Cumhuriyet Dönemi Yazarlarından Nezihe Meriç’e Ait Sözler

 

Cumhuriyet Dönemi Yazarlarından Nezihe Meriç’e Ait Sözler


Cumhuriyet Dönemi yazarlarından olan Nezihe Meriç eserlerinde kadınlar ve çocuklardan bahsetmiş ve bunların sorunlarını dile getirmiştir.

“Yeni dost­luklar kuracak yürek kalmadı artık bizde. İşimiz çok üstelik; yorgunuz.”

“Yaşadığımız hayat, bize çok küçük yaşta, kan bağlarının değil, kafa arkadaşlığının asıl olduğunu öğret­mişti.”

“Düşünüyorum, okuyorum, öğreniyorum. Bu, çevremdeki günlük hayatını yaşayan, düşüncesi, ancak bu çerçevenin içinde doğup gelişenlerden, biraz daha ayrılmama sebep oluyor.”


“Çocukken yalnız ihtiyarlar ölür sanırdık.”

“İnsan sevmeli ha­yatta, anlatabiliyor muyum, insan ille sevmeli. Bu ne bileyim seçtiği işi mi olur, şiiri, romanı, resmi, sanatı diyelim, bir şeyi...”

“Birbirimizi konuşmadan anladık. Bu önemli benim için işte.”

“Daha duygulara yer var yüreğimizin aydınlık köşesinde.”

“Tanrım nasıl dayanmalı. Nasıl güçsüzüz çevreye karşı. Nasıl böylesine geri, böylesine cahil olabiliyoruz.”

“Çevremiz öyle mutsuzluklarla dolu ki Berni, kasıla kasıla yaşıyoruz. Sevincimiz çocuksu bir sevinç.”

“Bir şarkının, belli aralıklarla yinelenen en güzel yeri gibidir annemin gülüşü.”

“Bilmediğimiz ne çok şey var. Tanımadığımız insanlar, ne çok, ne çok yeryüzünde. Bir ilde yaşıyoruz; o ilin so­kaklarında, yollarında geziyoruz. Vitrinlere bakıp, sinemalara gidip, bir duygulanışlar, sıkıntılar içinde birbirimizi tanımadan yaşayıp ölüyoruz. Ne garip!”


“Müzik ve kitap vardı yaşamak için, onlarsız yaşaya­mayız sanırdık.”

“Günler boyunca, küçük küçük birçok şey birikiyor. Özleyişler, anlaşmazlıkların getirdiği kırılışlar, parasızlığın getirdiği, insanın mutlu olma gücünü zorlayan sıkıntılar, içlenmeler, çağrışımlarla gelen anılar.”

“Bulaşmamayı yeğlerim her zaman; tepemin atmasına izin vermem. Ama, bir de bunu yılan gibi yapanlar var. Bunlar kendilerini pek bilgili, pek usta sandıklarından, bir insanı, sözüm ona aşağılamalarını, küçük görmelerini, değersiz, sıradan bulmalarını satır aralarına sıkıştırarak, dolaylı olarak dokundurmaya çalışırlar. Ben derler, ben varım ya ben, şunları şunları bilirim, şöyle şöyle birinciyim, bana erişmek olası mı! Ne denir ki bunlara! Acınır. Yazık! İnsan, sevmeyi, hoşgörüyü, okuduklarından, yaşam boyunca öğrendiklerinden elinde kalanı değerlendirip, sevgiye, hoşgörüye erişme erdemini edinememişse ona acınmaz mı! Nedir bu hırs, bu sevgisizlik!”

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme