Genel Kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genel Kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstiklal Marşında Geçen Kelimelerin Anlamları

 İstiklal Marşında Geçen Kelimelerin Anlamları

 

Milli şairimiz sevgili Mehmet Akif Ersoy yazdığı şiirle gönüllerimize girmiştir. İstiklal Marşını her okuduğumuzda duygulanırız ve aklımıza bizim için canlarını feda eden, bu topraklar için canları pahasına düşmanla çarpışıp şehit olan atalarımız, Mehmetçiklerimiz gelir. Onları asla unutmayacağız ve kalbimizden de silmeyeceğiz. Bize yani milletine bu güzel bağımsızlık marşını yazan üstad Mehmet Akif’i yüreklerimizde  taşıyacağız ve dillerimizde de hürriyet olacaktır her zaman.

Bu muhteşem şiirin içinde geçen kelimeleri çocuklarımıza öğretmek , bu şiirin ana duygusunu onlara anlatmak da her yetişkinin görevi olmalıdır. Milli marşımız İstiklal Marşında geçen kelimeler ve anlamları şunlardır:

 





İstiklal Marşımızda Geçen Kelimeler ve Anlamları şunlardır: 


Al: kırmızı anlamına gelir.

Şafak: Güneş’in doğuşundan az önce beliren aydınlığa şafak denilir.

Sancak: Kısa anlamı bayrak olarak geçer. Biz yine de tam anlamını da açıklayalım. Sancak; genellikle askeri birliklere verilen, üzeri yazı işlemeli, kenarları saçaklı, gönderli bayraktır.

Yurt: Bir halkın üzerinde egemen olarak yaşadığı, kültür ve uygarlığını oluşturduğu toprak parçası.

Ocak:  Ev, aile , soy anlamına gelir.


Millet: Diğer adı ulus olan millet kavramı; çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluğa millet denir.

Çehre: Surat, yüz anlamına gelir.

Hilâl: Yeniay anlamına gelir. Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay anlamına gelir.

Irk: kalıtımsal özyapıları bir olan insanların oluşturduğu doğal topluluk, soy anlamına gelir.

Celâl:  Ululuk, büyüklük anlamında vardır. Bir de kızgınlık, öfke anlamına gelir.

İstiklâl: Bağımsızlık anlamına gelir.


Ezel:  Başlangıcı olmayan geçmiş zaman, öncesizlik anlamına gelir.

Bent: Suların önüne çekilen set anlamına gelir. İstiklal Marşında geçen ''bendimi çiğner aşarım'' dizesinde ise önüme kurulmuş olan tüm engelleri aşar geçerim anlamına gelir.

Engin: Ucu bucağı görünmeyecek denli geniş, uçsuz bucaksız, çok geniş anlamına gelir.

Garp: Batı

Âfâk:  Ufuklar anlamına gelir.

Zırh: Savaşlarda ok, mızrak, süngü, kılıç gibi delici silahlardan korunmak için giyilen, demir levhalardan, tellerden yapılmış giysi.

İman: Dinin ortaya koyduğu dogmalara inanma, dinsel inanış, inanç anlamına gelir.

Serhat:  Sınır boyu demektir.


Medeniyet: Medeniyet, bir toplumun tüm unsurlarını yani, maddi manevi varlıklarını, düşüncelerini, bilimini, sanatını, teknolojisini, canlı türlerini ve ürünlerini kapsayan çok geniş bir ifadedir.

Zırh: Savaşlarda ok, mızrak, süngü, kılıç gibi delici silahlardan korunmak için giyilen, demir levhalardan, tellerden yapılmış giysi.

Siper: Savaş sırasında korunmak, düşmana hedef olmadan ateş edebilmek için toprakta uzunlamasına kazılan üstü açık hendek.

Hayâ:  Utanma, sıkılma anlamına gelir.

Akın: Ele geçirme hazırlığı olarak, genellikle tedirgin etme, yıldırma, yağmalama biçiminde uygulanan, düşman topraklarına toplu halde ve ansızın, beklenmedik bir zamanda yapılan baskın.


Vadetmek:  Bir işi yerine getireceğine söz vermek

Kefen: Ölülerin, gömülmeden önce sarıldığı beyaz bez.

Şehit: Kutsal bir ülkü ve inanç, özellikle yurt için savaşırken ölen kimse.

Şühedâ: Şehitler anlamına gelir.

Canan: Sevgili

Hudâ:  Tanrı anlamına gelir.

Cüdâ: Yurt, baba ocağı gibi alışılmış olan yerlerden ayrılmış olan, uzak kalmış olan anlamına gelir.

İlâhi: Tanrı’yla ilgili olan, Tanrı’ya özgü, Tanrısal.

Emel: Amaç

Mabed: Tapınak

Nâmahrem: El, yabancı anlamına gelir.

Vecd: Büyük bir coşku halini ifade eder.

Ceriha: Yara

Mücerred: Tecrîd edilmiş, soyulmuş, çıplak.

Naaş: Ölen kişinin vücudu.

Arş: Gök anlamına gelir. İslam inanışına göre ise  göklerin en yükseği, dokuzuncu gök, Tanrı’nın katı.

İzmihlâl: Yıkılış, çöküş

Hürriyet: Özgürlük anlamına gelir.

İlk Yardımın Önemli Olduğunu Düşünüyor Musunuz? Neden?

 İlk Yardımın Önemli Olduğunu Düşünüyor Musunuz? Neden?


Yaralanma, kaza yapma,  veya herhangi bir hastalığa sahip kişi ve kişilerin mağduriyetini gidermek için sağlık görevlilerinin veya ilk yardım eğitimi almış herkesin durumun kötüye gitmesini önlemek , gelecekteki sakatlığı en aza indirmek için mağduru hayatta tutmaya çalışarak eldeki mevcut araç ve gereçlerle yapılan acil bakım ve müdahaleye İlk Yardım denilir. Hayatı kurtarmak için bir an önce yapılan hizmetin adı ilk yardımdır. 


İlk yardım elbette önemlidir.  Bunun için de sadece sağlık görevlilerin değil herkesin ilk yardım bilgisine sahip olması bir kişinin ya da kişilerin hayatını kurtarması ve  böylece de insanlık için, insan için, can için çok önemli bir iş yapmış oluruz. Olay anında ilk yardımı ilen kişi kaza yapan ya da hasta olan bir kişiye bildiklerini uyguladığı zaman o kişi ya da kişiler hayata geri denebilir.  İlk yardım o kadar önemli bir şeydir ki onu yapabilen kişi ya kişiler  insanlık adına büyük bir  fayda sağlamış olur ve toplum tarafından da bu kişiler çok sevilir. 

İçinde sevgi, acıma ve merhamet duygusu olan , ilk yardımı her ayrıntısına kadar bilen insanlar  yardıma gereksinimi olan  kişilere  yardım ettiği zaman bir hayat kurtarmış olur. İnsan hayatı daha doğrusu canın hayatı her şeyden daha önemlidir. Tüm canlılar biricik ve değerlidir. İlk yardımın amacı ise şudur:

İlk yardımın amacı hayatı korumak, olay sonrası oluşabilecek zararları önlemek ve iyileşmeyi sağlamaktır.

İlk yardımda, duran ABC  ( hava yolu, solunum ve dolaşımı harekete geçirmek büyük önem arz etmektedir. İlk yardım Abc’si şu anlama gelir:

A:  Hava yolu açıklığını değerlendirir.

B:  Solunumu değerlendirir.

C: Dolaşımı değerlendirir.
İlk yardımda, doğru ve iyileşme pozisyonu, daha fazla yaralanmayı en aza indirmeye yardımcı olur.

Büyüklerinizin Çocukken Oynadığı Oyunlardan Birini Kısaca Anlatınız.

 Büyüklerinizin  Çocukken Oynadığı  Oyunlardan Birini Kısaca Anlatınız.


Büyüklerimin çocukken oynadığı  oyunlar şunlarmış: Söbe oyunu, can tatlı oyunu,  beş taş oyunu (ebe taşı) , yakar top, ip atlama, sürek, halat çekme oyunu vb.

Büyüklerimin en sevdiği oyun beş taş oyunuymuş. Şimdi sizlere beş taş oyunu ya da ebe taşı ile ilgili bilgiler aktaracağım.


Beş Taş Oyunu Hakkında Kısa Bilgi

Beş taş oyunu; en az iki kişi ile oynanır. ve Beş  tane taş ile oynanan  bir oyundur. Taşların boyutu bir avucumuzu dolduracak kadar küçük olmalıdır.  Oyun yere oturarak ya da sandalyeye oturarak masa, ya da sıra üzerinde oynanabilir. Oyun esnasında, oyuncu taşı düşürürse veya yerdeki  taşı alamazsa oyundan çıkar ve oyun oynama sırası diğer oyuncuya yada diğer ebeye geçer.


  Kura çekilir. Kura sonucunda belirlenen birinci kişi oyuna başlar.  Taşlardan birini eline alarak havaya doğru atar. Attığı taş havadayken hemen diğer taşı eline alıp havadaki taşı tutmaya çalışır. Bunu yaparken de hızlı olmak gerekir.  Taşları önce birer birer, sonra ikişer, üçer ve dörderli gruplar halinde toplar ve bir sonraki bölüme geçilir. Bir sonraki bölümde,  beş taşı oynayan kişi  işaret parmağını orta parmağın üzerine koyarak elini köprü  olacak şekilde yapar.




 Öteki oyuncunun seçtiği taşa değdirmeden tüm taşları bu köprüden geçirir. Bu şekilde de taşları toplarsa diğer bölüme geçer. Son bölümde ise oyuncu elindeki tüm taşları havaya atıp elinin tersi ile tutar ve daha sonra tuttuğu bu taşları fırlatıp bu kez de avucu ile yakalar. Avucunda ne kadar taş varsa o kadar fazla puan kazanmış olur.

Atatürk'ün Hayatını Uzunca Anlatınız .

  Atatürk'ün Hayatını Uzunca Anlatınız .


Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük lideri , vatansever insan olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Yunanistan'ın Selanik şehrinde dünyaya gözlerini açmıştır . Ana adı Zübeyde Hanım , baba adı Ali Rıza Bey'dir . Dede adı ise Hafız Ahmet'tir . Babası Kocacık yörüklerinden , annesi ise Konyar yörüklerindendir.

 Ulu Önder Mustafa Kemal'in  Ömer, Ahmet, Fatma, Makbule, Naciye adında kardeşleri olmuştur . Mustafa Kemal Makbule dışındaki diğer kardeşlerini  küçük yaşta kaybetmiştir . Mustafa Kemal Atatürk babasını da küçük yaşta kaybetmiştir . Bundan dolayı annesi Zübeyde Hanım Tütün Reji  İdaresi'nde görevli olan  Ragıp Efendi ile ikinci evliliğini yapmıştır.

 Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1923 yılında Latife Hanım  ile evlenmiştir . Bu evliliği kısa süren Mustafa Kemal'in bu evlilikten çocuğu olmamıştır fakat Mustafa Kemal daha sonraları çok sayıda evlatlık edinmiştir.

En çok bilinen evlatlıkları   Sabiha Gökçen , Ülkü Adatepe iken diğer evlatları ise Çoban Mustafa, Rukiye, Zehra, Afife, Abdurrrahim, Sabriye'dir .


* Gazi Mustafa Kemal'in  öğrenim gördüğü okullar ise şunlardır:
- Mahalle Mektebi
- Şemsi Efendi
- Selanik Mülkiye Rüştiyesi

- Selanik Askeri Rüştiyesi
- Manastır Askeri İdadisi
- İstanbul Harp Okulu
- İstanbul Harp Akademisi.

Mustafa Kemal'in yazdığı kitaplar şunlardır:
* Nutuk ( Söylev)
* Cumalı Ordugahı
* Medeni Bilgiler
* Geometri
* Karlsbad
* Zabit ve Kumandan İle Hasbıhal
* Söylev Ve Demeçler
* Tabiye  ve Tatbikat Seyahati
* Takmın Muharebe Talimi
* Bölüğün Muharebe Talimi
Arıburnu Muharebeleri Raporu
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal


* Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal 1905 yılında  Harp Akademisi'nden  Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olmuş ve ilk görev yeri olan Şam'a atanmıştır . Atatürk Şam'da Vatan ve Hürriyet  adlı Cemiyeti kurmuştur .
*  Atatürk 1906 yılında  Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin  Makedonya Şubesi'ni açmıştır .
* Atatürk 1907 yılında Makedonya'ya atanmıştır .
*  Atatürk 199 yılında  3. Ordu Selanik  Tümen Kurmay Başkanlığı'na atanmıştır .
* 1909 yılında Hareket  Ordusu Kurmay  Başkanı olarak  31 Mart Vakası'nın bastırılmasında görev almıştır .
* 1910 yılında  Fransa'daki Picardia Manevralarına katılacak heyetin içinde yer almıştır .
* 1912 yılında  Derne ve Tobrukda İtalyanlara karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur .
* 1913 yılında  Akdeniz Mürettep Kuvvetler Kumandanlığı Kurmaylığı Hareket Şube Komutanı olarak Edirne'nin alınmasında görev yapmıştır .
* 1913 yılında Sofya Ateşemiliteri olarak görev yapmıştır .
* 1914 yılında  19. Tümen Komutanı olarak atanmıştır .
* 1915 yılında  Çanakkale Savaşı'na katılmıştır ve  bu savaşın kazanılması ile Albaylık rütbesi almıştır .
* 1916 yılında Kafkas Cephesi'nde Bitlis ve Muş'un  Ruslar'dan alınmasını sağlamıştır . Buradaki başarısı ile de Tümgeneralliğe terfi edildi .
* Daha sonra Suriye'ye  7. Ordu Komutanı olarak atandı . Burada Alman General Falkenhayn  ile anlaşmazlıklar yaşamıştır .
* 1917 yılında Veliaht Vahdettin ile  Almanya'ya  seyahate gitmiştir .
* 1918 yılında  7. Ordu Komutanı  olarak Suriye Cephesi'nde  İngilizlere'e karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur.
* 1918 yılında  Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra  görevi sona eren Limon Van Sanders'ten  Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı  görevini almıştır .
* 1919 yılında  9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a atanmıştır .
* 8 Temmuz  1919 yılında  askerlik görevinden istifa etti .
*  23 Temmuz 1919  yılında Erzurum'da Temsilciler Kurulu Başkanı oldu.
* 12 Ocak 1920 yılında  Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne  Erzurum Milletvekili olarak seçildi .



* 23 Nisan 1920 yılında  Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde  Ankara Milletvekili olarak göreve başlamıştır .
* 24 Nisan 1920 yılında   Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından  meclis başkanı seçildi .
* 5 Ağustos  1021 yılında  Kütahya Eskişehir Savaşı'ndan  sonra Başkomutan seçildi .
* 1921 yılında  Gazi ve Mareşal unvanı verildi .
* 29 Ekim 1923'te  Cumhurbaşkanı seçildi . Üç kez Cumhurbaşkanlığı yapmıştır Mustafa Kemal Atatürk .
* 1934 yılında  Yunanistan Başbakanı Venizeolos tarafından  Nobel Barış Ödülü'ne  aday olarak gösterildi .
* 10 Kasım 1938 yılında hayata gözlerini yumdu .
* 21 Kasım  1938 yılında Etnografya Müzesi'ne defnedildi .
*  10 Kasım  1953 yılında  Anıtkabir'e nakledildi .
* 1981 yılında  Unecso tarafından   doğumunun yüzüncü  yıl dönümünün  dünya çapında  farklı etkinlikler ile  kutlanması kabul edildi .
Not : Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk  vasiyetinde mal varlığını şu kurumlara bırakmıştır :
- Türk Tarih Kurumu
- Türk Dil Kurumu
- Kız Kardeşi Makbule Hanım
- Manevi Çocukları
- İsmet İnönü'nün  çocuklarının eğitim giderleri
- Cumhuriyet Halk Fırkası.

Coronavirüs İle İlgili Slogan Yazınız.


Coronavirüs İle İlgili Slogan Yazınız.

Son zamanlarda dünyayı kasıp kavuran coronavirüs salgını ne yazık ki  çok sayıda can almaktadır. Özellikle de yaşlılarımızda   ciddi tehlike oluşturan bu salgından kurtulmak için evlerimizde kalmalıyız ve  daha fazla insanın  ölmemesi için  sosyal mesafeye dikkat etmeliyiz.
Coronavirüs ile ilgili sloganlar şunlardır:
* Sağlığın için, başkalarının sağlığı için evde kal Türkiye'm , evde kal  dünyamın  güzel insanları.*
* Hayatın en güzel yaşandığı yer evinizdir. Bunun için  ‘’ Hayat Eve Sığar Türkiye'm.’’
* Başkalarının yaşamını yok etmek istemiyorsan bir süreliğine  arkadaşlarınla   buluşmaya son ver Türkiye'm.
* Yaşlılarımızı o değerli çınarlarımızı korumak için evinizden  hayata devam edin Türkiye'm.
* Bu salgın bir an önce bitecek yeter ki evinizde kalın , sabredin  kardeşlerim.
* Evimizde kalarak dünyaya , insanlığa bir katkı da sen sağla insanoğlu.
* Başka canlara zarar vermemek için  , sağlığınızdan olmamak için evde huzur içinde ailenle kal Türkiye'm.
*  Hayatın yaşandığı yer, sevginin paylaşıldığı yer ailedir, ailenle  çok zaman geçir, salgından kısa zamanda kurtul güzel ülkem.
* Dünya insanları bu zamanlarda bir araya gelmeyin, iyiliğinizi için  evde kalın  güzel canlar.
* Şimdi  bir olma zamanı değil şimdi gönüllerin ve duaların bir olma zamanı onun için herkes kendi evinde kalsın, kendi yuvasında iyi niyetini ortaya koysun güzel dünyam.
* Şu zamanlarda anne ve babanızı dahi ziyaret etmeyin, sizin yapacağınız en büyük iyilik onların telefondan aramaktır, telefonla iletişim kur, telefonla hal hatır sor Türkiye'm.
* Hastanelerin dolup taşmaması için, sağlık sisteminin çökmemesi için bulunduğun yerden zaruri olmadıkça bir yere çıkma Türkiye'm.
*Kendi küçük  fakat tahribatı büyük  bu virüsten kurtulmak için  yuvanda kal, başka canlara zarar verme yoksa  çok pişman olursun.
* Başka insanların yaşamına neden olan kişi sen olma onun için sosyal mesafeye  dikkat et, yakın temas kurma insanoğlu.
* Bana bir şey olmaz deme , cahilce davranma yoksa sana çok şey olur da konuşacak derman bulamazsın. Bunun evinde kal  insanoğlu.
* Ailece vakit geçirmek için al işte sana bol zaman. Hadi ailece evde kalma vakti, güzel geçirme vakti. Onun için ailenle kal çıkma dışarı  güzel insan.

Çalabildiğiniz Bir Müzik Aleti Var Mı? Varsa Bu Müzik Aleti Hakkında Arkadaşlarınıza Bilgi Veriniz.


Çalabildiğiniz Bir Müzik Aleti Var Mı? Varsa Bu Müzik Aleti Hakkında  Arkadaşlarınıza Bilgi Veriniz.

Çalabildiğim  ve çok sevdiğim bir müzik aleti vardır.  Çalabildiğim bu müzik aletinin adı bağlamadır. Şimdi sizlere bağlama hakkında  kısa bilgi vereceğim:
Bağlama Türk Halk Müziğinde sıkça kullanılan bir çalgı türüdür. Bağlamaya  her yöre farklı adlar vermiştir.

Kimi yerde saz denilir, kimi yerde ikitelli, tambura, kimi yerde cura vb. denilir. Bağlama kullandığımız tekniğe göre  farklı şekilde çalınır.  Mızrap veya parmaklar ile çalınır. Bağlama farklı ağaç türlerinden yapılır. Bu ağaç türlerine örnek ise şunları verebiliriz:
Ladin ağacı, gürgen, ardıç ağacı, gül ağacı, kelebek ağacı gibi ağaç türlerinden yapılır.  Bağlamanın en küçük ve  ince sesli olan çalgısına Cura denilir. En kalın sesi olan bağlama çeşidine ise  Divan Sazı denilir.Bağlama çalmak isteyen kimselerin bu işe gönül vermesi gerekir.  Bir kişi düzenli olarak üç dört ay bağlama kursuna giderse bu aleti rahatlıkla çalabilir ve böylece  kişi hem kendini  geliştirmiş olur hem de mutlu olmuş olur. Bağlama sesi insana huzur veren ve kişiyi  farklı duygulara  yönlendiren bir  sestir.

İnsan bağlama çalarak ve dinleyerek   manevi olarak kendini mutlu hisseder ve kişi duygusal yönden de rahat etmiş olur.


Ülkesini Seven İnsanların Özellikleri Nelerdir?


Ülkesini  Seven İnsanların Özellikleri Nelerdir?

Ülkesini seven insanların özellikleri şunlardır:
* Ülkesini seven insan bayrağına saygılı olur ve ülkesinin bağımsızlığı için elinden gele her türlü  fedakarlığı yapar.
* Ülkesini seven kimse vatanı ve milleti için çok çalışır. İlim ve fen yolunda ilerler.
* Ülkesini seven insan kendini olumlu yönde geliştirir ve değiştirir.
* Ülkesini seven insan, dürüst, güvenilir ve güzel bir ahlaklı olur ve helal yoldan para kazanır.
* Ülkesini seven insan  başka insanların hakkını yemez. İnsan haklarına saygılı ve adaletli bir kimse olur.
* Ülkesini seven  insan  ülkesine ihanet etmez. Vatan ihaneti  affetmez.
* Ülkesini seven insan ülkesini tehdit eden her türlü iç ve dış terör mensuplarına karşı  milleti ile iş birliği halinde  hareket eder ve vatanını korur.

* Ülkesini seven insan bilinçli  ve eğitimli, aydın çocuklar yetiştirir.
* Kalıp yargılara sahip olmaz, ön yargılı ve cahil kimse olmaz.
* Ülkesini seven insan ülkesinin doğal kaynaklarını  boş yere harcamaz. 
* Ülkesini seven insan  yaşadığı toprakları, havayı, suyu kirletmez ve bunların değerini bilir.
*  Ülkesini seven  insan  tarihine sahip çıkar ve tarihini iyi bilir.
*  Ülkesini seven insan askerli görevini, seçme  ve seçilme hakkını yerine getirir.
* Ülkesini seven  insan ülkesi için var gücü ile çalışır ve ülkesinin kalkınmasına  katkıda bulunur.
* Ülkesini seven insan milliyetçi olur .
* Ülkesini seven insan  yurt dışında işleri bittiği zaman kendi ülkesinde  yaşamaya devam eder.
* Ülkesinin tarihi ve coğrafi değerlerine sahip çıkar.


Hacivat Ve Karagöz Oyunları Hakkında Bilgi


Hacivat   Ve Karagöz Oyunları Hakkında Araştırma Yapınız.

Hacivat ve Karagöz  oyunları  Türk toplumunda ve kültüründe önemli bir yere sahiptir. Çünkü bizim tiyatromuzun en önemli parçası Hacivat Ve Karagöz  oyunlarıdır. Hacivat ve Karagöz  hakkında  edilen bilgiler ise şöyledir:  Hacivat ve Karagöz, Osmanlı Devleti hükümdarı Orhan Bey zamanında  Bursa’da yapılan  bir camide işçilik yapmış kimselerdir. Hacivat ve Karagöz arasında  olan nükteli  atışmalar diğer çalışan işçileri oyaladığı için  Orhan Bey ‘in emri ile öldürtülmüşlerdir.

Hacivat ve Karagöz oyunu bir gölge oyunudur. Hacivat’ın kişisel özellikleri şunlardır: Gösteriş yapmaya meraklı,  bilgilidir;  kişisel çıkarlarını ön planda tutan biridir. Karagöz ise zeki ve  Hacivat’a takılmayı seven biridir. Karagöz tam bir halk adamıdır. Hacivat’ın söylediklerini anlamaz ya da anlamamayı tercih eder. Bunun için de onun söylediği kelimeleri yanlış söyler ve Hacivat’ı   sinirlendirir. Çünkü Hacivat Türkçe dil kuralları ile yabancı sözcükler konuşmaya çalışan biridir. Bunun için Karagöz onunla alay eder ve ortaya nüktedan konuşmalar çıkar. Karagöz dobra ve  patavatsız biri olarak bilinir. Karagöz çoğu zaman işsiz olduğu için  hep geçim derdinde olur. Hacivat ve Karagöz oyununun konusu   toplumun ihtiyaçlarına  göre değişir.

Bu oyun ışıklandırma yapılarak gerçekleşir.  Hacivat ve Karagöz oyunlarındaki tipler şunlardır:
* Zenne
* Tuzsuz  Deli Bekir
* Çelebi
* Rumelili
* Kayserili
* Ermeni
* Yahudi
* Zenci
* Efe
* Matiz
* Beberuhi
* Ak Arap
* Acem
* Kürt
* Arnavut
* Bolulu
* Laz
* Tiryaki gibi tipler vardır.

Karagöz ve Hacivat oyununda taklitler ve  karşılıklı  konuşmalar vardır. Karagöz oynatıcısına ise  hayalbaz, hayali denir. Hacivat ve  Karagöz oyunu  geleneksel oyunlarımızdandır ve bu oyun yıllarca devam etmiş ve etmeye de devam edecektir.

Nasreddin Hoca Fıkralarına Örnekler


Nasreddin Hoca Fıkralarına Örnekler

* Hindi
Nasreddin Hoca,   pazara gitmiş ve pazarda küçük bir papağanın  satıldığını görmüş. Küçük papağanın fiyatı ise üç altın ediyormuş. Bunu gören Nasreddin Hoca hemen eve koşmuş evindeki  koca hindiyi yakaladığı gibi pazara götürmüş. Bizimkisi başlamış bağırmaya: ‘’ Beş altına, beş altına.’’ diyormuş. Hoca’yı görenler ona şöyle demiş. Hocam senin hindi etse etse bir akçe eder demişler.  Nereden çıkardın şimdi beş altını. Hoca; hadi oradan demiş. Küçücük bir kuşa üç altın veren benimkine neden beş altın vermesin.  Aman Hoca demişler çevresindekiler. O kuş konuşuyordu demişler. Bunun üzerine Nasreddin  Hoca yapıştırmış hemen cevabı: İyi ya bu kuş da düşünür demiş.








* Düşüş
Nasreddin Hoca  bir gün  eşeğine binmiş ve kasıla kasıla gidiyormuş. Gören de küheylana binmiş sanırmış Hoca’yı. Eşekle giderken eşeği  dört nala kaldırmış bizimkisi.  Bir de görmüş ki ortalık toz duman olmuş ve Hoca kendini yerde bulmuş Çocuklar hemen Hoca’nın çevresini sarmış  ve Hoca’ya gülmüşler, Hoca ile alay etmişler, bir güzel eğlenmişler. Hoca şaşkın şaşkın olduğu yerden kalkmış ve üstünün  başının tozunu temizlemiş.  Oradakilere dönerek şunu demiş bizimkisi: ‘’ Gülmeyin köftehorlar. İnecektim zaten.’’

* Bostan

Yaz mevsimi  gelmiş ve tam da  kavun ve karpuzun olduğu zamanlarmış. Nasreddin Hoca hemen  dalmış ilk gördüğü bostana. Sulu karpuzları, kokulu kavunları bir güzel toplamış torbasına. Tam bu sırada çıkagelmiş bostanın sahibi:’’ Hayrola Hoca ne yaparsın burada demiş.’’ Hoca  neye uğradığını şaşırmış fakat renk vermeden şunu demiş: ‘’ Dün bir fırtına çıkmıştı, işte o fırtına attı beni buraya.’’ demiş. Bostan sahibi ise ‘’ Ya karpuz ve kavunları  kim kopardı.?’’ Hoca hemen  cevap vermiş: ‘’ Ben kopardım tabi onlara tutunup kurtulmak için demiş.  Adam bu kez peki kavun ve karpuzları kim doldurdu çuvala demiş. Hoca de şu cevabı vermiş: ‘’ Bak işte dostum ben de şimdi onu düşünüyordum.’’ demiş.

Yeni Yıl İle İlgili Tebrik Mesajları


Yeni Yıl İle İlgili Tebrik Mesajları

2019’u geride bırakmaya sayılı gün kaldı. Artık yeni bir yıla giriyoruz. Yeni yıl ile ilgili herkesin beklentileri vardır. Para, aşk, mutluluk, sevgi vb.
Yeni yıl ile ilgili tebrik mesajları:
* Yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlar, sevdiklerinizle birlikte nice yıllar dilerim.
* Her geçen yıldan daha güzel ve daha coşku dolu olsun yeni yılınız. Mutlu ve huzur dolu yıllar dilerim.
* İnsanların  daha iyi olduğu, kötülüklerin son bulduğu, acıların yaşanmayacağı  bir yıl dilerim. Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun. Nice yıllar…
* Yeni yılda dünyada barışın daim olmasını ve savaşların son   bulmasını isterim. Tüm insanların yeni yılı kutlu olsun, barış olsun, sevgi olsun, yeni yılınız güzel geçsin.

* Yeni yılda yüzünüzdeki gülümseme hiç eksilmesin her zaman bu güzel tebessüm var olsun. Mutlu yıllar.
* Para dolu, sevgi dolu, aşk dolu yıllar dilerim Mutlu Yıllar.
* Ailenizin her zaman yanınızda olduğu,  huzurunuzun kaçmadığı yıllar dilerim.    Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun.
* Yeni yılda paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma daim olsun. Yeni yılınız kutlu olsun.
* Çocukların  yüzlerinin hep güldüğü, kadın cinayetlerinin bir daha yaşanmayacağı bir yıl olsun. Mutlu  yıllar,  yaşanılır yıllar dilerim.
* Kötülüklerin olmadığı,  hoşgörünün olduğu bir yıl dilerim. Mutlu ve  güzel yıllarınız olsun.
* Mutluluk yağmurlarının üzerinden hiç eksilmemesi  dileği ile nice yıllara.
 * İnsanların birbirini daha iyi anlayabileceği ve empati kura becerisinin daha çok olduğu bir yıl dilerim. Nice  yıllara.
* Herkese sağlık dolu, huzur dolu, para dolu bir yıl dilerim. Rabbim kimsenin ağzının tadını bozmasın. Mutlu yıllar.

Bir Gazeteci Olduğunuzu Düşününüz. Dede Korkut İle Röportaj Yapmak İçin Sorular Oluşturunuz. Dede Korkut’un Vermiş Olduğu Cevapları Araştırma Sonuçlarınızdan Yararlanarak Arkadaşlarınıza Sununuz.


Bir  Gazeteci Olduğunuzu Düşününüz. Dede Korkut İle  Röportaj  Yapmak İçin Sorular Oluşturunuz. Dede Korkut’un Vermiş Olduğu  Cevapları   Araştırma Sonuçlarınızdan  Yararlanarak Arkadaşlarınıza  Sununuz.

Dede Korkut büyük bir halk kahramanı ve halk ozanıdır.
Dede  Korkut’a şu soruları sorardım o da şu cevabı verirdi:
Ben:  Merhabalar  adınız nedir?
Dede Korkut: Benim adım Dede Korkut
Ben: Ben de Emre, memnun oldum.
Dede Korkut: Ben de memnun oldum.
Ben: Nasılsınız, iyi misiniz?
Dede Korkut: Sağ olun evladım,  iyiyim, siz nasılsınız?
Ben: Teşekkür ederim efendim, ben de iyiyim.
Ben:   Sayın  Dede Korkut kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Dede Korkut: Elbette yavrum. Ben halkın içinden gelmiş, halkın evladı olan bir halk ozanıyım. İnsanlara hayır dualar eden ve onların başarılı olması için onlara dualar eden bir insanım.

Ben: Sayın Dede Korkut hangi boydansınız?
Dede Korkut: Evladım ben Oğuzların Bayat boyundanım.
Ben: Gerçek adınız nedir?
Dede Korkut: Gerçek adım Korkut Ata
Ben: Sizin için insanlar ne demektedir?
Dede Korkut: Boy boylayan, soy soylayan, hikmetli sözler söyleyen  kişi derler benim için .
Ben: Demek ki  insanlar  sizi çok sevmiş
Dede Korkut: Ben de  onları çok seviyorum.
Ben: Yani siz yol gösterici, geleneksel eğitici  bir insansınız o zaman.?

Dede Korkut: Bunu ben  diyemem, insanlar benim hakkımda böyle düşünüyorlarsa o kararlarına da saygı duyarım.
Ben: Siz kimlere ad verdiniz.?
Dede Korkut: Sevgili evladım  ben  Bey çocuklarına adlar verdim ve onlar için hayırlı dileklerde bulundum.
Ben: Başka neler yaptınız?
Dede Korkut: Oğuz hükümdarına vezirlik yaptığım dönemler de oldu.
Ben: Sizin için insanlar başka neler söylemektedir.
Dede Korkut: Keramet sahibi, geleceği görebilen bir insan olduğumu söylerler.
 Ben: Kaç padişaha vezirlik yaptınız?
Dede Korkut: Üç padişaha vezirlik yaptım yavrum.
Ben: Kopuzu nasıl yaptınız?
Dede Korkut: Ormanda  gördüğüm olağanüstü varlıklardan öğrendim.
 Ben: Toplam Kaç Hikayede adınız geçmektedir?
Dede Korkut: Var biraz

Ben: Bazılarını söyler misiniz?
Dede Korkut: Evet söylerim. Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Duha Koca Oğlu Deli Dumrul, Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması, Kazan Bey’in Oğlu Uruz Bey’in Tutsak Olması  vb.
Ben: En çok neye önem verirsiniz?
Dede Korkut: Aile birliğine, çocuklara, kadınlara, misafirperver olmaya , iyi niyetli olmaya doğru ve dürüst olmaya,  cömert olmaya önem veririm.
Ben: Benimle röportaj yaptığınız teşekkür ederim efendim, sağ olun, var olun.
Dede Korkut: Ben teşekkür ederim yavrum, sen de sağ ol  var ol, bahtın açık ola….