Deniz, Güneş,
İhtiyar, Adam, Balıkçı, Avcı, Sandık Kelimeleri İle İlgili Hikaye
İhtiyar adam her zamanki gibi sabah erken kalkmış deniz kenarına gitmişti. Her sabah mutlaka denizin kokusunu içine çekecek, hayallere dalacak ve yakın zamanda kaybettiği, çok sevdiği eşini burada hatırlayacaktı. Eşi yakın zamanda öldüğü için onu hiç unutamıyordu. Deniz kenarında bir anda rahatsızlanan eşi orada yere yığılmış ve kalp krizi geçirerek yaşamını kaybetmişti. Onun için ihtiyar adam denizden ayrılamıyor, denizi ailesi gibi görüyordu. Balık tutmak bahaneydi asıl amacı eşini hatırlamaktı.
Balıkçı oldum artık deyip gülümsüyordu kendi kendine. Güneş doğar doğmaz yine denize gitti ve oradaki balıkçılara ile selamlaşıp oltasını denize doğru attı. Oltasına bu defa çok ağır bir şey takılmıştı. Yavaşça oltayı çekti ve oltaya gelen minik bir sandıktı. Rengi koyu kahverengi olan çok güzel bir sandıktı bu. Hemen sandığın içini açtı ve sandığın içinin altınlarla dolu olduğunu görünce şaşırdı, heyecanlandı ama bu bana ait bir şey değil , bunu hemen en yakın karakola teslim etmeliyim dedi. O sırada avcılar balık tutmaktan dönüyordu. Avcılardan biri yaşlı adama hey bey amca nedir o elindeki diye bağırdı. İhtiyar adam denizde küçük bir sandık buldum dedi.
Avcılar heyecanlandılar ve aramızda
paylaşalım ihtiyar onları dediler. İhtiyar adam onlar bize ait değil, belki gemiden
biri yanlışlıkla düşürmüştür, ya da vapurda birinin elinden düşmüştür dedi.
Avcılar, adamın peşini bırakmadılar ve adamdan zorla sandığı almaya çalıştılar.
Adam eski topraktı, daha doğrusu eski karate kursu hocasıydı ve avcılara o gün
unutamayacağı bir ders verdi. Elindeki minik sandığı da karakola teslim etti.
Daha sonra ihtiyar adam evine doğru yol aldı. Bu arada Güneş çoktan batmıştı. Avcılar da yediği dayaktan dolayı evlerine canını zor atmışlar, bir daha yaşlılara bulaşamayacaklarını anlamıştı.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme