A Harfi İle
İlgili Tüm Atasözleri ve Anlamları
Aba vakti aba alan, yaba vakti yaba
alan yanılmamış: İhtiyacımız olan giysi ve diğer araç gereçler aklımıza estiği zaman değil zamanında
alınmalıdır.
Abanın kadri yağmurda bilinir: Yağmurlu havada giydiğimiz aba kişiyi
ıslatmaz ve bunun için de aba o kişi için daha değerli olur.
Abdal düğünden, çocuk oyundan
usanmaz: Abdal bu atasözündeki anlamı ile eğlenceyi seven, işsiz güçsüz kimse
demektir. Çocuklar da ne kadar
oynarlarsa oynasınlar yine de oyuna doymazlar. Abdal da çocuk gibidir.
Abdal abdalın ne onduğunu ister, ne
bulduğunu: Abdallar gezen kimselerdir.
Gereksinimlerini zor elde elde ettikleri için , birbirleri ile paylaşmak
istemezler.
Abdal ata binince bey oldum sanır:
Abdalın için atı çok kıymetlidir. Fakirlik yaşamış, aşağılık duygusunu bir
türlü atlatamamış kimseler en değerli gördükleri şeyleri ile kendilerini
göstermek isterler.
Abdalın karnı doyduktan sonra gözü
yoldadır: Abdal gezgin olduğu için bir
yere bağlanıp kalmaz. İşini bitirince yine yoluna koyulur. Bizler misafir
olduğumuz yerlerde işimiz bitince oradan kalkmasını bilmeliyiz.
Abdal tekkede, hacı Mekke’de: Abdal
ya da hacı inançlarının gereği olması
gereken yerde bulunurlar. Onun için de
herkes kendine uygun işte yerde ve ortamda olmalıdır.
Acele ile yürüyen yolda kalır:
Acele yapılan iş sonucuna ulaşmaz.
Acele bir ağaç, meyvesi
pişmanlıktır: Acele ile yapılan iş verimli olmaz ve sonucunda da elimizde kalan
tek şey pişmanlık olur. O da bir işe yaramaz.
Abdalın dostluğu, köyü görene
kadardır: Abdal gezgin olduğu için , gezdiği yerlerde çıkarına bakar. Çıkarı
bitince de yanındaki kişileri terk eder.
Acele ile menzil alınmaz: Gereken hazırlık yapılmadan aceleye bir işi
getirirsek o işten verim almayız.
Acele işe şeytan karışır: Acele ile
yapılan işte plan olmadığı için sonuçta
da istenmeyen durumlar ortaya çıkar.
Acı acıya, su sancıya: Bir acıyı
daha güçlü bir acı bastırır, unutturur. Acıklı başta akıl olmaz. Dertli kimseler
bilinçli düşünemez ve onun için de sağlıklı davranamazlar.
Acemi katır, kapı önünde yük
indirir: Eğitimsiz ve acemi olan, işinin ehli olmayan kişilere iş
yaptırılmamalıdır.
Acıkan ne demez, acıyan ne demez:
İnsan acıktığı zaman ne bulursa yer.
Canı yanan da ağzına geleni söyler. Normal zamanlarda kelimelerini seçerek
kullanan insanlar olağanüstü zamanlarda buna özen gösteremez ve aklına geleni
söyler.
Aç anansa da kaç: Aç olan kişi yakın çevresine bile zarar
verir.
Acıkmış kudurmuştan beterdir: Uzun
bir süre bir şeyin yokluğunu çeken kimse isteğine ulaşınca ona büyük bir
istekle sarılır.
Aç ayı oynanmaz: Emeğinin karşılığı
verilmediği zaman insan da çalışmaz.
Acındırırsan arsız olur,
acıktırırsan hırsız olur: Çocuklarımız
ele güne muhtaç etmemeli, onlara örnek davranışlar sergilemeliyiz. Onları aç
bırakmamalıyız. İnsan en ağır fiziksel acılara bile dayanır ama açlığa asla dayanamaz. Onları acıktırmamalıyız da acındırmamalıyız. Ya arsız olur ya da
hırsız. Her şeyi ayarında yapmalıyız.
Aç ile eceli gelen söyleşir: Aç
kimse mecbur kalırsa karnını doyurmak için karşısındaki kişiyi öldürebilir. Bir
şeyi yapmak zorunda kalan insan başına
büyük belalar açabilir.
Aç doymam, tok acıkmam sanır: Uzun süre aç olmak insanın gözündeki ve
gönlündeki açlık duygusu uzun bir süre gitmez. Çünkü o kişi açlığı yıllarca çekmiştir.
Tok olan kişi de tam tersi geçerlidir. Kısacası bir şeyin yokluğunu uzun süre
çeken insanlar, ona kavuşsalar dahi onunla yetinemezler.
Aç gözünü, açarlar gözünü: İşimizde
ve davranışlarımızda gözü açık olmalıyız, özenli olmalıyız.
Aç, elini kora sokar: Aç olan kişi en tehlikeli işlere el atar ve
açlığını gidermeye çalışır. Kısacası açlığın insana yaptıramayacağı şey yoktur.
Aç işle dost olayım diyen, peşinden
karnını doyursun: Aç olan biri ile arkadaşlık kurmak isteyen aç olan kişin de
karnını doyurması gerekir. Aç olan biri ile arkadaşlık edebiliriz, ona yardım
da edebiliriz ama bunu kendimizi sıkıntıya düşürmeden yapmazsak daha akıllıca
olur.
Aç gezmekten tok ölmek yeğdir:
Açlık insanları kötümser ir insana dönüştürür, yaşama küstürür. Bunların
olmaması için de insanları aç ve fakir bırakıp onların yata sevincini yok
etmemeliyiz.
Aç dışarı, çıplak içeri kaçar:
İnsanlar durum ve koşullara davranış ortaya koyar. Aç olan yemek için dışardan
yemek aramaya gider, çıplak olan kişi de üşüdüğü için , çıplak olduğu için
utanır ve evden çıkmaz.
Aç, aç ile yatınca dilenci olur:
İki yoksul kişinin evliliğinden doğan çocuk da o yoksulluğu çeker. İnsanlar
içinde dünyaya geldikleri çevreden etkilenir ve o çevreye uygun davranışlar
gösterirler.
Aç esner, tok geğirir: Aç olan
kişinin midesi esner. Tok olan kimse de yediklerini sindirmek için geğirir.
Herkes durumunun gerektirdiği gibi davranır.
Aça kuru ekmek bal helvası gibi
gelir: Aç kişi ekmeğine katık aramaz. Önüne konulan her şeyi yer.
Aç ne yemez, tok ne demez: Aç kişi
bulduğu şeyin niteliğine bakmaz, to kişi de önüne konulan şeyin niteliğine bakar
ve önünde beğenmediği şeyler varsa
onlarla alay der. Yokluk içinde yaşayan insanların yaşantısını kınamamalıyız.
Aç mısın, soğuk su iç: Açla kimse
uğraşmak istemez. Aç olan kişi de ölümle baş başa kalır.
Aç ölmez benzi sarar: Yokluk
insanı öldürmez, süründürür ve büyük sıkıntılar içinde bırakır.
Aç kurt yavrusunu yer: Aç kurt
yavrusuna bile kötülük eder. Aç olan insan en
yakınlarına bile kötülük eder.
Aç kendini aslana vurur.( Aç kılıca
sarılır, Aç, kiminle olsa savaşır): Aç insan her tehlikeyi göze alır ve karnını
doyurmak için yapamayacağı şey yoktur.
Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez
benzi sararır: İkisi de ölmez ama birinin gözü kararı diğerinin de benzi sararır.
Aça kazan astırma, donmuşa od
yaktırma: Birtakım zorluklar uygun yol ve yöntemlerle çözülür.
Aç, tokun yüzüne bakmakla doymaz:
Aç toku izleyerek karnı doymaz. Aç insanların sorunları ile ilgilenip onlara
yardım etmeliyiz.
Aç kurt bile komşusuna dalmaz: Aç kurt
bile komşu hayvanlara saldırmaz.
Çevremize karşı saygılı olmalıyız.
Aç tavuk kendini arpa ambarında
görür: Yoksul insanlar varlıklı günlerin hayalini kurar. Gerçekleşmeyecek
hayallerin peşinde koşmamalıyız.
Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine
uyumamış: Açlığın tek çaresi sadece doymaktır. Kişinin geçim sıkıntısı ancak
geçim kaynakları yaratılarak çözülebilir.
Açılan solar, ağlayan güler:
İnsanların yaşamla zamanla değişir. İyi günümüz de olur, kötü günümüz de olur.
Açık kaba it değer: Korunması
gereken şeyler ortaya bırakılırsa, birileri tarafından alınıp başımıza büyük
belalar açılabilir.
Açık yerde tepecik kendini dağ
sanır: Yanında değerli kimse olmayanlar, kendilerini olduklarından daha değerli
sanırlar.
Açı söyletme, toku depretme: Açla
tok arasında toplumsal bir denge kurulmalı. Bu yapılmazsa, ikisi de huzursuzluk kaynağı olur.
Açın amanı olmaz, tokun imanı:
Toplumsal dengesizlik, insanları birbirine karşı acımasız yapar.
Açık ağız aç kalmaz: Gözü açık,
işini bilen ve becerikli kimseler aç kalmazlar.
Açık yaraya tuz ekilmez: Dertli
kişilerin dertlerini hatırlatacak,
onlara üzüntü verecek davranışlarda bulunmamalıyız.
Açlık sofuluğu bozar: Açlık, dindar
kimselere bile dinin emretmediği şeyleri yaptırır.
Açın imanı olmaz: Aç, karnını
doyurmak için her türlü yapma eğilimindedir.
Açından ölmüş yok, tokundan ölmüş
çok: Aç bulur, buluşturur, bir şekilde karnını doyurur, geçimini sağlar.
Varlıklılar ise şımarık ve çıkarcı olduğu
düşman sahibi olur ve bunun bedelini yaşamlarıyla öder. Yoksulların
kendilerini avutmak için söylediği sözlerden biridir.
Açın halini tok, sayrının
(hastanın) halini sağ bilmez: Aynı duyguları yaşamadıkları için tok açın halini
anlamaz, sağlıklı olan kişi de hasta olan kişinin halini anlamaz.
Açın gözü ekmek teknesindedir: Aç kimse, karnını doyurmaktan başka bir şey
düşünemez.
Açın karnında ekmek durmaz: Aç olan
kimse ekmek bulamaz ki saklasın.
Adam adam kadri bilir, sarraf altın
değeri: İyi insanın değerini ancak iyi insanlar anlar.
Açma sırrını dostuna, o da söyler
dostuna: Sırrımızı en yakın dosta bile açmamak gerekir. Çünkü dostumuzun da
dostu vardır ve o da başka dostlarına sırrı iletir.
Adam adam demekle adam olunmaz:
Kötü kimseleri şımartıp tepemize çıkartmakla onları iyi yola getiremeyiz. Yani
kötüleri pohpohlamamak gerekir.
Adalet dünyanın temelidir: Adalet
olmazsa, toplumsal denge bozulur ve tüm insanlar birbirine düşman olur. Adalet
her zaman en hassas noktamız olmalıdır.
Açlıkta deri ekmeği helvadan âlâ
gelir: Aç kişi yediği şeyin kalitesine ve cinsine bakmaz.
Adalet ile zulüm bir yerde durmaz: İyiliğin olduğu yerde kötülük olmaz.
Kötülüğün olduğu yerde de iyilik olmaz.
Açlıkla tokluğun arası yarım ekmek:
Aç kimseler bulundukları ile yetinmeli, aç gözlü olmamalıdır.
Adam adamın rahmanı, adam adamın
şeytanı: İyi arkadaş iyi yola, kötü arkadaş kötü yola iletir.
Adam adamdan korkmaz ama hatır
sayar: İnsan onuruna saygı duymalı, onur kırıcı davranışlardan kaçınmalıyız.
Adam adama yük değil, can gövdeye
mülk değil: Toplumda herkesin kendine göre bir olanağı olduğu için kimse kimseye
yük olmaz. Karşılıklı ilişkilerimizde anlayışlı olmalı ve birbirimize yardım
etmeliyiz.
Adam, adam sayesinde adam olur:
İnsan, ancak kendinden bilgili ve üstün kişilerden yararlanarak gelişebilir.
Adam adamdır, olmasa da pulu; eşek
eşektir, atlastan olsa çulu: Kişiliğin göstergesi varlık değildir. Eşeğe en
değerli kumaşlardan kıyafet de giydirseniz, onun eşek olduğunu gizleyemezsiniz.
Kişileri varlıklarına göre değil karakterlerine göre değerlendirmeliyiz.
Adam iş başında belli olur:
İnsanlar, sözlerinin gerçeğe uygunluğu
ile anlaşılırlar.
Adam eli ağırdır: (İnsan yükü
ağırdır): Gereğinden çok gelen misafirin ve yatalak hastanın bakımı zor olur.
Adam kılığında keçiye
Abdurrahman Çelebi derler. (Koyunun
olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.): Koyunun olmadığı yerde
keçiye değer verilir. Değerli şeylerin bulunmadığı yerde, daha az değerli
şeyler değer kazanır.
Adam ikrarından, hayvan yularından
tutulur: İnsanlar, sözlerinin gerçeğe uygunluğu ile değerlendirilir.
Adam da var, adamcık da: Her yönden
iyi olan insanlar olduğu gibi kötü olanlar da vardır.
Adamın alacası içinde, davar
alacası dışında olur: İnsanın iyisi
davranışlarından, hayvanın iyisi veriminden ve renginden belli olur.
Adam ahbabından bellidir: Kişilik
bakımından birbirine yakın kimseler, birbirleriyle iyi anlaşır ve iyi arkadaş
olurlar.
Adam olana bir söz yeter: Zeki,
anlayışlı ve düzeyli kişiler, bir söz ile istenileni yapar. Yapmakla yükümlü
olduğumuz şeyleri, ikinci bir uyarıya gerek kalmadan yapmalıyız.
Adama iş aramalı, işe adam değil:
Adam olmayınca bulunan işin önemi ve anlamı yoktur.
Adam oluncaya kadar dokuz fırın
ekmek ister: Kusurlu ve beceriksiz birinin yetişmesi geç ve güç olur.
Yeteneksiz kişilere umut bağlamak gerekir.
Adama dayanma ölür, ağaca dayanma
çürür: İnsan için en iyi olanı kendi emeği ile çalışmasıdır. Başkalarına
güvenmeden kendi emeğimiz ile çalışmalıyız.
Adam olan iki kez aldanmaz: İnsanlar yaşadıkları olumsuz olaylardan ders alır ve bir daha aynı yanlışı yapmazlar.
Adam oğlu kusursuz, illetsiz olmaz:
Her insan kusurludur.
Adam yenilmekle hünerli, yanılmakla
âlim olur: Her başarısızlık, her yanılgı insana tecrübe kazandırır.
Adam sormakla âlim olur: İnsanlar
bilmediklerini sorup öğrenmelidir.
Adamın yere bakanından, suyun
sessiz akanından kork: İçten pazarlıklı olup duygularını belli etmeyen
kişilerden korkmak gerekir. İçten pazarlıklı insanlardan uzak durmak gerekir.
Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt
ola: Yoksul ve parası olmayan kimselerin kimi toplumlarda değeri yoktur.
Adamakla kolay, vermek güçtür: İnsan sözle çok kolay adak adar ama iş uygulamaya gelince zorlanmaya başlar.
Adamın iyisi alışverişte belli
olur: İnsanların çıkarcı ve bencil olup
olmadığı alışveriş yaptıklarında ortaya
çıkar.
Adamın adı çıkacağına canı çıksın:
Toplum içinde bir kişinin adı kötüye çıkarsa adını iyiye çıkarması zor olur.
Adamakla mal tükenmez: Sözde olan
adakların bir anlamı yoktur.
Adama bir kere derler: Adam olan
bir söz yeter anlamına gelir.
Adamın bulaşığı yamandır: Kavgası
ve gürültücü kişilerle başa çıkmak zor olur. Onlara bulaşmamak gerekir.
Adamın yiğidi güreşle, köpeğin
yiğidi leşle belli olur: Adamın kuvvetlisi güreşte belli olur, köpeğin
kuvvetlisi de leş başında düşmanlarıyla
kapışmada belli olur.
Âdemoğlunun elinden uçan ile kaçan
kurtulmaz: İnsanlar, içtenlikle istedikleri her şeye er geç ulaşırlar.
Adavetin sonu nedamettir.:
Düşmanlığın sonucu pişmanlık olur. Örneğin ; kan davası peşinde olanlar
sonradan pişman olurlar.
Âdemoğlu çiğ süt emmiştir:
İnsanoğlu iyilik gördüğü kişilere karşı da düşmanca duygular besleyebilir.
Âdem canı, it canı: İnsanlar da
hayvanlar gibi her türlü sıkıntıya ve işkenceye dayanıklıdır.
Âdet etme, âdeti terk etme:
Toplumun gelenek ve göreneklerine uymalı, toplumsal çıkarlara ters
düşülmemelidir.
Âdemoğlu hilekârdır, kimse bilmez
fendini: İçten pazarlıklı, kurnaz kimselerin
niyetlerini anlamak zordur, onlar rengini kolay kolay belli etmez.
Ağaç kapı kapandıysa altın kapı
açılır: Kapılar temelli açılmaz. Bir
kapı kapanırsa Allah diğer bir kapıyı açar.
Adımı güveç koy ama ocak üstüne
koyma: Korkunç ve çetin şeyleri düşünsek
de uygulayamayız. Başkasına zarar vermemeliyiz.
Ağaç ile kabuk arasına parmak
sokulmaz: Birbirleri ile yakın olan dost ve arkadaşların arasına girilmemelidir.
Af husumetin kılıcıdır: Bağışlayıcı
olmak, düşmanlığı sonlandırır.
Afiyet ola demekle deniz içilmez:
Başkalarına ait olan şeyleri izin almadan kullanmamalıyız.
Ağaç yaşken eğilir: İnsanlar küçük
yaşta eğitilir. Her şey çocukken olur, çocukları küçük yaşta iyi yetiştirmek
gerekir.
Adilin adaleti, âlemi ıslah
eder: Doğru, dürüst ve adil olan kimseler topluma da doğru örnek olur, eğitilir.
Ağaç ne kadar uzarsa göğe değemez:
Bulunduğumuz konum ne denli büyük olursa olsun kendimizi toplumun üstünde
görmemeliyiz.
Ağaca bâr olan kendi meyvesidir:
Ağaca kendi meyvesi yük olur ve ağacın gelişmesini engeller.
Ağaç yumuşağını kurt yer:
Gereğinden çok yumuşak huylu ve teslimiyetçi olmamalı, kendimizi kimseye
ezdirmemeliyiz.
Ağaç ne kadar uzarsa, balta dibinde
hazırdır: Toplumsal yasalar için herkes için aynıdır.
Ağaç, yaprağı ile güzeldir: İnsan
tek başına hiçtir ancak iyi ve olumlu insanların arasında başarılı olur beğenilir ve sevilir.
Ağaç ucuna yel, güzel kişiye göz
değer: Güzel kişi diğer kişilerden farklı olduğu için ilgi odağı olur ve
kıskanılır.
Ağaca balta vurmuşlar, neyleyim
vur, sapı bendendir, demiş: İnsanlara zarar çoğu kez yakınlarından gelir.
Ağanın alnı terlemedikçe ırgatın
burnu kanamaz: Yöneticinin çalışmaması, yanındaki çalışanları da tembel yapar.
Ağır basar, yeğni kalkar: Güçlü
olanın karşısında, güçsüz olan direnmez. Kişilik bakımından üstün olan
kişilerin karşısında, kişiliği zayıf olanlar hep ezilirler.
Ağacın gözü, yiğidin sözü: Ağalık
işe gösterilen özen ile, yiğitlik ise verilen sözü tutmakla belli olur.
Ağır giden yol alır, hızlı giden
yolda kalır: Hedefimizdeki şeylere ulaşmak için
acele etmemek gerekir.
Ağanın gözü ata tımardır: Yönetici
kişi, elemanına iyi bakmalı, elemanının güvenliğini sağlamalıdır.
Ağılda oğlak doğsa, ovada otu biter:
Doğan her canlının rızkını Allah verir, kimse aç kalmaz.
Ağanın malı çıkar, uşağın canı:
Malı zorluklar içinde çalışarak kazanan kişi o malın yitmesi sonucunda
sahibinden çok üzülür. Malın değerini yiyen değil, kazanan bilir.
Ağır yongayı yel kaldırmaz:
Ağırbaşlı ve onurlu kişiler zarar görmez.
Ağlamayan çocuğa meme verilmez:
Adaletin olmadığı yer ve durumda hakkımızı aramalı, sesimizi yükseltmeliyiz.
Ağır kazan geç kaynar:
Soğukkanlı ve ince hesaplı kişilerin
yaptıkları iş de sonuca geç ulaşır.
Ak gün ağartır, kara gün karartır:
Işıklı ortamda her şey güzel görünür. İnsanlar varlıklı ve dertsiz zamanlarında
mutlu olurlar.
Ahmak toplamış, akıllı yemiş: Ahmak
kimseler, elindekinin değerini bilmedikleri için başkaları tarafından sömürülür.
Ak koyun ak ayağından, kara koyun
kara ayağından asılır: Kasap, her hayvanı kendi ayağından çengele asar.
Toplumda herkes kendi yaptıklarından sorumludur. Yani hiç kimse başkasının suçu
ile yargılanamaz.
Ak don kara don, geçitte belli
olur: İnsanın olumlu ve olumsuz yanları iş başında ortaya çıkar.
Ahmak misafir, ev sahibini ağırlar:
Pişkin konuk kendini ev sahibi yerine koyar ve ev sahibini ağırlamaya çalışır.
İnsan kişiliğini zedeleyecek davranışlardan kaçınmalıdır.
Ak akçe kara gün içindir: Para, zor zamanlarımızda ihtiyaçlarımızı karşılar. Tutumlu
olmalı, sıkıntılı günler için
önlemlerimizi almalıyız.
Ahmak gelin, yengeyi halayığı sanır:
Ahmak gelin, düğünde kendine yol gösteren kişiye bile saygısızca davranır. Bize
yardımcı olanlara karşı saygılı olmalıyız.
Ahmak iti yol kocatır: Her şeyi sorun yapan, her işe koşan kişi
çabuk yıpranır.
Ak koyunun kara kuzusu da olur: Her
insan ailesinin özellikleri taşımaz. Akçe ile bohça, adamı eder yüce: Parası çok
olan kişi çevresi tarafından önemsenir.
Akçe adama akıl öğretir: Parasal
yönden güçlü olan kimseler, istedikleri ve düşündükleri her şeyi
yapabilirler. Ekonomik gücü iyi olanın
ufku da geniş olur ve yaratıcı olur.
Ak köpeğin pamuk pazarına zararı
vardır: Kötü şeyin biçimce birbirine benzeyen iyi şeye de zararı dokunur. Onun
yaptığı kötülük, iyiye de mal edilebilir.
Ak it, kara it, ikisi de
ittir: Nicel değişiklik, niteliği
değiştirmez.
Ağlamakla yâr ele girme: Elde etmek
istediğimiz şeyi ağlamakla edinemeyiz.
Ağlama ölü için, ağla diri için:
Ölü için ağlamak fayda sağlamaz ama diri için ağlamak ona yardımcı olur ve
onların topluma katılmasını sağlar.
Ağlamasını bilmeye ölüsünü murdar
eder: Her şeyi gerektiği biçimde
yapmalı, gülünç duruma düşmemeliyiz.
Ağız yer, yüz utanır:
Başkasının sırtından geçinen kişinin
boynu geçindiği kişiye karşı hep eğik olur.
Ağlarsam anam ağlar, gerisi yalan
ağlar: Bir evlat için içten üzülen ve canı yanan kişi anadır.
Ahmağa yüz, aptala söz vermeye
gelmez: Ahmak ve aptallar ciddiyetten uzak oldukları için, onlarla önemli bir
iş yapılmamalıdır.
Ağrımayan başa yağlık bağlanmaz:
Zorunluluk olmadan herhangi bir iş için gereken önlem alınmaz.
Ağlatan gülmez: Başkalarına kötülük
edenler gün gelir ettiği kötülüğün karşılığını görürler.
Ah yerde kalmaz: Herkes ettiğini
biçer ve kimsenin ahı yerde kalmaz.
Ağrılardan göz ağrısı, her (er)
kişinin öz ağrısı: İnsanlara sıkıntı, üzüntü veren dertlerin, ağrıların en
etkilisi, en üzüntü vereni gönül derdidir.
Ağrısız baş mezarda gerek: Ölünce,
insanların dertleri ve düşünceleri de son bulur.
Akıl kimde ise devlet ondandır: Akıllı kimseler eline geçen
fırsatları iyi değerlendirdikleri için mutlu olurlar.
Akıl ile nefes birbirine düşmandır: Aklı ile hareket
etmeyenler duyguları ile hareket ederler
ve duygularına yenik düştüğü için zarar ederler.
Akıl için yol birdir: Normal düşünceye sahip herkesin
varacağı yol aynıdır. Akıllı insanlar, doğru olanı kısa sürede bulurlar.
Akıl kişiye sermayedir: Akıllı insan için her zaman ve her yerde geçerli olan para gibi
değerlidir.
Akıl akıldan üstündür: İnsanların akılları doğuştan eşit
değildir. İnsan bilmediği şeyler bilenden sormalı ve geri kalmamalıdır.
Akçe sayış, kaftan yürüyüş öğretir: Para insanlara beceri ve giyim öğretir. İnsanların becerikli
ve kendilerini daha çok uygar insana dönüştürmeleri için para da gereklidir.
Akçeli adamdan dağlar korkar: Parası çok kişiler en güç
işlerini bile para sayesinde çözerler.
Akıllı düşman, akılsız dosttan
hayırlıdır: Kendimizi düşmandan çok akılsız dosttan sakınmalıyız. Çünkü akılsız
dost bileyerek veya bilmeyerek ondan beklemediğimiz kötülüklerde bulunabilir.
Akıl olmayınca başta, ne kuruda
biter ne yaşta: Akıllı olmayan kişinin
hiçbir işi olumlu sonuç vermez.
Akıllı danışıncaya kadar deli
oğlunu evlendirir: Kararsız kişiler, düşündükleri doğru da olsa, uygulayamaz ve
zarar görürler. Her işi zamanında yapmalı, kararsız olunmamalıdır.
Akıl para ile satılmaz: Akıl,
insanların yaratılışlarında olan ve sonradan kazanılmayan bir şeydir.
Akılları pazara çıkarmışlar, herkes
yine kendi aklını beğenmiş, almış: Her
kişi kendi akılına ve kendi benliğine güvenir. Bu sebeple herkes kendi duygu ve
düşüncelerini merkeze alır.
Akıl vezirdir, gönül padişah: Gönül
her gördüğü almak ister, ancak akıl erişebilecek şeyleri ister. Duygularımızla
değil, aklımızla davranmalıyız.
Akıl yaşta değil, baştadır: Akıl
sonradan elde edilemez, doğuştan var olan bir şeydir. Kişi, zeka gücü
bakımından gençliğinde neyse, yaşlılığında da odur.
Akıllı, tez kocar: Akıllı kimseler,
zor işler ile uğraştıkları için daha çok
yıpranır ve daha çok yaşlanırlar.
Akıllı söylemeden düşünür, akılsız
düşünmeden söyler: Akıllı insan
söyleceği şeyi iyi düşünür sonra söyler. Akılsız kişiler ise düşünmeden konuşur
ve sözlerini tartmazlar.
Akıllı iki kişi bir ipliği koparmaz: Akıllı iki kişi bir araya gelince , en ince işleri
bile kolayca başarabilirler.
Akıllı hırsız, şaşkın ev sahibini
bastırır: Akıllı insanlar, akılsız kişileri kandırıp ellerindekini alabilirler.
Akıllı neyler balı, akılsız neyler
malı: Akıllı insanlar varlıklı ve mutlu
oldukları için, yeni bir varlığa
ihtiyaçları yoktur. Akılsızın is emal varlığı
olsa da , onu kullanmasını bilmez ve kısa zamanda tüketir.
Akıllıyı arkadaş, akılsızı kılavuz
tutma: Akıllı, insanı kandırabilir, akılsız ise yanlış yol göstererek
zarar verebilir.
Aklınla gör, kalbinle işit:
Gönlünden geçenleri, aklınla değerlendirmeden gerçekleştirmeye çalışma
anlamında kullanılan bir deyimndir.
Aklını eşeğe verme, çeker arpa
tarlasına: Eşeği süren dikkatli olmalı, çünkü eşek canının istediği yere gider.
Aklını mezarda verir şaşkın
bakkal: Hesabını, işini bilmeyen şaşkın
bakkal, her şeyini yitirir, kalan malı da mezarda satılır. Aklımızı yerinde ve
zamanında kullanmalıyız. Zaman geçtikten sonra üretilen düşüncenin hiçbir yararı olmaz.
Akla geleni işleme, her ağacı
taşlama: İyice düşünmeden, her aklımıza geleni yapmamalı, olmayacak işlere
girmemeliyiz.
Akılsız başın elinden sefil taban
ne çeker (akılsız başın zahmetini ayaklar çeker): Akılsız kişiler başkalarının
önerdiği işleri yaptıkları için, hep zarar görürler.
Akla gelen başa gelir: İnsanlar, içinde bulundukları olayla
bağlantılı olarak düşündükleri için, bir sonraki aşamayı da tahmin edebilirler.
Aklınla gör, kalbinle işit: Gönlünden geçenleri aklınla değerlendirmeden
gerçekleştirmeye çalışma anlamında kullanılan deyimdir.
Akşama karşı gitme, tana karşı
yatma: ece yola çıkmak, gündüz iş
saatinden yatmak sakıncalıdır. Her şeyi yeri ve zamanında yapmak iyi olur.
Akmasa da damlar: Sürekli gelen
gelirin kaynağı kesilme eskisi gibi olmasa da gelir getirmeye devam eder.
Akşam yalan söyleyenin, sabah yüzü
kara çıkar: Akşamın karanlığından,
tanıkların tok olmasından yararlanıp da yalan söyleyen kimse, olaylar gün ışığına çıkınca utanır ve
yalancından kıpkırmızı olur.
Akşamın işini sabaha koyma: İşleri
gününde yapılmalı, ertelenmemelidir.
Akşam oduna giden çok olur: Gizli yapılan işler, genellikle kimsenin
olmadığı ve kimsenin göremeyeceği
saatlerde ve yerlerde yapılır.
Akrep etmez, akrabanın akrabaya
ettiğini: Yakın akrabalar, araya çıkar ilişkileri girdiği zaman birbirlerine zarar vermekten çekinmezler.
Akşamın hayrından, sabahın şerri
yeğdir: Sabah yapılması gereken bir iş, akşam yapılmamalıdır. Her iş zamanında
yapılmalıdır.
Al malın iyisini, çekme kaygısını:
Verilecek para esirgenmeden iyi mal alınırsa, sıkıntı yaşanmaz.
Al almaya taş atan çok olur: Al
elma, olgunlaşmış olduğu için, herkes ona sahip çıkmak ister. Verimli, üretken
kişilerin dostları kadar düşmanları, kıskananları da olur.
Al kaşağı gir ahıra, yarası olan
gocunsun Suçlu kişiler, o suç ile ilgili söylenen sözlerden rahatsız olurlar.
Ala keçi her zaman püsküllü oğlak
doğurmaz: Her zaman umduğumuz sonuçlar ile karşılaşamayız, kendimize her şeye
hazırlıklı kılmalıyız.
Al giyen alınır, mor giyen salınır:
İlgi çekmek için yapay yollara başvurmamalıyız.
Al bezi, sakla tuzu: Sürekli
kullandığımız şeyleri almakla zarar etmeyiz.
Al gömlek ya yeninden ya yakasından
meydana çıkar: (al gömlek saklanamaz):
Uygunsuz işler çeviren kimse, suçunu saklayamaz, suç eninde sonunda
ortaya çıkar.
Aldatayım diyen aldanır: Başkasını
aldatmaya çalışan kişi aslında kendini aldatmış olur. Bir gün de kendisini
aldatan olur.
Alçacık yerde yatma sel alır,
yüksek yerde yatma yel alır: Toplum içinde yerimizi iyi ayarlamalıyız. Ne çok
ileride ne de çok geride olmalıyız.
Alacakla verecek ödenmez:
Alacağımıza güvenip borçlanmamalıyız.
Alçak uçan yüce konar, yüce uçan
alçak konar: Alçak gönüllü insanlar her zaman yükselirler.
Alacak geç kalırsa ayaklanır:
Alacağımızı da vereceğimizi de zamanında
halletmeliyiz.
Alaca keçiyi gören, içi dolu yağ
sanır: Dış görünüşe kanıp aldanmamalıyız.
Aldığını vermeyen, aradığını
bulamaz: Birinden ödünç aldığı şeyi geri vermeyen kişi, aynı şeyi bir daha
alamaz.
Âlim unutmuş, kalem unutmamış:
Öğrenilen şeylerin zaman içinde unutulmaması için onların yazıya geçirilmesi
daha kalıcı olur.
Alışmış kursak bulamacını ister:
Mide alıştığı, gönül sevdiği şeyleri ister.
Alet işler el övünür: İşler araç
gereçlerle daha iyi yapılır. Bundan kazançlı çıkan da el olur. Başkalarının
yaptığı işleri kendimizi yapmış gibi övünmemeliyiz.
Âlim olmak kolay, adam olmak
zordur: İnsan okuyarak bilim insanı olabilir ama mayası bozuk bir insansa o
kişi bilgilerini kötü amaçlar için kullanabilir.
Alıcı (yırtıcı) kuşun ömrü az
olur: Saldırgan ve kötü niyetli
kimselerin düşmanı çok olduğu için bu kimseler uzun süre yaşayamazlar.
Alışmış kudurmuştan beterdir:
Acıkmış kudurmuştan beter atasözü ile aynı anlama gelir. Yani alışan insanı
alıştığından kolay kolay vazgeçiremezsin.
Allah doğruların yardımcısıdır:
Yüce Allah insancıl olan herkesi sever. Her zaman doğru ve iyi insan olmalıyız.
Allah bile kulunun karasını
(ayıbını) yüzüne vurmaz: Allah kulunun ayıbını yüzüne vurmaz. Bizler de onun
kulu olarak kimsenin ayıbını yüzüne vurmamalıyız.
Allah dağına göre verir kışı
(karı): Allah insanlara taşıyabileceği
kadar dert ve sıkıntı verir.
Allah ilmi dileyene, malı
dilediğine verir: Allah öğrenmek isteyene zihin açıklığı verir. Malı ise
dilediğine , çalışanına verir.
Allah bir karıncasından bile
geçmez: Allah yarattığı her canlının değerini bilir ve korur.
Allah bir kapıyı kaparsa, bin
kapıyı açar.( Allah gümüş kapıyı kaparsa, altın kapıyı açar.): Allah bir kısmeti vermezse başka zaman daha
iyisini verebilir.
Allah kardeş yaratmış, kesesini
ayrı yaratmış: Allah aynı karından doğan
kardeşlerin bile kesesini ayrı yaratmıştır.
Allah namerde muhtaç etmesin:
İnsancıl duygular beslemeyen kişilerden yardım isteyecek duruma kendimizi
düşürmemeliyiz çünkü böyle insanlar yardım etmek bir yana, düştüğümüz kötü
durma sevinirler.
Almaz mazlumun âhını, çıkar aheste aheste:
Suçsuz insanlara kötülük yapanlar, bir gün bunun bedelini öderler.
Almadan vermek Allah’a mahsustur:
Karşılıksız vermek sadece Allah’a özgüdür.
Alt değirmen güçlü akar: Bilgimizi
kaynağından öğrenirsek, daha doğru, daha güçlü veriler elde ederiz.
Alma alı sat yağızı, besle kırı bin
doruya: Her şeyin iyisini alıp kullanmalıyız.
Altın leğenin kan kusana ne yararı
olur: Leğenin değerli olması hastalığa çare olmaz. İnsanın da varlıklı olması,
hastalığına çare değildir. Her şeyin başı sağlıktır.
Altın yere (çamura) düşmekle
kıymettten düşmez: Yoksulluk ya da güç koşullar içinde olmak, insanın
niteliğini değiştirmez.
Altın ateşte, insan mihnette
tecrübe olur: Nitelikli insan güç
şartlarda bile değerinden bir şey kaybetmez.
Altın anahtar her kapıyı açar: Para
ve bilgi ile her engel aşılır. Bilgili insanın aşamayacağı engel yoktur.
Altı olur, yedi olur, hep Allah’ın
dediği olur: Az da olsa çok da olsa her şey Allah’ın izni ile olur.
Altın eli bıçak kesmez: Değerli ve
becerikli insanlara kimse zarar veremez. Becerikli kimseler en zor şartlarda
bile geçimini sağlamanın yolunu bulur.
Altın eşik, gümüş eşiğe muhtaçtır:
Çok iyi durumda olanlar kendilerinden
daha zayıf durumda olanlara muhtaç olabilirler. Varlığımıza güvenip
kimseye tepeden bakmamalıyız.
Altının kıymeti azlığındandır: Az
ve yararlı olan her şey kıymetlidir.
Ananın bastığı yavru incinmez:
Büyüklerin biz küçükler için yaptığı eleştirilere hemen alınmamalıyız, küsmemeliyiz.
Onlar bizim iyiliğimizi ister.
Anamızı rüşvet ile işret ağlatır:
Toplumları rüşvet ve aşırı eğlenceli alışkanlıklar yıkar.
Ana evladını atmış, yar başında
tutmuş: Analar yavrularına kızsalar da onlara kötülük edemezler. Çünkü ana
yüreği yavrusuna kıyamaz ve uçurumun başındaki çocuğunu hemen kurtarır.
Altmışında zurna çalan artık
mezarda çalar: Her şey zamanında yapılmalıdır.
Ana hakkı ödenmez: Annemiz bizi
doğuran bizim için her türlü fedakarlığı yapan kimsedir. Onun için ana hakkı
asla ödenmez.
Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar
olmaz: Ana çocukların en yakın dostu ve
koruyucusu, Bağdat da kentlerin en güzelidir.
Ananın ilki olmaktansa, dağda tilki
olmak yeğdir: İlk çocuklar ailenin yükünü omuzladığı için, sorumlulukları da
çoktur. Onun için en ağır yükü de ilk çocuklar çeker.
Aptal ata binince, bey oldum sanır:
Yokluk içinde olan, kendini aşağılık duygusu içinde hisseden kimseler en
değerli gördükleri şeyleriyle kendilerini göstermek isterler.
Ambarda duran sıçan aç kalmaz: İhtiyaç duyduğu şeyler hazır ve bol olanlar sıkıntı çekmezler.
Aptal aptala çatmayınca kasnak
boyuna geçmez: Görgüsüz ve kaba kimselerin
kavgası , her ikisine de zarar veriri.
Anasına bak kızını al, kenarına bak
bezini al: İyi ananın kızı da iyi olur. Alacağımız şeyi yi incelemeli,
kaynağını iyi araştırmalıyız.
Anlayana kul ol, anlamayana ağa
olma: Anlayışlı kişiler ile iş yapıp ilişki kurmalıyız.
Araba devrilince, yo gösteren çok
olur: Daha önce yol gösterip, akıl vermeyenler, laf olsun diye karşısındaki kişi
zarara girdikten sonra akıl vermeye
kalkarlar. Sevdiğimiz kimselere zamanında yardım etmeliyiz.
Arayan bulur, inleyen ölür: İşimizi
ciddiye almalı, onu elde etmek için savaşmalıyız.
Arayan belasını da Mevla'sını da
bulur: Kötülük isteyen kötülük, iyilik isteyen de iyilik bulur.
Arap atın yanında duran ya huyundan
ya suyundan: İyi olanın yanında durursak iyi şeyler öğreniriz, kötünün yanında
olursak kötü şeyler öğreniriz.
Arabanın ön tekerleğinin geçtiği yerden arka tekerleği de geçer: Küçükler, örnek aldıkları büyükleri gibi
davranmaya başlarlar.
Araba yağlanmayınca yürümez: Her
aracı gerektiği gibi kullanmalı, her aracın bakımını yapmalıyız.
Arık etten semiz tirit olmaz: Zayıf
hayvanların etinden yapılan yemekler de tatsız olur. Hiçbir şeyin ucuzuna
kaçmamalı, kaliteli olanını almalıyız.
Arı, bey olan kovana gider:
İnsanlar, kişiliğini zayıf gördükleri liderlerin yanında toplanmazlar.
Arı, kızdıranı sokar: Başkalarına kötülük etmeyi düşünen birine de o başkası kötülük eder. Başkalarına
kötülük etmeyi düşünmez ve baskı yapmazsak, kimsenin de bize zararı dokunmaz.
Çevremiz ile iyi geçinmeliyiz.
Arık ata kuyruğu yük olur: Güçsüz
kişilerin ne kendilerine ne de çevrelerine yararı olur.
Arı kadar eri olanın, dağ kadar
yeri olur: Birlikte olduğumuz insanların mutlu ve saygın olabilmeleri için çalışkan olmalı, görevlerimizi yerine
getirmeliyiz.
Ardında kırk köpek havlayan kurda
kurt denmez: Kurt güçlü olursa, köpekler ona yaklaşamaz. Güçlü ve yiğit
kimselerin üzerine korkaklar kolayca gidemezler.
Ar den kâr etmez: Utangaç kimse
çekingen olur, bu nedenle de zararlı
çıkar. Gözü açık olmalıyız.
Arpacıya borç eden, ahırını tez
satar: Borçla hayvan beslenmez.
Arka (göle) su gelinceye kadar
kurbağanın gözü çıkar (patlar): Bir şey
zamanında yapılmıyorsa, faydası yoktur.
Arpa verilmeyen at, kamçı zoru ile
yürümez: Karşılığını ödemediğimiz hiçbir şeyi istememeliyiz.
Armut ağacı elma vermez: Olmayacak
şeylere umut vermemeliyiz.
Arpa samanıyla, kömür dumanıyla:
Doğadaki her şey doğru kullanılırsa yaralı olur anlamında atasözüdür.
Armut, ağacından uzak düşmez:
İnsanların yararı, genellikle yakınlarına dokunur.
Armudun (ahlat) iyisini ayılar yer:
Güzel, iyi şeyler genellikle ona uygun olmayanların eline geçer.
Aslını saklayan haramzadedir: Soyu
belli olmayan ve bunu söylemeyenler, ne olduğu belirsizdirler. İnsan
atasından, ailesinden utanmamalı, onlarla gurur duymalıdır.
Aslan yatağından bellidir: İnsanın
barındığı yerin durumundan, niteliğiyle ilgili bilgi edinebiliriz.
Asil azmaz, bal kokmaz: Soylu kişi,
güvenilir kişidir, ondan kimseye zarar gelmez.
Arsızın yüzüne tükürmüşler, “yağmur
yağıyor” demiş: Arsız kimse aşağılanırken bile utanmaz.
Aslan kükrerse, atın ayağı
kösteklenir: Güçlü insanların varlığı,
zayıf insanları korkutur.
Artık mal göz çıkarmaz: Çok malın
insana zararı olmaz. Bir gün o artan mal gerekli olabilir.
Arsız neden arlanır, çul da giyse
sallanır: Arsız ve yüzsüz olan kişiler, utanılacak davranışları bile övünerek yapar.
Astar bol olmayınca yüze gelmez:
Her olasılık hesaba katılmalı, sıkıntıya düşülmemelidir.
Aşkın gözü kördür: Aşk çok güçlü
bir tutku olduğu için, kişi hiç kimsenin beğenmediği birine bile aşık olabilir.
Aşk ağlatır, dert söyletir: Aşık
insan duygusal olur, dertli insan da derdini paylaşacak kişi arar.
Âşığı çok naz usandırır: Çok naz,
aşık olduğu kişiden soğutur. Bu nedenle sevenler sevdiklerine fazla naz
yapmamalıdır. Bizi sevenleri sıkacak davranışlardan kaçınmalıyız.
Aşk olmayınca meşk olmaz: İçten
benimseyip sevmeyince hiçbir işin içinden çıkılamaz.
Aşık alemi kör, etrafını duvar
sanır: Aşk insanı bilinçli durumdan bilinçsiz duruma sokar, gerçekleri görmesini engeller.
At ölür, itlere bayram olur: Güçsüz
fakat bencil olanlar güçlü olan kişilerin sahip olduklarına onmak için
güçlülerinin güçten düşmelerini bekler.
At ile katır tepişir, arada eşek
ölür: Güçlü olanların kavgasında, arada
kalan küçükler zarar görür.
At bulunur meydan bulunmaz, meydan
bulunur at bulunmaz: Her zaman her imkan
elimizin altında olmayabilir. En
zor şartlarda bile işimizi yapmalıyız.
At, iyi olmayınca, sahibi mat olur:
At iyi olmazsa sahibini her işte utandırır. Kullandığımız araçları iyi seçmeli,
yarı yolda kalınmamalıdır.
At binenin, kılıç kuşananın, köprü
geçenindir: Araç ve gerecin değerinden ancak onu kullanabilen anlar. İşin değerini
de ancak çalışan kişi bilir.
At ile katır tepişir, arada eşek
ölür: Güçlü olanların kavgasında, arada kalan küçükler zara görür.
At binicisini tanır: Çalışanlar,
çalıştıranın niteliğine uygun verim sağlarlar.
Aşure yemeye giden, kaşığını
belinde taşır: Araç ve gereç gereken
yerlerde, önceden önlem alınmalıdır.
At ölür meydan kalır, yiğit ölür
şan kalır: Yiğit kişiler , çalışan ve üretken kişiler ve ünlü kişiler
ölümsüzdürler çünkü geride güzel şeyler bırakmışlardır.
Ata dost gibi bakıp düşman gibi
binmelidir: Karşılığını vermeden, bakımını iyi yapmadan hiçbir araç ve
gerecimizden yararlanamaz, hiçbir kişiden verim alamayız.
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır: Yiğit insan öldükten sonra bile unutulmaz,
iyi anılır ve ünü kalır. Ata soy gerek, ite de : Her şeyin iyisi, nitelikli
olanı seçilir.
Ateş elini yakar, kadın ömrünü:
Evlilik çok önemli bir kurum olduğu için, evlilik yaparken özenli olmalıyız.
At sahibine göre eşer: Çalışanlar, çalıştıranların kimliklerine,
kişiliklerine göre davranırlar.
Ata arpa, yiğide pilav: Herkese hak
ettiği şeyleri vermeli, hak ettiği biçimde davranmalıyız.
Ata dost gibi bakıp düşman gibi
binmelidir: Karşılığını vermeden, bakımını iyi yapmadan hiçbir araç ve
gerecimizden yararlanamaz, hiçbir kişiden verim alamayız.
At yiğidin yoldaşıdır: Araç ve
gereçler, insanın en iyi yardımcıları, yol arkadaşlarıdır.
At yedi günde, it yedi günde
tavlanır: İnsanlara bilgice ya da
beslenmeyle ilgili gelişmeleri, kişilikleriyle doğru orantılıdır.
Ateş düştüğü yeri yakar: Dertler,
sorunlar ancak ilgili kişiyi etkiler, uzakta ilgili olanları pek etkilemez.
Atalar sözünü tutmayan yabana
atılır: Büyüklerimizin bilgi ve
deneyimine dayanan sözlerini ciddiye almalı, dersler çıkarmalıyız.
Atasını tanımayan, Allah’ını
tanımaz: Büyüklerimize her zaman saygılı
olmalı, onların birikim ve deneyiminden faydalanmalıyız.
Ateş ile barut bir arada olmaz: Bir
arada bulunması sakıncalı olan nesne ya da kişilerin bir arada bulunmaları
yalnız kendilerine zarar vermekle kalmaz, çevrelerine de zarar verir.
Atılan ok geri dönmez:
Eylemlerimizi düşünerek gerçekleştirmeliyiz, çünkü yanlış bir davranışın geri
dönüşü yoktur.
Ateş olmayan yerden duman
çıkmaz: Her belirti, ilgili şeyin
habercisidir.
Ateş ile sel dilsiz düşmandır,
haber vermeden gelir: Yangın, hortum, sel gibi olaylara karşı önceden önlem
almak gerekir.
Atı atasıyla, katırı anasıyla:
Soyluluk, gerek insanlar, gerekse hayvanlar için önemli bir etkendir.
Atı palan saklar, ülkeyi bilen:
Bilinçli ve bilgili olmayan kişiler, ülkeyi yönetmemelidir.
Atlı ile yaya bir değildir: Elinde
imkanları bol olanlar, olanağı kısıtlı olanlara göre daha avantajlıdır.
Atlasa kıl yapışmaz: İyi ve
nitelikli kişiler için söylenen olumsuz
sözle o kişinin değerini küçültmez.
Atla avrat yiğidin bahtına: İyi bir ata ve iyi bir eşe sahip olmak,
kişinin şansına kalmıştır.
Atın varken yol tanı, ağan varken
el tanı: Olanaklarımızı zamanında ve yerinde değerlendirmeli, kendimizi sürekli
geliştirmeliyiz.
Atın bahtsızı arabaya düşer: Şansız
kişiler, hak ettikleri yer ve değerde bulunmazlar.
Atın ölümü arpadan olsun: At
ölecekse açlıkla değil, tokluktan ölmeli. İnsanları açlıkla baş başa
bırakmamalı, onların yok olmasına göz yummamalıyız.
Atın dorusu, yiğidin delisi: Doru at, en iyi özelliğe sahip olan attır.
Deli dolu kimseler de mert ve dürüst
oldukları için , onlardan kimseye zarar gelmez. Her şeyin yararlısı, az zararlı
olanı iyidir.
Ava giden avlanır: Boş
dolaşmaktansa, boş çalışmak iyidir, en azından
başkalarına faydamız olur.
Ava giden avlanır: Akıllı bir av,
kötü bir avcıyı avlayabilir. İnsan kendini her şeyin üstünde görmemelidir.
Av vuranın değil, alanındır:
Yaptığımız işi tam yapmalı ve sonucunda da sahip çıkmalıyız.
Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş
olmaz: Hayatta her şey olabilir onun için de her duruma hazırlıklı olmak
gerekir.
Av köpeği avdan kalmaz: Bilinçli
kişi, kimsenin hatırlatmasını beklemeden görevini yapar.
Attan döşene yorgan döşek, eşekten
düşene kazma kürek: İyi, anlayışlı ve soylu kimseler ile ilişki kurmalıyız. İyi insanlar zor
durumumuzdan faydalanma yoluna gitmezler.
Avcı avında, yolcu yolunda gerek:
Herkes kendi işini yapmalı, başkasının işine karışılmamalıdır.
Ayağını sıcak tut başını serin,
gönlünü ferah tut düşünme derin: Sağlığımıza özen göstermeli, başkasına muhtaç
olmadan yaşayacak imkanları sağlamalıyız.
Avrat var ev yapar, avrat var evi
yıkar: İşin iyisi ve beceriklisi, evini
mutlu eder.
Avcı ne kadar hile bilse, ayı o
kadar yol bilir: Kendisine kötülük ve oyun yapmayı düşündüğümüz kişinin de bizim hakkımızda olumsuz düşüncelerinin olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Ay var yılı besler, yıl var ayı:
Kazancımızı işe ve zamana göre ayarlamalı, tutumlu olmalıyız.
Ayağı yürüten baştır: Toplumu,
akıllı kişiler yönetirler.
Avcı kedi mırlamaz: Bir iş
yaparken, gürültü patırtı yapmak yerine, işimize yoğunlaşmalıyız.
Ayyar tilki, art ayağından tutulur:
En kurnaz kişilerin bile budalalık yaptığı anlar vardır ve böyle kişiler bu
anlarında yakayı ele verirler.
Ayısız orman olmaz: Toplumda iyi
insanlar da vardır, kötü insanlar da..
Ayıyı fırına atmışlar, yavrusunu
ayağının altına almış: Çocuklarımızı canımızdan çok sevmeli, tehlikeli anlarda
önce onların güvenliğini sağlamalıyız.
Ayıp deyip geçme, o da bir dağın
şenliğidir: Hiç kimseyi küçümsememeliyiz. En aşağıladığımız kişinin de toplum
içinde bir yeri olduğunu unutmamalıyız.
Ayıpsız yâr arayan, yârsız kalır:
Kusursuz insan yoktur. Kusursuz aramaya çalışan kişi de yalnız kalır.
Ayı, sevdiği yavrusunu hırpalar:
İnsan sevdiği kişiyi daha çok eleştirerek hatalarını gidermesini sağlar.
Az yiyen çok, çok yiyen güç uyur:
İnsan fazla yememelidir, sağlığına dikkat etmelidir. Her şeyi ölüçülü yapmak
gerekir.
Az veren candan, çok veren maldan:
Önemli olan her koşulda paylaşmasını
bilmektir.
Az tamah çok ziyan getirir: Aç
gözlü olmamalı, hak ettiğimizden fazlasını istememeliyiz.
Az eli aşta, çok eli işte gör: Çok kişiyle çalışıp az kişiyle yemeliyiz
anlamı taşır ama biz yine böyle yapmamalıyız.
Az çoğa tabiidir: Sayıca gücü bulunmayan,
çoğunluğun koydukları kurallara uymak zorunda kalırlar fakat bu azınlığın yok sayılması anlamına da gelmemelidir.