Mustafa Kemal Atatürk'ün "Medeniyetin Emir Ve Talep Ettiğini Yapmak, İnsan Olmak İçin Yeterlidir." Sözünü Açıklayan Bir Kompozisyon

 

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Medeniyetin Emir Ve Talep Ettiğini Yapmak, İnsan Olmak İçin Yeterlidir." Sözünü Açıklayan Bir Kompozisyon

 

Mustafa Kemal Atatürk bilim ve teknolojiye çok önem vermiş, bilimin yolundan gitmenin en akıllıca olduğunu belirtmiştir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak yeterlidir diyerek medeniyetin yolundan gidilmesi gerektiğini belirtmiştir. Medeniyet demek ilerleme demek, gelişme demektir. Yeni gelişmelere kulak tıkamamak demektir. Ülkemizin her alanda gelişmesini istiyorsak bilim ve fen yolunda gitmemiz gerekir. Bu yolda gidersek ülkemiz daha çağdaş ve daha gelişmiş bir ülke olur. 

 

Medeniye yolunda gitmeyen toplumlar geri kalır. Yaşadıkları ülkeye hiçbir fayda sağlamaz. Vatanını ve milletini çok seven insan çalışır, ürettir ve bilimi temel alır. Öğrendikleri sayesinde ülkesine katkı sağlar ve ülkesini dünyaya da temsil eder. Okumalıyız, araştırmalıyız ve hiç durmadan ilerlemeye devam etmeliyiz. İnsan olan, insan gibi yaşamak isteyen kimseler saadet istiyorsa çalışmalıdır, alın teri dökmelidir. Örneğin; bizler öğrenci olarak derslerimize iyi çalışmalıyız, derslerimizle ilgili deney ve gözlemlere katılmalıyız ve yaratıcı düşünme yollarını geliştirecek etkinliklere katılmalıyız ve ileride büyük bir bilim insanı olmak için çok ama çok çalışmalıyız.

 

Çalışmazsak geri kalırız ve başka ülkelerin emir ve doğrultusunda köle gibi yaşamaya başlarız ve kendi ayaklarımız üzerinde duramayan acınası bir toplum oluruz. Bunların olmaması için medeniyeti kendimize temel ilke edinmeliyiz.

Defterinize Doğada Yaşadıklarınızla İlgili Bir Anınızı Kısaca Yazınız

 

Defterinize Doğada Yaşadıklarınızla İlgili Bir Anınızı Kısaca Yazınız

 

Hafta sonu geldiği için bugün pikniğe gidecektik. Kayseri’nin Yahyalı İlçesi’nde olan ve dünyaca ünlü Kapuzbaşı Şelalelerine gezmeye gidecektik. Çok övüyorlardı  burayı harika bir yermiş. Hemen günler öncesinden hazırlandık ve nihayet o gün geldi. Niğde’den Kayseri’ye doğru yola çıktık ve babam, annem, ablam ve kardeşlerimle  harika bir yolculuk başlamıştı. Kapuzbaşı Şelelasi'nin yolları çok virajlıydı ve çok dikkat etmek gerekiyordu. Onun için babam arabayı yavaş ve dikkatli kullanıyordu. Buralarda zamanında çok kaza olmuş, çok sayıda insan bu kazadan dolayı ölmüş kimileri de yaralanmıştı. Yolda giderken bir anda yerde kanlar içinde yatan bir köpek gördük. Az önce önümüzden giden araba yanlışlıkla karşısına çıkan bu köpeğe çarpıp kaçmıştı. Çok acımasızdı insanlar. Çarptın bari neden o köpeğe yardım etmiyorsun. Babam arabayı   bir kenara çekti ve durdurdu. Bizi oradan uzaklaştırıp köpeği bir battaniye ile eline aldı.

 

Ne yazık ki köpek ölmüştü ve babam bu canlıyı burada böyle bırakmanın insani duygular taşıyan bir kimseye yakışmadığını söyledi. Arabanın bagajından aldığı kürekle az ileriye gitti ve o köpek için küçük bir mezar yaptı. Çok üzülmüştük ama o zavallı canlıyı en azından ölüsünde yalnız bırakmamıştık. Daha sonra arabaya binip tekrar yola koyulduk ama hepimizin morali bozulmuştu ve çok üzülmüştük. Sonra yola devam ettik ve Kapuzbaşı Şelalaleri'ne vardık. Şelale o kadar muhteşemdi. Dağların arasından sular akıyor ve billur gibi suların damlaları yüzüme sıçrıyordu ve bu harika bir duyguydu. Serinlemiştim mis gibi. Suyun içine girdim ve su buz gibiydi ama fazla ilerleyemedim. Ayaklarım buz kesmişti. Annem bana bakıp tebessüm ediyor ve çık çok soğuk İlayda dedi. Ben de tamam anneciğim buz gibi dedim ve gülmeye başladık. Sudan çıktım. Çünkü ayağın  oradaki bir taşa takılsa hızla alıp giderdi o coşkun sular seni. Bunun için çok dikkatli oldum. Az önceki köpeğin acısını az da olsa dindirmişti  bu  muhteşem yer.

 

 Daha sonra ailemle birlikte gezmeye koyulduk. Oradaki köylüler bize incir ve nar ikram ettiler. Adana’ya yakın olduğu için burada da incir ve nar yetişiyormuş. Çok şaşırdım ama meyveleri bir güzel yedim. Daha sonra ailemle balık yedik, gezdik, tozduk ve çok yorucu bir gün geçirdik. Sonra orada bir pansiyonda geceledik ve sabaha doğru  Niğde’ye yol aldık. Yoldan geçerken o zavallı köpeğin mezarını da gördük ve içimden seni hiç unutmayacağım güzel köpek dedim. Doğa ile harika bir gün geçmişti ama köpeği daima hatırlayacaktım.

Hayvanların Doğal Ortamlarından Uzaklaştırılmasıyla İlgili Neler Düşünüyorsunuz?

 

Hayvanların Doğal Ortamlarından Uzaklaştırılmasıyla İlgili Neler Düşünüyorsunuz


Sizi bir kafese kapatsalar ve günlerce orada yaşamak zorunda kalsaydınız buna yaşamak mı denirdi yoksa günden güne eriyip yok olmak mı? Elbette yok olmak, yaşamamak denilirdi. Çünkü Allah’ın yarattığı her canlı tabiatına uygun yaşamak zorundadır. O canlıları tabiatından alır yapay bir ortama koyarsanız o canlıların yaşama ömrünü ve canlılığını yitirmiş olursunuz. Çünkü her canlı kendi doğasında, doğal ortamında yaşamak zorundadır.

 

  Canlıları tabiatından uzaklaştırmak onların da  doğanın  da ekolojik dengesini de bozar ve istenilmeyen sonuçlara neden olur. Hayvanların doğal ortamlarından uzaklaştırılması bence insanoğlunun kendi zevk alsın diye yaptığı en büyük bencilliktir. Bırakın her canlı dilediği gibi ekosisteminde yaşasın ve kendine uygun yaşama tarzını yaratsın. Onların hayvanat  bahçelerine tıkıştırılmalarını çok yanlış buluyorum ve insanların çok duygusuz olduğunu düşünüyorum.  Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş. Yani her canlı da kendi doğasını ister. Aslan ormanı, kedi sokakları, kuş gökyüzünü ister. Çünkü yaratılışları gereği böyledir bu ve daha birçok canlının.  Hayvanların doğal ortamlarından uzaklaştırılması, vahşi yaşamın ve ekosistemlerin denge ve sağlığı için büyük bir tehdittir.

 

Bu sorunu çözmek için doğal yaşam alanlarının korunması, yasadışı avcılığın önlenmesi ve hayvanları rehabilitasyon merkezlerinde uygun bir şekilde bakılması gerekmektedir. Hayvanları sevmeliyiz, korumalıyız ama onları bir yere kapatarak değil onları özgür bırakarak, kendi yaşam alanlarına dönmelerini sağlayarak. İşte ancak böyle hayvan sever oluruz ve onların özgür olmalarını sağlayabiliriz.

Sınıfınızda Dostluğun Değeri Konulu Hazırlıklı Bir Konuşma Yapınız

 

Sınıfınızda Dostluğun Değeri Konulu Hazırlıklı Bir Konuşma Yapınız

 

Dostluk, birçok duyguyu ve değeri içinde var eden en kıymetli kavramdır. Dostluk samimiyettir, güvendir, birlikte güzel anlar geçirme,  aydınlık ve karanlık ı günlerde birbirine sımsıkı sarılmadır. Dostluk büyük bir değer, büyük bir özveridir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Dostluğun değerini bilmek için bir dosta yakışır şekilde davranmak gerektiğini düşünüyorum. Mesela en zor zamanlarında dostunun yanında olabilmek, bir iş başardığı zaman dostunu tebrik edebilmek ve başarısına en az dostun kadar sevinmek, aradaki güven ilişkisinin asla zedelenmemesi, fazla açıklamaya gerek duymadan dostunla konuşabilmek gibi şeyler dostluğun değerini anlatır bizlere. Dostluğun değerini bilmek için dostluğun korunması gerekir. Dostluğu değerli kılan kavramlar sevgi, bağlılık, güven, samimiyet,  uzun ömürlülük, fedakarlık, sadakattır.

 

Sevgili öğretmenim,

Dostluğun değeri kişilerin birbirine ayırdığı zamanla da ilgilidir. Zamanımız  çok az bile olsa bile dostumuza ondan birazını ayırabiliyorsak, onu dinleyip onun dertleri ile hemhal olabiliyorsak işte bunlar dostluğumuzun ne kadar değerli olduğunu ortaya koyar. Çünkü dostluk çok güçlü bir bağdır. Atalarımız "Dost dostun eyerlenmiş atıdır." diye boşa dememiştir. Bir insanın gerçek dostu ona yardım etmek için her zaman hazır durumda olmalıdır. İşte dostluk ancak bu şekilde değerli olur ve uzun ömürlü olur. Onun için dostlarımızın değerini bilelim, lafta değil uygulamada dostluğumuzu gösterebilelim.

Dilimizde Sevgi Mesajı Veren Atasözlerini TDK Güncel Türkçe Sözlük'ten Araştırınız

 

Dilimizde Sevgi  Mesajı Veren Atasözlerini TDK Güncel Türkçe Sözlük'ten Araştırınız

 

 *Sevgi insanları  bir arada tutan önemli bir değerdir. Sevgi sayesinde insanlar bir araya gelir. Sevginin gücü çoğu şeye yeter. Sevgi nefretin doğmasını engeller ve insanlar sevgi sayesinde birbirlerine karşı daha sıcakkanlı ve daha içten olurlar. Bunun için dilimiz sevgi dili olmalı, gücümüz de sevginin gücü olmalıdır.


*Deniz dalgasız, gönül sevdasız olmaz.

*Gönül alma bir elma.

* Gülü seven, dikenine katlanır.

“Gönülden gönüle bir yol vardır.

* Kasap sevdiği postu yerden yere vurur.

*Kalp kalbe karşıdır.

* Gönül kimi severse güzel odur.


* Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu.

*Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır, ya baş.

*Kaymağı seven mandayı yanında taşır.

*Gönüller bir olunca samanlık seyran olur.

*Gönül ferman dinlemez.

*Yiğidi gül ağlatır gam öldürür.

 

Not: Sevgi ile ilgili şu sözleri de unutmamak gerekir:

“Kızgınlık, kırgınlık ya da acıya tutunmayın. Enerjinizi çalarlar ve sizi sevmekten alıkoyarlar.” Leo Buscaglia.

“Her şeyi o kadar kalbinizle ve sevgiyle yapın ki, hiçbir zaman başka bir şekilde yapmayı istemeyin.”
Yogi Desai.

Niyeti Kötü Olanın Attığı Ok Kendine Döner Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Niyeti Kötü Olanın Attığı Ok Kendine Döner Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Niyeti kötü olan insanlar başkalarına kendi çamurlarını bulaştırmak isteyen hastalıklı kimselerdir. Bu tip kimselerden her türlü kötülük beklenir ve bu tip insanlara da dikkat etmek gerekir. Niyeti kötü olanın attığı ok kendine döner der Hz Ali. Çünkü hiç kimsenin yaptığı kötülük yanına kâr kalmaz. Günü gelince yaptıklarının cezasını çeker ve yaptığı kötülükler kendine geri döner. Bunun için de ne yapıyorsak kendimiz için yapıyoruz aslında.


 Bir kişi için kötü düşünüyorsak, o kişinin mutlu olmamasını istiyorsak, o kişiye kötülükler ediyorsak bir bize de aynı kötülükleri yapan olacaktır. İşte bunların olmaması için niyetimizi temiz tutmalıyız ve art niyetli olmamalıyız. Bir insan pak bir kalbe sahipse ve kimseye karşı kötülük beslemiyorsa o insanı da iyilikler, güzellikler karşılayacaktır ve yaptığı iyiliklerin ödülünü elbet bir gün olacaktır. Çünkü niyeti iyi olduğu için niyetine göre de güzellikler yaşanacaktır hayatında. Bundan dolayı hayatımızda her zaman iyilikten, dürüstlükten yana olmalıyız. Dilimiz ile kalbimiz bir olmalıdır. 


Bir insanın yüzüne gülerken arkadan işler çevirmemeliyiz. Kalbimizi kirletmemeliyiz ve insanlara kötülük etmemeliyiz. Elimizden geldiği kadar saf ve asil insan olarak kalmalıyız. Böyle olursak her şey daha güzel olur ve kötü niyetli olan da belasını bulur.

Uçurtma İle İlgili Bildiklerinizi Anı, Gözlem ve Deneyimlerinizden Hareketle Arkadaşınızla Paylaşınız.

 

 

 

Uçurtma İle İlgili Bildiklerinizi Anı, Gözlem ve Deneyimlerinizden Hareketle Arkadaşınızla Paylaşınız.

 

Uçurtmayı uçacak hale getirmek özellikle de insanın babası ya da annesi ile uçurtma uçurmak çok keyiflidir. Çünkü ailenle uçurtma uçurmak, arkadaşlarınla uçan uçurtmayı seyretmek insana çok farklı duygular hissettiriyor. Çok eğleniyorum uçurmayı izlerken. Heyecanlı oluyorum ve ben de o uçurtma gibi gökyüzünde uçmak istiyorum. 


Uçurtma, hafif malzemeden yapılmış yüzeylerin, rüzgâra direnç oluşturan yükselme yönünde oluşturduğu kuvvet ile bağlı bulunduğu ipin oluşturduğu kuvvet arasındaki etkileşim sonucunda gökyüzünde asılı kalabilen nesnelere verilen genel isimdir. Uçurtma fırtınalı havalarda uçurtulursa elektrik akımı nedeniyle oluşacak şelalede insan yaşamını kaybedebilir. İlk defa Çin de bulunmuştur. Avrupa’ya gelişi ise 12 yıl  Çin’de  yaşamış olan  Marco Polo tarafından gerçekleştirilmiştir. Geçen yıl ailemle pikniğe gitmiş. Orada top oynamıştık, saklambaç yapmıştık ve bir de uçurtma uçurmuştuk. Babamla yaptığımız uçurtmanın gökyüzüne doğru havalanması yükseldikçe yükselmesi beni çok mutlu etmişti.


 Onu uçurmak harika bir duyguydu. Hem uçurmak hem de  koşmak gerekiyordu ve ben de  öyle yaptım. En sonunda uçurtmam elimden kaydı ve gökyüzüne hızla uçtu. Her ne kadar bira üzülsem de onun gökyüzüne doğru uçtuğunu görmek beni yine de mutlu etmişti. Harika bir gün geçirmiştik. Babam daha sonra bana yeni uçurtma aldı ve üzüntüm de böylece geçip gitti.

Kurtuluş Savaşı’nın Kazanılmasında Toplumsal Dayanışmanın Önemi Nedir?

 

Kurtuluş Savaşı’nın Kazanılmasında Toplumsal Dayanışmanın Önemi Nedir?


Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında en büyük etmen toplumsal birlik, beraberlik ve dayanışmanın olmasıdır. Çünkü Anadolu halkı kadını ile erkeği ile, çoluğu ve çocuğu ile bir olmuş, diri olmuş ve bu milletin yenilemeyeceğini dünyadaki ülkelere göstermiştir. İman gücü, inanç ve azim ve bir de Mustafa Kemal gibi büyük bir liderin öncülüğünde vatan toprakları işgalden kurtarılmış ve halkımız bağımsızlığını kaybetmemiştir. Çünkü özgürlük ve bağımsızlık bizim karakterimizdir ve onu asla kaybedemeyiz. 


Bunun için birlik ve beraberlik içinde hareket eden halkımız Milli Mücadele yıllarında yaşadığı her türlü ekonomik zorluğa rağmen manevi gücünü asla kaybetmemiş ve iman gücü sayesinde, dayanışma gücü sayesinde Kurtuluş Savaşı kazanılmış, halk rahat bir soluk almıştır. Türk milleti cephane üretiminde, cephanelerin ordumuza ulaştırılmasında ve cephede düşman ordusuyla yapılan savaşlarda birlikte  hareket etmiştir. Eğer ki birlik ve dayanışma içinde de hareket edilmemiş olsaydı şu anki durumumuz çok daha kötü olabilirdi. Başka bir ülkenin egemenliği altında yaşayan köle toplumlardan biri biz olabilirdik. Ana dilimizi konuşamıyor olabilirdik ve kültürümüzü yaşamıyor olabilirdik. 


 İşte bunların olmaması için halkı ölümüne savaşmış, namusu için şerefi için canını bu yola feda etmiş ve Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devlet dayanışma sayesinde bugünlere gelebilmiştir. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığı, dayanışma içinde olması kurtarmıştır.

Aşağıdaki Şiiri Okuyup Şiirle İlgili Soruları Cevaplayınız ( 6. sınıf Türkçe Kitabı)

 

Aşağıdaki  Şiiri Okuyup Şiirle İlgili Soruları Cevaplayınız ( 6. sınıf Türkçe Kitabı)


 

Ben,

O mutlu yıllardan geliyorum arkadaşlar!

Yokluklar, yoksulluklar…

Sırtında mermi taşıyan analar,

İnönüler, Sakaryalar, Dumlupınarlar

 

Ben,

O onurlu yıllardan geliyorum arkadaşlar!

Bir düş gibiydi yaşanılanlar

Bir masal gibiydi, anlatılanlar.

Ve

Uğurladık düşman gemilerini:

“Bir daha görürsek

Topraklarımızda sizi,

Pişman ederiz hepinizi!”

Türkan GEDİK BENGİ


1) Şiirde onurlu yıllar ifadesiyle hangi dönem anlatılmaktadır?

cevap: Şiirde onurlu yıllar ifadesi ile Kurtuluş Savaşı yılları, Milli Mücadele Dönemi anlatılmaktadır.

 

2)Şiirde hangi savaşların adı geçmektedir?

cevap: İnönü Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi, Dumlupınar Savaşları.

 

3) Analar, mermileri neden sırtlarında taşımışlardır?

cevap: O yıllarda teknoloji çok iyi gelişmemişti ve yokluk vardı, yoksulluk vardı. Ülkemiz geri durumdaydı ve ekonomik açıdan ağır şartlar yaşadığımız için analar mermileri sırtlarında taşımıştır.

 

4) Yaşanılan ve anlatılanlar neden bir düş, bir masal gibidir?

Cevap: Çünkü o yıllarda her türlü zorluğa rağmen kahraman halkımız Kurtuluş Savaşı'nı kazanmıştır ve savaş yıllarında  insanlarımız iman gücü ile hareket etmiş ve Mustafa Kemal'in önderliğinde savaş kazanılmıştır. Olağanüstü olaylar da yaşanmıştır  ( Örneğin Çanakkale Savaşı'nda askerlerimize meleklerin de  yardım ettiği gibi söylemler de vardır.)Milli Mücadele yıllarında. Kazanılması zor gibi görünen savaş kazanılmış, adımız tarihe altın harflerle yazılmıştır.

Menfaat İle İlgili Özdeyişler

 

Menfaat İle İlgili Özdeyişler


İnsan elbette kendi menfaatlerini düşünmeli, kendine değer vermeli ve sevmeli ama her şeyde de menfaati gözetecek kadar bayağı bir şahsiyet olmamalıdır. Her zaman karşılık beklenerek iyilik yapılmaz. İyilik erdemli bir davranış olduğu için, insanı mutlu ettiği için yapılmalıdır.


Menfaat ile ilgili özdeyişler şunlardır:


“Dünya ve ilim ortaya başka bir tez atarak, yalnız kendini düşünmesini, insan için savunuyor. İnsanın temelinde mutlaka bir menfaat duygusu vardır.” Dostoyevski

“Menfaat giysisini giyen, başka hiçbir kıyafeti beğenmez. Din, devlet, vatan, millet… Toprağa bile yatırım gözüyle bakar. Artık o, taşınmaz maldır.” İbrahim Tenekeci

"Menfaatler, gözü en tatlı şekilde kör eden birer vasıtalardır." Blaise Pascal.

"Menfaat, her türlü faziletleri ve ahlaksızlıkları harekete geçirir." La Rochefaucauld

“Kendi menfaati için yalan söylemek sahtekarlık, başkasının menfaati için yalan söylemek hile, zarar vermek için yalan söylemek iftira ve yalanların en bayağısıdır. Menfaat gözetmeden ve ne kendine ne de başkalarına zarar vermeksizin yalan söylemek, yalan söylemek değil bir tür kurmacadır.” Jean-Jacques Rousseau.


"Menfaat gerekçesiyle kötülük yapan hiç  kimse haklı değildir." Theodore Roosevelt

"Menfaat karşısında küçülenlerden, büyük yetişmez." Falih Rıfkı Atay

Menfaat tıpkı sandalyeye benzer. Ayağının altındaysa yükselirsin, başının üstündeyse ezilirsin." Cenap Şahabettin.

“Dünya menfaatleri için iyilik edenlerin iyilikleri, avcının kuşlara yem atması gibidir.”Beydeba

“Bu dünya menfaat dünyası. Menfaatini düşünmeyen insan olur mu? Eline fırsat geçirip de çalmayan bir kişi göstersene bana!.. Ha? Bir kişi!.. Kör olayım yoktur.” Sabahattin Ali.

“Bu dünya menfaat dünyası. Menfaatini düşünmeyen insan olur mu? Eline fırsat geçirip de çalmayan bir kişi göstersene bana!.. Ha? Bir kişi!.. Kör olayım yoktur.” Sabahattin Ali

“Düşmanı teşhis edememiş bir mümin oltaya koşan balık gibidir. Menfaat zannettiği şeyler, dünya ve ahiret hayatını öldürür. Hem dinini zayi eder, hem de bir İslam düşmanının mezesi olur.” Hekimoğlu İsmail


"Menfaat yaşam kanunudur. Deve muhteşem bir hayvan, ancak deveyi çöl muhteşem yaptı." Benjamin Disraeli

"Kendi menfaatleri söz konusu olduğu zaman hiçbir ölçü tanımayan insanların arasında yaşıyoruz." İbrahim Tenekeci

“Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir. İyilik, sebep ve netice zincirinin dışındadır. Mutluluğu ihtiraslar da değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.” Tolstoy.

“Bu dünya menfaat dünyası. Menfaatini düşünmeyen insan olur mu? Eline fırsat geçirip de çalmayan bir kişi göstersene bana!.. Ha? Bir kişi!.. Kör olayım yoktur.” Sabahattin Ali.

 “Nokta kadar menfaat için, virgül gibi eğilenler, sonunda düz hat olup çiğnenmeye mahkûmdurlar.” La Edri

“Bizden daha kudretli insanları sevdiğimize çok kere kendimizi inandırırız, halbuki dostluğumuzu meydana getiren sadece menfaattir, kendilerine yapmak istediğimiz iyilik için değil de umduğumuz faydalar dolayısıyladır ki onlara gönlümüzü veririz.” La Rochefaucauld.

“İnsanın tüm hareketlerine, yalnız çıkarının merkez olması; bayağılıktır.” Bacon.