Ramazan Ayında Yardımlaşma ve Dayanışma (Oruç) İle İlgili Bir Hikâye Yazınız. Hikâyenizi Sınıfta Arkadaşlarınıza Okuyunuz.
Annem günler öncesinden başlamıştı
Ramazan hazırlıklarına. Ne de olsa yarın
oruç başlıyordu. Ben de artık son iki yıldır orucun tamamını tutamasam da
çoğunu tutuyordum. Çok zayıf olduğum için oruç tutmayı bazen bünyem kaldırmıyor
ve hasta oluyordum. Yaşım 13 olmasına
rağmen kilo olarak yeterli kiloda olmadığım için oruçta bazen zorlanıyordum ama
inşallah gelecek yıl hepsini tutmaya çalışacağım. Ben Yağmur bu arada. Ortaokula gidiyorum. Üç çocuklu bir
ailenin üçüncü kızıyım. Bir abim bir de ablam var. Abim öğretmen, ablam ise lise üçe gidiyor. Annem ev
hanımı, babam ise mühendis. Yaşadığımız şehir Sivas. Maddi durumumuzu
soracak olursanız babamın mesleği olduğu için çok şükür sıkıntı çekmiyoruz.
Orta halli bir yaşamımız var kendimizi idame ettirebiliyoruz. Neyse konuma
devam edeyim: Yarın oruç başlayacağı için annem komşuları ile birlikte bir ay
önceden hazırlık yapıldı.
Mantılar yapıldı, dolmalar yapıldı, yapraklar
sarıldı, ekmekler yapılıp buzluğa konuldu. Ramazan Boyunca bunları tüketmek
için hazırlık yaptı annem ve arkadaşları. Bu gece ilk sahurumuz. Onun için çok
heyecanlıyım. Hemen ödevlerimi yapıp yatağıma yattım. Yatar yatmaz uyuduğum
için gece mahalledeki Mehmet Amcanın davulunun sesi ile uyandım. Davulun sesi
ilk başta içimi ürpertti. Korktum ama sonra bu gece sahur olduğunu hatırladım
ve korkum geçti ve hemen mutlu oldum. Pencereden dışarı baktığımda Melike Teyzelerin,
Abdullah amcaların, arkadaşım Şule ve Aydınların da ışığı yanmıştı. Gece yarısı herkesin ışığı yanıyordu ve bunu
izlemek beni çok mutlu etmişti. Ne güzel bu ay. Hem huzur ayı hem sabır ayı hem
de birlik ayıydı. Tam perdeyi kapatmak üzereyken sınıf arkadaşım Metinlerin
ışığının yanmadığını fark ettim. Hemen anneme koşarak anne Metinler kalkmadı
herhalde dedim. Annem de biz kaldıralım
o zaman dedi ve Metin’in annesini aradı ama telefonu açan olmadı.
Sahurumuzu yapmaya başladık ama benim aklım hala arkadaşımın evindeydi. Şimdi kalkmışlardır diye pencereye yöneldim ama ne ışıkları yanıyordu, ne de perdelerinde bir oynama vardı. Geri yemeğime oturduğum yerden devam ettim. Annem sahurda yemek yapmaz. Bizi sahurda kahvaltılık tüketiriz. Yemek çok ağır geldiği için annem de yapmaz. Annem çok güzel ıspanaklı ve peynirli börek yapmıştı. Sobada yaptığı böreklerin tadı harika olmuştu. Yanına da çay, zeytin, yeşillik koymuş ve çok güzelce karnımızı doyurmuştuk. Metin ve ailesi ne yemişti acaba diye merak ediyordum acaba uyuya mı kalmışlardı diye düşünüyordum. O arada annem üzüm hoşaflarını getirdi ve bir güzel içtik. Daha sonra sularımızı içip dişlerimizi de fırçaladıktan sonra niyetlendik oruca.
Sabah ezanı ile birlikte
namazları kılıp bir güzel sıcacık yatağımıza uyumaya gidip devam ettik. Sabah
ilk iş aklımda Metin’e neden gece kalkmadıklarını soracaktım. Okula vardığımda
Metin de oradaydı. Hemen günaydın diye asıl konuya geldim. Metin de bizim gibi
oruç tutuyordu bugün. Ona neden gece ışığınız yanmadı Metin dedim. O da biz
akşamdan yiyip yattık diye lafı geçiştirdi. Altıncı dersin sonuna doğru Metin
oturduğu yerde bir anda yere bayılmıştı. Öğretmenimiz hemen onu kucağına alıp
çocuklara su getirmesini rica etti. Ben
onlardan önce koşarak kantinde arkadaşım
için su aldım. Öğretmenim Metin’e neden bayıldığını sorunca oruca
dayanamadığını söyledi. Daha sonra eve vardığımda annem bu konuyu sordum.
Annem de onların Metin’in ailesinin
durumlarının çok kötü olduğunu ve
sahurda yiyecek bir kuru ekmek ve sudan başka bir şey olmadığını duymuş. Yani canım kardeşim, arkadaşım açlıktan bayılmıştı.
Çok üzülmüştüm. Kendi halinde, kimseye zararı dokunmayan bir çocuktu Metin.
Dürüst saygılı ve efendi bir çocuktu. Ayrıca derslerine de son derece başarılı
ve zeki bir çocuktu. Bazen bilemediğim soruları ona sorardım o da bana yardım
ederdi. Şimdiki durumu ise çok üzücü bir durumdu. Hemen ailemle birlikte Metin’in
ailesi için bir şeyler yapmaya karar kıldık. Babam ve annem markete gidip
onlara bir ay boyunca yetecek gıda ve temizlik malzemeleri aldı. Öğretmenim
benim canım öğretmenim de okulda öğretmenler arasında para toplamış ve Metin’in
ailesine vermişti.
Hepimiz el birliği içinde,
yardımlaşma ve dayanışma içinde olup Metin ve ailesini bu zorluk süreçten kurtarmıştık.
Onun için de çok mutlu ve huzurlu olmuştuk. Artık sahurda onların da ışığı yanıyordu ve onların
da yiyecek her şeyi vardı. Ayrıca babam ona aylık olarak burs da vermeye başladı
ve böyle zeki çocukların kıymetinin bilinmesi gerekir dedi. Babasına da iş
bulma konusunda ailem onlara yardım etti. Ne güzel bir duyguydu bu aylarda
yardımlaşma ve dayanışmanın zirveye çıkması. Ne güzel geleneklerimiz vardı, ne
güzel güzel bir millettik biz.
Yardımlaşmayı bilen, açgözlülüğe ve bencilliğe karşı olan insan gibi insan olan
millettik biz. Çünkü biz Türkiye gibi güzel bir ülkenin merhamet ve sevgi ile büyüyen , içinde insanı değerleri sonsuza kadar taşıyan duygu dolu evlatlarıydık.
çok kötü ben kısa diyorum siz uzun yaptınız kısa bildiğin 4kıısa olur
YanıtlaSil