Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Şehitleri İçin Yazdığı Şiir İle İlgili Kompozisyon

 

Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Şehitleri İçin Yazdığı Şiir İle İlgili Kompozisyon


Kurtuluş Savaşı yıllarında hayatını vatanı için kaybeden Kuvayi Milliye şehitleri başta olmak üzere tüm şehitlerimiz bu vatan yolunda canlarını feda etmiştir. Anadolu’nun her şehrinden şehitlerimiz olmuştur. Onlar bizim ecdadımız, onlar bizim köklerimizdir. Çünkü onlar olmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir ülke olmaz, cumhuriyet diye de yönetim sistemi olmazdı.


 Bu vatan topraklar onların al kanları ile sulanmıştır. Yatarlar toprak altında o nur yüzlü şehitler. Bu vatan için şehit olanlar, bu vatanı satmayanlar vardır. Satanlar da olmuştur elbette. Düşmanla iş birliği yapanlar, vatanına ihanet eden, menfaatini her şeyin üstünde gören vatan hainleri de vardır. Bizler de bir an önce kendimize gelmeliyiz, vatanımızı satanlara müsaade etmemeliyiz ve derin uykudan kalkmalıyız. 


Yani akıllı olmalıyız, çalışkan olmalıyız, uyanık olmalıyız ve vatana ihanet edenlere, vatanı satanlara göz yummamalıyız. Bu uğurda gerekirse canımızı feda etmeliyiz. Kahraman şehitlerimiz rahmet ve minnetle anıyoruz.

 

Şehitler

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
             Dumlupınar'dakiler de elbet
             ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
             yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             siz toprak altında derin uykudayken
                       düşmanı çağırdılar,
                                   satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
             kalkıp uyandırın bizi!
                             uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             mezardan çıkmanın vaktidir!

Mustafa Kemal Atatürk’ün Aşağıdaki Sözüne Göre Bir Milletin Dağılmaması Neye Bağlıdır?

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Aşağıdaki Sözüne Göre Bir Milletin  Dağılmaması Neye Bağlıdır?


“Bir millet, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülmez.” der büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk. Mustafa Kemal Atatürk bir milletin dağılmamasını o milletin birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmasına bağlamıştır. 


Bizler kendi içimizde ne kadar çok güçlü olursak, birbirimize bağlı olursak, birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz mantığı ile hareket edersek bizi ayıracak hiçbir güç olamaz. Çünkü bizim asil ecdadımız Kurtuluş Savaşı'nı milli birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket ederek kazanmış ve istiklal yolundan, bağımsızlık yolundan asla ve asla taviz verilmemiştir. Mesela bu durum ailemiz içinde geçerlidir. Aile bireyler birbirine ne kadar çok bağlı olursa, eşler birbirine saygılı olursa, çocuklar birbirine saygılı olursa o aileyi kimse yıkamaz, o yuvayı da kimse bozamaz. İşte bu durum uluslar için de geçerlidir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu halkı birbirine sımsıkı kenetlenmemiş olsaydı, herkes kafasına göre hareket etseydi büyük başarılar ve büyük zaferlere doğru yol alınamazdı  ve belki de bağımsızlıktan yoksun bir köle olarak şu anda hayatımıza devam ediyor olabilirdik. 


Bağımsızlığın elden gitmemesi için birbirimize bağlı olmaya devam etmeliyiz ve hiçbir düşman güçlerinin bizi ayrıştırmasına, aramızı bozmasına asla fırsat vermemeliyiz.

Hırsızlığın Çirkinliği Çalınan Şeye Göre Değişmez Sözü İle İlgili Konuşma

 

Hırsızlığın Çirkinliği Çalınan Şeye Göre Değişmez Sözü İle İlgili Konuşma

 

Hırsızlık güzel ahlak sahibi olan bir bireyin yapmayacağı kötü bir davranıştır. Çünkü hırsızlık başkasının malına göz koymak, hiçbir hakkın olmadığı halde açgözlülükte başkasının rızkına el koymaktır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım

Hırsızlığın çirkinliği çalınan şeye göre değişmez. Ha altın çalmışsın, ha bakır. Ya da ha bir elma çalmışsın ha bir elmas. Çünkü hırsızlığın niteliği olmaz. Olsa olsa düşüklüğü olur. Hırsızlık  her türlü çirkin bir olaydır. Hırsızlık kötü bir alışkanlıktır. Bunu yapan insan  “Ne var ki aldığım çok küçük bir şey, fazla bir değeri yok.” deyip kendini savunabilir. Peki aynı kişi o çaldığı şeyin yerinde daha da değerli bir şey olsa onu da çalabilir miydi acaba. Bu konuda düşünmek gerekir. Çünkü hırsız olan kimse huyunu kolay kolay değiştirmez ve bu kötü huyuna devam ederek ona çeşitli bahaneler bulabilir.

 

Oysa çalınan bir kuruş da aynıdır, bir altın da. Çünkü ikisi de çalan kişinin hakkı değildir. Dolayısı ile hırsızlığın çirkinliği çalınan şeyden değil hırsızlığın kötü bir davranış olduğundan kaynaklanır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Okumak İnsana Duygusal Olarak Neler Kazandırır Konulu Konuşma

 

Okumak İnsana Duygusal Olarak Neler Kazandırır Konulu Konuşma

 

Okumak insanın beynini geliştiren ve beyni aktif kılan bir eylemdir. İnsan okuyarak öğrenir ve okuma sayesinde unutkanlıklarımız azalır, genel kültürümüz artar.


Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım

Okumak insana duygusal olarak en basit empati kurma becerisi kazandırır. Çünkü kişi kendisini bir başkasının yerine koyarak onun yaşadığı acıları, onun yaşadığı mutlulukları hissedebilir ve bu sayede büyük bir duygusal kazanım sağlanmış olur. Okuma sayesinde insanlar daha yardımsever, daha merhametli olmayı öğrenir. Okuduklarımız sayesinde toplum içinde birlik, beraberlik, dayanışma duygusunu öğrenmiş ve bunları yaşamda uygulamaya başlamış oluruz. Bu da insan ilişkilerini daha iyi duruma getiriri ve insanların birbirine olan sevgi ve saygıları artar ve toplumsal birliktelik sağlanmış olur ve güçlü ve sağlıklı bir toplum yapısı ortaya çıkabilir.

 

Sevgili öğretmenim,

Okumak öyle büyük bir güçtür ki sanki o kitapları okurken kitapların yazarları ile konuşuyor, onlarla dertleşiyor gibi hissederiz kendimizi. Yani onlarla duygusal bir konuşmaya girer gibi oluruz ve böylece kendimizi de ruhsal olarak rahatlatmış oluruz. Okumak insanı mutlu eder ve insanın gündelik streslerinden arınmasını sağlar. Kitaplar insana arkadaşlık eder ve kitaplar sayesinde yalnız kalmamış oluruz ve onlarla büyük bir duygusal bağ kurmuş oluruz. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

İlber Ortaylı’nın Cumhuriyet’in Doğuşu Kitabında Geçen Alıntılar

 

İlber Ortaylı’nın Cumhuriyet’in Doğuşu Kitabında Geçen Alıntılar

 

İlber Ortaylı’nın Cumhuriyet’in Doğuşu kitabı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminden başlayarak, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına kadar olan dönemi anlatır.

Cumhuriyetin Doğuşu kitabında geçen alıntılar şunlardır:


“Meclis konvansiyonel bir sistemle idareye sahipti ancak her ne kadar "İstanbul'da saltanat ve hilafeti korumak, onların hukuk ve haysiyetini kurtarmak" içinmiş gibi görünse de artık cumhuriyetin ayak sesleri duyuluyordu.”

“Türkiye cumhuriyetini kuran insanların idealini takip etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar devrin modası olan demokrasi düşmanlığına değil, kurdukları cumhuriyetin demokrasi niyetli bir devlet olarak devamına çalıştılar.”

"Cumhuriyetin en büyük başarılarından biri eğitim konusudur. Başlangıçta ortada çok kötü manzara vardı. Gerçi eğitimin bugünü ile ilgili olarak da iyi şeyler düşünmüyorum. Eğitimin en kötü olduğu sistemler, tamamıyla vatandaş ve toplumun keyfine bırakıldığı sistemlerdir."

“26-30 Ağustos 1922 zaferinden sonra 1922 Eylül’ündeki Mudanya Mütarekesi ve ardından kasımda padişahın Britanya’ya iltica ederek “saltanatın meclis tarafından lağvı” üzerine cumhuriyetin ilanı kaçınılmaz oldu.”

“1938'de aramızdan ayrılan kurucu liderimiz Mustafa Kemal Paşa'nın bize bıraktığı Türkiye'ye bugün için baktığımızda, uyanmamız gereken bir takım şeyler olduğu ortadadır.”

“Cumhuriyetin en büyük başarılarından biri eğitim konusudur.”


“Asıl önemlisi Türkiye; cumhuriyetin ilk otuz yılını sağlık, eğitim gibi hayati problemlerini çözmekle geçirmiş, üstelik aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılarıyla boğuşmak zorunda kalmıştır.”

“Türk Vatandaşlığı Ağır ve Mesuliyetli Bir Unvandır Türk vatandaşlığı cumhuriyetin kurulması ile birlikte mücessem olmuş bir kavramdır. Son yıllarda parayla vatandaşlık verilenler var. Böyle uygulamalara karşıyız. Türk vatandaşlığı, çile çekmiş, ortak tarih yaşamış bir milletin vatandaşlığıdır. Bunun arkasında Balkan göçleri vardır. Girit göçleri vardır. Rusya baskısından kaynaklı Kafkasya ve Kırım'dan göçler vardır. Harpler vardır. Vatan savunmaları vardır. Vatandaşlık alabilmek için önce bu vatana fikren ve ruhen katılmak gerekir.”

“Cumhuriyetin en başarılı dönemi bize göre ilk on beş yılıdır.”

“Bugün, bir asır sonra Büyük Millet Meclisinin bu ruhi yapısını özlüyoruz. Bizce özlemin hep devam etmesi lazım. Bir devletin ve sistemin kuruluşundaki ruh yaşadığı, kutsandığı derecede istikbale emin adımlarla yürünür.”

“Cumhuriyetin ilk yıllarında ilerleme varken son yıllarda gerileme olduğu söylenebilir.”


“Biz, paraları az olsa da onurlu babaların çocuklarıyız. Gösterdikleri yollarla bize iyi kapılar açtılar. Açtıkları yoldan gidemiyorsak bu kendi kabahatimizdir. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran insanların idealini takip etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar devrin modası olan demokrasi düşmanlığına değil, kurdukları cumhuriyetin demokrasi niyetli bir devlet olarak devamına çalıştılar. İki harbin arasında birtakım sakat ittifaklara girerek boş işler, hayaller ve savaşlara katılmaktan ziyade sulh istediler. Ülkeyi harbin dışında tuttular. Bunun bize getirdiği kazanç ortadadır. Hepsini şükranla anıyoruz ve anmalıyız.”

“Türk Cumhuriyeti'nin oluşumunun, genel okuyucu kitlesine hitap edecek şekilde çok derine girmeden anlatıldığı bir eser. Cumhuriyet için gerekli görülen noktaları ve Atatürk 'ün, var olan elverişsiz ortamda, gösterdiği dehasıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne nasıl yön verdiği genel hatlarıyla anlatılıyor. Yanlış bilinen bazı bilgileri düzeltiyor. Ayrıca tarih okumanın yöntemi konusunda da fikir veriyor.”

“Türkiye cumhuriyetini kuran insanların idealini takip etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar devrin modası olan demokrasi düşmanlığına değil, kurdukları cumhuriyetin demokrasi niyetli bir devlet olarak devamına çalıştılar.”

“Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran insanlar basit maceracılar, küskünler veya kendine yer arayanlar değildir. Her birinin imparatorlukta komutan olarak, münevver olarak seçkin bir yeri zaten vardı. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran insanların idealini takip etmemiz gerekiyor. Çünkü onlar devrin modası olan demokrasi düşmanlığına değil, kurdukları cumhuriyetin demokrasi niyetli bir devlet olarak devamına çalıştılar. Hepsini şükranla anıyoruz ve anmalıyız.”

“Cumhuriyetin en başarılı dönemi bize göre ilk on beş yıldır. Neden? Çünkü restorasyon dönemidir. Cumhuriyetin asıl başarısı sağlık sisteminde gelişmelerdir. Eğitimdeki önemli gelişmelerdir. Cumhuriyet tarihinin en başarısız dönemi ne zamandır derseniz; bence onu şimdi yaşıyoruz.”

“Biz Atatürk'ü liderimiz olarak seviyoruz, anlıyoruz. Ve zaman geçtikçe tarihi rolünü, kültürel değişimindeki liderlik rolünü, önem ve kıymetini daha iyi anlıyoruz.”

“Türkiye; cumhuriyetin ilk otuz yılını sağlık, eğitim gibi hayati problemlerini çözmekle geçirmiş, üstelik aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılarıyla boğuşmak zorunda kalmıştır.”

Şerife Bacı Başta Olmak Üzere Bütün Milli Mücadele Kahramanlarına Bir Teşekkür Konuşması

 

Şerife Bacı Başta Olmak Üzere Bütün Milli Mücadele Kahramanlarına Bir Teşekkür Konuşması

 

Milli Mücadele yıllarında bir yandan yokluk, bir yandan savaşla büyük mücadele etmiştir Anadolu halkı. Her türlü  çileye rağmen, her türlü imkansızlığa rağmen bağımsızlık onların karakteri olmuş, vatan o asil insanların en kutsal yeri olmuştur. Çünkü vatan  demek yuva demek, namus demek, onur demektir. Vatan yolunda şehit düşen kahraman milli mücadele kadınları o asil kadınlar olmasaydı belki mücadele daha da zor geçecekti. Milli Mücadeleye destek olmak canı pahasına çalışan başta Şerife Bacı olmak üzere, Rahime Hatun, Nezahat Onbaşı, Çete Emir Ayşe, Ayşe Hafız, Asker Saime Hanım, Halide Onbaşı, Gördesli Makbule, Ayşe Çavuş, Halime Çavuş, Kara Fatma ve aklıma gelmeyen nice kahraman kadınlarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Çünkü onlar olmasaydı bizler olmazdık.

 

 

Sevgili Öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 Milli  Mücadeleye destek olan binlerce kadınlarımız arasından biri de  Şerife Bacı’dır. Şerife Bacı, Türk Kurtuluş Savaşı kahramanıdır. Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusuna cephane taşırken kağnısının üzerinde donarak ölmüş ve kadınların savaşın kazanılması için yaptığı fedakârlık ve kahramanlıkların bir sembolü haline gelmiştir. Milli Mücadeleye destek olmak canı pahasına çalışan  Şerife Bacı gibi nice asil kadınlarımız vatanı kurtarmak için şehit düşmüşler, korkmamışlar, yılmamışlar, yenilmemişlerdir. Çünkü onlar bu vatanın kahraman kadınları, emektar kadınlardır. Bugün bu topraklar üzerinde özgürsek, mutluysak, rahatsak bunu o kadın kahramanlarımız ve nice şehitlerimize borçluyuz. Çünkü onlar bu vatanın fedakâr evlatları, fedakar kadınlarıdır. Savaş mı varmış hadi eve kaçayım, ya da başka bir ülkeye köle olarak gidip canımı kurtarayım gibi duygulara kapılmamışlardır bu onurlu insanlar. Onların tek derdi vatanın bir an önce düşmandan temizlenmesi olmuştur. 


Ya İstiklal ya ölüm ruhu ile hareket eden bu kahramanlara minnet borçluyuz. Bize düşen görev de bu vatanı, bu cumhuriyeti sonsuza dek korumak, vatanı en iyi yerlere getirmek ve bir daha bağımsızlık elden gitmesin diye var gücümüzle çalışmaktır. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Kış Mevsimi İle İlgili Konuşma

 

Kış Mevsimi İle İlgili Konuşma

 

Ülkemizde dört mevsim yaşandığı için zengin bir coğrafyaya ve zengin bir kültüre sahibiz. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış mevsimlerimiz vardır. Yılın en soğuk ayları, insanın en karamsar ve kendi içine çekildiği aylardır kış mevsimi. Kimi insanlar ise kış mevsimini çok sever ve diğer mevsimlere nazaran kışın gelmesini çok ister. Genele baktığımızda ise kış mevsimi karamsarlık, soğuk, güneşsiz kalma durumudur. Her ne kadar kış mevsiminin bu olumsuzlukları olsa da her mevsimin kendine göre güzellikleri de olduğunu unutmamak gerekir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım,

Kış mevsimi  demek;  kar topu oynamak, kardan adam yapmak, doyasıya akşama kadar kaymak demektir. İlk karın yağması ile koşarız pencereye ve hemen atarız kendimizi dışarıya. O yağan kar çok az bile olsa onu hemen kar topu haline getirmeye ve mahalle çocukları ile oyuna başlamaya devam ederiz. Çünkü kış mevsimi kar demek, kar sevinci demek, kar tatili demektir. Hele  bir de yaşadığımız şehrin valisi yarın kardan dolayı okul tatil diyorsa o valiyi daha da çok severiz. Çünkü biz çocuklar karla oynamaya bayılırız. Dışarıda ayaklarımızın parmakları , ellerimiz, burnumuz donana kadar oynarız da yine girmeyiz içeriye. Ta ki iyice ıslandığımız zaman üşümeye başlarız da öyle koşarız evlere. Akşam olur. Evde yanan sobanın içindeki odunların çıtırtısı, annemizin sobanın fırınına attığı patatesler, kestaneler bir başka mutlu eder biz çocukları. Çünkü çok farklı duygular hissederiz ve çok mutlu oluruz kış mevsiminde. Aileyle olmak, yuvanın içinde olmak bir başka birleştirir insanları. Bir başka sımsıkı sarılır aileler kış mevsiminde birbirlerine.

 

Sevgili öğretmenim,

Yollar karla kaplı olduğu için hava da soğuk olunca gece ayaza çeker o kar. Sabah uyandığımızda okula giderken çok üşürüz ve yolda düşmeye başlarız. Kimimiz poposu üstüne düşer, kimimiz elinizin üzerine düşer de yine de eğlenmeye devam ederiz. Çünkü karın sevinci ısıtır içimizi. Kimi zaman yollarda aşırı buzlanmadan dolayı trafik azaları olur. Bunun için sürücülerin kışın çok dikkatli olması gerekir. Ayrıca sabah dışarı da siz olabilir. Buna da dikkat edilmesi gerekir. Kışlık kıyafetler giyilir artık  ve farklı bir görünüme kavuşuruz. Güneşi özleriz kimi zaman da. Güneşin o yoğun sıcaklığını  ve büyüklüğünü. Ama biliriz ki kış da bitecek ve o koca güneşe kavuşacağımız için karın  ile tadını çıkarmaya devam ederiz kış mevsiminin. Anlatacaklarım bunlardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Toplumdaki Bireylerin Adabımuaşerete Uygun Davranmasının Toplumsal Düzen Açısından Önemini Açıklayınız

 

Toplumdaki Bireylerin Adabımuaşerete Uygun Davranmasının Toplumsal Düzen Açısından Önemini Açıklayınız


Nezaket ve görgü kuralları, toplumsal yaşam içinde uyulması gereken kurallarıdır. Nezaket ve görgü kuralları yazılı olmayan ve uyma zorunluluğu bulunmayan kurallardır, yapılmadığı takdirde hiçbir cezai yaptırımı bulunmaz. Ancak doğru bir toplumsal ilişki ve toplumsal uyum için nezaket ve görgü kuralları mutlaka uygulanmalıdır. 


Toplumdaki bireylerin adabımuaşerete uygun davranmaması sonucu  toplumda kaos ortamı olur ve toplum içinde kural tanımayan insanlar bu kuralsızlığına devam eder ve büyük bir karışıklık ortaya çıkar. Toplumdaki bireyler adabımuaşaret kurallarına uygun davrandığı zaman büyük bir huzur sağlanmış olur ve kaos ortadan kalkmış olur. Böylece insanlar arası etkileşim ve iletişim daha sağlıklı olur. Sevgi ve saygı toplumda temel unsur olur. Toplumda düzen sağlanmış olur. İnsanlar birbiri ile daha yapıcı ilişkiler kurmaya başlar ve yıkıcı davranışlar ortadan kalkmış olur. Toplum bütünlüğü sağlanmış olur. İnsanlar kurallara uyduğu zaman toplum içindeki, birlik, beraberlik ve dayanışma duygusu artmaya başlar. Bilinçli bir toplum ortaya çıkar ve o toplumun gelişmesi ve ilerlemesi de de daha çabuk olur.


 Kısacası adabımuşaret kuralları Nezaket kuralları; toplumdaki bütünlüğü sağlamak, insan ilişkilerini kuvvetlendirmek, samimi ilişkilerin gelişmesini sağlamak açısından önem taşır. Nezaket kuralları, insanların hoşgörülü, farklılıklara karşı saygılı ve topluma duyarlı bireyler olmasını sağlar.

Okulda, Anladıkça Başaracaksın. Yaşamda Başardıkça Anlayacaksın Sözü İle Kompozisyon

 

Okulda, Anladıkça Başaracaksın. Yaşamda Başardıkça Anlayacaksın Sözü İle Kompozisyon


Okulda anladıkça başaracaksın. Yaşamda, başardıkça anlayacaksın der Özdemir Asaf. Okul öğrenme yeridir. Hayatta da bu başarıları yakaladıkça okulda öğrendiklerinin önemini anlayacaksın. Okulda öğrendiklerin bilgileri kimi zaman  gereksiz kimi düşünebilirsin  fakat yaşamın içine girdiğin zaman o okulda öğrendiğin bilgilerin senin başarında, toplum içindeki davranışlarında  nasıl büyük bir etkiye sahip olduğunu göreceksin.


Bunun için de okulda, anladıkça başaracaksın, yaşamda başardıkça anlayacaksın sözü söylenmiştir. Okul;  çocukların bilgileri öğrendiği, gerçek yaşama hazırlandığı yerdir. İnsanlar okulda birçok şey öğrenir, anlar ve anladığı şeyi de başarır ve başarılı olur. Yeter ki çalışsın, derslerine kendini versin ve eğitime merakı hiçbir zaman bitmesin. Böyle olunduğu zaman başarılı olur insan. Yaşamda da insan başarılı oldukça hayatı daha iyi anlar. Çünkü başarı yeni başarıların ortaya çıkmasını sağlar ve okulun ne kadar değerli bir eğitim yuvası olduğunu ortaya koyar. 


Yapamıyorum,” diyen çocuğa “Henüz yapamıyorsun, elbette yapacaksın!”, “Başaramadım, ” diyene “Henüz başaramadın, vazgeçmezsen başaracaksın!”, “Olmuyor,” diyene “Henüz olmuyor, tekrar denersen yapabilirsin!” diyerek yolunu aydınlatsak başarı  zamanla gelir ve çocuk okul sayesinde yaşamda başarılı olur, hayata dört elle tutulur ve başarı yolculuğunda ümidini asla kaybetmez.

 

İleriki Yaşlarında Geriye Dönüp Baktığında Nasıl Bir Miras Bırakırsın Konulu Konuşma

 

İleriki Yaşlarında Geriye Dönüp Baktığında Nasıl Bir Miras Bırakırsın Konulu Konuşma


Her insanın gelecek yaşamına dair hayalleri vardır. Kimi yetenekleri doğrultunda hareket ederek bir meslek sahibi olur. Kimi ise ilgisini çeken, sevdiği bir mesleğin sahibi olur. Ben ileriki yaşlarımda geriye dönüp baktığımda büyük pişmanlıklar yaşamayacağım bir hayat istiyorum.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Geriye bırakacağım en büyük miras yazdığım kitaplar olurdu diye düşünüyorum. Çünkü çok kitap okuduğum için ve kitaplara ilgim fazlasıyla olduğu için değişik  türde kişisel gelişim kitapları yazmak istiyorum. Kitaplarımı okuyan insanların onlardan ilham alarak hayatlarına yön verdiğini duymak, bilmek beni çok mutlu ederdi. İnsanlara ufacık da olsa bir mutluluk sağlayabilmek beni ileriki yaşlarda çok mutlu ederdi. İkinci mirasım ise şu olurdu. Güzel ahlaklı çocuklarım olsun ve onlar toplum içinde örnek insan olsun.

 

Mesela yoksulun elinden tutsun, adaletli olsun, insan haklarına önem versin, mazlumun yanında olsun.  Sokak hayvanlarına merhametli olsun, yaşlı insanların elinden tutup onlara yardım etsin, mağdur olan kim varsa onlara merhametli olsun isterdim. Nezaket sahibi çocuklarım olsun. İnsanları kırmayan, patavatsızlık yapmayan çocuklarımı miras bırakmak isterdim.  En iyi miras güzel ahlak olurdu bence. Çünkü iyi bir   anne ya da baba olarak  iyi evlatlar yetiştirip onları topluma katmanın da  değerli bir miras olduğu kanısındayım.