Deneme örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Deneme örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Nazım Hikmet’in Yaşamaya Dair Şiiri İle İlgili Deneme

 

 Nazım Hikmet’in Yaşamaya Dair Şiiri İle İlgili Deneme


Nazım Hikmet’in Yaşamaya Dair şiiri insanlara çok güzel mesajlar veren muhteşem bir şiirdir. Yaşamın şakaya gelmeyeceğini ve yaşamının tadını çıkararak yaşamak gerektiği ve yaşamın tadı da ancak çalışarak çıkarılacağı anlatılmıştır. Yaşamı ciddiye almalıyız. Yaşamda anın tadını çıkarmayı bilmek gerekir. Yaşamak demek çalışmak demektir. İnsanlık için, insanlığın faydasına dokunacak buluşlar yapılmalı ve tüm dünya insanlarına faydalı olunmalıdır. 


Bir bilim insanı olunmalı, bir doktor, savcı, hakim vb olunmalıdır ve ülkem için, dünyadaki diğer ülkeler için çalışılmalıdır. Yapılacak şey insan sevgisidir,  Hak için, hukuk için, adalet için, düşünce özgürlüğü için kimi zaman kişinin kendi menfaatlerinden vazgeçmesi gerekir. Çünkü adalet herkese gerekir. Bunun için yaşamı ciddiye almak gerekir. Yaşın kaç olursa olsun yaşamaktan umudunu kesmeyeceksin. Mesela bir fidan dikeceksin ve o fidana aşkla, özlemle, sevgi ile bakacaksın. Ölüme inat yaşamak için der Nazım Hikmet. Yaşamın güncel sorunlarıyla her şeye rağmen ilgilenmeye devam etmeliyiz. Ağır bir hastalığa yakalansak da ağır bir ameliyata girecek olsak da yaşamdan umudumuz kaybetmemeliyiz her şeye rağmen.


 Nerede olursak olalım ister hapishanede, ister dışarıda yine hiç ölmeyecekmiş gibi hayata bağlanalım ve umudumuz asla kaybetmeyelim. Çünkü yaşam her şeyden daha kıymetlidir. Başımıza her türlü kötülükler gelebilir, başımıza tahmin edemeyeceğimiz kötü işler gelebilir ama he şeye rağmen dört elle tutunmalıyız bu hayata. Çünkü yaşamak gerekir, havayı, suyu, yıldızları seyretmek, inadına yaşamak, inadına umutlu ve mutlu olmak gerekir. Bir gün dünyanın bile sonu gelir ve her şey sona erer, ölmediysek eğer yine de yaşamaya devam etmeliyiz. Yeter ki yaşayalım, yeter ki nefes alalım.

 

Yaşamaya Dair 1 Şiiri

Yaşamak şakaya gelmez,

büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

                       bir sincap gibi mesela,

yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

                       yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,

yani o derecede, öylesine ki,

mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,

yahut kocaman gözlüklerin,

                        beyaz gömleğinle bir laboratuvarda

                                    insanlar için ölebileceksin,

                        hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,

                        hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

                        hem de en güzel en gerçek şeyin

                                      yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

           ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

                                      yaşamak yanı ağır bastığından.

                                                                                     1947  Nazım Hikmet

                Yaşamaya Dair 2 Şiiri

Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,

yani, beyaz masadan,

              bir daha kalkmamak ihtimali de var.

Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini

biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,

hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,

yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz

                                en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,

                               diyelim ki, cephedeyiz.

Daha orda ilk hücumda, daha o gün

                           yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.

Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,

                        fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz

                        belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,

yaşımız da elliye yakın,

daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.

Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,

insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla

                                    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım

          hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

                                                                      1948

3

Bu dünya soğuyacak,

yıldızların arasında bir yıldız,

                       hem de en ufacıklarından,

mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,

                       yani bu koskocaman dünyamız.

Bu dünya soğuyacak günün birinde,

hatta bir buz yığını

yahut ölü bir bulut gibi de değil,

boş bir ceviz gibi yuvarlanacak

                       zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

Şimdiden çekilecek acısı bunun,

duyulacak mahzunluğu şimdiden.

Böylesine sevilecek bu dünya

"Yaşadım" diyebilmen için...

Nazım Hikmet                            

 

 

 

 

“ Zor İştir Gönlünü, Yaşamını Öğrenmeye ve Bilime Adamak” Sözü İle İlgili Deneme

 

“ Zor İştir Gönlünü, Yaşamını Öğrenmeye ve Bilime Adamak” Sözü İle İlgili Deneme


Çalışkan olmak, başarılı bir insan olmak için ilk olarak planlı ve programlı bir hayat düzenimiz olmalıdır. Güzel alışkanlıklara sahip olmak gerekir. Durmadan çalışmak, zihnini meşgul eden bir işle uğraşmak gibi. Gönlünü, yaşamını öğrenmeye ve bilime adamak gerçekten zor iştir. Bunun için insanın yılları geçer hatta ömrü geçer. Öğrenme merakı içinde olan, kendini bilime adayan insanlar hayat boyu çalışmayı seven, araştırmayı seven, çok kitap okuyan ve okudukları ile yaşamına yön veren, dünyaya fayda sağlayan, ışık saçan kimselerdir. Böyle kimselerin işi gücü çalışmaktır.

 

Gönlünü bilime vermiş kimseler insanlık adına büyük işler başarmak isteyen, basit dedikodular, magazin haberleri peşinde koşmayan gerçek anlamda şahsiyet sahibi kimselerdir. Bir bilim adamı olmak kolay değildir. Bilim adamı olmak için yıllarını vermek gerekir. Mesela ünlü bilim insanlarından Aziz Sancar eskiden on sekiz saat çalışırdım şimdi on iki saat çalışıyorum diyor. Yaşı epey ilerlemesine rağmen günde on iki saat çalışmak gönlünü bilime vermek ile ilgilidir.

 

İşte böyle çalışılır, böyle emek edilir ve böyle başarılı olur insan. Kimi zevklerinden vazgeçeceksin, yeri gelecek uykunu tam alamayacaksın, yeri gelecek özel günlerini dahi kutlayamayacaksın. Bunların hepsinin nedeni bilime olan sevgi, bilime olan merak ve aşktan kaynaklanır. Bu da kolay değildir.  Çünkü bilim adamı olmak kısa zamanda olunan bir şey değildir. Çok çalışmak, alın teri dökmek ve çalışmayı yaşamının amacı haline getirmek, çalışmaktan manevi anlamda haz almakla ilgili bir durumdur.

Gençlik ve Edebiyat Temalı Deneme

 

Gençlik ve Edebiyat Temalı Deneme


İnsanın en coşkun, en verimli, en ayakları yere basmayan yıllarıdır gençlik. Gençlik zamanlarında her şeyi başarabileceğini, her şeyi yapabileceğini düşünür insan. Çünkü gençlikte farklı bir enerji vardır, farklı bir heyecan ve farklı bir sevinç vardır. İnsan gençlik yıllarında edebiyata, sanata daha farklı bir ilgi ve gereksinim duyar. Çünkü edebiyat da  yazın veya literatür; olay, düşünce, duygu ve hayalleri dil aracılığı ile estetik bir şekilde ifade etme sanatıdır. İşte insan gençlik yıllarında edebiyata, süslü sözlere, mecazlı sözlere daha bir ilgi duyar. Şiiri okur, şiir dinler, aşık olur, hayal gücü geniş olur, hasret çeker, türkü dinler vb. İşte tüm bunlar gençlik yıllarında daha çok olur. Bundan dolayı da edebiyat ile gençlik arasında çok yakın ve özel bir ilişki vardır.

 

Gençlikte hayatın en ateşli, en deli dolu yılları olduğu için gençler edebiyata bu yıllarda daha çok bağlı olurlar ve daha estetik duygulara sahip olabilirler. Edebiyat hayatımızın her alanında vardır. Gençlik yıllarında da insan hayatın her alanında olmak ister ve edebiyat da bir üretim alanı olduğu için gençlere kendilerini var edebilecekleri bir mücadele alanı açar. Edebiyatla gençlik arasındaki ilişki bir yanda edebiyatın toplumsal bir üretim diğer yandan gençliğin toplumun belirleyen faktörlerinden biri olması açısından önem kazanıyor. 

 

Okumak, üretmek ve edebiyata katkı sağlamak gerek. Okumak üretime yansıyor. Gençlik ancak nitelikli ve sürekli okuyarak, yanına yazmayı ekleyerek üretebilir, ancak böyle değiştirebilir. Gençler çok okumalı, çok araştırmalı ve yeni edebi eserler vererek içinde bulunduğu topluma fayda sağlamalı, yol göstermeli ve toplumu aydınlatmalıdır. Çünkü edebiyatla gençlik iç içedir. Gençlik yıllarında daha güçlü olan, daha vatansever, daha hayat dolu olan gençler bunu edebiyatla örtüştürdüğü zaman daha özgün eserler ortaya çıkar. Bundan dolayı edebiyat ile gençler arasında yakın bir ilişki vardır.