E Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları

 E Harfi İle İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları


Ecel Geldi Cihana, Baş Ağrısı Bahane: Bir insanın eceli geldiyse ölür, ölüm sebebi ise bahane edilir. Her şeyin bir sebebi vardır ve sebepsiz bir şey olmaz.

Efendiyi efendi eden uşağıdır: Kölelik sisteminde asıl çalışan ve kazanan köleler olduğu halde  efendiliği kölenin sahibi sahiplenir.

Ecele çare bulunmaz: Doğmak varsa ölüm de yaradılış gereği var olacaktır. İnsanlar hayatları boyunca ölüm dışında her şeyin çaresini bulmuşlardır.

Eden bulur, inleyen ölür: Herkes yaptığının karşılığını günü gelince bulur. Ağır bir hastalığa yakalanan kişi de ölür.

Eceli gelen köpek, cami duvarına işer:  Cami Müslümanların kutsal yeridir, kötü bir şey yapılan kişi cezalandırılır. Toplumun hoş görmeyeceği suçlar işlememeliyiz.

Eken biçer, konan göçer: Ekip biçersen emeğinin karşılığını alırsın. Dünyaya gelen insan da vakti yetince ölür.

Ekmek, çiğnenmeyince yutulmaz: Ekmeği bile yutmak için çiğnemek gerekirken iş görmek için de çalışmak gerekir, yorulmak, emek etmek gerekir.

Eğrinin iki yakası bir araya gelmez: Dolandırıcı kimselerin işi rast gitmez ve bu kişiler toplum tarafından da sevilmezler.

Ek tohumun hasını, çekme yiyecek hasını:  İyi tohum ekilirse iyi de ürünü olur. Çocuklarımızı da iyi yetiştirirsek ahlaklı nesiller gelir, yetiştirmezsek acısını biz çekeriz.


Ekmeğini yalnız yiyen, yükünü de yalnız kaldırır: Paylaşmasını bilmeyen kişi, sıkıntıya düştüğünde yalnız kalır. Onun için paylaşmayı bilmeli, yardıma muhtacı olanlara da yardım etmeliyiz.

Eğilmeyen başın ayağı öpülür: Onurlu kişilere saygı duyulur. Onun için her zaman onurlu olmalıyız.

El adamı kullanan sığır yüreği yutmalı: Başkasına güvenerek işini yaptırmaya çalışan kişiler kendi işlerini kendi yapmak zorunda kalırlar. Başkasına güvenerek işe girmemeli, ilk olarak kendimize güvenmeli ve kendi gücümüze inanmalıyız.

 

El el ile değirmen yel ile: İnsan insan muhtaçtır. Değirmen de yele muhtaçtır. Birbirleri ile yardımlaşan, dayanışma içinde olan toplumlar gelişir, güçlenir.

Eksiklikle büyüyenin yalımı alçak olur: Fakirlik içinde büyüyen kişiler zengin kimselere karşı öfkeli olurlar.  İnsanların yoksulluk içinde büyümemesi için herkes birbirine yardım etmelidir.

El benden, etek senden: “Vermek benden, alıp  sahiplenmek senden” anlamına gelir. Bize verilmek istenen olanaklardan  zamanında yararlanmasını bilmeliyiz.

Ekmeksiz ev, köpeksiz köy olmaz: İnsanlar, ihtiyaç duydukları zorunlu şeyi yanlarında mutlaka bulundururlar.

El için yanma nâra, yak çubuğunu keyfini ara: Başkaları için kendimizi büyük sıkıntılara sokmamalıyız.

El elin aynasıdır: Kişiler hakkındaki en doğru bilgiyi, o kişilerin çevresini gözlemleyerek öğrenebiliriz.

El için kuyu kazan, önce kendi düşer: Başkalarına tuzak hazırlayan, o tuzağa ilk olarak kendi düşer. Başkaları için kötü şeyler düşünmemeli, mert insanlar olmalıyız.

El ağzına bakan, karısını tez boşar: Başkasının sözlerine göre davrananlar  evliliklerini devam ettirmezler ve boşanırlar. Söylenilenlere değil, kendi mantığımıza ve gözlemlerimize göre davranmalıyız.

El elin eşeğini türkü çığırarak arar: Sorunlarımıza kendimizi çözüm  aramalı, başkasının çözüm bulmasını beklememeliyiz.

El için ağlayan gözden olur, yâr için dövünen dizden: Hak etmeyen kimseler için ağlamamak gerekir. İnsanlara hak ettiğinden çok değer vermemek gerekir.  Başkaları için boş yere kendimizi heba etmemeliyiz.

El gönlü dolaşık ibrişimdir, açılmaz: Herkesi mutlu etmek zordur. İşlerimizi, birini mutlu etmek uğruna yanlış yapmamalı, doğrusu neyse onu yapmalıyız.

El elin parasız gözcüsüdür: El elin aynasıdır atasözü ile aynı anlama gelir.

Elmasın irisi ufağı olmaz: Elmas çok değerli  bir maden olduğu için küçük bir parçası bile insana yeter.

Elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz: El eltiyle geçinemez.

Elmanın dibi göl, armudun dibi yol olmalı:  Elma sulak yeri ,armut ise  sert toprağı sever. Her insan da mutlu olduğu ortamda yaşarsa başarılı olur.

Elti eltiden kaçar, görümceler bayrak açar: Kardeş karıları birbirlerini sevmezler, kız kardeşler ise hiçbirini sevmezler.

Elin tuttuğu kuşun, kuyruğu kısa olur: İşimizi başkalarına yaptırırsak yarım yamalak bir iş ortaya çıkar.

Elin terazisi yoktur: El, ölçü aracı değildir, kantar gibi her şeyi gramı gramına tartamaz. Bencil davranarak, başkalarının hakkına el uzatmamalıyız.

Elin tavuğu ele kaz, fındığı koz görünür: Çoğu kez başkasının malını gözümüzde büyütür ve gereksiz takıntılara gireriz.

Elin kâşanesinde bizim viranemiz yeğdir: Eldeki şeyden elimizdeki olan şey daha değerlidir.

Er Dayıya, kız halaya çeker: Geleneksel yargılarımızdan biri de kızın halaya, erkeğin dayıya çektiğidir.

Emanet eşeğin yuları gevşek olur: Emanet eşeğe binen eşeği kendi malı gibi kullanmaz. Ödünç aldığımız şeylere iyi bakmalı, kendi malımız gibi değer vermeli ve iyi kullanmalıyız.

Emek olmazsa yemek olmaz: Çalışmadan bir şey kazanılmaz ve aç kalınır.

Emanete hıyanet olmaz: Emanete sahip çıkalım, insanların bize olan güvenini boşa çıkarmalıyız.

Er adıyla, deve avuduyla söylenir: Yiğit insan adı anılır, deve de hörgücünün büyüklüğü ile tanınır.

En hayırlı miras edeptir: Büyüklerin küçüklere öğreteceği en önemli ve değer değerli şey güzel ahlaktır, edeptir.

En kötü züğürtlük, akıl züğürtlüğüdür: Her yokluğa çare bulunur ama akıl züğürtlüğüne çare yoktur. Doğuştan akıl yokluğunun çözümü yoktur.

Erkek koyun , kasap dükkanına yakışır: Yavru dünyaya getirmeyen, süt vermeyen koyunun kaderi kesilmektir. Verimli  ve üretken olmayan kişi de toplum tarafından dışlanır.

Er sözü bir, eyer kökü üç: Er olan sözü bir defa söyler ve yapar. Eyerin kökü de üçtür, dörde çıkmaz. Sözümüzde durmalı, yapamayacağımız şeyler için söz vermemeliyiz.

Erkek aslan da dişi aslan değil mi?: Erkek de olsa dişi de olsa aslan aslandır ve  hepsi aynı özelliklere taşır. Cinsiyet ayrımı yapmamak gerekir.

Er ekmeği minnetsiz: Yiğit kimse cömerttir ve ekmeğini başkaları ile paylaşır ve paylaştığını kimsenin yüzüne vurmaz.

Er kocar, gönül kocamaz: Kişi yaşlanır ama gönül yaşlanmaz.

Er erden biter, tohum yerden: Yiğit kişinin çocuğu da yiğit olur.

Er ek, geç ek, tavında ek: Tohumu tavında ektikten sonra zamanı önemli değildir. İşleri en uygun zaman ve zeminde yapmak gerekir.

Eşeği dama çıkaran, yine kendi indirir: Üzücü bir olaya, duruma neden olanın, o olayı yine kendi çözmesi gerekir.

Esrik devenin çulu eğri gerek: Ne yaptığını bilmeyen kişinin  kılık kıyafeti de dağınık ve düzensiz olur.

Erteye kalan arkaya kalır: Zamanında işini yapmayan kişi, söz sahibi olamaz. Her işi zamanında yapmak iyidir.

Erkek sel, kadın göl: Erkek sel gibi kazanır, kadın da göl gibi biriktirir. Erkeğin kazandığını eşi de tutmalı ve israf etmemelidir.

Esirgenen göz çöp batar: Bir şeyin üzerine gereksiz ve çok titrememeliyiz. Yoksa olumsuz şeyler olabilir.

Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez: Dostluk yıllar alan bir süreçtir. Dostluklarımıza zarar verecek davranışlardan kaçınmalıyız.

Eşeğe binmek bir, inmek iki ayıp: Toplumda yadırganan şeyleri yapmamalı, yaptığımızda da kararlı olmalıyız.


 Eşek çamura bir kez çöker:  Yaşanan olaylardan en aptal kişi bile ders çıkarmasını bilir.

Eşeğin anırtısı kendine hoş gelir: Kaba ve geveze kimseler, kabalıklarının başkaları tarafından da beğenildiğini sanır ve bundan haz duyarlar.

Eşek at, ciğer et yemez: Her şey kendisidir, başkası olamaz.

Eşek büyüdü, semer küçüldü: Hazırlıklarımızı, birikimlerimizi, yatırımlarımızı geleceği de hesaba katarak yapmalıyız.

Eşeğin hesabı başka, eşekçinin başka: Çıkarlarımız için  başkalarına zahmet vermemeliyiz.

Eşeğin kuyruğu kalabalıkta kesilince kimi uzun der, kimi kısa: Uzmanı olmayan kişilere düşüncelerini sorarsa bizi yanıltırlar.

Eşeğin kulağını kesmekle küheylan olmaz:  Göstermelik davranışla kimliğimizi gizleyemez.

Eşek yüklü olunca anırmaz: Ağır koşullarda çalışan kimseler eğlenemez, eğlenmeye vakit de bulamaz.

Eşek eşeği ödünç kaşır:  Her şey karşılıklıdır.

Eşek yine eşektir, atlastan çulu olsa:  İyi kıyafet ya da iyi bir makama gelme insanın kişiliğini değiştirmez, gizleyemez.

Eşek küle, bülbül güle âşıktır: Herkes rahat ve mutlu olduğu yeri sever.

Eşek eti diri iken tatlıdır: Kimsesiz, fakir kimseler sağlığında çalıştırılır, öldükten sonra kimse onun adını bile anmaz.

Eşek sürme ile yürür: İnsan, yapması gereken işi başkasının uyarısını ya da zorlamasını beklemeden yapmalıdır.

Eşek kocamakla tavla başı olmaz: Yöneticilik yaşlılara değil, akıllı kimselere verilir. Yaşa değil akla bakılır.

 Eşkıyanın düşkünü beyaz giyer kış günü: Eşkıya düşkün olunca kendine bakamaz ve düzensiz giyinir. Giyimimize, kuşamımıza dikkat etmeli, kendimizi gülünç duruma düşürmemeliyiz.

Ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi var: Kiracı istediği zaman ev değiştirebildiği için her ev sözde onun sayılır.

Et ne kadar arık olsa, ekmek üstünde yaraşır: Et, semiz olmasa ile ekmekle birlikte yenilir. En yeteneksiz, güçsüz kimseler bile  toplumsal yarar için  çalışmalı, yapacağını yapmalıdır.

Et giren yere dert girmez: Et, gücümüzü ve direncimizi artıran bir besin olduğu için  et yiyen kişi hemen hasta olmaz. Sağlığımız için et yemeliyiz

Ev sahibi, misafirin hizmetkârıdır: Misafirperver bir millet olduğumuz için konuğumuzu rahat ettirecek  şekilde davranırız ve onların mutlu ve rahat olması için elimizden geleni yaparız.

Ev sahibinin köpeği baş sedire geçer: Kimseye hak ettiğinden çok değer vermemeli, kimseyi şımartmamalıyız.

Evli evinde, köylü köyünde gerek: Başıboş olmamalı, işimizin başında olmalıyız.

Evine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını: Koşullar neyi yapmamızı gerektiriyorsa onu yapmalıyız, uyumsuz olmamalıyız.

Evi delikle baca, milleti hacı ile hoca yıkar: Eve bakılmazsa yıkılır. Hoca da bilgisiz ve tutucu birisi olursa insanları yanlış yönlendirir ve insanların zarar görmesine sebep olur. Evimizi, toplumumuzu yıkıcı etmenlerden korumalıyız.

Evdeki hesap çarşıya uymaz: Evde yaptığımız hesap, pazarın hareketliliği nedeniyle yanlış çıkabilir ve açık verebiliriz.  Önyargılı olmamalı, durumu görmeden karar vermemeliyiz.

Ev yıkanın evi olmaz: Başkalarına kötülük eden, kötülük bulur. Kimse için kötü şeyler düşünmemeli ve yapmamalıyız.

 

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme