin gerçekleştirdiğinizi düşünüyor musunuz?

11) Biz gençlere neler önerirsiniz ve ne gibi nasihatlerde bulunmak istersiniz?

12) Sizin gibi başarılı olmak için neler yapmalıyım?

İnsanın Kanadı Gayretidir

 

İnsanın Kanadı Gayretidir


 Kuşları uçuran kanatlarıdır. İnsanları da hayatta başarılı kılan en önemli etken azimli olması, istekli olması, kararlı olması ve çalışkan olmasıdır. “İnsanın kanadı gayretidir.” der  Mevlana Celaleddin Rumi. İnsanın tutunacağı dal, güveneceği kişi önce kendisi olmalı, önce kendine emek etmeli, çalışmalıdır. Yani insan hayata karşı dört elle sarılmalı, gayret göstermeli, alın terinin ekmeğini yemelidir. 


Bir insan ne kadar çok çalışırsa, azimli olursa, sabırlı olursa en büyük dayanağı da kendi kanadı olur, yani kendi gayreti sayesinde hayata karşı  ve hayata karşı dik duruşlu olur, güvende olur, mutlu olur. Bunun için de önce çalışmak gerekir, kendimize güven duymamız gerekir. Başladığımız bir işi yarım bırakmamalıyız. Kafamızda kimi zaman gelgitler olsa da aynı kararlılıkla yolumuza devam etmeliyiz ve içimizdeki mücadele ruhunu, direniş ve çalışma ruhunu yok etmemeliyiz. Devamlı gayretli olmalıyız, üretmeliyiz, araştırmalıyız, okumalıyız, kendimizi yenilemeliyiz, gündemden ve dünyadaki olaylardan haberdar olmalıyız, yeniliklere gözümüzü kapatmamalıyız. Hayat çalışırsak bize getiri sağlar, mutluluk verir, huzur vurur. Çalışmadığımız zaman sefil oluruz ve ele güne karşı zor durumda kalırız. Bunun için kendi kanadımıza yaslanmalı, emek etmeli, alın teri dökmeliyiz. 


Şu hayat mücadelesinde insan, başarıya ulaşamamış, zarar etmişse, bir şey elde edememişse, bu hâl onun gereği gibi çalışmamasından ileri gelmiştir. Kişi eğer başarıya ulaşmış, kazanmış, kâr etmişse, bu başarı onun çalışmasından, çok gayret etmesindendir.”  Kimi zaman başımıza talihsiz olaylar gelebilir, zor duruma düşebilir ve hayal kırıklığı yaşayabiliriz. Önemli olan yeniden dirilmek, yeniden hayata dört elle tutunabilmek ve kendi kanadımıza yaslanabilmektir.

Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi

  

 Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi

 

 Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

 Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

 

   Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

  Mustafa Kemal Atatürk

İstanbul’u Çalıyorlar Kitabı (Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu) İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

İstanbul’u Çalıyorlar Kitabı  (Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu) İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

1)  İşinden çıkıp dedektiflik bürosu açan Ömer Bey kimi işe almıştır?

A) Mustafa

B) Ali

C) Hayriye

D) Necla

 

2) Mustafa’nın babası olan Mahmut Bey’in mesleği nedir?

A) Hakim

B) Savcı

C) Öğretmen

D) Komiser

 

3) James Bond Ömer Bey ile hangi dilde konuşuyordu?

A) Almanca

B) İngilizce

C) Rusça

D) Fransızca

 

4) Aşağıdakilerden hangisi Mustafa'nın annesi ile gezdiği yerlerden birisi değildir?

A) Ani Kalesi

B) Sultan Ahmet Camii

C) Topkapı Sarayı

D)  Ayasofya Camii

 

5)  Ömer Bey James’in zamanı kısıtlı olduğu için hangi sadece nereyi gezeceğiz demiştir?

A) Ayasofya Camii

B) Süleymaniye Camii

C) Sultan Ahmet Camii

D) Selimiye Camii

 


6) Hangi camiinin kubbesi çalınmıştır?

A) Şehzade Cami

B) Süleymaniye Camii

C) Ayasofya Cami

D) Selimiye Camii

 

7) James Bond hangi polis teşkilatındandır?

A) Alman

B) Fransız

C) İngiliz

D) İtalyan

 

8) Ayasofya’dakinden sonra İstanbul2daki en büyk kubbe hangi camiye aittir?

A) Süleymaniye Cami

B) Beyoğlu Cami

C) Ali Efendi Cami

D)Çavuşbaşı  Cami

 

9) Mustafa’nın babasının en sevdiği program hangisiydi?

A) Magazin programları

B) Siyaset programları

C) Eğitim programları

D) Türk Sanat Müziği programı

 

10) Manisa şehrimizin adı nereden geliyormuş?

A) Macun

B) Mıknatıs

C) Çekim

D) Kuvvet


 

11) Osmanlı Dönemi’nden kalma kaç parça yurt dışına kaçırılmış?

A) 23

B) 65

C) 117

D) 89

 

12)  Kaçırılma olayında şüphe duyulan ve o şüphelerinde de  gerçek çıktığı kişi kimdir?

A) Dedektif Ömer

B) Komiser Mahmut

C) Küçük dedektif Mustafa

D) Veli Uzunelli

 

13) Mustafa’nın babasının en yakın arkadaşının adı nedir?

A) Cavit

B) Tekin

C) Murat

D) Kasım

 

14) Dünya’nın en büyük mıknatısı hangi dağdadır?

A) Aladağlar

B) Tecer Dağları

C) Erciyes Dağı

D) Spil Dağı

 

15)  Doğal mıknatıs açısından zengin olan şehrimiz hangisidir?

A) Aydın

B) Manisa

C) Elazığ

D) Diyarbakır


 

16)  Mustafa’nın sevdiği kızın adı nedir?

A) Elif

B) Şevval

C) Şeyma

D) Esma

 

17) Sari nedir?

A) Çin giysisi

B) Türkiye giysisi

C) Hindistan giysisi

D) İtalya giysisi

 

18) Mustafa’nın babasının en çok güvendiği komiserinin adı nedir?

A) Mehmet İsmail

B) Ali Kamil

C) Hayri

D) Akın

 

19)  Hangi şehirde ulaşımda araba kullanılmıyor, ulaşım gondollarla sağlanıyormuş?

A) Paris

B) Ankara

C) Venedik

D) Sofya

 

20)  Venedik’ gidip suçluların yakalanmasına destek olan kişiler kimlerdir?

A) Mustafa- Mahmut

B) Cavit - Mahmut

C) Özden - Ömer


D) Mustafa- Elif

 

21)  Başbaakan aşağıdakilerden hangisini yeniden açmamıştır?

A) Süleymaniye Cami

B) Yerebatan Sarayı

C) Galata Sarayı

D) Ayasofya Cami

 

22) Onur belgeseli alan kişi kimdir?

A) Mustafa

B) Özden

C)  Ömer

D) Mahmut

 

23) “İyi iş reklamını yapmaz. Kusura bakmayın, röportaj yapmak istemiyorum diyen kişi aşağıdakilerden kimdir?

A) Mahmut

B) Mustafa

C) Ömer

D) Özden

 

24) Aşağıdakilerden hangisi kitapta geçen olaylardan biri değildir?

A) Ülkemizden başka ülkeye kaçırılan tarihi yapıtlar olmuştur.

B) Mahmut Bey  bu işin üzerine düşmüş ve hırsızların yakalatmıştır

C) İş birlik ve dayanışma sayesinde olaylar açığa çıkmıştır.

D) Mustafa’nın babası Mustafa’yı herkesin içinde terslemiş ve Mustafa’nın kalbini kırmıştır.

 

25) İstanbul’u  Çalıyorlar kitabının  yazarı kimdir?

A) Gülsevin Kıral

B) Bilgin Adalı

C)  Aytül Akal

D) Behiç Ak

 

Cevaplar:

1.a  2.d   3.b   4.a   5.b   6.b   7.c   8.a   9.d   10.b   11.c   12.d  13.a  14.d  15.b   16.a  17.c  18.a  19.c  20.c  21.d   22.d   23.c   24.d  25. a

İstanbul’u Çalışıyorlar (Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu) Kitabının Özeti

 

İstanbul’u Çalışıyorlar (Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu)  Kitabının Özeti

 

Mustafa adında bir çocuk vardır. Bu çocuğun babasının adı ise Mahmut’tur. Mahmut Bey’in mesleği komiserliktir. İşi yoğun olduğu için Mahmut Bey çok yorulmakta ve ama işine tutku ile bağlı olduğu için çalışmaya devam etmektedir. Bir gün eve geldiğinde arkadaşı Ömer’in işten  ayrıldığını ailesine anlatır ve özel bir dedektif bürosu açacağını söyler. O sırada Mustafa  da gazete ilanında dedektif aranıyor, genç ve çalışkan, insanlara ihtiyacımız var sözünü okur ve ve babasına bu işe girmek istediğini söyler. Babası da o iş ilanını arkadaşı Ömer’in verdiğini görünce mutlu olur ve Ömer’in yanına yardımcı çocuk dedektif olarak Mustafa’nın çalışmasına izin verir. Mustafa buna çok sevinir ve hemen Ömer amcası ile çalışmaya başlar. Bu arada Ömer Bey’in bir arkadaşı yurt dışından gelecektir. Adı da James Bond’dur ama o bildiğimiz James Bond değildir. James Bond karakterini çok seven ailesi ona bu ismi koymuştur. 


Ömer Bey  onu hava alanında karşılar ve İstanbul’da tarihi yerleri gezdirmeye başlar ve bu ekibe Mustafa da katılmıştır.  Yerebatan Sarnıcı’nı gezerler, Süleymaniye Camiini gezerler ve daha birçok yeri gezerler. Bu gezme sırasında Süleymaniye Cami’nin kubbesi çalındığı haberi gelir, Galata Kulesi’nin kulesi çalınmıştır, Manisa’daki Sipil dağı kaçırılmıştır vb şeklinde olaylar gerçekleşir. Mahmut Bey bu işe çok yoğunlaşır ve günlerce çalışır.  Bu arada James Bond işi gereği ülkesinden çağırılır ve ülkesinde büyük bir helikopter çalınmıştır onun için gitmek zorunda kalır.  Mahmut Komiser ekibini bu işe gönderi her ne kadar Ömer ekipte yoksa da onu da bu işe dahil eder ve hep birlikte ülkemizdeki eserleri yabancı ülkelere götüren ve oraya satan insanları bulurlar ve hukuka teslim ederler. O hırsız kişilerin kimisi Venedik’e kimisi ise Hindistan'a kaçmıştır. İzleri sürdürülür ve ekipler başarıyla onları yakalar. Bu hırsız kişiler Veli Uzunelli, Acar Tezkaçar adında kişilerdir. 


Bunların yakalanmasında Mahmut Bey ve ekibinin, Ömer ve Mustafa’nın, Elif ve Elif’in teyzesi  Özden Hanım’ın da payı vardır. Venedik ve Hindistan’a kaçırılan eserler bulunur ve suçlular devlete teslim edilir.  Böylece güzel bir son olur.  Bu arada Mustafa da Elif’i çok beğeniyor ve onu çok seviyordur. Onun güzel ve masum aşkına da kitapta yer verilmektedir. Güzel bir macera kitabıdır. Okumanızı öneririm.

Bir Yetkili Olsaydım Sokak Hayvanlarını Korumak İçin Ne Yapardım?

 

Bir Yetkili Olsaydım Sokak Hayvanlarını Korumak İçin Ne Yapardım?


Bir yetkili olsaydım sokak hayvanlarına karşı insanları ilk olarak bilinçlendirirdim ve insanları hayvanları sevmeye, onlarla ilgilenmeye davet ederdim ve onların da bir canı olduğunun unutulmaması gerektiğini söylerdim.

 

Sevgili öğretmenim,

 Yaşadığım yerde yardıma muhtaç ne kadar sokak hayvanı varsa onlar için kocaman bir araziye barınma alanı yapardım ve o araziyi  korunaklı yapardım. Hayvanlara eziyet eden kim varsa onların hukuk önünde cezalandırılması için elimden gelen özveriyi gösterirdim. Sokak hayvanlarının barınma ihtiyaçlarının karşılanması için yaşadığım yerinden insanlarından da destek alırdım ve gönüllü bağışlar toplardım. Hayvanlara merhametli olurdum, onların yaralarını sarar ve onların biz insanlara Allah’ın emaneti olduğunu düşünerek yardım ederdim ve onları  çok severdim. Her bir hayvanın gövdesinin altından  tasma takardım ve onların da bir kimliği olduğunu gösterirdim.

 

Sevgili öğretmenim,

Sokak hayvanlarını gerçekten seven bu işi sadece ticaret olarak görmeyen gerçek hayvansever veterinerlere görevler verirdim. Evine hayvan almak isteyen ve onu korumak isteyen insanlara bakabileceklerse hayvanları teslim ederdim. Bakamayacak durumda olduğu zaman geri gelip arazimize bırakmaları  gerektiğini söylerdim. Havyanlar için durmadan bağış toplardım, onların haklarının savunucu olurdum. Hayvanları Koruma Derneği ile çalışır, onlara da destek olurdum. Açlıktan, soğuktan hayvanların ölmemesi için elimden gelen her türlü fedakarlığı gösterirdim.

İnsan Ne İle Yaşar Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları

 

İnsan Ne İle Yaşar Kitabı İle İlgili Test Soruları ve Cevapları


 

1) Simon’un mesleği nedir?

A) Ayakkabı tamircisi

B) Terzi

C) Berber çırağı

D) Öğretmen

 

2) Simon işten eve doğru dönerken  aşağıdakilerden hangisini yapmamıştır?

A) Yolda gördüğü bir adama yardım etti.

B) Adama tokat attı

C) Adamı eve aldı

D) Adamın üşümesini önledi.

 

3) Michael zengin adam ayakkabı yerine ne yapmıştır?

A) Terlik

B) Lastik

C) Bot

D) Hırka

 

4) Michale neeye dönüşmüştür?

A) Cadı

B) Kedi

C) Melek

D) Kuş

 


5) Bilge insana göre en büyük ihtiyaç nedir?

A) Yemek

B) Okumak

C) Çalışmak

D) Yanındaki insan

 

6) Bilge insana  göre en önemli arzu nedir?

A) Eğlenmek

B) Uyumak

C) Nezaket

D) Öfkelenmek

 

7)  Bilge insana göre en önemli an ne zamandır?

A) Yarın

B) Ertesi gün

C) Şimdi

D) Gelecek yıllar

 

8) Pahom’un ölüm nedeni neydi?

A) Trafik kazası

B) Şeker hastalığı

C) Açgözlülük

D) Kavgada öldürülmesi

 

9) Aşağıdakilerden hangisi İnsan Ne İle Yaşar kitabında verilmek istenen mesajlardan biri değildir?

A) İnsan sosyal bir varlıktır yalnız yaşayamaz.

B)  İnsan hayatta sevmeyi bilmelidir, sevgi büyük bir güçtür.

C)  Açgözlü olmamak ve anın tadını çıkarmak gerekir

D) Sürekli mal hırsı peşinden koşmalıyız ve çok zengin olmalıyız.

 

10) İnsan Ne İle Yaşar kitabının yazarı kimdir?

A) Balzac

B) Tolstoy

C) Dostoyevski

D) Freud

 

 

Cevaplar:

1.a   2.b  3.a  4.c   5.d   6.c   7.c  8.c  9.d   10.b

Sosyal Medyanın Dilimize Ve Kültürümüze Etkisi

 

Sosyal Medyanın Dilimize Ve Kültürümüze Etkisi


Sosyal medyanın olumsuz etkilerine bakacak olursak şunları söyleyebiliriz:  Ana dilimiz olan Türkçe’nin ne yazık ki kötü kullanılmasına neden olmakta ve insanlar sosyal medya üzerinden mesajlaşırken kısa kısa cevaplar vermektedir. Mesela merhaba yazmak yerine mrb, görüşürüz demek yerine grsz, nasılsın yerine naber gibi kelimeler kullanarak ana dilimize zarar vermektedirler. İnsanların konuşma aksanları bozulmaktadır ve kendini fenomen olarak gören kişilerin yanlış Türkçe kullanımı gençleri de kötü etkilemektedir ve gençler de ana dilinden kopmaya başlamaktadır. 


Sosyal medyanın dilimiz olan olumlu etkileri ise şunlardır: Sosyal medya sayesinde insanlar kendilerini daha rahat bir şekilde tanıtmaktadırlar. Ana dilini daha doğru kullanmayı bilen insanlar sosyal medyada kendilerini daha iyi ifade edebilmekte ve kendilerini geliştirmeye devam etmektedirler. Sosyal medyanın kültürümüz etkilerine baktığımızda şunları söyleyebiliriz: Sosyal medya sayesinde insanlar bilgiye daha çabuk ulaşabilirler ve kendilerini geliştirecek vidoları izleyerek daha bilgili ve daha kültürlü olabilirler. Haber almadığımız yakınlarımıza sosyal medya sayesinde daha çabuk ulaşabiliriz. İş bulabiliriz, daha kolay yoldan haberleşebiliriz. Olumsuz etkilerine bakacak olursak şunları söyleyebiliriz: Bir insan hakkında hemen ön yargılı olunabilir ve bu da gereksiz linçlere neden olur ve başka insanların psikolojilerinin bozulmasına neden olabilir. Gereksiz gruplar ve eylemler gerçekleşebilir. Her türlü yalan haberler insanların hayatı karartılabilir. Çeşitli yöntemlerle dolandırıcılık yapılabilir. Sosyal medyada her türlü insanı görebilirsiniz. Ahlaklı olanı da vardır, ahlaksız olanı da vardır. Bunun için çok dikkatli ve akıllı olmak gerekir. 


Ahlaki gelişimi kötü etkileyen durumlar olabilir ve bu da çocukların ve gençlerin daha bilinçsiz, daha kültürsüz ve ahlaksız olmasına neden olabilir. Gençler milli benliğinden uzaklaşabilir ve özünü kaybedebilir. Sosyal medyadaki yaşan hayatlar, gösteriş dolu hayatlar buna özenen gençlerin psikolojisini bozabilir. Giyim kuşam olarak gençler kendi kültürlerinden uzaklaşabilir ve kendi olmaktan çıkar  bu da kültürel değerlerin  zamanla yok olmasına neden olur.